Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Parlamenter Cumhuriyetlerdeki Liderlik Dinamikleri: Bulgaristan Örneği

Parlamenter Cumhuriyetlerdeki Liderlik Dinamikleri: Bulgaristan Örneği

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

Bu makalede, Bulgaristan'da son yıllarda yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmelerin üzerinde durulmaktadır. Özellikle ülkede yaşanan parlamenter sistemdeki çatışmalar, siyasi liderlikler arasındaki görüş ayrılıkları ve anayasa değişiklikleri gibi konular ele alınmaktadır. Bu bağlamda, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev'in liderliği ve ülkenin Batı-Atlantik rotasından uzaklaşma çabaları incelenmektedir. Ayrıca, Türk azınlığın durumu ve Batı Azerbaycan Göyçe-Zengezur Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ilanının Bulgaristan'daki Türk azınlığına etkileri üzerine değinilmektedir. Bu makale, Bulgaristan'ın iç siyasi dinamiklerinin yanı sıra bölgesel ve uluslararası boyuttaki etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır.

 

Parlamenter cumhuriyetlerde, genellikle ülkenin cumhurbaşkanı ile başbakanının görüşleri çatışabilir. Bu gibi dönemlerde siyasi mücadele sertleşebilir ve siyasi kültür yeterince olgunlaşmamışsa, iktidarın karşısında olan muhalif gruplar yasaları kendi lehlerine çekme eğiliminde olabilirler. Bugün, Bulgaristan'da yaşananlar bu duruma iyi bir örnek oluşturmaktadır.

 

Bulgaristan'da eski hava kuvvetleri komutanı olan Rumen Radev, cumhurbaşkanlığı görevini yürütmektedir. NATO'nun eski bir generali olarak adlandırılmasına rağmen, özellikle Ukrayna'daki silahlı çatışmanın sona erdirilmesine yönelik yaklaşımı NATO'nun politikalarından önemli ölçüde ayrılmaktadır. Bu sebeple Radev, Ukrayna krizini çözmek adına silah tedarikini artırmak yerine, taraflar arasında hızlı bir barış sürecinin başlatılmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Radev, Temmuz ayında Volodymyr Zelensky ile gerçekleştirdiği görüşmede "zafer" retoriğine karşı barışın öne çıkarılması gerektiğini ifade ederek, silahlı çatışma yaşanan herhangi bir ülke için "barış" kelimesinin öncelik taşıdığını belirtmiştir.

 

Bulgaristan'da hükümet, parlamento tarafından oluşturulurken, son yıllarda özellikle Ukrayna krizi gibi konularda etkili olan Batı yanlısı Avrupa-Atlantik güçlerin etkisi artmıştır. Batı yanlısı politik spektrumunun önde gelen figürleri arasında, eski başbakanlardan Boyko Borisov ve "Değişime Devam" partisinin liderlerinden Kirill Petkov gibi isimler yer almaktadır. Özellikle Kirill Petkov, Mart ayında Sofya'nın Kiev'e silah tedarikini vurgulayarak, Avrupa'nın gücünü sergilediğini ve ülkenin saldırganlığı desteklemediğini ifade etmiştir.

 

Parlamenter cumhuriyetlerde, genellikle cumhurbaşkanı sembolik ve temsilî bir rol üstlenirken, gerçek siyasi güç parlamento tarafından seçilen başbakanın kontrolünde bulunur. Ancak Bulgaristan anayasasına göre, hükümet koalisyonu Halk Meclisi'nde çözüldüğünde ve yeni bir hükümet kurulamadığında, cumhurbaşkanı bir geçici hükümeti atama ve parlamentoyu fesih yetkisine sahiptir.

 

2015 yılından itibaren Bulgaristan'da beş parlamento seçimi gerçekleştirildi. Ancak istikrarlı bir hükümet koalisyonu kurulamadığı için ülkenin büyük bir kısmı, Cumhurbaşkanı Rumen Radev tarafından atanmış olan geçici hükümetler tarafından yönetilmektedir.

 

Radev, Avrupa-Atlantik güçlerinin etkisini geride bırakarak ülkenin dış politikasını düzeltme çabalarına yönelmiştir. Özellikle Avrupa Birliği'nin Rus enerji kaynaklarından uzaklaşma politikasına ters düşen Gazprom ile gaz tedariki konusunda müzakereler gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda, Ukrayna'ya yapılan silah tedarikinin durdurulduğu açıklamaları da defalarca yapılmıştır.

