Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

G7 Hiroşima Zirvesi

G7 Hiroşima Zirvesi

 

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

19 ile 21 Mayıs 2023 tarihleri ​​arasında Hiroşima ’da G7 Zirvesi düzenlendi.

 

G7 Zirvesi, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya, Japonya, İtalya, Kanada ve Avrupa Birliği'nden oluşan G7 üye devletlerinin liderlerinin dö-nüşümlü başkanlık sırasına göre, yine bu liderler tarafından her yıl düzen-lenen uluslararası bir forum-dur. 

 

2023'te G7 Başkanlığı olarak Japonya, G7 Hiroşima Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı.  G7 liderlerinin, bir atom bombasının yıkıcı hasarından kurtulmuş ve kalıcı dünya barışını aramaya devam eden bir şehir olan Hiroşima'da tartışmalar için bir araya gelmesinin önemli sonuçları var.

 

1970'lerde, Nixon şoku (1971) ve ilk petrol krizi (1973) gibi çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalan gelişmiş ülkeler, makro ekonomi, para birimi, ticaret ve enerji politika koordinasyonunu kapsamlı bir şekilde tartışmak için liderler düzeyinde bir forum oluşturmaya ihtiyaç duydular. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Giscard d'Estaing tarafından önerilen ilk Zirve toplatısı Kasım 1975'te Chateau de Rambouillet'de gerçekleşti. G7 sanayileşmiş demokrasiye inanan ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Japonya, Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerinin oluşturduğu gayri resmi bir bloktur. 

 

Güney Kore’nin bu bloğa üyelik talebine rağmen bu ülke 2008 yılına kadar G7 liderleri zirvesinin dördüne sadece gözlemci olarak katılabilmiştir. G7 üyeliğini vermek için kullanılan resmi bir kriter olmamasına rağmen, yeni bir ülkenin birliğe girmesine izin verme kararı üye ülkeler tarafından oybirliği ile alınmaktadır.  G7'deki tek Asya ülkesi olan Japonya'nın Kore'nin katılma olasılığını hoş karşılayamayacağına dair bazı endişeler var.  Japonya, kurallara dayalı uluslararası düzeni destekleyen ülkelerle, özellikle de Güney Kore kadar ekonomik ve siyasi güce sahip olan ülkelerle yakın iş birliği yapmalı düşüncesindeyim. G7'ye katılmak, Kore'nin küresel olarak etkisini göstermesi için iyi bir yoldur.

 

Özgürlük, demokrasi ve insan hakları gibi temel değerleri paylaşan G7'nin liderleri G7 Zirvesi'nde, küresel ekonomi, bölgesel ilişkiler ve çeşitli küresel sorunlar gibi uluslararası toplumun bu dönemde karşı karşıya olduğu önemli sorunlar hakkında samimi görüş alışverişinde bulundular ve ciddi tartışmaların sonucunda bir belge yayınladılar. Bu bağlamda belirtmek lazım G7 uluslararası toplumun karşı karşıya olduğu önemli zorluklara etkili bir şekilde yanıt verdi. Merkez bankacıları ve maliye bakanları için bir forum olarak başladığı 1970'lerin ilk günlerinden bu yana değiştiğini, küresel ekonomik çıkıntıdaki payının, G20'ye veya dünyanın en büyük 20 ekonomisinden oluşan gruba kıyasla düştüğünü söylemek yanlış olmaz.  G7'ye resmi bir üyeliğin uluslararası ilişkiler açısından Kore için herhangi bir fark yaratmaz.

 

Başbakan Kişida, dünyanın Ukrayna'ya yönelik saldırı nedeniyle benzeri görülmemiş bir krizle ve artan kitle imha silahları kullanma riskiyle karşı karşıya olduğu için, 2023'teki G7 Hiroşima Zirvesi'nde Japonya'nın G7'nin askeri saldırıları kategorik olarak reddetme konusundaki güçlü kararlılığını göstermek istediğini belirti.  Bu bakış açısından hareketle, Japonya Hükümeti, Hiroşima'yı barış taahhüdünü ifade etmek için en uygun yer olarak görerek, G7 Zirvesi'ne Hiroşima'da ev sahipliği yaptı.  

 

G7 Hiroşima Zirvesi vesilesiyle, G7 liderleri nükleer silah kullanımının gerçekleriyle tartışarak barış arzularını paylaştılar. Japonya, nükleer silahların olmadığı bir dünyaya ulaşma yolundaki adımları sağlamlaştıracağını umuyor. Ayrıca Japonya, Hiroşima'nın atom bombasından kurtulmasının gücünü dünyaya göstererek, barışın değerini bir kez daha dile getirdi.

