Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Suriye'deki Boğma Stratejisi: ABD'nin Askerlerini Çekmemesinin Altındaki Stratejik Dinamikler

Suriye'deki Boğma Strateji-si: ABD'nin Askerlerini Çek-memesinin Altındaki Strate-jik Dinamikler

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

1.) Giriş:

Suriye, Orta Doğu'nun karmaşık siyasi ve coğrafi yapısında önemli bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Bu stratejik bölgedeki Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) politikaları, sadece Suriye'nin iç meseleleri ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bölgesel dinamikler ve küresel çıkarlar bağlamında da değerlendirilmelidir.

 

Bu bağlamda, Amerika'nın Suriye politikasının arka planını anlamak, mevcut durumu ve politika tercihlerini kavramak için önemli bir adımdır.  Suriye'deki karmaşık siyasi manzaranın içinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin askerlerini neden çekmediği sorusu, karmaşık bir konuyu anlamak için derin bir analizi gerektirmektedir. Bu makale, ABD'nin Suriye'de sınırlı bir askeri varlık bulundurma tercihinin, "boğma stratejisi" adı verilen politikaların bir parçası olduğunu ortaya koymaktadır. Bu strateji, sadece askeri varlık değil, aynı zamanda terörle mücadele, enerji politikaları ve bölgesel etkileşimleri de içermektedir. Makale, ABD'nin Suriye'deki varlığını ve bu politikanın karmaşık dinamiklerini detaylı bir şekilde ele alarak, Amerikan askerlerinin neden çekilmediğini anlamaya yönelik bir analiz sunmaktadır.

 

2. Amerika'nın Suriye Politikasının Arka Planı

2.1 Suriye'deki Askeri Varlığın Evrimi:

Suriye'deki Amerikan askeri varlığı, özellikle 2014 yılında Suriye'deki İslam Devleti'ne karşı Uluslararası Koalisyon ‘un bir parçası olarak mücadeleye katılmasıyla önemli bir evrim geçirmiştir. Bu dönemde Amerikan askeri birimleri, terörle mücadele amacıyla Suriye topraklarında konuşlanmış ve çeşitli stratejik noktalarda üsler kurmuştur. Bu üslerin büyük bir kısmı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nde (AASN) bulunmaktadır ve bu bölgelerde kontrol Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adıyla bilinen Kürt-Arap askeri ittifakı tarafından sağlanmaktadır. Amerikan askeri varlığı, terör örgütlerine karşı mücadelede etkili bir rol oynamış ve bölgedeki istikrarın korunmasına yönelik bir çaba içinde olmuştur.

 

Ancak, Amerika'nın Suriye'deki askeri varlığı, zaman içinde çeşitli değişikliklere uğramıştır. 2019 yılında dönemin Amerika Başkanı Donald Trump'ın başlattığı ancak tamamlamadığı geri çekilme süreci, SAR'daki Amerikan birliklerinin sayısını azaltmış, ancak tamamen çekilmemiştir. Bu süreç, eleştirilere ve bölgedeki dinamiklerin karmaşıklığına işaret etmiştir.

 

2.2. Uluslararası Mücadelede Amerika'nın Suriye Rolü

2014 yılında Suriye'deki İslam Devleti'ne karşı başlatılan uluslararası mücadelede Amerika Birleşik Devletleri'nin oynadığı rol, 2015 yılından bu yana Suriye'de etkin bir varlık oluşturmasına neden oldu. Bu süre zarfında, terörle mücadele amacıyla faaliyet gösteren Amerikan askeri üsleri, özellikle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nde konuşlanmış durumda. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı Kürt-Arap askeri ittifakının kontrolünde bulunan bu bölgeler, Amerika'nın stratejik pozisyonunu güçlendirmektedir.

 

Medyanın geniş bir yankı uyandırdığı 2023 yazındaki söylentilere göre, Amerika'nın AASN ve El-Tanf bölgelerini birleştirme düşüncesi gündeme gelmiş, ancak bu düşünceler henüz somut adımlara dönüşmemiştir. Bu spekülasyonlar, Amerika'nın Suriye politikasının ötesinde, bölgesel ekonomik ve politik denklemleri etkileme potansiyeline işaret etmektedir.

