Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya giriş izni
Ümit Yazıcıoğlu
1952'den beri NATO üyesi olmasına rağmen, Türkiye, benzersiz tarihi, jeostratejik konumu ve iç siyaseti nedeniyle, daha geniş Batı savunma çerçevesinde uzun süredir bir sürtüşme kaynağı olmuştur. Ancak Türkiye, Rusya ile daha yakın ekonomik ve güvenlik bağlarını aktif olarak takip ederek, müttefiklerinin toleransını daha önce hiç olmadığı kadar test ediyordu. Türkiye bu testine rağmen İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım müzakerelerinin önünü açtı. Avrupa'nın küresel siyasi konumu son yıllarda çarpıcı biçimde kötüleştiği halde Avrupa-Atlantik topluluğunda güçlü bir varlık. Türkiye'nin İsveç'e ve Finlandiya'nın NATO'ya katılmasına karşı çıkmamasıyla Başkan Putin'in planı engellenmiş oldu.
Seksen beş milyon vatandaşımızı yanıltmaya kimsenin hakkı yok. Başkan Recep Tayyip Erdoğan 28.6.2022 salı günü Madrid'deki NATO zirvesinin açılışından önce Finlandiyalı mevkidaşı Sauli Niinistö ve İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile saatlerce bir araya geldi. Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımına itiraz etmesinin ardındaki asıl amaç, İsveç veya Finlandiya'nın sözde teröre desteğini engellemek yerine, muhtemelen NATO ülkelerinden savunma sanayii konusunda bazı tavizler almaktı. Dolayısıyla kapalı kapılar ardında müzakerelerde bazı tavizler alındı. Örneğin bu tavizler arasında, Türkiye'nin F-16'larının modernizasyonu için ABD'nin onayını ve NATO üyesi ülkeler tarafından uygulanan tüm resmi ve gayri resmi silah ambargolarının kaldırılması sağlandı
Zatı alileri ‘’zirveden temel beklentimiz ittifak dayanışmasının koşulsuz biçimde ortaya konulmasıdır. Müttefiklerimizden terörizmle mücadelede ayrım yapmamalarını, bir müttefike yönelik tehdidin aslında NATO’nun geneline yönelik tehdit anlamına geldiğini görmelerini bekliyoruz’’ cümleleriyle meseleyi dile getirdi. Terörle ilgili argümanlarını dünya kamuoyu önünde dile getirdiğinden, bu iddiaların Avrupalı kamu görevlileri tarafından ele alınıp değerlendirilmesi sağlandı. Misaki Milli Andı nedeniyle yapılmak istenen gelişmelere göz yumulması kapalı kapılar ardından sağlandı. Dolayısıyla Türkiye karada, denizde ve havada en ileri teknolojilerden yararlanarak ittifaka ciddi kuvvet ve yetenek sağlamayı sürdürecek.
ABD ve AB, PKK'yı terör örgütü olarak görse de YPG'yi ayrı bir örgüt olarak görüyor ve terör listelerine almıyorlar. Hiçbir zaman içinde almazlar. Bu bağlamda Avrupa, Türkiye'nin YPG'yi terör örgütü olarak kategorik ve koşulsuz tanımlamasını da kabul etmiyor. Zira PKK ile YPG arasındaki ilişkiler kesin olarak tek tip olarak değerlendirilmiyor. YPG Türkiye topraklarını hedef almaktan kaçındığı için, hedef almadığı için NATO, ABD ve AB ülkeleri tarafından Türkiye için doğrudan bir güvenlik tehdidi olarak değerlendirilmiyor. Ayrıca tüm NATO, ABD ve AB ülkeleri Suriye'deki en güçlü örgütlü Kürt grubu olan YPG‘nin meşruiyetini inkâr edeceğinden, Kürt sorununun çözümünü daha da karmaşık hale getireceğinden, YPG’yi terörist örgütler listesine almıyor, bilakis müttefik olarak görüyor. Burada NATO, ABD ve AB, Türkiye'nin YPG ile PKK arasındaki lojistik bağlantıların ve silah transferlerinin önlenmesi talebi gibi bazı argümanlarını ciddiye alıyor ve aynı zamanda gerekirse Rojava'ya girmesine göz yumacak bir tavır içerisinde, bir mekik dokudu.
