Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Kürt Sorununda Yeni Bir Dönem Olan: Çözüm Süreci

Kürt Sorununda Yeni Bir Dönem Olan: Çözüm Süreci

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

I. Giriş 

Dünya genelinde tanınmış bir siyaset ve hukuk bilimcisi olarak, o dönemde Türkiye 'nin Kürt sorununa yönelik çözüm arayışlarında etkin bir akademisyen profil sergile-dim. 

Uluslararası düzeyde düzen-lenen çeşitli konferanslar, paneller ve sunumlar aracılı-ğıyla, çözüm sürecine katkılar sağlayarak demokratik çözüm, kültürel hakların gü-vence altına alınması ve silahlı çatışmanın sonlandırıl-ması gibi temel konularda önemli perspektifler sunduğum bir gerçektir. Özellikle "Çözüm Süreci’’nin başladığı dönemdeki konuşmalarımda vurgulanan noktalar, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu zorlu sorunlarla ilgili düşündürücü perspektifler sunmuştur. Çözüm sürecinin başarılı olabilmesi için siyasi diyalog, toplumsal uzlaşı, eğitim ve kültürel hakların korunması gibi önemli unsurları vurgulayarak, sürdürülebilir bir çözüm için güçlü bir temel oluşturdum.

 

Farklı ülkelerdeki konferans ve sunumlarımda dile getirdiğim çeşitli bakış açıları, taraflar arasında anlayışın artırılması ve çözüm sürecinin sadece siyasi bir düzlemde değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel düzeyde de gerçekleşmesi gerektiği konusundaki vizyonumu yansıtmaktadır. Halklar arası ilişkilerin güçlendirilmesi, karşılıklı anlayışın artırılması ve demokratik reformların hayata geçirilmesine dair önerilerim, toplumsal barışın ve uzlaşının sağlanması adına önemli bir role işaret etmiştir.

 

Kürt sorunu, Türkiye'nin tarihinde uzun süredir devam eden ve çeşitli sosyo-politik dinamikleri içeren karmaşık bir meseledir. Bu sorun, etnik, kültürel ve siyasi farklılıkların bir araya geldiği bir coğrafyada ortaya çıkan çeşitli talepler ve çatışmalarla şekillenmiştir. 2009 yılından itibaren gelişen Çözüm Süreci, bu köklü sorunu ele alarak çözüm arayışına yönelik önemli bir dönemi başlatmıştır.

 

Bu makale, Kürt sorununu ve Çözüm Süreci'ni 2009 yılından başlayarak 2024 yılına kadar olan kronolojik bir perspektifle ele alacaktır. 2009 yılı, MİT-PKK görüşmelerinin başlangıcı ve Oslo görüşmelerinin belirsiz başlangıç tarihi olarak dikkat çeker. Çözüm Süreci, bu dönemde atılan önemli adımlar, politik gelişmeler ve yaşanan olaylar üzerinden incelenecek ve sürecin evreleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Makale, çeşitli önemli tarihler etrafında gelişen olayları inceleyerek, Çözüm Süreci'nin başlangıcından günümüze kadar geçen süreç içindeki siyasi, toplumsal ve hukuki değişimleri analiz edecektir. Bu bağlamda, Çözüm Süreci'nin evreleri, taraflar arası diyalog, alınan kararlar, yaşanan zorluklar ve çözüm sürecinin sona erişine dair önemli gelişmeler değerlendirilecektir. Makalenin amacı, akademik bir perspektifle Kürt sorununu ve Çözüm Süreci'ni anlamak, bu sürecin yaşanan olaylar bağlamında değerlendirmek ve gelecekteki siyasi perspektiflere ışık tutmaktır.

 

II. Yeni Dönemin Başlangıcı: MİT-PKK Görüşmeleri (2009-2010)

A. Oslo Görüşmeleri ve Belirsiz Başlangıç Tarihi

Çözüm Süreci'nin temelleri, 2009 yılında başlayan MİT-PKK görüşmeleri ile atıldı. Oslo görüşmeleri olarak bilinen bu müzakerelerin tam başlangıç tarihi belirsiz olmasına rağmen, genel olarak 2009 ortalarına işaret edilmektedir. Bu görüşmeler, Türkiye'nin Kürt sorununu resmi bir diyalog ile ele alma amacını taşıyan önemli bir adımdı. Belirsiz başlangıç tarihi, taraflar arasındaki müzakerelerin gizliliğine vurgu yaparak, diplomatik bir sürecin başlatıldığını gösterir.