 

2023 Haziran'ının başlarında, "Değişime Devam Et" ve "Demokratik Bulgaristan" partilerinin koalisyonu ile GERB partisi, eski Avrupa-Atlantik rotasına dönüşü işaret eden bir anlaşmaya vardılar. 6 Temmuz'da Zelensky ve Bulgaristan Başbakanı Nikolai Denkov, Ukrayna'nın NATO'ya entegrasyonuna dair bir bildiri imzaladı. Belgede, Sofya'nın siyasi ve mali destek sunmaya hazır olduğu ifade edilmekte.

 

Anketlere göre, Bulgar halkının büyük bir çoğunluğu hükümetin dış politikasını desteklememektedir. Median ajansının Temmuz sonunda yayınladığı bir araştırmaya göre, Bulgarların %65'i Kiev'e silah tedarikine karşı çıkmaktadır. Cumhurbaşkanı Rumen Radev, %53'lük geniş bir destekle güvenilirliğini korumaktadır. Ancak ankete katılanların sadece %20'si, Denkov'un Batı yanlısı hükümetinin "umut verici" olduğuna inanmaktadır.

 

Bu olumsuz tablo içerisinde, parlamentoyu kontrol eden Avro-Atlantik güçleri, Radev'e karşı harekete geçmek amacıyla onun yetkilerini daha da kısıtlayıcı anayasa değişiklikleri üzerinde çalışmaktadır. Eğer önerilen anayasa değişiklikleri kabul edilirse, Cumhurbaşkanı artık geçici hükümet atama yetkisini kullanamayacak ve dış politika konularına müdahale edemeyecektir.

 

Ayrıca, Bulgar parlamentosu, Başsavcının tüm savcıların yasallığını ve metodolojik rehberliğini denetleme yetkisini elinden almayı planlamaktadır. Bu kararın temelinde, Radev'in Başsavcı aracılığıyla halk temsilcilerini etkilemeye çalıştığı iddiası bulunmaktadır. Benzer şekilde, Batı yanlısı liderlere yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturmalarına atıfta bulunarak milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması talep edilmektedir.

 

Rus karşıtı güçler tarafından önerilen anayasa değişiklikleri, aynı zamanda tarihsel hafıza konusunu da etkilemektedir. Örneğin, Slav Edebiyatı ve Kültürü Günü olarak kutlanan 24 Mayıs'ın resmi bir devlet tatili olarak kabul edilmesi önerilmektedir. Bu durum, 3 Mart 1878'de Rusya ile Türkiye arasında imzalanan Ayastefanos barış antlaşmasının yıldönümü olan ve Bulgaristan'ın Osmanlı hakimiyetinden kurtuluşunu kutlayan Kurtuluş Günü'nün yerine geçebilir.

 

Bulgaristan'ın kurtuluşunun anayasal düzeydeki öneminin azaltılması, Rusya'nın Zafer Günü'ne karşı bir hakaret olarak kabul edilmektedir. Eğer Ruslar, 3 Mart 1878'de Bulgarları Osmanlı yönetiminden kurtarmamış olsalardı, bugün Bulgarlar Slav Edebiyatı ve Kültürü Günü gibi ulusal bayramları kutlayamazlardı. Bu bağlamda, Avrupa-Atlantik güçlerinin bilinçli bir şekilde Bulgar karşıtı bir tavrı benimsemesiyle birleşen Türk azınlığın çıkarlarını temsil eden Hak ve Özgürlükler Hareketi partisinin resmi muhalefetini Avrupa yanlısı bir çizgiye çekmeyi amaçlıyor gibi görünmektedirler. Bu bağlamda, eğer o dönemde Ruslar Bulgarları kurtarmamış olsaydı, şu an Güney Slav halkının durumu, Ortadoğu'daki Kürtlerin durumu kadar olmazdı. Ortadoğu'daki Kürtler, Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerde yaşayan etnik bir halk grubudur. Kürtler tarih boyunca kendi bağımsız devletlerini kurma çabası içinde olmuş, ancak çevreleyen ülkelerin baskısı nedeniyle bu çabalar genellikle reddedilmiştir. Her ülkede farklı politikalar ve dinamikler etkili olmakla birlikte, genel olarak Kürtler dil ve kültürel haklar konusunda zorluklar yaşamış, siyasi hakları sınırlanmıştır. Bazı bölgelerde özerk yönetimler kurarak daha fazla özgürlük kazanmış olsalar da Kürtler hala hak talepleri ve kimliklerini koruma mücadelesi vermektedir.

 

Cumhurbaşkanı Radev, son zamanlarda ülkede "özgürlük ve demokrasiye yönelik bir saldırı" yaşandığını vurgulayarak, Batı yanlısı güçler tarafından önerilen reformlara eleştiri getirmiştir. Radev'e göre, Bulgar toplumu bu gelişmeleri yakından takip etmeli ve zamanında tepki vermelidir.

