Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Rusya'dan doğalgaz ithalatı - Kuralı olmayan oyun

Rusya'dan doğalgaz ithalatı Kuralı olmayan oyun

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

Kuzey Akım soruşturmasında elde edilen verilerin ip uçları kimi işaret ediyor?

 

Ukrayna'da ve Ukrayna üzerinden yaşanan güvenlik krizi bağlamında, Rusya'dan doğalgaz ithalatı Almanya ve Avrupa Birliği'nde her zaman tartışma konusu haline geldi. Rusya ile doğal gaz ilişkileri genellikle ya ticari ve piyasaya dayalı işlemler ya da dış politika ve jeopolitik prizma aracılığıyla analiz edilebilir.  Bu bağlamda belirtmek gerekirse Baltık Denizi'nin dibinde Rusya ile Almanya'yı birbirine bağlayan ve Rusya Federasyonu ile Avrupa arasındaki ekonomik işbirliği-nin en çarpıcı sembolü olarak kabul edilen Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hat-larının altını oymak, son on yılların en büyük sabotajlarından biri haline geldi. Bir noktada, uluslararası toplumun bu konuya olan ilgisi azaldı, ancak Mart ayı başlarında, önde gelen Batı medyasında patlamanın olası organizatörleri hakkında yeni bilgiler ortaya çıktı. Bu nedenle, New York Times, ABD istihbarat teşkilatlarının verilerine atıfta bulunarak, bunun arkasında resmi Kiev ile bağlantılı olmayan bazı "Ukrayna yanlısı grupların" olduğunu yazdı.

 

Bu sansasyonel haberden gelen bilgi aynı zamanda batı medyasında geniş dalgalar halinde yayıldı. Haftalık Alman gazetesi Die Zeit ayrıca, bombanın patlama mahalline Almanya'nın kuzeyindeki Brega'da ana limanı olan 15 metrelik kiralık bir yelkenli yatta teslim edilmiş olabileceğini ve sabotajda altı kişinin yer aldığını bildirdi.  Bu bağlamda Volodymyr Zelensky, "bunu kesinlikle Ukraynalılar yapmadı" dedi ve Batı medyasında yer alan bu tür yayınların, Batı'nın Kiev'e verdiği desteği azaltmakla ilgilenen güçler tarafından düzenlendiğini öne sürdü.

 

Aynı zamanda New York Times muhabirleri Rusya'nın kendi boru hatlarının altını oyarak imha ettiği iddialarına karıştığına dair kanıt bulamadıklarını yazdı. Ancak, farklı ülkelerdeki eleştirel düşünen izleyicilerin çoğu bunu daha erken anlayabilirdi. Sabotaj sonucunda Rus Gazprom, BDT dışındaki ülkelere gaz tedariki için ihracat kapasitesinin üçte birini anında kaybetti ve kendisini zor bir mali durumda buldu. Rusya'nın Almanya ve bir bütün olarak Avrupa üzerindeki ekonomik etkisinin olasılığı azaldı. Rusya Federasyonu'ndan Batı Avrupa'ya giden doğrudan boru hattı kollarının başarısızlığı, Moskova'yı bir kez daha gaz geçiş ülkelerine bağımlı hale getirdi: Ukranya[1], Polonya[2] ve kısmen Türkiye[3] . Ama ondan Moskova[4] son yıllarda Baltık Denizi'nin dibinden Almanya'ya boru hatları döşeyerek kurtulmaya çalıştı. Rusya'nın Kuzey Akım'ın kollarını havaya uçurduğu versiyon daha çok batının kendi ayağına kurşun sıkmakla ilgili çıkardığı bir hikâyeye benziyor.

 

Bununla birlikte, bir zevk yatında stratejik bir tesise fark edilmeden, yelken açan ve 80 m derinlikte, 3-4 cm metal duvar kalınlığına sahip, yine beton bir çerçeve ile kaplı bir boru hattını imha eden küçük bir sabotajcı grubunun varlığı raporlarda tartışılıyor. Bu düşünce aslında oldukça tartışmalı. Gazprom uzmanları tarafından Ekim 2022'de sabotaj mahallinde yapılan bir anketin sonuçlarından da bilindiği üzere, olay mahallinde patlamalardan kaynaklanan iki krater bulundu. Aynı zamanda kuvvetli bir şekilde bükülen 40 m uzunluğundaki bir boru parçası koparak boru hattından 40 m uzağa fırlatıldığı belirtiliyor. Kırılma alanının kendisi 250 metreymiş. Fakat bu kadar büyük ölçekli sonuçların ortaya çıktığı, hafif bir gemi ve bu gemiye yerleştirebilecek bir dizi teknolojik ekipman ve patlayıcı kullanan küçük bir sabotajcı grubunun çabalarının sonucu olması pek olası değil.