B. Abdullah Gül'ün Bağdat Ziyareti ve "Kürdistan" İfadesinin Kullanımı

Çözüm Süreci'nin önemli bir kilometre taşı, 24 Mart 2009'da Abdullah Gül'ün Bağdat ziyareti sırasında yaşandı. Gül'ün, Kuzey Irak için "Kürdistan" ifadesini kullanması, Türkiye'nin Kürt sorununu ele alırken yeni bir dil ve yaklaşım benimsediğinin belirgin bir işaretidir. Bu ifade, Kürdistan bölgesiyle ilgili bir tanımlama olarak tarihi bir öneme sahiptir ve sürecin ivmesini artırdı.

C. PKK'nın Tek Taraflı Ateşkesi ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın Temasları

Çözüm Süreci'nin erken evrelerinde, 31 Mayıs 2009'da PKK'nın tek taraflı ateşkes ilan etmesi, sürecin olumlu bir dönemeç kaydettiğini gösterdi. Bu hamle, çatışmanın durdurulması yönünde atılan ilk adımlardan biriydi. Ayrıca, 31 Temmuz 2009'da İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın yaptığı temaslar, taraflar arasında güvenin oluştuğuna dair bir gösterge olarak kabul edildi. Bu temaslar, Çözüm Süreci'nin aktörleri arasındaki diyaloğun başladığını ve sürecin ilerleyeceğine dair umutları artırdı.

 

III. Çözüm Sürecinin Evreleri ve Önemli Tarihler

A. Abdullah Gül'ün Güroymak Ziyareti ve Demokratik Açılım Süreci

11 Ağustos 2009'da Abdullah Gül'ün Bitlis ziyareti sırasında Güroymak için kullandığı Kürtçe "Norşin" ifadesi ve Başbakan Erdoğan'ın demokratik açılım süreci hedefine ulaşmak için milli birlik ve kardeşlik projesini vurgulaması, Çözüm Süreci'nin önemli evrelerinden birini oluşturur. Bu dönemde, hükümetin Kürt sorununun çözümüne yönelik politikalarını daha net bir şekilde açıklaması ve demokratik açılım sürecini başlatması, sürecin ivme kazanmasını sağladı.

B. Habur Sınır Kapısı'ndan Teslim Olan PKK Üyeleri

19 Ekim 2009'da Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla 34 PKK üyesinin Habur Sınır Kapısı'ndan teslim olması, Çözüm Süreci'nin önemli bir dönemecini oluşturdu. Bu olay, toplu bir şekilde gerçekleşen teslimatın ardından Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde yapılan karşılama ile birlikte, sürecin kamuoyu nezdinde geniş bir destek gördüğünü gösterdi. Hükümet, bu süreçte çeşitli adımlar atarak 30 yıldır devam eden sorunun çözümüne yönelik çabalarını sürdürdü.

C. Hükümetin Çatışmaların Sonlandırılması ve Çözüm Sürecine İlişkin Kararlılığı

Çözüm Süreci'nin devamında, hükümetin çatışmaların sonlandırılması ve Kürt meselesinin çözümü için ortaya koyduğu önemli siyasi iradeyi ele almak önemlidir. Başbakan Erdoğan'ın, 28 Aralık'taki TRT yayınında "Şu sıralarda halen görüşme var mı?" sorusuna verdiği cevap, sürecin devam ettiğini ve netice alınması gerektiğini vurgulamıştır. Hükümet, "Biz, bu ışığı görebiliyorsak, o adımı atmaya devam ederiz, baktık ki artık ışık yok, orada keseriz” diyerek çatışmanın bitirilmesi ve çözüm sürecine dair kararlılığını ifade etti. Bu süreç, üç aşamalı bir planla şekillendirilmiş ve çatışmanın sonlandırılması, demokratik reformlar ve silahsızlanma süreçlerini içermiştir.

