Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Küresel kriz bağlamında Ortadoğu’da Kürdistan Bölge Yönetimi

Küresel kriz bağlamında Ortadoğu’da Kurdistan Bölğe Yönetimi

 

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

İnsanlığın gelişiminin yeni bir aşamasına girdiği gerçeğinin kanıta ihtiyacı yoktur. Bu bir bütün olarak tüm dünya bölgeleri için geçerlidir. Bu bölgelerden biriside Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da değişmez bir öz ve tarihsel evrim sürecinde geri bir yer atfeden bazı sorunlu yaklaşımlara vardır. Ortadoğu benzer özelliklere sahip insanların yaşadığı, karşılaştıkları sorunlara benzer tepkiler verdiği, fiziksel ve kültürel bir devamlılığı olan bir coğrafyadır. Gelişmekte olan dünya düzeninde yeni bir kader ve yeni rol bulma şansına Ortadoğu sahiptir.

 

Dünyadaki mevcut krizin en önemli özelliklerinden biri, daha önce hiç bağlantılı olmayan bir dünyada yaşanıyor olmasıdır. Elbette farklı bölgeler, farklı bölgesel sorunlar var. Ne var ki bugün kimse kendini izole edemiyor. Pek çok kez belirtildiği gibi internet cağında, ekonomi, güvenlik, iletişim, enerji, kültür ve diğer pek çok alanda ülkelerin birbirine olan bağımlılığı artıyor.  Ancak bu karşılıklı bağımlılıklar için yeterli düzenleyici araç olmadığı açık.  Dolayısıyla bu tutarsızlık, dengesizlik, mevcut dünya krizinin en önemli nedenlerinden birinin modernleşmesine duyulan bariz ihtiyaç haline geldi.

 

Yeni bir dünya düzeninin oluşumuna yönelik tek bir yaklaşımın olmadığı henüz berrak değil. Pek çok ülke çok kutupluluk için aşağı yukarı eşit koşullar yaratma çabasındayken, başta Batı ülkeleri olmak üzere bazı ülkeler hâkim oldukları hiyerarşiyi sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Mevcut uyumsuzluk, yeni bir dünya yapısının oluşumunun doğrudan bölgesel topluluklar aracılığıyla, belirli çıkarların çakışmasına dayanan ülkeler aracılığıyla değil, dolambaçlı yollardan gidilerek düzeltilmesine yol açar. Bu nedenle Ortadoğu'daki durum, eski dünya düzeninin küresel "dökülme" durumu bağlamında değerlendirilmelidir.

 

Ortadoğu, medeniyetin gelişmesinde defalarca olağanüstü bir rol oynadı. Tarihi verilere göre tarımın binlerce yıl önce ortaya çıktığı ve insanlığın gelişmesinde olağanüstü bir rol oynayan Bereketli Hilal'i hatırlamak yeterlidir. Muhtemelen antik çağ tarihinden, dünya dinlerinin gelişiminden bahsetmeye şimdi artık gerek yok. Genel olarak bilinen bir gerçekte Afrika'dan gelen ilk insanların göç yollarının Ortadoğu'dan geçtiğidir.

 

Bugün Ortadoğu çok önemli ve birçok yönden yeni bir aşamadan geçiyor. Küresel kalkınma krizi, bölge ülkeleri için bir yandan sayısız zorluklara yol açarken, diğer yandan da yeni fırsatlar doğurmaktadır. Evet, Ortadoğu’da halen birçok çatışma, çelişki, çok ağır bir tarihsel mirasın izleri var. Ancak aynı zamanda, bazı uzmanlar kendinden emin bir şekilde "Yeni Ortadoğu" hakkında konuşuyorlar. Bunun için çeşitli sebepleri var.  Her şeyden önce, bölgedeki birçok ülkede inanılmaz gelişme dinamikleri işliyor. Sadece bariz ekonomik başarılardan bahsetmiyorum. Sosyo-politik ilerlemeden, yeni kimliklerin ortaya çıkışından, Kürdistan Bölge Yönetimi gibi de facto devletler ve toplumların dünyadaki konumlarını yeniden düşünmelerinden, bir bütün olarak gelişimindeki rollerinden de bahsedebiliriz.