 

Bununla birlikte sabotajcıların eylem yaptığı denizi yoğun bir şekilde izleyen NATO kuvvetleri var. Ayrıca Rus ordusu tarafından fark edilmeden olay yerine sabotajcıların gidebileceğine inanmak zor.  Hadiseyi objektif değerlendirdiğimizde sabotajın teknik karmaşıklığı, gizliliği ve etkinliği, bunun yerine, teknolojik olarak gelişmiş herhangi bir devletin (hatta bir grup devletin) doğrudan veya dolaylı desteğiyle eğitimli uzmanları tarafından gerçekleştirilebileceği gerçeğinin emarelerinin ipuçları mevcut.  Her ne hikmetse soruşturma makamları bunu hiç araştırma gönüllüsü değiller. "Ukrayna yanlısı sabotaj grubu" versiyonunun, Amerika Birleşik Devletleri'nden tanınmış araştırmacı gazeteci ve Pulitzer Ödülü sahibi Seymour Hersh'in iddia edilen organizatörler hakkında kendi materyalini yayınlamasından sadece birkaç hafta sonra Batı basınında yer alması dikkat çekicidir. Kuzey Akım kollarının baltalanması. Bu, çok tutarlı ve mantıklı olan Hersh soruşturmasının medya etkisini etkisiz hale getirmek için “Ukrayna yanlısı bir grup” versiyonunun ortaya çıkmış olabileceğini ve “kitlelere fırlatılmış” olabileceğini düşündürebilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde geniş çapta duyurulmayan Amerikalı bir gazetecinin soruşturması, Avrupa, Rusya, Çin ve diğer birçok ülkede medyanın tepkisine neden oldu ve bu, kuşkusuz Washington ve Avrupalı ​​ortaklarının siyasi itibarını zedeledi.

 

Hersh, materyalinde sabotajdan ABD ve Norveç makamlarını sorumlu tuttu. Bir Norveç Donanması keşif uçağı, sinyali güçlü bir C-4 patlayıcısını ateşleyen bir sonar şamandırasını denize düşürdü ve Nord Stream 1 ve Nord Stream'in dört kolundan üçü devre dışı bırakıldı.

 

Washington'un hadiseye dahil olup olmamasından bağımsız olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nin Avrupa'nın Rusya ile enerji bağlarındaki radikal azalmadan en çok yararlananlardan biri haline geldiğini şimdiden belirtmek yanlış olmaz... Birincisi, AB, doğal gaz kıtlığı tehdidiyle karşı karşıya kaldı ve ABD ‘dede sıvılaştırılmış sıvı arzını önemli ölçüde artırdı. Bu gelişmede Amerikan enerji işine ve ABD ekonomisine önemli ek kârlar getirdi. İkincisi, enerji kaynaklarının kıtlığı ve yüksek maliyeti nedeniyle, birçok Avrupalı ​​​​şirket artık üretimlerini kısmen Amerika Birleşik Devletleri'ne kaydırıyor. Ek olarak, pahalı enerji, Avrupa ürünlerini daha az rekabetçi hale getiriyor ve aslında, kilit teknolojik nişlerde, Amerikan ürünlerinin ana rakibi AB ürünleriydi. Kuzey Akım şubelerinin altının oyulması, Rusya'nın kilit Avrupalı ​​ortağı olarak Almanya'yı ve bir bütün olarak Avrupa'yı etkileme kabiliyetinde ciddi bir azalmaya yol açtı ve bu da Washington'un işine geliyor. Yaşanan sabotaj, Avrupalı ​​elitlerin gelecekte benzer bir şeyin tekrar yaşanabileceği konusundaki belirsizliğini ve korkularını artırıyor. Bu hayal kırıklığı, Avrupalı ​​ve siyasi çevrelerin Rusya ile iş birliği yapma motivasyonunu daha da azaltmaktadır.

