Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

İngilterenin Yeni Hükümdarı        III. Charles 

İngiltere Yeni Hükümdarları   Charles III.

 

Büyük Britanya için zor bir zamanda tahta çıktı. Yeni hükümdarın hangi gücü var?

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

Resmi adı United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, olup kısaca Büyük Britanya veya Birleşik Krallık şeklinde de söylenen ve günümüzde İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda sınırlarını kapsayan Birleşik Krallık, demokratik parlamenter yönetim sisteminin ilk örneğidir. Aynı zamanda da dünyanın ilk kapitalistleşen ve sanayileşen ülkesidir. İngiltere'nin yönetim biçimi anayasal monarşidir. Hiyerarşinin en üst basamağında aynı zamanda devlet başkanı olan kral veya kraliçe bulunur. Kraliçe 2. Elizabeth’in 8 Eylül 2022 Cuma günü Balmoral Şatosu'nda 96 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından yerine oğlu III. Charles geçti.

 

Bir insanı kral yapan tek sebep, diğerlerinin kendilerini tebaa konumuna yerleştirmesidir. Onlar ise, o kral olduğu için tebaa olduklarını varsayarlar. İngiltere’de hukukun üstünlüğü yani “rule of law” ilkesi de, Magna Carta’ya dayanmaktadır. Keyfiliği önleyen bu ilke şöyle açıklanabilir; kral insanların üstünde ancak Tanrının ve yasanın altındadır, çünkü yasa kralı belirler. Yapay kişilerin en büyüğü, siyaset bakımından ifade edersek, devlettir. Devlet ve resmi başkanına resmi olarak ne ölçüde yapay kişi gibi davranıldığı veya böyle olup olmadığı her ulusun hukuki kurumları ve teamüllerine bağlıdır. İngiltere'de biz şu anda Tahtın bir tüzel kişi olduğunu söylüyoruz: Kral ölünce sağladığı barışın da kendisiyle birlikte öldüğü ve "gücü yeten herkesin bir başkasını soyduğu" dönemlerde ise bu, tabii ki böyle değildi.

 

70 yıl sonra ilk kez, United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı resmen yeni bir hükümdara sahip olacaklar. Charles III'ün taç giyme töreni 6 Mayıs 2023 günü Westminster Sarayında yapılacak. Organizatörlerinin belirttiği gibi ciddi bir tören. Bu tören sadece hükümdarın değişen dünyadaki rolünü yansıtmakla kalmayacak, aynı zamanda bin yıllık bir geleneğe dayanıyor. Ancak yeni kral İngiltere için zor bir zamanda tahta çıkıyor: Geçen yıl ülkede aynı anda üç başbakan değişti, ekonomik sorunlar ivme kazanıyor ve Kraliçe II. Elizabeth'in ölümü bir başka meseleye de yol  açtı, Winston Savaşı.

 

Ülke sakinlerinin yarısından fazlasının, Charles III'ün taç giyme töreninin devlet hazinesinden finanse edilmesine karşı çıkıyorlar. Bu karşı çıkış çok önemlidir. Zira monarşinin muhalifleri hükümdarın gücünün resmileştirilmesi nedeniyle taç kurumunun uzun süredir önemini kaybettiği konusunda ısrar ediyorlar. Ayrıca monarşinin bir güç kaybı yaşadığının farkındalar. 

 

Hükümdarın hangi güç kaldıraçlarına sahip olduğu Büyük Britanya'nın iç ve dış politikasında oynadığı rol biliniyor. Kral, İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallığın devlet başkanıdır. Şu an İngiltere'de devlet yönetiminin başında Kral III. Charles yer almaktadır. İngiltere'de yasama yetkisini elinde bulunduran asıl güç ise Parlamento’dur. Parlamento binası Londra'da yer alan Westminster Sarayı’dır.  

