Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Başkan Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ‘nun siyasi mücadeleleri

Başkan Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ‘nun siyasi mücadeleleri

 

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

Batı ile Doğu arasındaki denge 

Türkiye, Batı Doğu arasın-daki tarihi dengeyi Başkan Erdoğan sayesinde yaka-ladı. Bu bağlamda Türkiye ’de yapılan cumhurbaşkan-lığı yarışı bize şu soruları sorduruyor: Görünüşte bu kadar yakın ve anlaşılır bir Türkiye ve cumhurbaşkanı hakkında yapılan tüm konuşmalar paradokslarla karşılaşıyor. 

Hükümetinin “akıllı” para politikası Türkiye'ye yıllık %90 enflasyon sağlamasına ve liraynını değerinin düşmesine rağmen, halk neden Erdoğan'ı sonuna kadar destekledi? Liberaller ve muhafazakârlar, sol ve sağ, ılımlılar ve radikaller, Kürtler ve radikal Türkçüler neden ona karşı birleşti ve bu yelpazenin neresinde cumhurbaşkanı var? Son olarak, genellikle cumhurbaşkanının popülaritesini artıran doğal afetlerin ortasında Erdoğan'ın reytingleri neden yükselmedi? Korkunç deprem tüm ülkeyi sarstı, ancak Erdoğan'ın popülaritesindeki kademeli düşüşün seyrini sarsmadı. 

 

Her ne kadar acı olsa da kişi gerçekleri söylediğinde, eğer karşısındakinin çıkarlarına ters düşerse o zaman kötü ilan edilir, meclis seçiminin Cumhur İttifakı’nın zaferiyle sonuçlanması, Cumhurbaşkanı seçiminde de açık ara bir farkın ortaya çıkması; CHP yönetiminin dengesini günümüzde iyice verimsiz bir hale getirdi. Objektif olarak belirtmek gerekirse Başkan Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde beklenenden çok daha iyi bir performans gösterdi. Ancak iktidarda kalabilmesi için ikinci turda üçüncü pozisyondaki o radikal ulusalcı rakibinin seçmeninin desteğine ihtiyacı olabilir. Türkiye'nin önünde şimdi sekiz zorlu gün var. Başkan Erdoğan'ın tabanını sağlamlaştırması ve bir veya iki milyon bazında üçüncü rakibi olan radikal ulusalcı O şahsın seçmenini kendisi için kazanması, onun secimi %54 gibi bir çoğunlukla kazanması için yeterli olacaktır. Kılıçdaroğlu 'nun önümüzdeki sekiz gün içerisinde rakibiyle arasında olan 4,5 puanlık farkı kapatması zor olacak. Mücadele eden kaybedebilir; mücadele etmeyen zaten çoktan kaybetmiştir. Eğer Kılıçdaroğlu altılı platformun ve radikal ulusalcıların tam desteğini alarak mücadele ederse belki başarılı olabilir.

 

Aylarca karşı tarafların kompozisyonlarının nasıl oluştuğu hakkında yazdım ve konuştum. Kurucusu ve daimî lideri Erdoğan olan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ne karşı muhalefet 2018'deki son seçimlerin hemen ardından Başkan Erdoğan’a karşı birleşik bir cephe, yani altılı platformu, kurarak karşı çıkma kararı aldı. Tek adayın kim olacağı sorusuna bir nevi 'Erdoğan karşıtlığı' ültimatomu verildi, yanıtta neredeyse hep İmamoğlu soyadı vardı. Cumhurbaşkanı'nın baskısına rağmen bu göreve seçilen (büyük siyasetteki kariyeri aynı görevle başlayan) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, her yönüyle Türk siyasetinin liberal kanadının en önemli yıldızıydı ve olmaya da devam ediyor. Beraberinde gelen nüanslar: Batı'ya coşkulu bir bakış, AB'ye katılım özlemleri, NATO üyeliği konusunda yumuşak politikasından ibaret.

 

Nüfusun muhafazakâr kesimi için, yani batı kıyısı dışındaki tüm ülke için, en çekici seçenek İmamoğlu'nun sözlerinin tam tersini sık sık dile getiren Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tı.