 

Ortadoğu'yu seyrederken, ne yazık ki tarihin değirmen taşlarının yavaş yavaş öğütüldüğüne, insan yaşamının ne yazık ki zamanın hızından daha kısa olduğuna bir kez daha ikna oluyorsunuz. Gerçek şu ki, bölgedeki mevcut siyasi konfigürasyon, genel olarak ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, yani tarihsel olarak oldukça yakın zamanda ortaya çıktı. Tabii ki, mevcut durumun birçok özelliği çok daha önce özetlenmeye başlandı - bundan daha önce bahsetmiştim, ancak yine de mevcut durum, bize nispeten yakın bir zamanın olaylarının sonucudur.

 

Genel olarak, bugün Ortadoğu ülkeleri yeni fırsatlar yakaladılar ve bunlardan yararlanmaktan geri kalmadılar. Yeni bir siyasi bakış açısına sahip yeni siyasi seçkinler oluştu. Bu seçkinler nüfusla oldukça yakından bağlantılıdır ve onunla birlikte ülkelerinin kalkınmasını hızlandırmaya kararlıdırlar. Üstelik kendi dünya görüşlerini en aktif şekilde geliştiriyorlar, toplumlarda bir dengenin, belirli bir sosyal uyumun sağlanmasında da kararlılar.

 

Bu arada, kendi vizyonlarını empoze etmeye çalışan aynı Batı ülkeleriyle bu kadar çok çelişki olmasının nedeni tam da bu. Doğu'da, yönetim sisteminin tasarımında değerler sisteminin ana unsur olduğu iyi anlaşılmıştır. İnsanlar için önemli olan değerlerin gerçekleştirilebilmesi ve korunabilmesi için öncelikle yönetilmesi gerekmektedir.

 

Özünde, tartışma, önemli çeşitliliğiyle dikkate değer olduğunu not ettiğimiz Ortadoğu'da toplumun ne tür siyasi örgütlenmelerinin geçerli olduğu hakkında Türkiye'nin Mısır'dan, Suudi Arabistan'ın Irak'tan çok farklı olduğu yeterince beliriyor. Ancak tüm çeşitlilikleriyle, tüm bu ülkeler istikrar arıyorlar. Aranan bu istikrara kavuşmak - daha genel bir küresel istikrar ve öngörülebilirlik gerektiriyor. Çünkü tüm bu ülkeler ve bilakis bunlar arasında  Kürdistan Bölge Yönetimi sadece enerji arzı alanında değil, dünya ekonomisine derinden entegre olmuş durumdalar.

 

Sürdürülebilir kalkınma için bir fırsat arayışı, "Yeni Ortadoğu" ülkelerinin politikasının anlamsal çekirdeğidir. İlginç bir şekilde hiç de izolasyon peşinde değiller. Bunun tam aksine, dış dünyayla bağlarını genişleterek, bu ülkelerin içinde yaşamak istedikleri gerçekliği bağımsız olarak inşa edebilecekleri dengeli bir genişleme arıyorlar. Burada bölge ülkeleri açısından istenilen dengede Türkiye, AB, ABD, Çin ve Rusya önemli rol oynuyorlar.

 

Bu nedenle, yaklaşan, zaten geleneksel olan Valdai Club Orta Doğu Konferansı, Ortadoğu'daki mevcut duruma, gelişen dünya krizinin bir sonucu olarak gelişen günümüzdeki siyasi ve ekonomik duruma, gelişime olan beklentilerine ilişkin çok önemli konulara ayrılacak.

 

Ortadoğu'nun ortaya çıkan çok merkezli dünyada nasıl bir rol oynayabileceği ve oynamak istediği The End of Eternity adlı romanında Isaac Asimov, insanlığın gelişim biçiminin nasıl kökten değiştirildiğini ve yeni öngörülemeyen ancak umut verici ve ilginç bir geleceğe doğru ilerlediğini anlattır. Bir anlamda Ortadoğu için bu anlatım geçerlidir. Ortadoğu  artık geri kalmış bir bölge değildir, sömürgecilerin tatbikatlarının bir nesnesi değildir, kiminle ticaret yapacağına ve genel olarak nasıl yaşayacağına kendisi karar vermek isteyen gelecekte yenilik  vaat eden bir dünya oyuncusu olan Kürdistan Bölge Yönetimini de uluslararası platformlarda tam desteklemektedir .

 

28 Şubat 2023, Lüksemburg

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}