Suriye’ye olası bir operasyonun sonuçları!
Değerli hemşerilerim ve okuyucularım yeni bir on yılın başındayız. Sadece yeni bir yılı karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına adım atacağımız yeni bir döneme giriyoruz. Her yeni yılda hayatta daha büyük zorluklar ve engeller gelir. Karşılaşabileceğiniz tüm engellerin üstesinden gelmeniz için cesaret, umut ve inanç diliyorum. Zamanı, aktif olarak şekillendirirsek her şey iyi olacak. Başta gazetemizin tüm çalışanları olmak üzere hepinize sağlıklı ve huzurlu bir yeni yıl diliyorum. Bu yeni yılda da hayatının her anında sizlere destek olacağıma, sizlere kendinizi asla yalnız hissettirmeyeceğime söz veriyorum.
Ankara'nın düzenli olarak uyarılarda bulunduğu, Türkiye'nin Suriye'ye yeni kara harekâtı yapma düşüncesi uluslararası toplumu endişelendiren ana konulardan biri. Malumunuz Kasım 2022'de Türk Silahlı Kuvvetleri, Pençe-Kılıç harekâtı kapsamında Suriye'nin kuzey bölgelerine hava saldırıları düzenledi. Nedeni ise 13 Kasım'da İstanbul'da meydana gelen terör saldırısıydı.
O dönem Türkiye, Suriye ve Irak’ta o örgütün mevzilerine hava saldırıları başlattı. Hava operasyonuna 50'den fazla uçak, 20 insansız hava aracı katıldı ve bu askeri operasyon Türk topçusu tarafından top atışlarıyla aktif olarak desteklendi. Akabinde Başkan Erdoğan hava saldırılarının sadece başlangıç olduğunu ve Türk askerinin kara harekâtının Ankara için en uygun zamanda başlayacağını söyledi. 2023'te yüksek bir olasılıkla gerçekten de böyle bir kara askeri operasyonun başlamasının sinyalleri yanıyor, bu mümkün olabilir, olmaması ise en doğru olan yaklaşımdır.
Bu nedenle emperyalist gücün sözcüleri şöyle diyorlar: ''Eğer Türkiye, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) savunduğu tüm yerleşim birimlerini kontrol altına almaya kalkarsa, son kalelerini korumaya çalışacak olan Suriyeli Kürt örgütlerinin şiddetli direnişine tanık olacağız.'' Günümüzde Türkiye açısından SDS'nin ABD'den diplomatik ve askeri-teknik destek almaya devam etmesi dikkat çekici. Bu koşullarda Türkiye kara harekatının hızlı ve başarılı olacağı görüşüne inanmamalı, zira emperyalizm secim arenasında Mehmetçiği oraya çekerek çorap örüyor. Ayrıca Türkiye, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) savunduğu tüm yerleşim birimlerini kontrol altına alma görevini üstlenirse, o zaman bölgedeki son kalelerini korumaya çalışacak olan Suriyeli Kürtlerin şiddetli direnişine tanık olacağız.
SDS'nin ABD'den ve AB'den diplomatik ve askeri-teknik destek almaya devam etmesi dikkat çekicidir. Dolayısıyla bu koşullarda Türkiye, kara harekatının hızlı ve başarılı olacağı düşüncesinde olanlara güvenmemelidir.
Suriye'nin kuzey bölgelerindeki Kürt yerleşim yerlerine hava saldırıları devam etse bile büyük olasılıkla sivil altyapı yok edilecek ve ülkenin bu bölgesinde yaşayan Suriyelilere insani yardım ulaştırılmasında ek zorluklar ortaya çıkacaktır. Böyle bir durumda bu gelişme kaçınılmaz olarak yeni bir yerel göç krizi dalgasını tetikleyecek ve mülteci sayısını artıracaktır. Bu da Türkiye dahil Suriye'ye komşu ülkelerin ekonomilerine ek yük getirecektir. Bir kara operasyonu sadece feci sonuçları şiddetlendirecektir. Ayrıca böyle bir askeri operasyonunun zaferden ziyade bölgede bir şiddet patlamasına ve sivil kayıplara ve terör tehdidinde artışa yol açacağını görmek gerekir.