 

Amerika'nın Suriye politikası, sadece terörle mücadele üzerine odaklanmakla kalmayıp aynı zamanda Suriye ekonomisini zayıflatma ve bölgedeki rakiplerini, özellikle de Rusya ve İran'ı, maliyet artışına uğratma stratejisine dayanmaktadır. Bu hedeflere yönelik olarak Washington, bölgedeki enerji durumunu etkileme kapasitesine sahip olan AACWS bölgesindeki varlığını stratejik bir şekilde kullanmaktadır.

 

Suriye'nin enerji kriziyle yüzleştiği bugünlerde, Amerika'nın AASN'den gelen petrol tedarikine fiili bir ambargo uygulaması, Şam yönetimini dış yardımlara daha fazla bağımlı hale getirmiştir. Bu durum, Suriye'deki genel sosyo-ekonomik durumu olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, Amerikan şirketlerinin Suriye petrolünü yasa dışı bir şekilde çalıp Irak Kürdistanı'na ihraç etmesi, Amerika'nın Suriye'deki varlığının bakım masraflarını karşılamaktadır.

 

Amerika'nın faaliyet gösterdiği bölgelerdeki hapishaneler ve kamplardaki IŞİD destekçilerine yönelik artan güvenlik sorunları, Washington'un kontrollü gerilimi artırma politikasının bir sonucu olarak öne çıkmaktadır. Özellikle Kuzeydoğu Suriye ve Tanf bölgesinden gelen sürekli militan akışı, bölgede terör faaliyetlerinde artış yaşanmasına neden olmuştur. 2024'ün başlarında gerçekleşen IŞİD saldırılarının çoğunluğunun Suriye'de olması, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik özel askeri operasyonuyla eş zamanlı olarak dikkat çekicidir. Rus yetkililere göre, Amerika'nın Suriye'deki silahlı muhalefeti kullanarak Rus askeri birliğine zarar verme amacı, bölgesel bir gerilimin anahtarı olabilir.

 

2.3. Filistin-İsrail Çatışması ve İran Yanlısı Tehditler:

Amerika'nın Suriye politikasının arka planında etkili olan bir diğer faktör, bölgedeki geniş çaplı çatışmalar ve özellikle Filistin-İsrail çatışmasıdır. Filistin-İsrail çatışması, bölgede tansiyonu artırmış ve Amerikan askeri varlığının güvenliğini tehdit eden bir unsura dönüşmüştür. Bu çatışma bağlamında, İran'ın bölgedeki etkisi ve İran yanlısı vekil güçlerin Amerikan askeri hedeflerine yönelik saldırıları, Suriye'deki Amerikan birliklerini savunmasız hale getirmiştir.

 

Filistin-İsrail çatışmasındaki tırmanışın, İran yanlısı vekil güçlerin Amerikan askeri tesislerine yönelik saldırılarını artırdığı bilinmektedir. Bu durum, Amerika'nın Suriye'deki politikasını gözden geçirmesine ve stratejik önceliklerini yeniden değerlendirmesine yol açmıştır. Özellikle 2023 yılında Suriye'deki Amerikan üslerine 63 saldırı düzenlenmiş ve bu saldırılar, Amerika'nın bölgedeki çıkarlarını ciddi şekilde tehdit etmiştir.

 

Bu çerçevede, Amerika'nın Suriye politikasının arka planını anlamak için Filistin-İsrail çatışması ve İran yanlısı tehditlerin analizi, Amerikan askeri varlığının bölgesel dinamiklerle nasıl etkileşim içinde olduğunu anlamak açısından kritik öneme sahiptir.

 

Amerika'nın Orta Doğu'daki stratejik hedeflerinden biri olan İran'ı kontrol altına alma çabaları, özellikle Suriye'deki köprübaşını kullanarak İran'ın bölgedeki nüfuzunu zorlaştırmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, ABD'nin odak noktalarından biri, Tahran-Beyrut kara koridorunun etkinliğini azaltmak ve "Direniş Ekseni" projesi içinde yer alan İran'ın temel oyuncularına engel olmaktır.