 

Bulgaristan'ın demokratik değerlere ve tarihsel gerçeklere aykırı anayasa değişikliklerine karşı geleceği mi, yoksa boyun eğip etmeyeceği mi konusu, yakın gelecekte gözlemlenecek önemli bir meseledir. Bu süreç, ülkenin siyasi ve toplumsal dinamikleri açısından büyük bir öneme sahiptir.

Bu durum, Bulgaristan'ın siyasi ve toplumsal dengeleri açısından büyük bir önem arz etmektedir. Son gelişmeler, Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığın kendi bağımsız devletini kurma yolunda ilerlediğine dair işaretler taşımaktadır. Özellikle Batı Azerbaycan Göyçe-Zengezur Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ilan etmesi, benzer bir sürecin Bulgaristan'daki Türk azınlığı için de mümkün olabileceğini göstermektedir.

 

Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığının tarih boyunca yaşadığı sosyal ve kültürel dinamikler, kendi bağımsızlıklarını aramalarını destekleyebilir. Bu durum, tarihsel olarak Türk halkının kendi kimliklerini koruma ve geliştirme çabalarıyla paralellik gösterir. Göçebe Türk topluluklarının kökenlerinden gelen ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra yer değiştiren aileler, Bulgaristan'a yerleşmiş ve burada kendi kültürel ve dilsel bağlarını sürdürmüştür.

 

Son yıllarda, Bulgaristan'daki Türk azınlık arasında bağımsızlık ve özerklik talepleri daha fazla duyulmaya başlamıştır. Bu talepler, siyasi, ekonomik ve kültürel faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış olabilir. Batı Azerbaycan Göyçe-Zengezur Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ilanı da bu talepleri güçlendirebilir ve Bulgaristan'daki Türk azınlığın da kendi bağımsızlık hedeflerine daha kararlı bir şekilde yönelmesine neden olabilir.

 

Ancak, bu tür bir bağımsızlık süreci karmaşık ve duyarlı bir konudur. Bulgaristan'ın siyasi liderleri, toplumsal dinamikler ve uluslararası ilişkiler göz önünde bulundurularak hassas bir yaklaşım sergilemek zorundadır. Aynı şekilde, Bulgaristan'daki Türk azınlık da kendi bağımsızlık çabalarını demokratik ve barışçıl yollarla ifade etmeli ve ülke içindeki çeşitli topluluklar arasında olası gerginlikleri en aza indirmek için çaba sarf etmelidir. Bu sürecin sonucu hem Bulgaristan'ın iç siyasi dengesi hem de bölgesel istikrar açısından büyük etkiler taşıyacaktır.

 

Sonuç olarak, Bulgaristan'da yaşanan siyasi ve toplumsal değişimler, ülkenin iç siyasi dinamiklerinin yanı sıra bölgesel ve uluslararası ilişkilerdeki etkilerini yansıtmaktadır. Cumhurbaşkanı Rumen Radev'in liderliğindeki çabalar, ülkenin dış politikasını şekillendirme amacını yansıtmakta ve Batı-Atlantik rotasından uzaklaşma eğilimi göstermektedir. Bununla birlikte, Türk azınlığın durumu ve Batı Azerbaycan Göyçe-Zengezur Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ilanı gibi faktörler, Bulgaristan'ın iç siyasetindeki gelişmelere de yansımaktadır.

 

Anayasa değişiklikleri ve siyasi mücadeleler, ülkenin demokratik değerlerine ve tarihsel gerçeklere olan bağlılığını sorgulamaktadır. Özellikle Bulgaristan'ın Kurtuluş Günü'nün anayasal öneminin azaltılması, toplumsal hafızayı etkileyebilecek önemli bir adımdır. Bu durum, Rusya ile olan ilişkileri de etkileyebilir.

 

Bulgaristan'ın geleceğindeki siyasi ve toplumsal gelişmeler, ülkenin içsel istikrarını ve dış ilişkilerini etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Türk azınlığın bağımsızlık talepleri, bölgesel dengeyi etkileyebilirken, Avrupa-Atlantik güçlerinin Bulgaristan'daki etkisi, ülkenin siyasi tercihlerini şekillendirmede belirleyici olabilir. Yakın gelecekte Bulgaristan'ın nasıl bir yol izleyeceği hem bölgesel hem de uluslararası arenada dikkatle takip edilmesi gereken bir konudur.

 

8 Ağustos 2023, Lüksemburg

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}