 

Parlamento, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası’ndan oluşur. Avam Kamarası seçimle iş başına gelirken Lordlar Kamarası veraset veya atama yoluyla oluşur. İngiliz anayasa hukukunun belki en belli başlı özelliği, İngiliz parlâmentosunun egemen durumudur. Demokratik bir hükümet sistemine sahip devletlerin hemen hepsi, hiç değilse nazarî alanda, anayasanın üstünlüğü ilkesini benimsemişken, demokrasinin beşiği olan İngiltere'de bunun tam karşıtı olan bir sistemin, yani Parlâmentonun sınırsız yasama yetkisine sahip bulunması esasının varlığı, gerçekten ilgi çekicidir. Bugün Westminster Parlamentosu dünyadaki pek çok demokrasi için model teşkil etmektedir. İngiltere, parlamento ve monarşinin bu kadar uzun süre yan yana var olabildiği tek ülke. Kuruluşundan itibaren geçen 300 yılda, parlamentonun yetkileri ve üstünlüğü hep artarken, monarşininki geriledi. Bu gerçeğe rağmen 1860'larda Economist dergisinin editörlüğünü yapan Walter Bagehot'un  "Krallıklar duygulara hitap ettikleri için hep güçlü, Cumhuriyetler ise akla hitap ettikleri için hep zayıf kalacaklardır," belirlemesini yapmıştır.

 

Kralın yetkileri sembolik ve törenseldir. Siyasi olarak da tarafsız kalması şarttır. Parlamentonun gelişinden bu yana, krallar ve kraliçeler yavaş yavaş hükümdarlık haklarını kaybettiler ve daha çok saygın ve tanınabilir temsilciler haline geldiler. Ancak sembolik rolü siyasette edilgen olmasını gerektirirken, kimi özlenen değerlerin korunması ve temsil edilmesi açısından son derece etkin bir sembolizmin de taşıyıcısıdır kraliyet. Krallık bir yanıyla, İngiltere'nin tüm dünyada hayranlık uyandırdığı geçmişinin ve o geçmişin mirasçısı olan aristokrasinin temsilcisidir. Ülke içindeki ayrıcalıklı konumunu 21. yüzyıla ve demokrasiye aykırı bulsalar bile, geniş halk kitlelerinin, İngiltere'nin dünyada eskisi gibi algılanmasını sağlayacak bir kurumun devamından gizli bir zevk alması doğal bulunur.

 

Kral Halkın hizmetçisi

Aslında hükümdar uzun süredir mutlak güce sahip olmaktan çıktı. İngiltere kralları Magna Carta ile başlayan süreçte yönetimde baronların önemli etkisini ve onları göz ardı edemeyeceklerini anlarken, 1381 yılında halkın ve köylülerin de dikkate alınmasını sağlayan “köylü ayaklanması” gerçekleşmiştir. Bu ayaklanma, efendilerin yani yönetici ve toprak sahiplerinin veba saldırısı sonrası sayısı azalan işçi ve köylüleri önceki ücretlerle çalıştırmak istenmelerinden kaynaklanmıştır. İsyan krala karşı olmaktan ziyade feodal düzene karşıydı. Kentlerdeki yoksulların da katıldığı isyan hızla yayılmış ve sonuçta kral II. Richard’ın isyanın bastırılmasında şiddete başvurması, çok sayıda idam ve tutuklama yapılması ile sonuçlanmıştır. Her ne kadar isyan köylülerin amaçları doğrultusunda sonuçlanmamışsa da köylüler ve yoksullar taleplerini dile getirmişlerdir. Magna Carta’nın kabulüne kadar olan süreçte saray divanı (Royal Council) veya Curia Regis adını alan meclisler, kralın kararlarını onaylayarak aslında kralın iktidarını güçlendirmeye yarıyordular.

 

1265 yılında, anayasal krizi çözmek için, 17. yüzyılın başlarında ülkenin siyasi yaşamında önemli bir rol oynamaya başlayan ilk parlamento toplandı. Böylece, iç savaş ve devrimin sonuçlarının ardından, parlamentonun onayı olmadan kralın yönetiminin imkansızlığına dair bir emsal oluşturuldu ve 1689 Haklar Bildirgesi, mutlakiyetçiliğe karşı nihai zaferi mühürledi. Ancak uzun süre “Magna Carta”nın Kral Yurtsuz John’un ilan ettiği bir belge olduğu değil, Kral III. Henry’nin 1225 tarihli fermanı olduğu düşünülmüştür. Nedeni ise Kral Yurtsuz John’un kabul etmek zorunda kaldığı belge için Papa III. İnnocent’den hükümsüz olduğuna dair yazı almasıdır (1215). Fakat Yurtsuz John’un ölümü üzerine Baronlar 1217 yılında acele ile bazı konuların yer almadığı bir fermanı çıkarmışlardır. Ardından tamamlayıcı olarak Charter Of Liberties ve Charter Of Forest kabul edilmiştir. Netice olarak III. Henry’nin son halini verdiği Magna Carta, günümüze kadar etkisini sürdürmüştür.