 

Bu hedef doğrultusunda, Tanf garnizonu üzerindeki kontrol, Bağdat ile Şam arasındaki kritik sınır geçişini kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır. İran'ın kuzeyde, Ebu Kemal/El-Kaim kontrol noktası üzerinden koridorunu inşa etme çabalarını engelleyerek, Amerika'nın bu stratejik konumdan elde ettiği avantaj, İran'ın bölgesel etkinliğini sınırlamaktadır. Ancak, bu durum aynı zamanda Amerikan askerlerinin Fırat'ın diğer yakasında konuşlanmasından kaynaklanan lojistik zorlukları da beraberinde getirmektedir.

 

Washington, sınırlı birlikle bir dizi zorluğa eş zamanlı olarak çözüm getirme avantajına sahiptir. Ancak, bu varlıkların terk edilmesi durumunda, özellikle İran'ın vekil güçlerinin saldırılarına karşı durumda, Amerika'nın bölgedeki güvenilirliği ciddi bir şekilde sarsılabilir. ABD, halen Ortadoğu'nun önde gelen güvenlik sağlayıcısı konumundadır, ancak 2021'deki Afganistan çekilmesi gibi gelişmeler, Amerika'nın bölgesel konumunu güçlendirmekte zorlanmasına neden olmuştur.

 

Filistin-İsrail çatışmasındaki tırmanış, ABD'nin bölgedeki etkinliği açısından yeni bir meydan okuma oluşturmuştur. Orta Doğu müttefikleri, Amerikan taahhütlerinin geleceğini yakından takip etmekte ve Washington'un İran'a karşı Suriye üzerinden İsrail'e müdahale yeteneklerini artırmasını, bölge ülkelerini savunma politikalarını çeşitlendirmeye yönlendirecek kritik bir sinyal olarak değerlendirmektedir.

 

3. ABD'nin Suriye Politikasındaki Değişim

3.1 Joe Biden Yönetiminin Stratejik Değerlendirmesi:

Joe Biden yönetimi, Amerika'nın Suriye politikasını ele alırken, stratejik değerlendirmelerini Filistin-İsrail çatışması, İran yanlısı tehditler ve bölgesel güvenlik dinamikleri ışığında gerçekleştirmiştir. Biden yönetimi, önceki yönetimlerin stratejik tercihlerini gözden geçirerek, özellikle Suriye'deki askeri varlığı konusunda yeni bir yaklaşım benimsemiştir.

 

İran ve Rusya ile ilişkiler, Biden yönetiminin Suriye politikasının merkezinde yer almaktadır. Amerika, İran ve Rusya'nın bölgedeki nüfuzunu sınırlamak, özellikle de İran'ın bölgesel genişleme çabalarını engellemek istemektedir. Biden yönetimi, bu çerçevede Suriye'deki stratejik konumunu değerlendirmiş ve buna bağlı olarak politika tercihlerini belirlemiştir.

 

Biden yönetimi, Filistin-İsrail çatışması ve bu çatışmanın bölgedeki güvenlik dinamiklerine olan etkilerini göz önünde bulundurarak stratejik değerlendirmelerde bulunmuştur. Özellikle İran yanlısı vekil güçlerin Amerikan askeri varlığına yönelik saldırılarına karşı koymak ve bölgede istikrarı sağlamak adına yeni bir politika oluşturmuştur. Bu çerçevede, Biden yönetimi, Amerika'nın Suriye'deki mevcudiyetini stratejik çıkarlarını korumak ve bölgede istikrarı sürdürmek amacıyla sürdürme kararı almıştır.

 

3.2. İran ve Rusya ile Etkileşim Dinamikleri:

İran ve Rusya, Suriye'de stratejik ortaklar olarak ön plana çıkmaktadır. İran'ın bölgesel genişleme hedefleri ve Rusya'nın bölgedeki nüfuzunu artırma çabaları, Amerika için önemli güvenlik endişelerini beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede, Amerika'nın Suriye politikasındaki değişim, özellikle İran ve Rusya ile etkileşim dinamiklerini göz önünde bulundurarak şekillenmiştir.