 

Geçen Aralık ayında, İstanbullu malum liberal siyasetçi, seçim komisyonunu hor gördüğü için seçimlere katılmaktan men edildi ve iki buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı- akabinde ceza temyize taşındı, ancak yasak zaten yürürlükte. Bu ima, seçimlere katılmayı reddettiğini açıklayan Yavaş tarafından da anlaşıldı. Paradoks, bu kadar farklı olan Yavaş ve İmamoğlu'nun aynı partinin, yani Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) üyeleri olmalarıdır. Muhalefette görev başında bir bölünmenin, Türkiye'ye tanıdık gelen bir dizi siyasi skandalının ve mücadelenin beyhudeliğine dair haykırışların ardından muhalefet yine de Cumhurbaşkanı adayı olarak- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu aday gösterdi. 

 

Yenilginin erken kabulü

Bu karar, yenilginin erken kabulü gibiydi: Kılıçdaroğlu, partisinin daha umut vadeden adayları kadar popüler değildi, görevdeki Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar sevilmiyordu, keskin ve radikal değildi, siyasi duruşunda taktik kurmada başarılı değildi. İYİ Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin istediği gibi ve çok da genç değildi, - zaten 74 yaşında ve Erdoğan'dan beş yaş büyük. Bununla birlikte, Nisan ayının başından bu yana yapılan anketler, Kemal beyin avantajlı olduğunu gösteriyordu. Anketlere göre ortalama olarak, Başkan Erdoğan'ın %5-7 önünde oy potansiyeline sahipti. Bu da ikinci bir turun kaçınılmazlığına işaret ediyordu.  Bu daha önce hiç olmadı. Türkiye tarihindeki Anketlerdeki boşluk, liberal kaynaklara göre cumhurbaşkanlığı seçiminde seçmenin %12’lik bir bölümünün kararsız olduğunu resmediyordu.

 

Muhalefet adayının siyasi mekik örmedeki taktiksel zayıflığı göz önüne alındığında başarılı olacağı beklenmiyordu, başarılıda olamadı. 14 Mayıs gecesi, sonuçları bildikleri halde televizyon ekranlarında sahneledikleri “kazandık” tiyatrosunu hep birlikte takip ettik. Sandığın rengi belli oldukça yalanları ortaya çıktı. Buna rağmen ne bilerek yanlış yönlendirdikleri seçmenlerinden ne de kamuoyundan çıkıp özür dahi dilemediler.

 

Erdoğan'ın gizemli bir hastalığı yok.

Fakat rakipleri komplo teorileri ürettiler. Erdoğan ise ilk başta düşünülenden çok daha aktif bir seçim kampanyası yürüttü. Bu durum Başkan Erdoğan’ın sağlığı üzerinde aşırı bir yüke neden oldu ve muhtemelen seçim yarışının ilk ana kısmı yürütülürken 25 Nisan' 2023 günü Başkan Erdoğan canlı bir röportaj sırasında mide üşütmesi medeniyle rahatsızlandı.  TV muhabirleri kamerayı başkanın muhatabı olan gazeteciye çevirdiler. Erdoğan’ın bu rahatsızlığı insani durum olmasına ve herkesin başına gelmesinin mümkün olmasına rağmen, muhalefet tarafından siyasi çıkar ve emeller için kötüye kullanıldı, suiistimal edildi.

 

Batının köstebeklerinin algı operasyonları

İşleri yalan dolan, palavra olan emperyalistlerin batı basınındaki köstebekleri siyasi hayatının hiçbir döneminde hayal tüccarlığı yapmayan, yalana bulaşmayan, milletimize yapmayacağı bir şeyi asla söylemeyen Başkan Erdoğan’ın başarılarını kıskandıkları için, hep dezenformasyon verdiler. Dünyanın her yerinde Başkan Erdoğan'ın başına gelen Gastroenteriti hayal etmeye başladılar: Bazıları kalp krizinden şüphelendiklerini, diğerleri felç geçireceğini ima ediyorlardı ve emperyalist güçlerin köstebekleri de sosyal medya aracılığıyla, (video, zoom, facebook, twitter, claphaus odalarında) yapmış oldukları yayınlarında Başkan Erdoğan’ın orada öldüğüne yemin ediyorlardı. 