 

IV. Hükümetin Çözüm Süreci Stratejisi

 

A. Üç Aşamalı Plan: Çekilme, Demokratik Reformlar ve Entegrasyon

Hükümetin Çözüm Süreci'ne dair stratejisi, üç aşamalı bir planı içermiştir. İlk aşama, PKK unsurlarının Türkiye topraklarından tedrici bir şekilde çekilmesini içerirken, ikinci aşama Hükümet’in demokratik reformlar yapmasını kapsamaktadır. Üçüncü aşama ise silahsızlanmanın ardından PKK unsurlarının siyasi ve sivil hayata entegre edilmesini hedefler. Bu strateji, çatışmanın sonlandırılması ve bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesi amacını gütmektedir.

B. Beşir Atalay'ın İnsan Hakları Paketi Duyurusu (16 Ocak 2010)

16 Ocak 2010 tarihinde Beşir Atalay tarafından duyurulan İnsan Hakları Paketi, Türkiye'de Çözüm Süreci çerçevesinde gerçekleştirilen önemli bir gelişmeyi temsil etmektedir. Söz konusu paket, cezaevlerinde farklı dil ve lehçelerde görüşmeye imkân tanıyan öncü bir adım içermekteydi. Bu adımın, etnik ve kültürel çeşitliliği dikkate alarak cezaevlerinde iletişimi kolaylaştırması, bireyler arasında dil bariyerlerini aşarak iletişimi güçlendirmesi amaçlanmıştır.

 

İnsan Hakları Paketi, özel kanallara farklı dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapma izni tanıyarak medya aracılığıyla toplumun farklı kesimlerine ulaşma imkânı sunmaktaydı. Bu önlem, çeşitli kültürel ve etnik grupların medya üzerinden kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyarak toplumsal çeşitliliği desteklemeyi hedeflemekteydi. Ayrıca, dil enstitüleri kurularak dilin korunması ve geliştirilmesi amacı güdülmüş, böylece kültürel mirasın sürdürülebilirliği üzerinde olumlu bir etki sağlanması amaçlanmıştır.

 

Yol kontrollerinin azaltılması ise Çözüm Süreci'nin toplum nezdinde daha etkili bir şekilde ilerlemesini hedeflemekteydi. Bu adım, bireylerin seyahat özgürlüğünü artırarak toplumsal güveni artırmayı amaçlamıştır. Bu sayede, farklı bölgelerdeki insanlar arasındaki iletişim ve etkileşim olanakları genişleyerek, toplumun birlik ve dayanışma duygusunu güçlendirmeyi hedeflemiştir. İnsan Hakları Paketi kapsamındaki bu önlemler, Çözüm Süreci'ni sadece siyasi bir çözüm olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm arayışı olarak ele alarak, etnik, kültürel ve dil farklılıklarını gözeterek toplumsal uzlaşının inşa edilmesine yönelik önemli adımları temsil etmiştir.

C. Başbakan Erdoğan'ın Sanatçılarla Buluşması ve Kamuoyu Desteği

2010 yılında, Türkiye'nin seçkin liderlerinden biri olan Başbakan Erdoğan, Çözüm Süreci'nin toplumsal kabulünü artırmak ve destek kazanmak amacıyla 62 sanatçıyla gerçekleştirdiği toplantı inisiyatifiyle dikkat çekti. Bu özel buluşma, Başbakan Erdoğan'ın liderlik becerilerini sergileyerek toplumsal uzlaşıya verdiği önem konusunda anlamlı bir adım olarak değerlendirilebilir. Sanatçılarla yapılan bu etkileşim, Çözüm Süreci'nin kamusal destek bulmasına önemli bir katkı sağlayarak, sürecin hedefleri ve önemi hakkında toplumun bilinç düzeyini yükseltmeye yönelik stratejik bir girişimin bir parçasıydı.

 

Çözüm Süreci'nin kökleri, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde başlatılan "Açılım Politikası" ile atıldı. Bu politika, Kürt sorununa siyasi bir çözüm bulunması ve demokratik hakların genişletilmesi amacını taşımaktaydı. 2009 yılında, Kürtçe eğitim, siyasi temsil, kültürel haklar ve demokratik reformlar gibi çeşitli adımlar atıldı. Ayrıca, 2012 yılında, Kürt siyasi hareketini temsil eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) kurularak sürece önemli bir ivme kazandırıldı. Çözüm Süreci'nin önemli bir aşaması, Türkiye'nin güneydoğusundaki PKK (Kürdistan İşçi Partisi) militanlarına yönelik silah bırakma çağrısını içeren Abdullah Öcalan'ın 2013 yılında ilettiği mesajla gerçekleşti. Bu dönemde, PKK militanları Türkiye sınırları dışına çekilmeye başladı, bu da sürecin barış ve uzlaşıya doğru önemli bir adım olduğunu gösterdi. Bu bağlamda, Başbakan Erdoğan'ın liderliği ve Çözüm Süreci'ne katkıları, Türkiye'nin iç barışına yönelik önemli bir diplomasi çabası olarak değerlendirilebilir.