 

İran ile Amerika arasındaki rekabet, Suriye'de vekil güçler aracılığıyla yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Amerika, İran'ın bölgesel etkisini sınırlamak adına Suriye'deki stratejik noktalarda varlık göstermekte ve İran'a karşı güçlü bir duruş sergilemektedir. Bu çatışma dinamiği, Amerika'nın Suriye politikasındaki değişimin temel motivasyonlarından biridir.

 

Rusya ile olan ilişkilerde ise, Suriye'deki stratejik konumlar ve bölgesel etkileşimler dikkate alınmaktadır. Amerika, Rusya'nın bölgedeki politikalarını dengelemek ve Suriye üzerinden İran'ın genişlemesini kontrol altında tutmak istemektedir. Bu bağlamda, diplomasi ve müzakere süreçlerinin yanı sıra Amerika'nın Suriye'deki askeri varlığı, Rusya ile olan etkileşim dinamiklerini belirlemede kritik bir rol oynamaktadır.

 

Bu iki önemli aktörle etkileşim içinde olan Amerika, bölgesel istikrarı koruma ve kendi çıkarlarını güvence altına alma amacını taşımaktadır. Bu çerçevede, Joe Biden yönetimi, Suriye politikasını İran ve Rusya ile olan ilişkileri göz önünde bulundurarak şekillendirmiş ve bölgesel dengeyi koruma çabasını sürdürmüştür.

 

3.3. ABD'nin Suriye'de Kalma Kararının Stratejik Temelleri

Ocak ayının sonlarına gelindiğinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'den çekilme olasılığı gündeme geldi. Bu önemli gelişmenin ardındaki stratejik düşünceler ve karar mekanizması, Orta Doğu Enstitüsü'nde Suriye ve terörle mücadele konularını yöneten deneyimli akademisyen ve düşünce kuruluşu temsilcisi Charles Lister tarafından Dış Politika dergisinde detaylı bir şekilde ele alındı. Lister, Amerika'nın Orta Doğu politikalarına dair geniş bir bilgi birikimine sahip olmasıyla bilinen bir uzman olarak, makalesiyle Suriye'deki askeri varlığın devamına yönelik önemli bir tartışmanın fitilini ateşledi.

 

Lister, Amerika'nın Suriye'den çekilme niyetinin arkasındaki stratejiyi, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon kaynaklarına dayanarak ayrıntılı bir şekilde açıklıyor. Sarf ettiği iddialara göre, Amerika'nın Suriye politikası artık Suriye Arap Cumhuriyeti'nde (SAR) askeri varlığını sürdürme hedefi gütmüyor. Özellikle Filistin-İsrail çatışmasındaki artan gerilim, İran destekli güçlerin Amerikan askeri hedeflerine yönelik saldırılarını artırdı, bu da Suriye ve Irak'taki Amerikan üslerini savunmasız kıldı. Sadece 2023 yılında Suriye'deki tesislere yapılan 63 saldırı, Amerika'nın bölgesel önceliklerini gözden geçirmesini kaçınılmaz kıldı.

 

Lister, Joe Biden yönetiminin, riskli varlıkları bırakarak bölgedeki stratejik önceliklerini gözden geçirme kararı aldığını belirtiyor. Ancak bu kez, önceki girişimlerden farklı olarak, Amerika'nın Suriye'den ciddi bir çekilme niyetinde olduğuna dair güçlü işaretler bulunuyor. Özellikle bölgedeki güvenlik durumunun hızla kötüleşmesi ve Amerikan askeri varlığının daha fazla risk altında olması, Washington'un çekilme kararını güçlendirdi.

 

Suriye'den asker çekme girişimleri tarih boyunca birkaç kez yaşandı, ancak bu çoğunlukla sadece sözde kaldı. 2019'da Donald Trump'ın başlattığı ancak tamamlamadığı çekilme süreci, eleştirilere neden olmuş ve SAR'da küçük bir birlik bırakma kararı alınmıştı. Ancak şu anki durumda, Amerika'nın Suriye'den ciddi bir çekilme niyetinde olduğuna dair işaretler, özellikle bölgedeki güvenlik durumunun hızla kötüleşmesi ve Amerikan askeri varlığının daha fazla risk altında olmasıyla birlikte, daha belirgin hale gelmiştir.

