Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

NATO’nun Balkanlar yörüngesi

NATO’nun Balkanlar yörüngesi

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

Yahudiler için Kudüs neyse, Sırplar için de Kosova o’dur. Yugoslavya’da 1990’larda yaşanan iç savaş sonrasında, Balkanlar’ın sürekli istikrar kazanmasında Sırbistan’ın oynadığı rol yaşamsaldır. Geçen günlerde medyada Sırbistan ile NATO arasında ortak askeri tatbikatlar yapıldığına dair haberler çıktı. "Platin Kurt" olarak adlandırılan manevralar, Haziran ayının ikinci yarısında bu ülkenin güneyinde, Kosova sınırına yakın bir yerde gerçekleştirilecek. Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü Askeri Özel Harekatın yani savaşın başlamasıyla birlikte Belgrad, Rusya Federasyonu ve Beyaz Rusya da dahil olmak üzere yabancı ortaklarıyla askeri tatbikatlara ilişkin resmi bir maraton ilan ettiğinden, bu haber bir sürpriz olarak geldi. Şimdi ise Sırbistan Savunma Bakanlığı'nın da belirttiği gibi uygulamada bir istisna yapmaya karar verilmiş. Sırp siyasetinin yaşadığı bu istisnai problemlerin kökeninde, Sırp milliyetçiliğinden ziyade demokrasinin kurumlaşamaması ve Sırp halkının geçmişle yüzleşememesi olduğunu belirtmek yanlış olmaz kanaatindeyim.

 

Buna ek olarak, Pentagon'dan sızdırılan verilere atıfta bulunan Reuters ajansından, Sırbistan'ın Ukrayna'ya ölümcül silah tedarik etmeyi kabul ettiği ve hatta bunun bir kısmını gönderdiği iddia edilen ve ayrıca askeri yardım sağlamaya hazır olduğunu ifade eden, bilgiler ortaya çıktı. Gelecekte Kiev rejimine bu tür uzlaşmacı bilgilerin medyada ilk kez yer almadığını, ancak Belgrad'ın bunu bir kez daha resmen yalanladığını hatırlatmakta fayda var. 

 

Sırbistan Savunma Bakanı Milos Vuceviç, bu raporlar hakkında şunları vurguladı: “Sırbistan'ın Ukrayna'ya silah sattığı yalanı onuncu kez yayınlandı. Bazıları için amaç açık – ‘’ülkemizi (yani Sırbistan’ı) istikrarsızlaştırmak ve onu katılmak istemediğimiz bir çatışmaya dahil etmek istiyorlar’’. Bay Vuceviç ile bu konuda aynı fikirde olmamak elde değil.   Bu bağlamda belirtmek gerekir ki Sırp siyasetinde Sırp milliyetçiliğinin etkisini arttıran faktörler gerçekleşmektedir. Bilindiği gibi hep Sırp milliyetçiliğinin Sırp siyasetinde gündemde kalmasının önemli araçlarından biri de Sırp ulusal mitleridir. Kosova sorunuyla gündemde olan sınır sorunları ve Batı’ya entegrasyon için şart koşulan Eski Yugoslavya Ceza Mahkemesi’yle (EYUCM) işbirliği konuları temelinde sürekli ‘kriz’ halinde bulunan Sırp siyaseti milliyetçilikten beslenmektedir.

 

NATO liderliğindeki kuvvetlerin Güneydoğu Avrupa’da (Bosna Hersek, Kosova ve eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti*) konuşlandığı yıllarda herşeyin çok farklı olacağı tahmin ediliyordu. Yapılan müdahale sonunda düşmanlıklar sona ermişti ve demokrasi ve Avrupa-Atlantik entegrasyonu vasıtasıyla bölgenin artık barış ve refah yolunda ilerleyeceği umuluyordu. Ne yazık ki işler hiç de umulduğu gibi yürümedi. Otoriter elit kesimin söylemleri bölgedeki gerginlikleri yeniden başlatmakla tehdit eder tonda, daha kavgacı bir retoriğe dönüşmeye başladı. Balkan Yarımadası’nın coğrafi konumu ve bölgenin yapısı, adeta dış güçlerin buraya müdahale etmesini davet etmişti. Moskova acısından bakıldığında Belgrad’ın Sırbistan’ın ilan ettiği askeri tarafsızlığından henüz vazgeçmediğini daha çok Kuzey Atlantik İttifakı ile iş birliğine yönelik adımlar atmaya zorlandığı düşüncesi hâkim. Yabancı ortaklarla ortak askeri faaliyetlere ilişkin maratonun kısmen kırmanın resmi neden aslında oldukça tuhaf görünüyor. Sırbistan Savunma Bakanı Milos Vuceviç'e göre, bu karar "Belgrad'ın çok uluslu operasyonlara katılma yükümlülüklerini yerine getirme ihtiyacına bağlantılı olarak alınmış. Aynı zamanda bu ülkenin askeri tarafsızlığı ve Ukrayna'daki olaylar da dahil olmak üzere silahlı çatışmalara eşit uzaklıkta olması nedeniyle ne tür operasyonların söz konusu olduğu özel olarak açıklanmıyor.