 

G7 ülkelerinin zirvesi Hiroşima'da daha başlamadan, bazı uzmanlar kolektif Batı'nın önde gelen ülkelerinin liderlerinin toplantısını 2023'ün en önemli siyasi olaylarından biri olarak nitelendirdiler. Muhtemelen, bu tür tahminler, katılımcıların durumu nedeniyle ve yeni yüksek profilli çözümlerin önerileceği umuduyla verildi. Ne de olsa, bu tür etkinliklere katılanların retorik derecesi geçen yıl boyunca değişmedi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky bu tür bir toplantının ana dekorasyonuna ilk kez kaldı. Ukrayna'daki savaş nedeniyle G7, Rusya'nın eylemlerini kınayarak ve genellikle kurallara dayalı uluslararası düzen olarak adlandırılan düzene vurgu yaparak daha birleşik bir hale geldi. Çin, son G7 bildirisine öfkeyle tepki gösterdi. G7 ülkelerinin Çin'e yönelik baskısının daha da görünür hale gelmesiyle birlikte Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, ABD'yi eleştirerek, "ABD ekonomik yaptırımlardan tehdit edici politikalara kadar uzanan zorlayıcı diplomasi uygulamalarından hiçbir zaman vazgeçmedi" dedi. Dahası, "zorlayıcı diplomasinin buluş hakları, patent hakları ve fikri mülkiyet haklarının tümü ABD'ye aittir" diyerek ABD'yi şiddetle kınadı.

 

Ayrıca, toplantının sonuç açıklamalarını ve kararlarını okursanız, Hiroşima'nın NATO ülkelerinin üst düzey yetkililerinin bir toplantısına, Avrupa Birliği zirvesine veya Batılı ülkelerin siyaset kurumunun katılımıyla başka bir etkinliğe ev sahipliği yaptığını düşünebilirsiniz.

 

Zirvede aslında ekonomik kalkınma, enerji tüketiminin optimizasyonu ve çevre gündemi konuları tartışılmadı. Sürekli kuraklıktan mustarip ülkelerin açlık veya su temini sorunlarına, göç krizine ve epidemiyolojik hastalıklarla mücadeleye ve ayrıca Batı ülkelerinin kesinlikle çok büyük kaynaklara ve gerekli bilimsel bilgiye sahip olduğu diğer birçok zorluğun üzerine değinilmedi ve dokunulmadı. G7 zirvesinin duygusal ve etik değerlendirmelerini bir kenara bırakıp pratik kararlarını incelersek, o zaman Batılı ülkelerin hakimiyetlerine tehdit oluşturan herkese karşı sistemli, maksatlı ve hızlı kararlar aldıkları söylenebilir. 

 

Zaten, kendileri için asıl tehlikenin nereden geldiğini anlayan Washington ve müttefikleri, metodik olarak bugünün ana görevini çözmeye- dış aktörlerden gelen tehdidi etkisiz hale getirmeye- odaklanıyorlar. Yani, neredeyse tüm çabaları tam olarak Rusya ve Çin'e maksimum zarar vermeye odaklanmış. Bu bağlamda, Kiev'e askeri uçak tedariki ve Ukraynalı pilotların eğitimi ile yaptırım baskısının güçlendirilmesi tartışması, Batı dünyası tarafından mantıklı ve tutarlı adımlar gibi görünüyor. Bu nedenle, Rusya ile ticari ilişkileri sıfıra indirene kadar en aza indirmeye yönelik adımlar atmaya devam edecekler ve Rusya Federasyonu ile aktif olarak çalışan diğer devletlerden kişi ve kuruluşları da yaptırım çemberine dahil etmeye devam edecekler. Bu çerçevede Batı'nın, özellikle örgütün Güney Afrika'da yapacağı zirve arifesinde, Rusya'nın BRICS ülkeleri de dahil olmak üzere ticaret ortakları üzerindeki baskısını artıracağı aşikardır.

 

Batılı ülkelerin iyi koordineli çalışmalarına bakıldığında, bu devletlerin liderleriyle Rusya’nın siyasetçilerinin doğrudan bir diyaloğunun neredeyse imkânsız olduğu söylenebilir. Moskova'nın, Pekin'in ve diğer başkentlerin çok kutuplu bir dünya oluşturma çağrılarını duyabilen tek dinleyici kitlesi ise artık kolektif Batı olarak tasnif ettiğimiz ülkelerin sivil toplumudur. Özellikle, tarihsel gerçeklerden utanan Başbakanlarının aksine, 1945'te topraklarına nükleer bomba atan devletin adını hatırlayan ve yüksek sesle söylemekten korkmayan Japonya vatandaşlarından bahsediyoruz.  Güney Kore’nin G7'nin resmi üyeliği muhtemelen başlı başına diğer ülkelerle, özellikle de Avustralya ve belki de Hindistan ile birlikte gerçekleşecektir, çünkü bu G7 üyelerinin mevcut yapılanmasının eskimiş olduğunu ve daha fazla Asya ülkelerini bünyesine dahil etmeye ihtiyaç duyulduğunu kabul etmelerinin bir parçası olacaktır.

 

23 Mayıs 2023 Lüksemburg

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}