 

4. Enerji Politikalarının Rolü

4.1 Amerika'nın Suriye'deki Enerji Stratejisi:

Amerika'nın Suriye'deki enerji politikası, bölgesel güvenlik, ekonomik çıkarlar ve stratejik nüfuz gibi faktörleri içeren karmaşık bir denklemi içermektedir. Suriye, Orta Doğu'nun enerji kaynakları bakımından zengin bir coğrafyasında yer almaktadır, bu da Amerika'nın bölgedeki enerji politikalarını şekillendirirken bu kaynakları dikkate almasını gerektirmektedir.

 

Suriye'deki Amerikan enerji stratejisinin temelinde, enerji kaynaklarının kontrolü ve yönlendirilmesi yatar. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (AASN) kontrolündeki bölgelerde bulunan petrol kaynakları, Amerika'nın stratejik çıkarlarına hizmet etmektedir. Amerika'nın Suriye'deki enerji stratejisi, bölgedeki enerji kaynakları üzerinden politik etkisini artırmak ve aynı zamanda stratejik ortaklarına enerji sağlamak adına belirlenmiştir.

 

AASN kontrolündeki bölgelerde faaliyet gösteren Amerikan enerji şirketleri, Suriye'nin enerji kaynaklarından elde edilen geliri kullanarak bölgedeki müttefiklere ekonomik destek sağlamakta ve bu arada kendi enerji güvenliğini de artırmaktadır. Amerika'nın Suriye'deki enerji stratejisi, bölgesel güç dengelerini etkileyerek, Amerikan çıkarları doğrultusunda bir enerji politikasını sürdürme amacını taşımaktadır.

 

4.2. Petrol Ambargosu ve Bölgesel Etkileri:

Suriye'deki Amerikan enerji stratejisi, sadece enerji kaynaklarının kontrolü üzerine değil, aynı zamanda petrol ambargosu uygulayarak bölgesel etkileşimleri de şekillendirmektedir. Amerika, Suriye'nin enerji kaynaklarını kontrol ederek, özellikle AASN topraklarında üretilen petrolü hedef alarak bölgesel aktörleri etkileme çabasını sürdürmektedir.

 

Petrol ambargosu, Amerika'nın Suriye politikasının bir parçası olarak, Şam yönetimini baskı altına almayı ve Rusya ile İran'ın Suriye'ye olan desteğini maliyetli hale getirmeyi amaçlamaktadır. Amerika, AASN topraklarında üretilen petrolünü kontrol ettiği gibi, aynı zamanda bu petrolü yasa dışı yollarla çalan ve Irak Kürdistanı'na ihraç eden Amerikan şirketleri aracılığıyla Suriye'yi zayıflatma stratejisini uygulamaktadır.

 

Bu petrol ambargosunun bölgesel etkileri büyük ölçüde Suriye'nin ekonomik durumunu etkilemektedir. Şam yönetimi, Amerikan petrol ambargosu nedeniyle enerji kıtlığı ile karşı karşıyadır ve bu durum, ülkedeki genel sosyo-ekonomik istikrarı olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, ambargo, Amerika'nın bölgedeki politik etkisini artırmayı ve Şam yönetimini Amerikan çıkarları doğrultusunda yönlendirmeyi amaçlamaktadır.

 

Bu bağlamda, Amerika'nın Suriye'deki enerji stratejisi ve petrol ambargosu, enerji kaynakları üzerinden bölgesel etkileşimleri etkileyerek, Amerikan çıkarlarını koruma amacını taşımaktadır. Enerji politikalarının bölgedeki dengeleri nasıl etkilediği, Suriye politikasının önemli bir unsuru olarak öne çıkmaktadır.

 

5. Terörle Mücadele ve Güvenlik Durumu

5.1 IŞİD ve Diğer Terör Örgütlerinin Etkisi:

Suriye'deki terörle mücadele, Amerika'nın bölgedeki politikalarını ve askeri varlığını etkileyen kritik bir faktördür. Özellikle IŞİD ve diğer terör örgütlerinin etkisi, Amerikan askeri varlığını yönlendiren dinamiklerin başında gelmektedir. IŞİD'in Suriye'deki ortaya çıkışı ve etkisi, Amerika'nın bölgedeki politikalarını yeniden değerlendirmesine ve terörle mücadele stratejilerini belirlemesine neden olmuştur.