 

D.Akil İnsanlar Komisyonu ve Toplumsal Bilinçlendirme Çabaları

2013 yılında Türkiye hükümeti, Çözüm Süreci'ni toplumun merkezine taşıma ve teşvik etme hedefiyle, "Akil İnsanlar" adı verilen bir komisyon kurmuştur. Bu komisyon, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde aktif olarak faaliyet göstermiş, saha çalışmaları yaparak hazırladığı raporlar ve gerçekleştirdiği görüşmelerle sürecin evrimini toplumla paylaşma misyonunu üstlenmiştir. Bu bilgilendirme çabaları, Çözüm Süreci'nin toplumsal bir kabul ve anlayışa kavuşturulmasına yönelik bir stratejiyi temsil etmiştir.

 

"Akil İnsanlar" komisyonunun faaliyetleri, sadece siyasi bir sürecin ötesinde, toplumun geniş bir kesiminin sürecin içeriğini anlamasına ve benimsemesine katkıda bulunmayı amaçlamıştır. Komisyonun yürüttüğü saha çalışmaları ve raporları, sürecin karmaşıklığını ve çeşitli boyutlarını geniş bir perspektiften açıklamayı hedeflemiştir. Bu, toplumu sürecin ilerleyişine dair daha bilinçli kılarak, sürecin toplumsal temelini sağlamlaştırmaya yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir.

 

"Akil İnsanlar" komisyonunun çabaları, toplumun farklı kesimlerine ulaşarak, çözüm sürecinin anlamını ve amacını netleştirmiştir. Bu bilinçlendirme çabalarının sürecin toplumsal kabulünü artırma ve anlama düzeyini yükseltme potansiyeli, Çözüm Süreci'nin sürdürülebilir ve geniş bir toplumsal destekle ilerlemesine katkı sağlamıştır. Bu bağlamda, "Akil İnsanlar" komisyonunun faaliyetleri, sürecin toplumsal dinamiklerini etkileyerek, çözüm odaklı bir anlayışın yerleşmesine yönelik önemli bir adımı temsil etmiştir.

 

V.Olumsuz Gelişmeler ve Çözüm Sürecinin Zorlukları (2013-2015)

 

A.Türkiye KDP'sinin Yasal Alana Dönüş Hazırlıkları

2013 yılında, 1965 yılında Sait Elçi ve beraberindekiler tarafından kurulan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), uzunca bir süre yasaklılık durumunda kaldıktan sonra tekrar yasal bir zemine dönmek üzere hazırlıklara başlamıştır. Bu durum, çözüm süreçlerinin çeşitli provokasyonlara maruz kalabileceğini ve iktidar dengelerinin değişebileceğini vurgulayan önemli bir göstergedir. KDP'nin yasal alana dönüşe yönelik hazırlıkları, çözüm sürecinin karmaşıklığını artırarak, sürecin seyrine etki eden önemli bir faktör olmuştur.

 

Sait Elçi liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi, 48 yıl boyunca yaşadığı yasaklılık durumunu sonlandırma amacıyla girişimlerde bulunarak, hukuki alanda faaliyet gösterme hakkını yeniden elde etme çabalarına girişmiştir. Bu durum, Türkiye'nin iç politik ve demokratik dinamiklerinde çeşitli değişimlere neden olabilecek önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Yasal statüye geçiş süreci, çözüm sürecinin zaten hassas olan denge noktalarını daha da derinleştirerek, sürecin ilerleyişini etkilemiş ve tartışmalara yol açmıştır.

 

KDP'nin yasal alana dönüşündeki hazırlıklar, çözüm sürecinin genel dinamiklerini karmaşıklaştırmış ve taraflar arasındaki güç dengelerini yeniden şekillendirebilecek bir etken olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum, çözüm sürecinin sadece siyasi ve etnik boyutlarıyla değil, aynı zamanda toplumsal ve hukuki yönleriyle de yakından ilişkili olduğunu göstererek, sürecin tüm bileşenleri üzerinde önemli bir etki bırakmıştır.