Finlandiya ve İsveç NATO'ya katılacak. 28.6.2022 Salı günü akşam saatlerinde Türkiye, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya kabulüne karşı çıkmaktan vazgeçti. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö Salı akşamı yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Madrid'deki NATO zirvesi sırasında iki İskandinav ülkesinin ittifaka katılma davetini destekleyeceğini söyledi. NATO Genel Sekreteri Bay Jens Stoltenberg, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıkları görüşmenin ardından üç ülkenin dışişleri bakanları tarafından ilgili bir mutabakat anlaşması imzalandı.
Üç ülke tarafından nihayet imzalanan mutabakata göre, a) Kürdistan İşçi Partisi (PKK) resmi olarak Avrupa Birliği'nin tanıdığı bir "terörist" olarak tanımlanıyor. b) Suriye'deki PYD ile Batılıların yanında savaşan bu partinin silahlı kanadı YPG'nin durumu halen belirsiz. PYD ve YPG konusunda Stockholm ve Helsinki, bu iki yapılanmayı terörist olarak nitelendirmektense onları desteklememeyi taahhüt edeceklerini belirttiler. 29 Haziran 2022 günü düzenlediği basın açıklamasıyla gazetecilerin sorularını yanıtlayan Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, YPG’ye insani yardımın devam edeceğini ayrıca mutabakat metninin YPG’nin terör örgütü olarak kabul edilmeyeceği bir ifadeyle yazıldığını açıkladı. Niinistö, “YPG gibi örgütleri terörist olarak kabul etmek için hevesli değiliz, çünkü NATO müttefikleri ve Türkiye arasında bu konuda bir bakış açısı farklılığı var. Bu iki kuruluşa silah veya para göndermek gibi Türkiye'nin güvenliğini etkileyebilecek durumlara hiçbir şekilde Stockholm ve Helsinki artık destek vermeyeceğini belirtti. Ve eskiden bu iki oluşuma destek vermediklerini vurguladılar.
İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde' ye göre, bu anlaşma Stockholm'ün Suriye’deki Kürt oluşumuna sunduğu insani desteği ilgilendirmiyor. Tercümesi Suriye’deki yeni Kürt oluşumuna insani destekleri devam edecek. Her iki İskandinav ülkesi ülkemizde 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişimi yapan ve bu nedenle de ülkemiz tarafından terörist oldukları ilan edilen PDY artık desteklememe sözü verdiler. Bu sözlerine ne kadar sadık kalacaklarını ise zaman gösterecek. Türkiye bu hükmü, heyetlerimiz bu çizgide olmasa da İsveç ve Finlandiya'nın artık PYD ve YPG'yi terörist olarak kabul ettiğini düşünerek yorumladı. Halbuki ifade kasıtlı olarak diplomatik bir dille dokunmuş belirsiz bir cümle, her iki tarafın da kabul edebileceği bir metin.
Başkan Erdoğan acısından diplomatik bir zafer iddiasıyla anlaşma değerlendirilebilir, çünkü başından beri ülkemizin amacı NATO'nun uluslararası arenada terörizmle daha fazla mücadele etmesiydi. NATO hiçbir zaman 30 ve yakında 32 Müttefikin her konuda hemfikir olduğu yekpare bir örgüt olmadı ve olmayacak. Bizler, Atlantik'in her iki yakasından, hükümette farklı siyasi partilere ve farklı kültüre, farklı tarihe, farklı coğrafyaya sahip 32 farklı ülkeden oluşuyor. Böylece her zaman farklılıklar bulacak. Bu farklılıklar bir zayıflık değil. Bu, birçok konuda farklı görüşlere sahip demokratik milletler olmamız NATO'nun gücünün bir ifadesidir. Yani birliği monolitik bir organizasyon olarak tanımlarsanız, biz asla o olmayacağız. Ama birliği tamamen farklı bir şey olarak tanımlarsanız - yani, o zamn biz farklıyız, ancak birbirimizi korumak ve savunmak için temel konularda birleşebilir ve birlikte durabiliriz - o zaman 70 yıldan fazla bir süredir yaptığımız gibi bu Zirve'de gördüğümüz gibi aslında birliği gösteriyoruz.