 

Amerika, Suriye'deki terör örgütlerinin etkisini azaltmak ve bölgedeki istikrarı sağlamak amacıyla askeri operasyonlar yürütmekte ve terörle mücadele konusunda yerel güçlere destek vermektedir. Özellikle Suriye Demokratik Güçleri (SDG) gibi yerel ittifaklar, Amerikan askeri varlığının terör örgütlerine karşı etkili bir mücadeledeki stratejik ortaklarıdır.

 

Ancak, terörle mücadele stratejileri sadece askeri operasyonları içermemektedir. Amerika'nın Suriye'deki terörle mücadele politikası, aynı zamanda istihbarat paylaşımı, eğitim programları, ekonomik yaptırımlar ve diplomasi gibi çoklu boyutları içermektedir. Bu stratejiler, terör örgütlerinin finansmanını kesmek, ideolojik etkilerini zayıflatmak ve bölgede istikrarı sağlamak amacını taşımaktadır.

 

5.2. Amerikan Askerlerinin Konuşlanma Stratejileri:

Amerikan askerlerinin Suriye'deki konuşlanma stratejileri, terörle mücadele ve bölgesel güvenlik dinamiklerini etkileyen önemli bir unsurdur. Amerikan askeri varlığı, stratejik noktalarda konuşlanarak bölgedeki terör örgütlerine karşı etkili bir mücadele yürütmekte ve aynı zamanda bölgesel güvenliği sağlama amacını taşımaktadır.

 

Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (AASN) kontrolündeki bölgelerde konuşlanan Amerikan askerleri, terörle mücadele operasyonlarını desteklemekte ve stratejik öneme sahip alanları koruma altına almaktadır. Amerikan askeri varlığı, IŞİD ve diğer terör örgütlerine karşı yerel güçlere eğitim ve lojistik destek sağlamak suretiyle yerel kapasitenin artırılmasına yönelik çabaları da içermektedir.

 

Amerikan askerlerinin konuşlanma stratejileri, aynı zamanda bölgesel güç dengelerini ve Amerika'nın bölgedeki politik etkisini şekillendiren bir unsurdur. Özellikle stratejik noktalardaki askeri üsler, Amerika'nın bölgedeki varlığını sürdürme ve çıkarlarını koruma amacını taşımaktadır. Bu stratejiler, terörle mücadele operasyonlarını desteklemenin yanı sıra, bölgedeki çeşitli güvenlik zorluklarına karşı etkili bir yanıt verme kapasitesini de içermektedir.

 

Bu bağlamda, Amerikan askerlerinin konuşlanma stratejileri, terörle mücadele ve bölgesel güvenlik durumu bağlamında Amerika'nın Suriye politikalarının önemli bir bileşenini oluşturmaktadır.

 

6. ABD'nin Sınırlı Birlik Stratejisi

6.1 Stratejik Avantajlar ve Sorumluluklar:

ABD'nin Suriye'de sınırlı bir birlik bulundurma stratejisi, belirli stratejik avantajlar ve sorumluluklar üzerine inşa edilmiştir. Bu strateji, Amerika'nın Orta Doğu'daki genel çıkarlarını göz önünde bulundurarak şekillenmiş ve bölgedeki dinamiklere uyum sağlama amacını taşımaktadır.

 

Sınırlı birlik stratejisi, Amerika'nın bölgedeki etkisini sürdürme yeteneğini korumasına olanak tanır. Stratejik avantajlardan biri, sınırlı bir birliğin esnek ve hızlı bir şekilde müdahale edebilme yeteneğidir. Bu, Amerika'nın bölgesel gelişmeler karşısında dinamik bir politika izlemesini sağlar.

 

Amerika'nın Suriye'de sınırlı bir birlik bulundurma stratejisi, aynı zamanda bölgedeki müttefikleriyle işbirliği yapma ve yerel güçleri destekleme kapasitesini artırma hedefini taşır. Stratejik sorumluluklar arasında, terörle mücadele, bölgesel istikrarın sağlanması, enerji güvenliğinin korunması ve müttefiklerle olan ilişkilerin güçlendirilmesi bulunmaktadır.