B. Provokatif Olaylar ve Sürecin İlerleyişi Üzerindeki Etkiler

Sürecin devam ettiği dönemde, çeşitli provokatif olaylar yaşanmış ve bu olaylar çözüm sürecine yönelik hassasiyeti artırmıştır. Özellikle, 2013 yılı Ocak ayında Paris'te üst düzey bir PKK üyesinin de aralarında bulunduğu üç PKK üyesinin öldürülmesi gibi hadiseler, sürecin duyarlılığını yükseltmiş ve taraflar arasındaki güveni sarsmıştır. Ayrıca, Diyarbakır-Lice'de gerçekleşen karakol yapımı protestoları ile Hakkâri Yüksekova'da PKK'lı mezarlıklarının tahrip edilmesi iddiaları, gösterilerin başlamasına ve insan kayıplarına sebep olmuştur. Bu provokatif olaylar, çözüm sürecinin seyrini olumsuz yönde etkileyerek, sürecin karmaşıklığını artırmıştır.

2013'teki Paris olayları, PKK lider kadrosundan üç önemli ismin öldürülmesiyle gerçekleşmiş ve bu durum sürecin gidişatını zorlaştıran bir atmosfer oluşturmuştur. Bu olaylar, taraflar arasındaki güveni zedelerken, çözüm sürecine dair umutları da sarstı. Aynı dönemde Diyarbakır-Lice'deki karakol yapımı protestoları ve Hakkâri Yüksekova'da PKK'lı mezarlıklarının tahrip edilmesi iddiaları, bölgesel çatışmanın derinleşmesine ve provokatif eylemlerin artmasına yol açtı. Bu durum, çözüm sürecinin sağlıklı ilerlemesini engelleyerek, sürecin içerdiği zorlukları daha da artırmıştır. Provokatif olaylar, sürecin tarafları arasındaki güveni erozyona uğratmış, toplumsal gerilimi artırmış ve sürecin başarı şansını olumsuz yönde etkilemiştir.

C. 2014'teki Olumsuz Olaylar ve Tutuklamaların Yarattığı Karmaşıklık

2014 yılında, çözüm sürecindeki olumsuz gelişmelerin öne çıktığı bir dönem yaşanmıştır. Sait Elçi liderliğinde kurulmuş olan Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) yasal alana dönüş hazırlıkları sırasında ortaya çıkan olaylar, sürecin zorluğunu artırmış ve fiilen sona erişini tetiklemiştir. Bu dönemde, KDP'nin yasal alana dönüş süreci ve beraberinde gelen çeşitli tutuklamalar, çözüm sürecinin içinde bulunduğu karmaşıklığı artırmış ve sürecin olumsuz yönde etkilenmesine neden olmuştur.

 

Kürdistan Demokrat Partisi'nin yasal alana dönüş hazırlıkları, 2014 yılında sürece dair önemli bir gelişme olarak kayda geçmiştir. Ancak bu süreç, beraberinde çeşitli olayları da getirmiştir. Bu olaylar, çözüm sürecinin zorlayıcı ve kırılgan bir hal aldığını göstermiş ve sürecin istenilen başarıya ulaşmasını engelleyen faktörler arasında yer almıştır. 2014'teki KDP'nin yasal alana dönüş süreci, tutuklamalar ve diğer olaylar, sürecin içerdiği karmaşıklığı derinleştirerek, çözüm sürecinin devam edebilmesi adına önemli bir sınavı temsil etmiştir. Bu dönemde yaşanan gelişmeler, çözüm sürecinin içsel dinamiklerindeki zorlukları ve çatışan çıkarları vurgulayarak, sürecin başarısını olumsuz yönde etkilemiştir.

D. Akil İnsanlar Komisyonu'nun Raporları ve Toplumsal Değişim

2013 yılında oluşturulan Akil İnsanlar Komisyonu, çözüm sürecini toplumun merkezine taşıma ve halkı bilinçlendirme amacı güderek çeşitli raporlar hazırlamıştır. Bu raporlar, komisyon üyelerinin Türkiye'nin farklı bölgelerinde yürüttükleri çalışmalar ve gerçekleştirdikleri görüşmeler sonucunda elde ettikleri verileri içermekte, sürecin nasıl şekillendiğini topluma aktarma gayesini taşımıştır. Ancak, yaşanan olumsuz gelişmeler ve çözüm sürecinin fiilen sona ermesi, toplumsal değişim beklentilerini karşılamak adına zorlu bir süreç ortaya çıkarmıştır.