 

AB’nin Genişlemesi ile NATO’nun genişlemesini bir arada gerçekleştirmek isteyen ABD, bu planında oldukça başarılı olmuştur da denilebilir. Birçok Doğu Avrupa ve Balkan Ülkesi aynı zaman dilimlerinde hem NATO’ya hem de AB’ye üye olmuş ve böylece askeri ve siyasal açıdan Batı Kanadı’na geçiş sağlamışlardır. Avrupa Birliği, ABD ile bir çeşit ortaklık kurarak gerçekleştirdiği Genişleme Hareketi’ni şimdi de Batı Balkanlar’a yöneltmiş durumdadır. Tabii ki, Sırbistan'ın 2015 yılında ittifakla Bireysel Ortaklık Planını imzalayarak NATO ile yakın iş birliği yapması nedeniyle belli birtakım yükümlülükleri var.  NATO, bu bölgede dokunulmazlığa sahip olan blok askerleri için Sırbistan üzerinden ücretsiz geçiş ve bu ülkenin askeri altyapısını kullanma fırsatı elde etti. Ayrıca Belgrad, NATO ve AB ile bilgi alışverişine, subaylarının NATO standartlarına göre eğitilmesine yeşil ışık yaktı. Pek çok uzman o zamanlar, aslında bunun Sırbistan'ın yasal olarak blok dışı statüsünü korumasına rağmen, ittifaka gayri resmi üyeliği anlamına geldiğini zaten belirtmişti. Ve 2019'da Belgrad yeni bir NATO Bireysel Ortaklık Planı'nı (IPAP) kabul ederek örgütle daha fazla ortaklık kurma eğilimini daha da derinleştirdi.

 

Tatbikatla ilgili haberlere uluslararası tepki gelince, Sırbistan ile yakın askeri iş birliğinin Balkanlar'da istikrar adına ortak hedeflere hızla ulaşılmasına şüphesiz katkı sağlayacağına dikkat çekilerek bu gelişmeler ABD ve Avrupalı ​​müttefikleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Rusya, yaklaşan manevraları çok yakından izleyeceklerini söyledi. Muazzam bir dış baskıya rağmen ikili ilişkilere son vermeyen Rusya için dost bir Avrupa ülkesinden bahsettiğimiz için Moskova'nın tepkisi anlaşılabilir. Genelde Balkanlar, özelde Kosova, Avrasya’nın doğusu ile batısı arasında bir geçiş noktasındadır. Bu nedenle buradaki sıcak çatışmaların Avrasya’ya yönelik bütün projeleri boşa çıkarabileceği düşüncesi de uluslararası alanda kabul görmektedir.

 

Rusya Federasyonu acısından mesele değerlendirildiğinde Sırbistan’ın yapay olarak Rus karşıtı histeriye çekileceği mümkün.  Ve hatta Sırbistan topraklarının Ukrayna krizini daha da alevlendirmeyi amaçlayan bir politika izlemek için başka bir sıçrama tahtası haline geleceği bir senaryo alması çok istenmeyen bir durum olacaktır. Rusya Devlet Başkanı basın sekreteri Dimitri Peskov, Moskova'nın "Belgrad'ın korkunç, benzeri görülmemiş bir baskı altında olduğunun" farkında olduğunu ve bu tip baskının "sürekli yapıldığını" belirten bir açıklama yaptı. Peskov'un yaptığı Kremlin'in bu resmî açıklamaları bu iddiaları destekliyor. Bunları batı Sırbistan'ı Rus karşıtı tavır alanların yanına çekmek için yapıyor.

 

Aynı zamanda, Sırbistan'ın NATO ile, 1999’da kendisine karşı saldırı eylemi gerçekleştiren aynı askeri blokla, gönüllü olarak bu kadar yakın iş birliğine girdiği söylenemez. Bu Balkan ülkesinde o korkunç acı olayların hatırası hâlâ canlı. Üstelik bu hatıra 100 yıl geçse de Sırp halkının kalbinde hep canlı olarak yaşayacak.  Dünyadaki son derece zor jeopolitik durumu ve Sırbistan'ın içinde bulunduğu konum nedeniyle yine de bazı Sırp yetkililer dişlerini gıcırdatarak ittifaka karşı birtakım açıklamalar yapmak zorunda kalıyorlar.    

 

Bugün yörenin Haritasına tekrar baktım: Bosna-Hersek, Makedonya, Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ ve Arnavutluk’tan oluşan bölge, AB tarafından Batı Balkanlar olarak adlandırılmaktadır. Washington’un baskısı altındaki Rusya'ya karşı o Sırbistan sertlik yanlısı NATO ülkeleri tarafından kuşatılmış durumda. Denize erişim yoktur. Rusya ile kara sınırı yoktur. Ülkeye Kosova meselesiyle şantaj yapılıyor ve Belgrad Batı'ya yaklaşmadığı takdirde ikinci yaptırımlar uygulamakla tehdit ediliyor. Bu durumda geriye kalan tek şey var oda Sırp makamlarının 2014'ten beri neredeyse 10 yıldır başa çıkamadıkları dengeyi diplomaside sürdürebilmek. Mevcut Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ve bu görevdeki selefi Tomislav Nikoliç'in de Batı karşıtı son derece sert bir duruş sergileyen Vojislav Seselj'in Sırbistan Radikal Partisi'nden geldiklerini de unutmamak gerekiyor. Bu kişilerin görüşlerini değiştirdiklerine dair şüpheler var. Bununla beraber artık Batı'ya karşı azami esneklik göstermeye zorlandıklarına da şüphe yok.

 

Sadece, ikincisinin gereksinimleri giderek daha katı hale geliyor. Bu bağlamda Belgrad'ı yavaş yavaş emperyalizm çıkmaza sürüklüyor. Sırbistan ile askeri tatbikatlar yapma niyeti sadece bunu doğruluyor. Tatbikatlar, Sırp tarafını NATO yörüngesine daha fazla çekmek için tasarlanıyor. Aynı zamanda Kosova konusunda baskı ve Rusya'ya yönelik yaptırımlar artıyor. AB tarafından Sırp ekonomisine önemli dilimler aktarılıyor. Bütün bunlar, tek bir Rus karşıtı zincirin halkaları olarak görülmelidir.

 

16 Nisan 2023 Lüksemburg

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}