Güvenliği sağlamak, barışı korumak, savaşı önlemek ve tüm Müttefikleri korumak ve savunmak için kurulan NATO orada herhangi bir potansiyel düşmana açık bir mesaj göndermedi. NATO'nun temel amacı, güvenilir bir caydırıcılığa sahip olarak savaşı önlemektir. O zaman hiçbir Müttefik saldırıya uğramaz. NATO'nun temel amacı, güvenilir bir caydırıcılığa sahip olarak savaşı önlemektir. O zaman hiçbir Müttefik saldırıya uğramaz. NATO'nun temel amacı, güvenilir bir caydırıcılığa sahip olarak savaşı önlemek olmalıdır. Finlandiya Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada, ortak mutabakatın Finlandiya, İsveç ve Türkiye'nin birbirlerinin güvenliğine yönelik tehditlere karşı tam destek sağlama taahhüdünün altını çizdiğini söyledi. "NATO müttefiki olmak bu taahhüdü güçlendirecek."
Finlandiya ve İsveç henüz NATO üyesi değiller, ancak savunma ittifakında yakın ortaklar. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, askerî açıdan bağlantısız olan bu iki ülkede bu nedenle NATO’ya üye olmak için iki yoğun tartışmaların olmasını tetikledi. 18 Mayıs 2022'tarihinde her iki ülkede NATO’ya kabul için resmen başvurdular - nihai olarak katılmadan önce prosedürü mümkün olan en kısa sürede tamamlayabilme umutları vardı. Ancak Türkiye, kabul sürecinin başlamasını engelleyen tek NATO üyesi olarak buna bir müddet derhal son verdi. NATO'da kararlar ittifak ilkesine göre ve dolayısıyla müttefiklerin direnişine karşı alınmadığından, süreç o zamandan beri durdu. Ne de olsa Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlık savaşının başlangıcından beri birlik ve beraberlik göstermeye çalışan ittifak için bu beklenmedik bir gerilemede sebep oldu.
Ankara, ablukasını yasaklı ‘’Kürtdistan İşçi Partisi PKK’’, Suriyeli Kürt milis YPG ve Gülen hareketi gibi "terör örgütlerinin" İsveç ve Finlandiya desteğiyle haklı çıkardı Stockholm ve Helsinki ‘bunu reddediyor. Ankara, Türkiye'de terörist olduklarından şüphelenilen çok sayıda kişinin iadesini İsveç ve Finlandiya’dan talep etti.
Başkan Erdoğan ayrıca Türkiye'ye silah ihracatı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasından da endişe duyuyor. Almanya gibi NATO ortakları ve ayrıca İsveç gibi diğer AB ülkeleri, 2019'da Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki YPG'ye yönelik bir saldırısını protesto etmek için Türkiye'ye silah dağıtımını kısmen durdurdu. Türkiye, Suriye'ye konuşlandırmayı terörle mücadelede gerekli bir adım olarak gördüğü için bunu bir hakaret olarak görüyor. Stoltenberg geçtiğimiz günlerde Türkiye ile gelecekteki iki olası üye arasında arabuluculuk yapmaya çalıştı.
Türkiye'nin itirazlarının ciddiye alınması gerektiğini defalarca vurguladı - görünüşe göre bu şimdi yapıldı. Finlandiya ve İsveç için, NATO meselesi tarihi bir adımdır, çünkü her iki ülke de geleneksel olarak askeri bir bakış açısıyla ittifaktan uzaktır. Her ikisi de uzun süredir Rusya'yı bir tehdit olarak görüyor. Finlandiya örneğinde, bu aynı zamanda ülkenin Rusya ile 1300 kilometreden daha uzun bir sınırının olmasıyla da ilgili. Başka hiçbir AB ülkesinin dev imparatorlukla bu kadar uzun bir sınırı yoktur. Sonuç olarak, ABD, AB ve NATO, Türkiye'yi argümanları ve talepleri konusunda daha sağduyulu olmaya ikna etmeye çalışırken, Türkiye'nin endişelerini ele almaya hazır olduklarının imajını diplomatik bir dille cevapladılar. Aslında her şey eskiden olduğu gibi, eski diplomasi, eski tas eski saman.