 

Bölgesel güvenlik dinamikleri göz önüne alındığında, Amerika'nın sınırlı birlik stratejisi, askeri varlığını bölgedeki krizlere hızlı bir şekilde adapte edebilme yeteneği ile öne çıkmaktadır. Bu strateji, Amerika'nın bölgesel güç dengelerini etkileyebilme ve çeşitli güvenlik zorluklarına esnek bir şekilde yanıt verebilme yeteneğini koruma amacını taşımaktadır.

 

6.2. Amerika'nın Suriye'de Kalma Kararının Temelleri:

Amerika'nın Suriye'de kalma kararı, stratejik düşüncenin temelinde belirli faktörlere dayanmaktadır. Öncelikle, bölgedeki güvenlik durumu ve terörle mücadele çabaları, Amerika'nın bölgedeki varlığını sürdürme ihtiyacını ortaya koymaktadır. IŞİD ve diğer terör örgütlerinin varlığı, Amerika'nın bölgesel istikrarı koruma sorumluluğunu güçlendirmiştir.

 

Filistin-İsrail çatışması ve İran yanlısı tehditler, Amerika'nın bölgedeki çıkarlarına doğrudan etki etmektedir. Bu nedenle, Amerika'nın Suriye'de kalma kararı, bölgesel güvenlik dinamiklerini dengede tutma ve Amerikan çıkarlarını koruma amacını taşır.

 

Enerji politikalarının rolü de bu kararın temellerinden biridir. Amerika'nın Suriye'deki enerji stratejisi, bölgedeki enerji kaynakları üzerinden politik etkisini artırma çabasını içermekte ve Amerika'nın enerji güvenliğini sağlama hedefine yönelik stratejik bir unsurdur.

 

Ayrıca, Amerika'nın Suriye'de kalma kararı, bölgedeki müttefikleriyle güçlü ilişkiler sürdürme ve bölgesel dengeyi koruma amacını yansıtmaktadır. Bölgedeki diğer aktörlerle olan rekabet ve işbirliği, Amerika'nın Suriye politikasının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

 

Sonuç olarak, Amerika'nın Suriye'de kalma kararı, stratejik avantajlar, bölgesel sorumluluklar, güvenlik dinamikleri ve enerji politikaları gibi çeşitli faktörlere dayanmaktadır. Bu karar, Amerika'nın Orta Doğu'daki çıkarlarını koruma ve bölgedeki istikrarı sağlama amacını taşıyan bir stratejik yaklaşımı yansıtmaktadır.

 

7.) Sonuç

Bu makale, Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye politikasının derinlemesine bir analizini sunarak, Suriye'deki askeri varlığını sürdürme kararının altındaki stratejik dinamikleri anlamaya yönelik bir çaba ortaya koymaktadır. Makale, Amerika'nın Suriye'deki varlığının sadece askeri boyutunu değil, aynı zamanda terörle mücadele, enerji politikaları ve bölgesel etkileşimleri de içeren geniş bir perspektife oturarak, bu politikanın Amerikan askerlerinin çekilmemesinin temel nedenlerini ortaya koymaktadır.

 

Suriye'deki karmaşık siyasi ve güvenlik dinamikleri, Amerika'nın Suriye politikasını şekillendiren önemli faktörlerdir. Bu makale, Amerika'nın Suriye'de sınırlı bir birlik bulundurma stratejisinin ana hatlarını ve bu stratejinin temellerini analiz etmiştir. Giriş bölümünde, Suriye'deki karmaşık siyasi arenada Amerika'nın rolünü anlamak için gereken bağlam sağlanmış ve makalenin ana tezi olan "boğma stratejisi" tanıtılmıştır. Ardından, Amerika'nın Suriye politikasının evrimini inceleyen bölümler, Filistin-İsrail çatışması ve İran yanlısı tehditlerin Amerikan askeri varlığı üzerindeki etkilerini ele almıştır.