 

Şimdi hükümdarın ana ayrıcalığı, anayasal ve temsili görevlerin yerine getirilmesidir.   Ülkenin siyasi yapısında hükümdar özel bir rol oynar: Kral yalnızca devletin resmi başkanı ve ulusun sembolü değil, aynı zamanda siyasi geleneklerin koruyucusudur.

 

Hüküm sürüyor ama yönetmiyor mu?

Günümüz toplumlarında insanlar, toplumlar ve devletler düşüncelerini, siyasi görüşlerini ve resmî ideolojilerini dışa aktarırken değişik göstergeleri kullanmaktadırlar. Kral Yasaların, çağın ve tarihsel varlığının zorunlu gerekliliği olarak kendisine verilen sembolik rolüne bağlı kalma hususunda, yasama faaliyetlerinin haricinde sosyal hayatta çok daha hassas davranmak zorundadır. Sadece siyaset ve ekonomi üzerine değil, diğer konularda da tartışmaya sebebiyet verecek bir söylemde bulunmamaya çok özen gösteren bir yaşam tarzına sahiptir.

 

Kralın haklarının olmaması fazlasıyla abartılıyor.  Kralın ayrıcalıkları alışılmadık derecede geniştir, bu da onun ülkedeki ve hatta ülke sınırlarının ötesindeki siyasi yaşam üzerinde gerçek etkiye sahip olduğu gerçeğinden bahsetmemize olanak tanır.

 

Kral, savaş ilan ederken veya barış yaparken Parlamentoyu bilgilendirmek zorunda değildir. Parlamentonun katılımı olmadan, İngiliz Silahlı Kuvvetlerinin Yüksek Komutanı olarak hükümdar, birliklerin yeniden konuşlandırılmasını veya yurt dışına gönderilmesini emreder.  Bunu yapan son hükümdar, 1939'da Üçüncü Reich'a savaş ilan eden Kral George VI idi.

 

Anglikan Kilisesi'nin başı olarak hükümdar, kilise hiyerarşisindeki en yüksek kişi olan Canterbury Başpiskoposunu atar.

 

Ayrıca kral bakanları, BBC Broadcasting Corporation’un direktörünü, ulusal sağlık hizmetinin başkanını, yurtdışındaki büyükelçileri atar ve son olarak emir ve madalya verir ve ayrıca unvanlar verir.

 

Hükümdarın siyasi durumu belirleyici bir şekilde etkileyebileceği gerçeği, Brexit kampanyasına II. Elizabeth'in sessiz müdahalesiyle gösterildi: Kraliçe bu konuda yorum yapmasa da, Buckingham Sarayı'ndaki kaynaklardan birçok tabloid haber çıktı İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkması fikrini desteklediğini iddia edildi. Bu iddialardaki ifadelerin hiçbir günümüzde çürütülemedi.

 

Kral hamlesi

Parlamento ile ilişkilerde hükümdarın ayrıcalıkları da aynı derecede önemlidir.  Parlamentoyu Tatil Etmek veya Toplantıya Çağırmak: Kral parlamentoyu askıya alma ve tekrar göreve çağırma yetkisine sahiptir. Parlamentonun tatil edilmesi genellikle parlamento döneminin sonunda, parlamentonun göreve çağırılması ise Kralın hazır bulunduğu parlamento açılışından hemen sonra yapılır.