 

Ayrıca ABD ve Avrupalı ​​ortaklarının- özellikle Almanya, Danimarka ve İsveç- sabotajla ilgili uluslararası bir soruşturma yürütme konusundaki isteksizliği de endişe verici. Batılı ülkelerin uluslararası ilişkiler bazında değerlendirdiğimizde Rus yetkililerle bilgi paylaşmama kararları ne hukuki ne ahlaki ve nede siyasi olarak diplomaside anlaşılabilir değil. Ve hatta kabul edilebilir değil: Hâlihazırda jeopolitik gerilimin derecesi çok yüksek. Ancak sadece Batılı devletlerin dış ortakları değil, Avrupa ülkelerinin kamuoyu da sabotaj soruşturmasının sonuçlarına ulaşamıyor. Aynı zamanda, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin liderlerinin tam olarak neyi ve neden saklamak istedikleri sorusu hala cevaplanmış değil, hala açık. Artık Kuzey Akım boru hattına çok ciddi zarar verilmesinden sonra ABD liderliğinin taktik hedeflerine kesinlikle ulaştığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2'deki sabotajın arkasında gerçekten emperyalistlerin olduğu aniden ortaya çıkarsa, o zaman bu tür bir teşhirin siyasi maliyetleri Washington için faydadan çok zarar ağırlıklı olur.  

 

İlk olarak, Avrupa ülkelerinde durgunluk derinleştikçe daha da güçlenecek olan Avrupa içinde bir mayalanma yaratacak. İkincisi, bugün Ukrayna etrafındaki Avrupa çatışmasından oldukça kopuk olan küresel Doğu ve Güney devletleri, ABD'yi dünya kalkınmasında istikrar sağlayıcı bir güç olarak görmeye daha az eğilimli olacaklar ve bu arka plana karşı Çin'in uluslararası otoritesinin artması muhtemeldir.

 

Sonuçta, dünyada başka birçok boru hattı ve diğer altyapı tesisleri var. Paralarını bu tesislere yatırmış olan bu tesislerin devlet ve özel sahipleri, güçlülerin çıkarları doğrultusunda siyasi durum uğruna yatırımlarıyla yaratılan projelerin devre dışı bırakılmasını veya şu ya da bu şekilde yok edilmesini pek istemezler. Bu olanlar belki de bugün birçok devletin ve devlet dışı finansal ve ekonomik yapının uluslararası ilişkilerde istikrar ve öngörülebilirlik talebini ortaya koyuyor.

 

Kuzey akımındaki patlamaların ayak izleri

Kuzey Akım 2 Baltık doğal gaz boru hattı oldukça semboliktir ve Almanya ile diğer Avrupalı ​​ortaklarının Rusya ile işbirliği yapma istekliliğini somutlaştırır. Gazprom liderliğindeki projede beş Avrupalı ​​enerji şirketi hisse sahibidir. 2015'te - Moskova'nın Kırım'ı ilhak etmesinden bir yıl sonra - başladı ve o zamandan beri, başlangıçta Moskova'nın ilan ettiği Ukrayna'yı devre dışı bırakma hedefine odaklanan amansız eleştirilerin hedefi oldu. Alman hükümeti, projenin tüketiciler ve gaz piyasası için ekonomik faydalarının farkında ve siyaseti iş dışında tutma paradigması altında mevcut yasal çerçeve içinde desteklemişti. Ukrayna'nın kayıplarını hafifletmek için Berlin ayrıca, Kiev doğalgaz transit gelirlerini beş yıl daha garanti eden bir Rusya-Ukrayna anlaşmasını da destekledi. Boru hattını tamamlama seçeneklerini açık tutmak için, Berlin, Brüksel'in kontrolü sağlama girişimlerini engelledi. Bu artık hem bir yük hem de bir fırsat.

 

Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 gaz boru hatlarında ciddi hasara yol açan patlamaları bugün sadece tembeller tartışmıyor. Ancak kimse bu sabotaj için hazırlıkların büyük olasılıkla 2012'de Kuzey Akım 1'in ikinci kolunun inşaatının tamamlanmasından kısa bir süre sonra başladığını söylemiyor. Sabotajcıların operasyondan önce öğrenmeleri gereken ilk şey, saldırdıkları nesnenin ne kadar iyi korunduğu, sabotaj hazırlıklarının ne kadar çabuk tespit edilebildiğidir.

 

Gaz boru hattının güvenliğinin, karasularının yakınından geçtiği ülkeler tarafından sağlanması gerekiyordu. Bunu yapmak için, video kameralı ve hidro akustik istasyonlu uzaktan kumandalı araçlara sahip özel gemiler, periyodik olarak boru hatlarının üzerinden geçerek onları denetler, denetlediler ve denetlemeliler.