Akil İnsanlar Komisyonu'nun çabaları, sürecin başladığı dönemde toplumun farklı kesimlerinden insanları bir araya getirme ve süreci anlama konusunda önemli bir rol oynamıştır. Ancak, sürecin sonlanması ve yaşanan olumsuz gelişmeler, toplumsal beklentilerin karşılanmasında ve değişim arzusunun gerçekleştirilmesinde çeşitli zorlukları beraberinde getirmiştir. Bu süreç, toplumun sürecin bitişiyle birlikte yeni bir döneme adapte olma çabalarını ve toplumsal dinamiklerin yeniden şekillenme sürecini etkileyen faktörleri içermektedir.

 

VI. Çözüm Sürecinin Fiili Sona Ermesi (2015)

A. 22 Temmuz 2015 Olayları ve Terörle Mücadeledeki Dramatik Gelişmeler

Çözüm Süreci'nin fiili olarak sona erdiği dönemde etkili olan önemli olaylardan biri, 22 Temmuz 2015 tarihinde Urfa'nın Ceylanpınar ilçesinde meydana gelen trajik hadisedir. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli Feyyaz Yumuşak ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli Okan Açar'ın ortak yaşadıkları evde enselerinden vurularak öldürülmeleri, çözüm sürecinin atmosferini kökten değiştirmiş ve hükümetin terörle mücadele konusundaki kararlılığını vurgulayan bir dönemeç oluşturmuştur.

 

Bu dramatik olaylar, çözüm sürecinin seyrini etkileyerek, hükümetin terörle mücadelede daha sert bir yaklaşım benimsemesiyle paralel bir dönemi başlatmıştır. Feyyaz Yumuşak ve Okan Açar'ın enselerinden vurularak hayatlarını kaybetmeleri, toplumun güvenlik endişelerini artırmış ve terörle mücadele konusundaki hükümet politikalarını yeniden şekillendirmiştir. Bu olaylar, çözüm sürecinin bitişiyle birlikte terörle mücadele alanında güvenlik odaklı bir yaklaşımın benimsenmesine zemin hazırlamış, bu da çözüm sürecinin sona erişini hükümetin terörle mücadele stratejilerinde bir dönemeç olarak ele alınmasına neden olmuştur.

B. Feyyaz Yumuşak ve Okan Açar'ın Ölümü: Çözüm Sürecinin Fiilen Sona Ermesi

Feyyaz Yumuşak ve Okan Açar'ın ölümü, Çözüm Süreci'nin fiilen sona erdiği bir dönemin başlangıcını işaret etmiş ve bu olaylar, çözüm sürecinin içinde bulunduğu hassas dönemde gerçekleşmiştir. Bu trajik olaylar, çözüm sürecinin atmosferini derinden sarsarak, sürecin seyrini radikal bir şekilde değiştirmiştir. Terörle mücadelede yaşanan bu dramatik gelişmeler, çözüm sürecinin hızlı bir sona erişini tetiklemiş ve Türkiye'nin terörle mücadele stratejisinde yeni bir evreye geçişin habercisi olmuştur.

 

Feyyaz Yumuşak ve Okan Açar'ın ölümleri, sadece bireysel trajedilerin ötesine geçerek, aynı zamanda çözüm sürecinin zaten zorlu seyrini daha da karmaşık bir hale getirmiştir. Bu olaylar, çözüm sürecinin bitişini hızlandırmış ve terörle mücadele stratejilerinin daha etkili ve güvenlik odaklı bir yaklaşım benimsemesine zemin hazırlamıştır. Çözüm sürecinin sonlanması, Türkiye'nin terörle mücadele politikalarında önemli bir dönemeç oluşturarak, yeni bir aşamaya geçişin kapılarını aralamıştır.