 

Başkan Erdoğan'ın sağlık sorunlarıyla ilgili söylentilerin uzun süredir ortalıkta dolaştığını söylemekte fayda var.  Örneğin, Kasım 2021'de halka açık etkinliklerden birinde zatı alileri yorgun bir yüzle göründü. Emperyalist Batı basını hemen yanlış haber yazmaya başladı, cumhurbaşkanının yorgunluğunu bile yanlış bilgi dağıtarak seçimlere müdahale etme konusunda suiistimal ettiler. Özellikle bunu basındaki Alman, AB ve ABD Dış Politika uzmanları yaptılar. 

 

Sonuç olarak, Erdoğan gastroenterit atağı yani mide üşütmesi geçirdiği söylendi. Türk TV kanalı stüdyosunda beliren bu durumdan iki gün sonra Başkan Erdoğan, Başkan Putin ile birlikte Gülnar’da Rosatom tarafından inşa edilen Akkuyu nükleer santraline nükleer yakıtın ciddi bir şekilde teslim edilmesi törenine video bağlantısıyla katıldı- bu önemliydi, çünkü zatı alilerinin sıhhatinin yerinde olduğunu tüm dünya gördü. Bundan sonra da zatı alileri dürüst ve samimi bir şekilde çalışarak milletimizi hedefleriyle buluşturmayı sürdürecektir.

 

29 Nisan 2023 günü Başkan Erdoğan, Türk astronotlarının İSS’ye ilk uçuşu için adayların isimlerini açıkladığı Teknofest festivalini ziyaret ederek sağlık sorunlarının ardından ilk kez kamuoyunun karşısına çıktı. 30 Nisan 2023 de Türk liberalizminin çekirdeklerinden biri olan İzmir'de yapılan bir mitingde güzel bir konuşma yaptı. Orada, Kılıçdaroğlu'nun benzer bir mitinginden kısa bir süre önce konuştu, neşeliydi, katılım çok büyüktü.  

 

Muhalefet adayı Kılıçdaroğlu ise aynı katılımı aynı beldede kendi mitinginde toplayamadı. Türk siyaseti liberal bir demokrasinin renkli eteklerine bürünebilir. Ancak tamamen otoriter bazı alışkanlıkların kökleri Atatürk döneminden kalma. Örneğin Atatürk’ün sağlık sorunlarından o dönem hiç bahsedilmedi. Aniden vefat eden Atatürk aslında fazla rakı içtiği için karaciğer sirozuna yakalanmıştı.

 

İlk turda Adayların Performansları

Kılıçdaroğlu son performansını, Ankara'nın merkezinde, Atatürk'ün antik ya da Hitit tarzı devasa bir mezar olan Anıtkabir'de gerçekleştirdi. Başkan Erdoğan ise İstanbul'a giderek müzeden camiye çevrilen Ayasofya'da ibadet yaptı. Düşman bölgelerin kalbinde Türkiye'nin geleceğine dair kökten farklı iki görüşün sembolleri- eski Aya Sofya liberal bir metropolün ortasında ibadethaneye açılmış bir Camii olarak duruyordu.  

 

Genel olarak, yarışın son aşamasında Kılıçdaroğlu birdenbire beklenmeyen yanlış bir açıklamayla diş siyasete yöneldi, ‘’Rus bilgisayar korsanlarının sahtekarlık yaptığını ve Erdoğan'ın yeniden seçilmesine yardımcı olduğunu keşfettiğini belirtti. Bu garip bir tepkiye neden oldu. Muhalefet adayı Twitter üzeri, ‘’Rusya dostluğu sürdürmek istiyorsa, Türk devletinden elini çeksin’’, diye yazdı. 2016'da korkak Rus bilgisayar korsanlarının açığa çıkmasıyla garip bir hamle patladı ve ardından "gelişmekte olan demokrasilerde" her taşın altında Rusları aramak moda oldu.  Beyaz Rusya'yı bile zan altında tuttular, fakat bu tutumları reytingleri çok fazla etkilemedi, fakat özellikle Rus gözlemciler arasında Kemal ‘beye karşı tavrı değişti. 