 

Tasarılar Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası tarafından kabul edilse de kralın onayı olmadan yasalaşamazlar. Parlamentodan gelen kanun tekliflerini onaylamak Kralın hem hakkı hem de sorumluluğudur. Teorik olarak Kral önüne gelen kanun teklifini reddedebilir. En son 1708 yılında Kraliçe Anne kendisine yöneltilen teklifi reddetmişti. Kral belirli yasaları veto etme yetkisine sahiptir, ancak bu alenen kullanılmaz. Örneğin, II. Elizabeth bu hakkı 1999'da Irak'a karşı askeri harekata ilişkin yasa tasarısıyla ilgili olarak kullandı. Dahası, Prens Charles bile gayri resmi olarak vetosunu bir düzineden fazla kez kullandı. Eski bir Liberal Demokrat milletvekili olan Andrew George, "Kraliçenin yalnızca törensel bir rol oynadığına inananların gözlerini açıyor" dedi.

 

Ayrıca, Kral geleneksel olarak parlamentoyu toplar. Yeni parlamento yılı, geleneksel olarak, başbakan tarafından yazılan ve hükümdar tarafından yapılan taht konuşmasıyla başlar. Bu, Lordlar Kamarası, Avam Kamarası ve hükümdarın tek bir yerde toplandığı tek ciddi olaydır.

 

Kral ayrıca Avam Kamarasını feshetme ve Parlamentonun alt kanadı için yeni seçim çağrısı yapma yetkisine de sahiptir. En son 1830'da uygulandı.

 

Hükümdar ayrıca hükümetin, muhalefetin, kilisenin, yargının ve krallığın egemen devletlerinin yetkililerinden oluşan Özel Konsey'e de başkanlık ediyor. Ve bu organ önemini yitirmiş olsa da Konsey bir "uyuyan kurum" olarak belli bir potansiyele sahiptir.

 

Unutmak bırakmak demek değildir

Kral aynı zamanda yürütme organının da başıdır. Ancak bu alanda gerçek bir yetkisi olmasa bile, her zaman hükümdar adına hareket eden bir hükümetin kurulmasıyla ilgili önemli işlevleri yerine getirir.

 

Büyük Britanya'daki hükümet yetkililerinin çoğu halk oyu ile seçilse de kralın kendisi, kraliyet bakanlarını atama hakkına sahiptir. Ancak sadece hükümdarın böyle bir fırsatı yoktur: başbakanın kraliyet bakanlarını atama hakkı da vardır.

 

Hükümdarın en önemli yetkilerinden biri başbakanın atanmasıdır. Nitekim iktidar partisi denekler tarafından halk oylamasıyla seçilir. Parti, başbakan olacak liderlerini seçer, ancak hükümdar onların göreve başlamalarını veya istifalarını onaylar.

 

Ve birçok kişi her şeyin El Öpüşme Töreni'nin resmi olarak düzenlenmesiyle sınırlı olduğuna inansa da ülke tarihinde hükümdarın göreve bir politikacı atama kararını şahsen verdiği birçok durum olmuştur. Böylece, 1957'de, seçimlerden galip çıkan Muhafazakâr Parti, Sir Anthony Eden'in istifasının ardından lidersiz kaldı ve Kraliçe II. Elizabeth, Harold Macmillan'ı başbakan olarak seçti ve atadı. Benzer şekilde, 1963'te Muhafazakâr Alexander Douglas-Home Başbakan oldu.

 

Aynı zamanda, hükümdar sadece atama hakkına sahip değil, aynı zamanda hükümeti feshederek başbakanı görevden alma hakkına da sahiptir. Bu en son 1834'te Kral William IV William Lamb'i görevden aldığında gerçekleşti. Ve 1975'te, Avustralya Genel Valisi II. Elizabeth'in emriyle John Kerr, bu ülkenin Başbakanı Goff Whitlem'i görevden aldı.

 

Bilginin sahibi, dünyanın sahibidir.

Hükümdar hala Birleşik Krallıktaki en bilgili kişidir. Bütün başbakanlar haftada bir ziyarette bulunuyorlar, yapılanları ve yapacaklarını konuşuyorlar, devlet başkanının görüşlerini dinliyorlar. Geleneksel olarak toplantıları Salı günleri saat 18:00'de yapılır ve en az 30 dakika sürer.

