Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Suriye’de Emperyalistlerin Kürtlere yaptığı ihanet

Suriye’de Emperyalistlerin Kürtlere yaptığı ihanet

Ümit Yazıcıoğlu

 

Eğer Fırat’ın doğusuna Türkiye askeri bir operasyon düzenlerse, Amerika’nın Vietnam’da yaşadıklarını Türkiye Suriye’de yaşayabilir. Suriye Türkiye’nin Vietnam’ı olabilir. Açıkçası Türkiye Suriye’de bir batağa saplanabilir endişesindeyim. Dolayısıyla operasyon düzenlemekten vazgeçin. Artık ok yaydan çıktı çıkacak durumdadır. Bu savaş sanırım çok alana sıçrayacak. Türkiye'deki Kürtler olaya dahil olursa sonuç çok kötü olacak. Yapılması düşünülen operasyon siyasi olarak Kürtlerle daha fazla gerilime neden olur ve çatışmalar kontrol edilemez bir hale gelir. Türkiye, Amerika’nın Vietnam’da olduğu gibi Suriye’de bir bataklık içine girebilir. Rusya, İsrail ve İran nasıl bir tavır alacaklar, belli değil. Türkiye bölgede tek başına davranamıyor, davranamaz da, çünkü Ortadoğu'da veya bölgede tek aktör değil. Emperyalistler ve Sosyal emperyalistler ülkedeki diğer meseleleri kaşıyarak, ülkeyi bir iç savaşa sokmaya çalışabilirler. Vazgeçin bu operasyondan.    

Suriye'nin kuzeyindeki tüm sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerekir. Başka alternatif yoktur.  Ayrıca tarihi gelişmeleri göz ardı edemeyiz. Hepimizin bildiği gibi Osmanlı imparatorluğunun yıkılışı ile birlikte o dönem meydana gelen uluslaşma sürecinde yirmi iki milyon karelik coğrafya üzerinde altmış dört ayrı devlet kuruldu. Tüm bunları hazmeden yöneticilerimiz, kurulan, kurulacak olan ve hatta ilerde kurulabilme ihtimali olan iki küçük Kürd devletçiğine karşı durmadan teyakkuzda. Halbuki Birleşmiş Milletler Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler Uluslararası İktisadi, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin (İkiz Yasaların) ortak birinci maddesinin birinci fıkrasına göre; “Bütün halklar kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir. Bu hak uyarınca bütün halklar, kendi siyasal statülerini özgürce belirlerler ve ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerini özgürce gerçekleştirirler”. Türkiye Cumhuriyeti, İkiz Yasaları 15.08.2000 tarihinde imzalamış ve 04.06.2003 tarihinde yürürlüğe koymuştur.

 Bu hakkı Kürde  reva görmeyen ve  kürdü düşman gören anlayıştan vazgeçmeliyiz.  Herhangi bir milletin kendi geleceğini belirleme hakkı yalnızca o ulusun kendisine aittir; kimse o ulusun hayatına zorla müdahale etme, okullarını ve diğer kurumlarını yok etme, gelenek ve göreneklerine saldırma, dilini baskı altına alma ve özgürlüklerini kısıtlama hakkına sahip değildir. Bu teori Kürt milleti içinde geçerlidir. Dolayısıyla hep ülkemizin  beka sorunu olduğunu ileri sürerek  tehditler savurmaktansa Osmanlının mirasından atmış dört ayrı devletin kurulduğu ve her ulusun kendi kaderini tayin hakkının olduğu yerkürede yaşayan Kürtler de bu haktan yararlanabilmelidirler. 

Türkiye Cumhuriyeti hem bölgesinde hem dünyada saygınlığı olan güçlü bir devlettir. Ordusu var, kurumları var, üniversiteleri var. Her şeye rağmen bölgesinin en dinamik en canlı ülkesidir. Türkiye’nin bir beka sorunu ‘da yoktur.

Kardeşlik masalları İle Kürde aba altından durmadan sopa göstermek doğru bir siyasi metot değildir. Kürdü geldiği cehennemden daha öte bir şey ile tehdit etmek akıllıca değildir. Kürtlerin yaşadıkları cehennemden daha ötesi yok, bunu savaş naraları atanlar savaşı oyun sayanların anlayacağını pek sanmıyorum. Hayatları boyunca savaş görmemiş, bir savaş coğrafyasında on dakika zaman bile geçirmemiş ve savaşın yarattığı yıkımları ve yok ettiği hayatları, geride kalan hikayeleri empati ile göremeyen geri zekâlılara anlatmak mümkün değil.