 

Çağrının pasif-agresif tonu, delilden yoksun olması ve “Rus arkadaşlara çağrının ilk olarak Türkçe yazılmış olması, bu basit numarayla yerli izleyiciler üzerinde muhteşem bir jest yaptı, ancak her iki zamansız yapılan yanlış tavır, halkın seçimlerde Kılıçdaroğluna yeterli destek vermesine yol açmadı. Kılıçdaroğlu, Rusya'ya karşı suçluluk karinesi olan tipik bir Batılı politikacı gibi davrandı. Türkiye'nin NATO üyeliğini hatırlaması ve kaybettiği demokrasiyi geri getirmesi gerektiğine dair çok sayıda açıklama yapta, ülke nüfusunun%45'i tarafından desteklendiği gerçeği var.

 

Anadolu Haber Ajansının verileri

Malumunuz oylama 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapıldı. Oy sayımı, görevdeki Başkan Erdoğanı destekleyen ülkenin orta kesiminden başladı. Bu nedenle, başta Erdoğan'ın performansı tüm rekorları kırdı ve bu da birçok kişinin Başkan Erdoğan'ı önceden seçimin tek kazanı ilan etmesine neden oldu. Ancak sabaha doğru sonuçlar, geleneksel olarak liberalleri destekleyen kıyı bölgelerinden ve Kürtlerin yaşadığı ülkenin güneydoğusundan gelen yüzdeleri içermeye başladı. 

 

Kürtler zaten genellikle muhalefete oy veriyorlar.  Ne var ki Başkan Erdoğan‘a karşı içten bir sevgiyle yanıp tutuşuyorlar, dolayısıyla Kılıçdaroğlu'nun oradaki performansı aradaki farkı kapatmaya yardımcı olmadı. 

 

Sonuç olarak, Türkiye tarihinde ilk kez hiçbir aday ilk turda %50 + 1 oy alamadı: Seçmenlerin %49,52'si Başkan Erdoğan'a, seçmenin %44,88’i Kılıçdarğluna oy verdi. Sinan Ogan %5,17 bazında oy aldı. Ogan başarılı, sağcı radikal Türk milliyetçiler ittifakının adayıydı. Aslen Azeri’dir.  asıllı bu adayın bir zamanlar Azerbaycan Devlet Ekonomi Üniversitesi'nde çalıştığını, Valdai Kulübü toplantılarında yer aldığını ve MGIMO'da tezini savunduğunu belirtmek gerekir. Oğan'ın muhalefet adayını destekleme niyetinde olduğunu söylüyorlar ama ikinci tura daha vakit varken oy payı için pazarlık yapılacak. Erdoğan'ın milliyetçilere sunacağı bir şey var: Aynı gün yapılan milletvekili seçimlerinde koalisyonu 600 sandalyenin 322'sini aldı ve özellikle Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi oyların %35'ini aldı. 

 

Devlet Başkanlığı için ikinci tur seçimler 28 Mayıs'ta yapılacak ve bu iki hafta boyunca durumun ısınmasını bekleyebiliriz. 15 Mayıs sabahı Türk hükümet yanlısı yayın TRTHaber, gölgeli bir Amerikalı blog yazarına atıfta bulunarak, George Soros'un kalp krizinden öldüğü haberini yayınladı- haberler ancak, hızlı bir şekilde kaldırıldı. 

 

Anketlerin çizdiği farklılık

Anketlerin çizdiği farklılığa rağmen, ikinci tur seçimlerde Erdoğan'ın görünümü olumlu olacak. Neden?  Gerçek şu ki, radikal milliyetçilerin Erdoğan'a “Ankarayı Moskova'ya sattı” iddialarına rağmen, pek çok kişi Türkiye ve Rusya cumhurbaşkanları arasındaki yakın ilişkiyi Batı'dan bağımsız bir dış politika olarak görüyor. Erdoğan da bu kartı aktif olarak oynuyor ve Washington'un istekleri dışında İsveçlilerin NATO'ya girmesine izin vermeyenin Türkiye olduğunu yorulmadan hatırlatıyor.