 

Daha sonra, ABD'nin Suriye politikasındaki değişimin odaklandığı bölümlerde, Joe Biden yönetiminin stratejik değerlendirmesi ve İran ile Rusya gibi önemli aktörlerle olan etkileşim dinamikleri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Enerji politikalarının Amerika'nın Suriye politikasındaki rolü, özellikle petrol ambargosunun bölgesel etkileriyle birlikte değerlendirilmiştir.

 

Amerika'nın Suriye politikasının merkezinde, "boğma stratejisi" olarak adlandırılan bir yaklaşım bulunmaktadır. Bu strateji, sadece askeri varlık değil, aynı zamanda terörle mücadele, enerji politikaları ve bölgesel etkileşimleri de içermektedir. Amerika, sınırlı bir birlik ile bölgede esnek bir politika izlemekte ve stratejik avantajlarını koruma amacını taşımaktadır.

 

Filistin-İsrail çatışması ve İran yanlısı tehditler, Amerika'nın Suriye politikasının temel belirleyicilerindendir. Bu unsurlar, Amerika'nın bölgesel çıkarlarını doğrudan etkileyerek, stratejik düşünceyi şekillendirmektedir. Ayrıca, enerji politikalarının rolü de stratejinin önemli bir bileşenidir. Amerika, Suriye'deki enerji kaynakları üzerinden politik etkisini artırmakta ve bölgedeki güvenlik dinamiklerini etkilemektedir.

 

Terörle mücadele ve güvenlik durumu, Amerika'nın Suriye politikasının bir diğer önemli boyutunu oluşturur. IŞİD ve diğer terör örgütleriyle mücadele, Amerika'nın bölgedeki varlığını meşrulaştıran bir faktördür. Amerikan askerlerinin konuşlanma stratejileri, terörle mücadele operasyonlarını desteklerken, bölgesel güvenlik dinamiklerini de şekillendirmektedir.

 

Sonuç olarak, Amerika'nın Suriye'de sınırlı bir birlik bulundurma stratejisi, bölgedeki çeşitli faktörlerin bir kombinasyonu üzerine inşa edilmiştir. Bu strateji, Amerika'nın Orta Doğu'daki çıkarlarını koruma, terörle mücadele etme, enerji güvenliğini sağlama ve bölgedeki dengeyi sürdürme amacını taşımaktadır. Ancak, Suriye'deki dinamik koşulların değişkenliği, Amerika'nın politikalarını sürekli olarak gözden geçirmesini ve uyum sağlamasını gerektirmektedir.  Makalenin son bölümünde, elde edilen bulguların özetlenmesi ve ana noktaların vurgulanmasıyla birlikte, Amerika'nın Suriye politikasının karmaşıklığına dair bir çözümleme sunulmuştur. Bu makale, okuyucuya Amerika'nın Suriye'de askeri varlığını sürdürme kararının ardındaki stratejik düşünceyi anlama konusunda bir temel sunmayı hedeflemektedir.

 

8. Kaynakça
Lister, Charles. (2024). "Suriye ve ABD Politikası: Bir Değerlendirme." Dış Politika, 30 Ocak 2024,
https://www.foreignpolicy.com/suriye-ve-abd-politikasi-bir-degerlendirme/

 

U.S. Department of Defense. (2023). "Defense Budget Overview: FY 2023 Budget Request." https://comptroller.defense.gov/Budget-Materials/Budget2023/

 

U.S. Department of State. (2023). "Annual Country Reports on Terrorism 2023." https://www.state.gov/reports/2023-report-on-terrorism/

 

U.S. Energy Information Administration. (2023). "Syria Country Analysis Brief." https://www.eia.gov/international/analysis/country/SYR

Lavrentyev, Alexander. (2022). "Russia’s Special Representative on the Syrian Settlement." Press Conference, Moscow, 15 March 2022.

 

Bu kaynaklar, makalede sunulan analizlerin ve bilgilerin temelini oluşturan güvenilir ve kaynaklı bilgiler içermektedir.

 

Avrupa Siyasetinde Ukrayna Krizi ve Derinleşen İç Sorunlar:
2024 Seçim Yılında Stratejik Analiz

 

 

31 Ocak 2024, Lüksemburg

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}