 

Protokol şu anda tutulmuyor, bu konuşmaların konusu hükümet başkanı siyasi arenadan ayrıldıktan sonra da açıklanmıyor. Bu kurala kesinlikle uyulur. Başbakan John Major'ın bir zamanlar dediği gibi, "Monarşi siyasetin üzerindedir."

 

Kraliçe II. Elizabeth, uzun hükümdarlığı sırasında 15 başbakanla çalışma fırsatı buldu.

 

Ayrıca hükümdar, 30 yıldır "gizli" olarak sınıflandırılan tüm devlet kayıtlarına erişimi olan tek kişidir.

 

"Kraliyet imtiyazı" kuralları, hükümdara ciddi anayasal kriz zamanlarında bakanların tavsiyelerini geçersiz kılma yeteneği de verir. O zaman hükümdar, tebaasının mülküne zorla el konulmasına ve yok edilmesine kadar istediğini yapma hakkına sahiptir.

 

Yürütemezsin, pardon

Kral veya kraliçe adaletin kaynağıdır. Tüm kararlar egemen adına yapılır.

 

Hükümdarın affetme hakkı vardır. Ve bu hak son yıllarda çok sık kullanılmasa da geçerliliğini koruyor. Yakın geçmişte, Kraliçe II. Elizabeth bu hakkı yalnızca iki kez kullandı: 2001'de, bir yaban domuzunun saldırısına uğrayan bir hapishane çiftlik işçisinin hayatını kurtaran iki suçluyu affetti. 2013 yılında Kraliçe, 1952'de eşcinsellikten hüküm giyen "bilgisayar biliminin babası" Alan Turing'i ölümünden sonra affetti.

 

Af, hapis cezasının indirilmesinde de ifade edilebilir. Örneğin, 2020'de Stephen Gallant'a karşı 17 yıllık cinayet cezasını azaltmak için Kralın Ayrıcalığı kullanıldı. Kraliçe, 2019'da Londra Köprüsü'nde yoldan geçenlere saldıran terörist Usman Khan'ın tutuklanmasına yardım ettiği için onu takdir ettiğini ifade etti.

 

Herkes gibi değil

Hükümdar kanunların üzerindedir yani, kovuşturmaya karşı tam dokunulmazlığa sahiptir ve aslında ülkenin herhangi bir kanununu ihlal edebilir.

 

Majesteleri yargılanamaz, mahkemeye tanık olarak çıkmaya zorlanamaz, bilgi edinme özgürlüğü yasasına tabi değildir.

 

Hükümdarın resmi unvan, kraliyet kıyafeti, mali güvenlik, saray ve toprak bakımı haklarına ek olarak başka ayrıcalıkları da vardır. Örneğin bir hükümdar ehliyetsiz araba kullanabilir, hız sınırını aşabilir, pasaportsuz seyahat edebilir.

 

Egemen ayrıca gelir vergisinden muaftır. Ancak 1992 yılında Kraliçe II. Elizabeth gönüllü olarak bu ayrıcalıktan vazgeçti ve diğer tüm tebaalar gibi ölene kadar vergi ödedi. 2002'de Teck Kraliçesi Meryem'in ölümünden sonra, verasa girdikten sonra katkı payını ödemeyi reddetti.

 

1324'ten beri hükümdar, İngiltere ve Galler çevresindeki sulardaki tüm balinaların, mersin balıklarının ve yunusların kaderini belirleme hakkına da sahipti. Geleneğe göre, Thames Nehri ve kollarında yaşayan tüm kuğular da taca aittir.

 

İnsanların iyiliği için

Kraliyet ailesinin faaliyetleri, vatandaşların ve hayır kurumlarının yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ile ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Tahtın bir parçası olmak, ülkenin iyiliği için çalışmak demektir. Kraliyet ailesinin her bir üyesi, ilgi alanlarındaki hayır programlarını ve vakıfları denetler. Örneğin Charles III, çevre gündemiyle ilgili projelerde aktif olarak yer alıyor ve eğitim yoluyla bir coğrafyacı olan oğlu Galler Prensi William, bu alanda kraliyet himayesine sahip.