C. Hendek Operasyonları ve Çözüm Sürecinin Nihai Durumu

Hendek Operasyonları, çözüm sürecinin fiilen sona erdiğini gösteren kritik bir dönemeç olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Şırnak-Cizre'de KCK'nın asayiş birimlerinin faaliyet gösterdiği ve bir diploma töreni düzenlediği haberleri, bu operasyonların odak noktasını oluşturmuştur. Medya aracılığıyla sunulan bu haberlere eşlik eden fotoğraflar, 6-7 Ekim olayları olarak tarihe geçen ve elli vatandaşın hayatını kaybettiği trajik olayların fitilini ateşleyen Hendek operasyonlarının başlangıcına işaret etmiştir. Hendek Operasyonları, çözüm sürecinin nihai durumunu belirleyen önemli bir faktör olmuş ve sürecin fiilen sonlandığını vurgulamıştır.

2015 yılında çatışmanın tırmanması ve güvenlik durumunun kötüleşmesiyle birlikte, Çözüm Süreci resmen sona ermiştir. Türk hükümeti, çözüm sürecini askıya aldığını ve terörle mücadeleyi önceliklendirdiğini açıklamıştır. Ancak, çözüm sürecinin sona ermesinden bu yana, Türkiye'de Kürt sorununa dair çözüm arayışları devam etmektedir. Ne var ki, bu süreçte yaşanan gelişmeler ve çatışmanın tekrar alevlenmesi, çözümün karmaşıklığını artırmış ve farklı perspektifler arasında görüş ayrılıklarını derinleştirmiştir. Bu nedenle, Hendek Operasyonları, çözüm sürecinin yalnızca sonunu değil, aynı zamanda Türkiye'nin Kürt sorunuyla ilgili gelecekteki çözüm çabalarını da etkileyen kritik bir olay olarak öne çıkmaktadır.

 

VII.Sonuç

Geniş bir küresel bakış açısından çözüm sürecine önemli akademik katkılarda bulunan bir Tekman’la bilim insanı olarak, demokratik çözüm, kültürel hakların korunması ve siyasi diyalogun öncelikli önemine dair belirgin bir vizyon ortaya koymuş bulunmaktayım. Uluslararası platformlarda sunduğum çeşitli perspektiflerim, çözüm sürecinin yalnızca siyasi boyutta değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel düzeyde de gerçekleşmesi gerekliliği üzerindeki düşüncelerimi net bir şekilde yansıtmaktadır. Halklar arası ilişkilerin güçlendirilmesi, anlayışın artırılması ve demokratik reformların etkili bir biçimde hayata geçirilmesi konusundaki önerilerim, toplumsal barışın ve uzlaşının sağlanması yolunda önemli bir çerçeve sunmaktadır.

A. Çözüm Sürecinin Değerlendirmesi

Çözüm Süreci, Türkiye'nin Kürt sorununa yönelik önemli bir inisiyatifi temsil etmiş ancak karmaşık bir seyir izlemiştir. 2009'dan 2015'e kadar yaşanan dönemde, MİT-PKK görüşmeleriyle başlayan süreç, çeşitli aşamalardan geçmiş ve önemli gelişmelerle karşılaşmıştır. Abdullah Gül'ün Güroymak ziyareti, Habur Sınır Kapısı'ndan teslim olan PKK üyeleri, hükümetin çatışmaların sonlandırılması ve üç aşamalı plan, sürecin belirgin evrelerini oluşturmuştur.

 

Ancak, sürecin ilerleyişi boyunca yaşanan olumsuz gelişmeler, provokatif olaylar ve terörle mücadeledeki dramatik olaylar, sürecin zorluğunu ve nihayetinde fiilen sona erişini tetiklemiştir. Hendek Operasyonları, çözüm sürecinin resmi olarak sona erdiğini göstermiş ve Türkiye'nin terörle mücadele stratejisinde önemli bir değişikliği işaret etmiştir.

B. Kürt Sorununun Geleceği ve Siyasi Perspektif

Çözüm Süreci'nin sona ermesiyle birlikte, Kürt sorununun geleceği belirsizlik içermektedir. Terörle mücadele stratejisi ön planda olmuş ve siyasi çözüm süreci askıya alınmıştır. Ancak, gelecekteki siyasi gelişmeler, çözüm sürecine yönelik yeni inisiyatifler ve toplumsal talepler, Kürt sorununun çözümü için yeniden ele alınabilecek faktörlerdir. Siyasi aktörlerin bu konuda uzlaşı ve diyaloğa açık bir yaklaşım benimsemesi, sorunun çözümü için önemli olacaktır.