 

2015 yılında, böyle bir planlı teftiş sırasında, İsveç ordusu, Öland adasının kıyısında, boru hatlarından birinin yakınında, su alanlarını temizlemek için tasarlanmış terk edilmiş uzaktan kumandalı bir su altı aracı "Sea Fox" keşfettmişti. Tek kullanımlıktı ve 1,4 kg patlayıcı taşıyordu. Bir mayın tarama gemisi genellikle bu araçlardan on tanesini taşır. Bir deniz mayını bulan "Deniz Tilkisi" oraya getirilir ve kendi kendini havaya uçurur. Su altı boru hattına zarar veremeyeceği için böyle bir cihazın Kuzey Akımı yok etmek için kullanılması planlanmış olması pek olası değildir. Ancak bir patlayıcı cihazın ne kadar çabuk tespit edileceğini tahmin etmek için oldukça uygundur. Görünüşe bakılırsa, Deniz Tilkisi dipte uzun süre yatmadı. Geleceğin sabotajcılarının, patlayıcı cihazların kurulumundan patlama anına kadar mümkün olan en kısa sürenin geçmesi gerektiği sonucuna vardıkları varsayılabilir.

 

NordStream AG yönetim şirketinin talebi üzerine İsveçli denizciler tehlikeli bulguyu boru hattından çıkardılar ve imha ettiler. Birçok ülkenin filolarında hizmet verdikleri için bunun kimin aparatı olduğunu belirlemek mümkün olmadı. Bu cihazın kazara kaybolması pek olası değildir. Kontrol kablosunun kopması durumunda, mayın tarama gemisi ekipleri araçlarını hızlı bir şekilde bulabilir ve gemiye geri dönebilir ve malzemelerini tekrar getirebilirler. 

 

26 Eylül 2022 gecesi boru hatları terörist saldırı sonucunda havaya uçuruldu. Almanya, Danimarka ve İsveç hükümetleri, Rus temsilcilerin sabotajı soruşturmasına izin vermeyi reddettiler. Bu bağlamda şu soru ortaya çıkıyor: Rus uzmanlar görmemeleri gereken neyi görebilirdi? Cevap, BBC kanalının yapımcılarından birinin sosyal ağlarında boru hatlarının teftişi sırasında İsveçli müfettişlerin video görüntülerini yayınlamasının ardından geldi. Ekran, boru hatlarının ne kadar şiddetli bir şekilde yırtıldığını ve düzleştirildiğini gösteriyordu.

 

Danimarkalı yetkililer, patlamaların her birinin yarım ton TNT verimine karşılık geldiğini, ancak bunların mütevazı olması gerektiğini bildirdi. Rus uzmanlar, bu tür bir imha saldırısı için gereken patlayıcı miktarının her patlama için en az bir ton olacağını kesin olarak belirlediler. Bunu, elbette, şu soru takip edecektir: İsveç kıyılarına birkaç ton patlayıcıyı kim ve nasıl sessizce teslim edebilir? Şişme bottaki hiçbir Ukraynalı meraklı veya su altı römorkörlerindeki savaş yüzücüleri bunu yapamazdı. Patlama bölgeleri 85 metre derinlikte yer almaktadır. Bu tür koşullarda çalışmak için, oksijen içeriği azaltılmış gaz karışımları ve ısıtmalı elbise kullanan özel dalış ekipmanı gereklidir. Dalgıçlar bu kadar derinlikte uzun süre çalışamazlar. Sık sık yer değiştirmeleri ve dinlenmeliler gerekir.

 

Böyle bir işi kim yapabilir veya sağlayabilir? 

Cevap bize, Şubat 2023'te ABD ve Norveç'in Kuzey Akım'ın altını oyma işine karıştığını açıklayan Amerikalı gazeteci Seymour Hersh tarafından veriliyor. Konuşmalarında doğrudan operasyonun CIA tarafından planlandığını söylüyor. Plan, ABD deniz istihbaratı tarafından 1970'lerde yürütülen Bindweed Operasyonuna dayanıyor. O yıllarda Amerikan istihbaratı, testlerden sonra denize düşen Sovyet füzelerinin parçalarını Okhotsk Denizi'nin dibini arayarak buluyordu. Bunu yapmak için Sovyet denizaltı iletişim kablolarını dinlemeyi organize ettiler. ABD Donanma İstihbaratının emriyle Amerikan Bell şirketi, yere döşenen kablolar üzerinden telefon görüşmelerini dinleyen ve kaydeden bir cihaz üretti. Yaklaşık bu sayaç 6 ton ağırlığındaydı ve "Koza" olarak adlandırılıyordu.