 

Erdoğan'ın dış ilişkiler alanındaki çalışmalarının olumlu sonuçları hakkında konuşmak, 29 Nisan 2023 'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Teknofest'te kendisine eşlik etmesi ve hatta ertesi gün Başkan Erdoğan'ın Türk istihbaratının eliyle Suriye'deki yıkımı duyurmasıyla aktif olarak desteklendi.

 

Terörle mücadelede Ebu el-Hüseyin el-Kurashi etkisiz hale getirildi. Aynı gün, 30 Nisan 2023'de, Türkiye Enerji Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'de yeni bir petrol sahasının keşfedilmesiyle ilgili bazı önemli haberleri açıkladı. Önümüzdeki hafta - Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'da eş zamanlı mitingler yapacakları 7 Mayıs'a kadar - Türk ekonomisi ve Başkan Erdoğan’ın liderliğinde nasıl toparlandığı hakkında daha iyi haberler beklemeliyiz.  14.5.23'deki Oy katsayılarındaki değişimin 19.5.2023 günü yapay zeka (AI) tarafından yapılan analizine göre, 28 Mayıs 2023 günü yapılacak olan Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ikinci turunda, seçimi yüzde 53,6 oyla Başkan Erdoğan'ın kazanacağı sonucuna yapay zeka (AI) vardı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ikinci turunda, değerli Kılıçdaroğlu seçmenden %46,4 bazında oy alacağı sonucu anlamına geliyor.

 

Emperyalist güçlerin Erdoğan düşmanlığı

Dışarıdan bazı emperyalist güçlerin Erdoğan'ı engellemeye çalışacağı yönünde çok yaygın bir görüş var. Gerçekten de Arap Baharı, 2013 ayaklanmaları, 2016 askeri darbe girişimi ve daha yakın geçmişte çeşitli vesilelerle çok sayıda küçük darbe girişimlerinin gösterdiği gibi, Türkiye turuncu teknolojilere karşı çok savunmasızdır. Ancak ABD şahinleri ne derse desin, herhangi bir dış gücün Türkiye'nin gidişatında dramatik bir değişiklikle ilgilendiğini iddia etmek zor. 

 

Yayılmacı düşüncenin önemli merkezlerinden Amerikan Enterprise Institute'un (AEI) internet sitesinde, "Erdoğan öldüyse sevinmek için çok erken" şeklinde bir yazı yayınlandı. Kaba manşete ve sinik bir şekilde kibirli mesaja rağmen, malzeme aslında gerçeği söylüyor: Bu aşamada Türkiye, Batı ile Doğu arasındaki tarihsel dengesini yakalamış durumda. 14 Mayıs gecesi, sonuçları bildikleri halde televizyon ekranlarında sahneledikleri “kazandık” tiyatrosunu hep birlikte takip ettik. Sandığın rengi belli oldukça yalanları ortaya çıktı. Buna rağmen ne bilerek yanlış yönlendirdikleri seçmenlerinden ne de kamuoyundan çıkıp özür dahi dilemediler. Muhalefet adayının güçlü tanıtımına, “uygar dünya ”da Türkiye'nin otoriterliği boyunduruğunu kırmaya hazır olduğuna dair söylentilere rağmen, Başkan Erdoğan'ın seçim kampanyasının modern bir kalite içerdiği gerçektir.

 

14.5.23'deki Oy katsayılarındaki değişimin 19.5.2023 günü yapay zeka (AI) tarafından yapılan analizine göre, 28 Mayıs 2023 günü yapılacak olan Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ikinci turunda, seçimi yüzde 53,6 oyla Başkan Erdoğan'ın kazanacağı sonucuna yapay zeka (AI) vardı.