Suriye'deki iç savaşta terör örgütü olan DAEŞ'in yenilgisinde SDG'nin önemli bir rol oynadığı, dinci terörist grup olan DAEŞ'i yerle yeksan ettiği ABD, AB ve Rusya Federasyonu tarafından takdir edilmektedir. ABD, AB ve Rusya dinci terörist DAEŞ' örgütünü yasaklamıştır. Aşırılık yanlıları bir askeri müdahale durumunda muhtemelen durumdan yararlanmaya çalışacak ve silah arkadaşlarını şu anda Suriyeli Kürtlerin kontrolünde olan hapishanelerden salıverilmelerine olanak açacak eylemler yapabilirler. 2022 yılı Ocak ayında dinci terörist DAEŞ'in militanları bunu zaten Suriye'nin kuzeydoğusundaki Al-Sinaa hapishanesine yapılan bir saldırı sonucunda denediler. DAEŞ ile bağlantısı olduğundan şüphelenilen birkaç bin mahkûmun hapishanelerden kaçmalarına yardım etmeye çalıştılar. Bazı bölgesel oyuncular ve bölge dışı güçler, Türkiye'nin Suriye'de askeri operasyon yürütmesi fikrine olumsuz bakıyorlar. 2022 yılının temmuz ayında İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney, Erdoğan'ı yalnızca Suriye'ye değil, Türkiye'ye ve bölgedeki diğer ülkelere de zarar vereceği için bir saldırıya karşı uyardı. ABD ve AB Ankara'nın olası kara operasyonuna da SDG'yi dinci terörist IŞİD'e karşı mücadelede önemli bir unsur olarak gördüğü için olumsuz bakıyorlar.
Diğer taraftan AB ve ABD'nin Orta Doğu'daki kaynaklarını optimize etmesi, Ankara'nın Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılımına ilişkin konumu nedeniyle Washington ve Brüksel'den Türkiye'nin bölgede yapacagı askeri operasyonuna aktif muhalefet beklemek mümkün değil. Eğer bölgede Türkiye, Kürdistan Bölge Yönetimi, İran, Rusya, ABD ve AB'nin aktif muhalefetiyle karşılaşırsa belki operasyon ertelenebilir. Suriye, topraklarına yönelik herhangi bir saldırıyı ulusal egemenliğin ihlali olarak görüyor. Buna karşılık Türkiye, Ekim 2019'da imzalanan ve buna göre Kürt müfrezelerinin Suriye-Türkiye sınırından 30 km uzağa yerleştirilmesi gereken Soçi Mutabakat Zaptı'na itiraz ediyor.
Bu yılın Kasım ayında Türk El Cezire kaynakları, Ankara'nın SDG'nin Suriye'nin kuzeyinde bulunan Menbiç, Tel Rıfat ve Ayn el-Arab (Kobani) şehirlerinden çekilmesini talep ettiğini bildirdiler. İlginç bir şekilde Erdoğan, ÖİB'de bir hava operasyonu yürütürken Şam ile ilişkilerin normalleşmesini dışlamadı. Ancak, Türkiye'nin bölgeye yönelik kara harekatının yanı sıra devam eden hava saldırıları, muhtemelen Ortadoğu’da Suriye ile temasları zorlaştıracak ve karşılıklı güven oluşumunu engelleyecektir. Ankara, bölgede bir operasyon yürütmek için Rusya ve Suriye hükümetinden resmi bir anlaşma elde etmeyi başarmasa bile bu gerçekleşecek. Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yaptığı açıklamaya göre Ankara, Moskova ile Kürt oluşumlarına karşı askeri bir operasyon düzenlemek için Suriye hava sahasını kullanma olasılığını görüşüyor. Peki o zaman Kürtler ne istiyorlar sorusuna cevap bulmak gerekir.
Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonu Rusya'nın çıkarlarını karşılamıyor. Dolayısıyla Rusya ilk arenada kendi çıkarlarını garanti etmek istiyor. Ankara'dan yapılacak saldırılar, ÖİB'deki ekonomik ve insani krizi şiddetlendirecek, terör tehdidinde artışa neden olabilir ve ayrıca Suriye ihtilafının siyasi çözümü çerçevesinde bir uzlaşma bulma olasılığını da azaltacaktır.
II) Son gelişmeleri hatırlamak
Bu bağlamda şunu da hatırlatmak isterim ki, 28 Aralık 2022'de Moskova'da düzenlenen Türkiye, Suriye ve Rusya savunma bakanlarının üçlü toplantısı gerçekleşti. Türk tarafının Suriye'nin kuzeyinde Ankara tarafından kontrol edilen bölgeden birliklerin tamamen çekilmesini kabul etmesine yol açtı. AlWatan gazetesi bu “Üçlü görüşme sonunda, Ankara'nın Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu yeniden teyit etmesine ek olarak, Türkiye'nin kuzeyde kontrol ettiği Suriye topraklarından askerlerini tamamen çekmeyi kabul ettiği sonucuna varıldığını dile getirdi. Suriye gazetesinden bir kaynak, M4 otoyolunun açılmasına ilişkin 2020 yılında imzalanan anlaşmanın uygulanmasının da görüşüldüğünü söyledi.
Taraflar, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) milislerinin ABD ve İsrail'in vekilleri olduğunu ve Suriye ve Türkiye için en büyük tehlikeyi oluşturduklarını ise teyit ettiler." Bu toplantıda kararlaştırılan tüm anlaşmalar, uygun şekilde uygulanmalarını sağlamak için oluşturulan özel komiteler aracılığıyla uygulanacak. Gerekirse, daha fazla koordinasyon için taraflar arasında takip toplantıları yapılacak.
Moskova'daki bu üçlü görüşmenin, Türkiye ve Suriye istihbarat servisleri arasında tarafların Şam'ın şartlarını yerine getirme fırsatı buldukları ve en önemlisi Türk birliklerinin geri çekilmesiyle ilgili olan bir dizi görüşmeden sonra mümkün olduğu basın tarafından kaydediliyor.
Ayrıca Ankara'nın kararı Türk medyası tarafından aktif bir şekilde desteklendi: birkaç ay boyunca ülkenin Şam'la yakınlaşma ve uzlaşmaya olan ilgisini doğrulayan haberler, makaleler ve analizler yayınlandı. Ankara, bölgenin çıkarları adına farklılıkların sona erdirilmesini savundu.
Rusya, Türkiye ve Suriye'nin savunma bakanları arasındaki üçlü görüşmeler 28 Aralık 2022 günü gerçekleşti. Rusya Savunma Bakanlığı bu görüşmede Suriye krizini ve mülteci sorununu çözmenin yollarını, Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında aşırılık yanlısı gruplarla mücadele için ortak çabaları ele aldıklarını kaydetti.
Daha önce, 15 Aralık'ta, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye lideri Beşar Esad ile üçlü bir görüşme yapılmasını önerdi. Ona göre, Rusya Federasyonu Başkanı buna olumlu tepki verdi. 2 Aralık 2022'de Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, Suriye lideri ile Erdoğan arasında Rusya'nın arabuluculuğu yoluyla potansiyel bir müzakere fırsatı olduğunu ve Moskovanın buna katkıda bulunmaya hazır olduğunu söyledi.
Herkese sağlıklı ve huzurlu bir yeni yıl diliyorum
31 Aralık 2022, Berlin