 

"Koza" yı Sovyet iletişim kablosuna teslim etmek için Amerikan nükleer denizaltısı SSN-587 "Halibut" tahsis edildi. Yerde iletişim kablolarını bulabilen, uzaktan kumandalı su altı araçlarıyla donatıldı. Kenarlar arasındaki boşlukta Kozayı taşımak için bir bölme yaptılar. Kıç bölmesi bir dalış bölmesine dönüştürüldü. Üstüne bir DSRV derin deniz aracı şeklinde bir basınç odası yerleştirildi. Dalgıçlar oradan çıkıp 200 metreye kadar derinliklerde çalışabilirler. Doğru kabloyu bulan "Halibut", desteklerin üzerinde yanında durdu. Dalgıçlar dekompresyon cihazından çıktılar, Kozayı kaptan çıkardılar ve bir iletişim kablosuna taktılar, ardından dekompresyona girmek için gemiye döndüler ve denizaltı diğer görevleri yerine getirmek için ayrıldı.

 

SSN-587 "Halibut" uzun süredir kullanımdan kaldırıldı ve tasfiye edildi. Daha sonra, benzer görevler için birkaç denizaltı daha yükseltildi. Ve 2005 yılında, SSN-23 Jimmy Carter denizaltısı ABD Donanması'na girdi. Bu, sabotaj görevleri için özel olarak inşa edilmiş ilk ABD Donanması denizaltısıdır. Herhangi bir su altı nesnesini madencilik yapmak ve baltalamak için özel olarak tasarlanmış gibi görünüyor. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde böyle tekneler yoktur ve onları inşa etmezler. SSN-23 "Jimmy Carter", yerdeki nesneleri aramak için özel sonar ve televizyon sistemleriyle donatılmış-tır. Denizaltının orta kısmına, özel bir kilitle denize açılan uzaktan kumandalı su altı araçları da dahil olmak üzere çeşitli sabotaj ekipmanlarının yerleştirildiği özel bir bölme kesilir. Bölmede, su altı sabotajcılarının dıştan takmalı motora basınç artışı sırasında bulunduğu ve ardından kilit cihazından denize düştüğü bir dekompresyon odası vardır. Gerekirse dinlenmek için gemiye dönebilirler.

 

Hortum donanımı ve dalgıç kıyafetlerinin ısıtılması, teknede rahat koşullarda çalışmanıza olanak tanır. Panolar arası alanda, su altı römorkörlerini ve diğer ekipmanları depolamak için özel hangarlar bulunmaktadır. Omurga bölgesinde, denizaltının yere inmek için özel destekleri vardır. İticiler, yere yakın manevra yapmanıza ve belirli bir yerde doğru bir şekilde durmanıza olanak tanıyan pruva ve kıç tarafına yerleştirilmiştir. Sadece böyle bir denizaltı, Dünya Okyanusunun herhangi bir noktasına patlayıcı cihazları gizlice teslim edebilir ve yeterince korunmayan bir su altı tesisine vurabilir.

 

14 Mart 2023, Lüksemburg

 


[1] Doğu Avrupa'da, SSCB'nin dağılmasından sonra 1991'de bağımsızlığını kazanan bir devlet. Modern Ukrayna, Rusya ile çatışmalı ilişkiler içinde, resmi Kiev AB ve NATO'ya katılmaya çalışıyor. Şubat 2022'de Rusya Federasyonu, daha önce Ukrayna'nın bir parçası olan Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıdı. Bundan sonra Moskova, Donbass'ın sivil nüfusunu korumayı amaçlayan özel bir askeri operasyon başlattı.

[2] Polonya Cumhuriyeti, Orta Avrupa'da bulunan bir ülkedir. Komşuları, batıda Almanya, güneybatıda Çek Cumhuriyeti, güneyde Slovakya, kuzeydoğuda Rusya ve Litvanya, doğuda Belarus, güneydoğuda Ukrayna ve kuzeyde Baltık Denizi'dir. Ülke 312.696 km²'lik yüzölçümüyle Avrupa'nın dokuzuncu, dünyanın altmış dokuzuncu büyük ülkesidir. Yaklaşık 38,4 milyonluk nüfusuyla dünya sıralamasında en kalabalık 36. ülkedir.

[3] Çoğu Güneybatı Asya'da bulunan ülkemiz. 1952'den beri NATO üyesidir ve 1999'dan beri AB'ye aday üyedir. Aynı zamanda cumhuriyet, askeri-teknik işbirliği alanı da dahil olmak üzere her alanda Rusya ile aktif olarak iyi ilişkiler geliştiriyor.

[4] Moskova, nüfus bakımından Rusya'nın en büyük şehridir, ülkenin başkenti ve popüler bir turizm merkezidir.

     

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}