Hemen hemen tüm batı basını Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyine operasyon düzenlemesine izin vermenin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu politikasındaki en ağır hatası olabileceğini belirtiyor. Zira Kürtler, DAEŞ in kurduğu sözde İslam Devleti’ne karşı verilen savaşta ABD'nin en güvenilir müttefikiydiler. Dinci Terörist DAEŞ‘i bölgeden bertaraf etmek için hiç kimse Kürtler kadar mücadele etmedi. Kimse onlar kadar kayıp yaşamadı. Ve her şeye rağmen büyük güç oyununda, yeniden, Kürtler ortada yalnız bırakıldılar.

 Başkan Trump Suriye’yi başkalarına bırakmak istediği mealindeki söylemlerini Türkiye bunu askeri müdahale için yeşil ışık olarak yorumladı. Kürtler, ABD'nin kendi yanlarında olduğunu sanıyorlardı, fakat yanıldıklarını anladılar. Başkan Trump, bu metoduyla ABD'nin müttefiklerine çok kötü bir örnek oldu. Buna nazaran  bölgede Kürtler, kendilerinden daha güçlü olan bir rakiple savaşmak için emperyalistler tarafından yönlendirilmeye çalışılıyorlar.

ABD'nin gerilim tırmanmasına izin vermesi, birbirinin dengi olmayan iki müttefiki arasında denge bulma girişimlerinin başarısız olduğu anlamına geliyor. Bir tarafta Suriyeli Kürtler, diğer tarafta PKK gerillaları ile bağlantısı olan devlet benzeri bir yapının kurulmasından endişelenen NATO müttefiki Türkiye’yle biraz beceriyle dengenin kurulması sağlanabilirdi fakat ABD bunu sağlayamadı.

Bir ara Washington Türkiye'nin endişelerini giderebilmek için Türklerle birlikte hareket etmeye çalışıyordu. Bu bağlamda kısa bir zaman önce Amerikan ve Türk birlikleri Suriye'nin kuzeyinde ortak devriye faaliyeti gerçekleştirmişilerdi. Suriye Demokratik Güçleri bu devriye faaliyetine müdahale etmemiş ayrıca sınır bölgesinden birliklerini ve ağır silahlarını geri çekerek iyi niyetli olduklarını göstermiştiler. Bu ödünleri vermiş olmalarına  rağmen Amerikalılar tarafından ihanete uğramış olmaları Kürtleri tüm Ortadoğu’da kızdırdı, hemen hemen Kürt aydınlarının çoğunluğu  Türkiye’yi ve ABD’yi sert dille eleştiriyorlar.

Amerika Kürtleri terk etti. Bunun üzerine, Trump elbette Twitter'de, Amerikalıların sadece kendi menfaatlerine uygun olduğu yerlerde ve kazanmak için savaşacaklarını açıkladı.  Dünyanın en önemli politikacısının bu tarz bir düşünme ve hareket etme tarzı şimdi Kürtleri vurdu. Kürtler, Başkan Trump'un sene başında Türkiye'nin Kürtleri öldürmesine göz yummayacağına yönelik açıklaması nedeniyle şimdi daha da öfkelenebilirler ve öfkeliler. (…) Trump aynı şekilde Avrupalı müttefiklerini de yarı yolda bırakabilir mi? Çok övdüğü ve vize yükümlülüğünden muaf tuttuğu ve her zaman örnek olarak gösterdiği Polonya'yı mesela? Kürtler, İslam Devleti'ne karşı savaş uğruna feda edilenlerin sadece bir örneği. Amerikalılar tarafından yüzüstü bırakılma korkusu peşimizi bırakmayacak.

İhanet.

Donald Trump’un Kürt müttefiklerine yönelik davranışını tarif etmek için başka bir kelime yok. ABD Başkanı Trump Kürleri Suriye’de dinci terörist DAEŞ‘e karşı piyade eri olarak kullandı ve şimdi kaderleriyle baş başa bıraktı. Kürtler DAİŞ'e karşı mücadelede ABD emperyalizminin yetenekli askerleriydiler, ama şimdi ABD tarafından arkadan hançerlendiler, çünkü   emperyalistlerin  malına, gücüne güvenip iş yapmaya kalkışılmaz.

1 Hayır diyebilmek.

2 İstediğini çekinmeden ifade edebilmek

3 Şartlar ne olursa olsun pes etmemek

4 Olumsuz eleştirilere açık olmak

5 Gerektiğinde vazgeçebilmek

6 Yalnızlıktan korkmamak

7 Kendi hatalarıyla yüzleşebilmek Kürt siyasilerin özelliği olabilmelidir.

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}