 

Kraliçe II. Elizabeth ise hayır kurumlarına tarihteki tüm hükümdarlardan daha fazla bağışta bulunmuştur. Kişisel katkılarının miktarı yaklaşık 1,4 milyar pound (yaklaşık 1,4 trilyon ruble) idi. Aynı zamanda 600'den fazla kuruluşun patronuydu ve kocası Prens Philip'in himaye sayısı toplam 780 vakfı buldu.

 

Okyanus ötesi güç

Hükümdarın ayrıca önemli dış politika yetkileri vardır. Devlet başkanı olarak, yalnızca ülkeyi uluslararası alanda temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda devletlerarası anlaşmalar yapma, devlet başkanlarını ikametgahında ağırlama ve ayrıca (Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın önerisi üzerine) hakkına sahiptir. İşler ve Uluslararası Kalkınma) yurtdışında büyükelçiler, konsoloslar ve diğer yetkili temsilciler atamak.

 

Bir imparatorluğun parçaları

Hükümdar ayrıca, Büyük Britanya'yı ve Avustralya ve Kanada da dahil olmak üzere neredeyse tüm eski kolonilerini içeren en eski eyaletler arası dernek olan Milletler Topluluğu'nun 16 eyaletinin başı olarak kabul edilir.

 

Bugüne kadar 53 bağımsız devlet, en kalabalık ülke olan Hindistan da dahil olmak üzere yaklaşık 2,5 milyar insanın yaşadığı İngiliz Milletler Topluluğu üyesidir. Commonwealth ülkeleri ayrıca dünya kara kütlesinin dörtte birini oluşturuyor.

 

Bu birliğin sembolü ve başı olarak hükümdarın, örgütün statüsünü korumasına yardımcı olan ve etkinliğini etkileyen büyük bir yetkisi vardır.

 

Dahası, İngiliz Milletler Topluluğu'nun (kamu dışı kurumları içeren ve temsilcileri İngiltere'deki seçkin kolejlerde ve üniversitelerde eğitim görmüş dünyanın birçok ülkesinin seçkinleriyle ilişkili) karmaşık sistemi, bir tür monarşi olmadan imkansızdır. "montaj noktası".

 

Ancak Commonwealth'te işler ilk bakışta göründüğü kadar basit değildir. Antigua ve Barbuda, Krallığın otoritesini tanımayı reddetme konusunda bir referandum düzenlemek için anı yakalamayı planlıyor. Geçen yıldan beri Jamaika da bir cumhuriyet olma yolunda ilerliyor. Ve Kanadalıların sadece üçte biri kraliyet otoritesi altında kalmaya devam etmek istiyor. Benzer duygular Avustralya ve Yeni Zelanda'da da güçlü. Doğru, AUKUS bloğu çerçevesinde Çin'e karşı mücadelede Büyük Britanya'nın desteğini almaya çalışan yerel makamlar, şu anda monarşiden çekilme ile sert adımlar atmaktan korkuyorlar.

 

Bir sembolden daha fazlası

Siyasi gidişatta, iç ve dış politikada, hükümdarların değişmesinde, iki dünya savaşında meydana gelen çok sayıda değişikliğe rağmen, Büyük Britanya'daki siyasi sistem hiçbir zaman köklü bir revizyona tabi tutulmadı.

 

Şaşırtıcı değil, çünkü monarşi bir gelenek haline geldi, kutsal bir kurum statüsünü korudu ve ülke sakinlerine bir süreklilik ve istikrar duygusu veriyor. Yani sosyolojik anketlere göre deneklerin çoğu monarşiyi korumak istiyor.

 

Ancak III.Charles'ın tahta çıkışının monarşinin rolü ve gücü açısından ne anlama geleceğini yalnızca zaman gösterecek. Çünkü, Kraliyet Edebiyat Derneği üyesi ve etkili bir gazeteci olan Sir Simon Jenkins'in belirttiği gibi, protokol genellikle hükümdarı oyunculuktan caydırsa da III. Elizabeth II'den daha ülke. Bunun için yetkisi var.

 

3 Mayıs 2023, Lüksemburg

   

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}