 

Sonuç

İkinci tur seçimler için olaylar. Manevra için daha fazla alan - cumhurbaşkanının çok çeşitli potansiyel olarak parlak ve seçmenleri memnun edecek konuşmaları, Başkan Erdoğan'a sadık ve izleyicilere sempati duyan, dünyaca tanınmış futbolcu Mesut Özil gibi, kitle üzerinde etkisi olan kanaat önderleri tarafından da destekleniyor. İnsanların düşüncelerini cezbetmek ve insanları kazanma acısından zatı alileri daha gelişmiş bir yeteneğe sahipler. Bu realite Başkan Erdoğan'ı ikinci tur için favori yapıyor. 

 

Türkiye'de geçen Pazar günü yapılan ilk oylamanın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk kez ikinci tur seçime zorlanması bazıları tarafından bir başarı olarak görüldü. Görev süresinin, yeniden seçilmesini zorlaştırması gereken birçok eksikliğine, muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu avantajlı gören anket sonuçlarına rağmen, Erdoğan yine de zirvede yer aldı. CHP lideri Kılıçdaroğlu etrafındaki altılı ittifak, cumhurbaşkanını ciddi şekilde rahatsız edecek güçlerini birleştiremedi. Aksine: Bu, önümüzdeki hafta sonu yapılacak ikinci tur oylamada daha iyi şansa sahip. Altı partili koalisyon için umulan ve tahmin edilen başarının gerçekleşmemesinin ardından, seçim kampanyasına yeni bir ivme kazandırmak artık muhtemelen zor olacak.

 

Bu nedenle sosyal demokrat Kılıçdaroğlu, son zamanlarda Başkan Erdoğan'dan memnun olmayan milliyetçilerden oy isteme yoluna gitti. Her şeyden önce, ilk oylamada çok geride kalan Sinan Oğan seçmeni için  onun tavsiye yapması iki rakip tarafındanda siyasi kur ayarı yapılarak değerlendiriliyor. Muhalefet adayı muhtemelen önümüzdeki seçimlerde şansını artırmak için milliyetçi kampta oy avına çıkmaktan başka bir yol görmedi. Geçen Pazar günü aynı saatlerde yapılan milletvekili seçimlerinden de anlaşılacağı üzere Kılıçdaroğlu, kampındaki oy potansiyelini büyük ölçüde tüketti. Küçük kazanımlar elde edebilen CHP’si ve in direk onun müttefiki olan YSP (Yeşil Sol Parti) genel seçimlerde yüzde 34'ün biraz üzerinde oy alabildiler.  Erdoğan'ın AK-P'si de dahil olmak üzere diğer tüm önemli partiler, milliyetçi, aşırı sağcı veya İslamcı değilse bile en azından ulusal-muhafazakâr pozisyonda siyaset yapıyorlar.

 

Ülkenin Avrupa emelleri açısından - eğer Türkiye halkı geçmişteki tüm aksiliklere rağmen hala AB üyeliğiyle ilgileniyorsa - bu seçimlerden sonra bugüne kadar ortaya çıkan Türkiye imajı elverişli olmaktan çok uzak. Erdoğan'ın AB'deki iç siyasi performansı önemliyse, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ile ifade özgürlüğünü ele alışı daha da çok önemli. Bu konuda Erdoğan, son yıllarda AB'de hâkim olan fikirlerden büyük mesafe kat etti. Giderek otoriter bir liderlik tarzını benimseyen Erdoğan'ın ilk oylamada oyların neredeyse salt çoğunluğunu elde etmiş olması, seçmenin tercihleri ​​hakkında bir şeyler söylüyor. Buna ülkenin açıkça güçlü olan milliyetçiliğini de eklerseniz, benzerlikler daha da az değil. Çünkü radikal milliyetçi düşünce, AB'nin düşünceleriyle çelişiyor. Bu çelişki sadece Macaristan ve Polonya'daki ulusal popülist ve muhafazakâr hükümetler tarafından gösterilmedi, Brexit'in nedenlerinden biri de buydu.

 

Başkan Erdoğan son yıllarda AB'den uzaklaşmakla kalmadı, ülkenin büyük bir bölümünü de yanına aldı. Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs 2023 'deki yarışı kazanması, bu gelişmede bir dönüm noktası olabilir.

 

 

14.4.2023 - 20 Mayıs 2023 Lüksemburg

 

 

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}