C.Makalede İncelenen Dönemin Akademik Çerçevesi

Makale, 2009-2015 yılları arasındaki dönemi ele alarak Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci'ni siyaset bilimi ve hukuk perspektifinden değerlendirmiştir. Kronolojik bir perspektif sunularak, önemli tarihler ve olaylar çerçevesinde sürecin evreleri anlatılmıştır. Akademik bir üslupla kaleme alınan makale, çözüm sürecinin gelişimini ve sonlanışını anlamak adına kapsamlı bir değerlendirme sunmayı amaçlamıştır.

 

VIII. Kaynakça

1.Akil İnsanlar Komisyonu Raporları. (2013). [Online]. Erişim: http://www.akilinsanlar.org/

2.Aksoy, Ahmet. (2012). "Kürt Sorunu ve Türkiye’de Kürt Siyasi Hareketi". İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

  1. Atalay, Beşir. (16 Ocak 2010). "İnsan Hakları Paketi Duyurusu". [Online]. Erişim: http://www.besiratalay.com.tr/

 

  1. Gül, Abdullah. (24 Mart 2009). "Bağdat Ziyareti". [Online]. Erişim: http://www.abdullahgul.gen.tr/

 

5.TRT Haber. (28 Aralık 2015). "Başbakan Erdoğan'dan Çözüm Süreci Açıklaması". [Online]. Erişim: http://www.trthaber.com/

 

6.Yazıcıoğlu, Ümit. (2000). Das Asylgrundrecht und die türkisch-kurdische Zuwanderung. Frankfurt am Main; Berlin; Bern; Bruxelles; New York; Oxford; Wien: Lange. (Europäische Hochschulschriften: Reihe 2, Rechtswissenschaft; Bd. 2930) Zugl: Speyer. Dt. Hochsch. für Verwaltungswiss., Diss., 2000.

7.Yazıcıoğlu, Ümit. (2000). Zuwanderung von Kurden: Ursachen und Asylrechtsprechung, die PKK und der Fall Öcalan. 1. Aufl. Berlin: Köster.

8.Yazıcıoğlu, Ümit. (2000). Die Bildung von Fraktionen im Parlament: verfassungsrechtliche, wahlrechtliche und geschäftsordnungsrechtliche Vorgaben. 1. Aufl. Berlin: Köster.

9.Yazıcıoğlu, Ümit. (2002). Europäische Studien zur Integration der Türkei. Osnabrück: Der Andere Verlag.

10.Yazıcıoğlu, Ümit. (2002). Die Umsetzung der politischen Kriterien von Kopenhagen in der Türkei. 1. Aufl. Berlin: Yazicioglu, 30 Oktober 2002.

11.Yazıcıoğlu, Ümit. (2003). Meinungsaustausch um einen möglichen Beitritt der Türkei zur Europäischen Union. 1. Aufl. Berlin: Yazıcıoğlu, 30. Juli 2003.

12.Yazıcıoğlu, Ümit. (2003). Die Dynamik in der Europäischen Union – Auswirkungen auf politische, rechtliche sowie institutionelle Rahmenbedingungen. Osnabrück: Der Andere Verlag. (Reihe Rechtswissenschaft) Zugl: Freie Universität Berlin., Diss., 2003.

13.Yazıcıoğlu, Ümit. (2004). Die Türkeipolitik der Europäischen Union. Osnabrück: Der Andere Verlag.

14.Yazıcıoğlu, Ümit. (2004). Recht und Demokratie in Europa. Tönning: Der Andere Verlag. (Reihe Rechtswissenschaft)

15.Yazıcıoğlu, Ümit. (2005). Erwartungen und Probleme hinsichtlich der Integrationsfrage der Türkei in die Europäischen Union. Berlin: Tena Verlag. (Reihe Rechtswissenschaft) Zugl: Freie Universität Berlin., Habilitationsschrift, 2005.

16.Yazıcıoğlu, Ümit. (2022). Doğrular ve Siyasi Yanlışlarıyla 2002'den Günümüze Kürtler. İstanbul: Nefel Yayınları.

17.Yazıcıoğlu, Ümit. (2023). Türkiye'de Kürtler. Berlin: Europäische Hochschulschriften, (Reihe Rechtswissenschaft).

18.Yazıcıoğlu, Ümit. (2024). "Kürt Sorununda Yeni Bir Dönem Olan: Çözüm Süreci", Europäische Hochschulschriften, (Reihe Rechtswissenschaft). [Makale].

 

 

31 Ocak 2024, Lüksemburg

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}