Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Başkan Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanı adayı olabilir!

Başkan Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanı adayı olabilir!

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

Siyasi yönetim olgusu, binlerce yıldan beri toplumsal yaşamın önemli bir parçası olagelmiştir. Politika devleti yönetme sanatıdır. Kamusal bir ödevdir. İktidar muhalefet kavgası değildir. Politikacılar, yöneticiler, yönetmek kadar yönetime ilişkin başka seçenekleri yani eleştirileri de dikkate almalıdır. Tarihimize de baktığımızda toplum tarafından benimsenen ve başarıya ulaşan liderler, toplumun yargılarına bağlı ve hükmetme özelliği ön planda olanlar kişiler olmuşlardır. Bu bağlamda asrın ilk çeyreğindeki siyasi gelişmeleri göz önüne alırsak 3 Kasım 2002'de AK-P, Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'de iktidara geldi. O zamandan beri ülkeyi yönetiyor.

 

Ülkemizin günümüzdeki politik arenasının siyasi tarihi incelendiğinde, güçler ayrılığı temelli tartışmalara hep sahne olmuştur. Birçok ülke gibi demokrasi, çoğulculuk ve istikrar gibi çağdaş siyasal hedeflere ulaşmada, yasama, yürütme ve yargı erklerinin yapı ve işleyişlerinin önemine binaen, söz konusu ayrımın en iyi şekilde gerçekleşmesi için gereken adımları atma çabasında hep gayret gösterilmiştir. 24 Haziran 2018 tarihinde resmi olarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu çabaların bir başarısıdır.

 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi[1] parlamenter sistemden farklı bir hükümet sistemidir[2].  Değerli Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin şu anki Cumhurbaşkanıdır. Kendileri hem yurtiçinde hem de yurtdışında kimileri onun muhafazakâr tutumunu paylaşırken, diğerleri onun giderek artan güçlü liderlik tarzını eleştiriyor. Cumhuriyeti ikinci yüzyıla taşımak, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak mecburiyetindeyiz. Bunu yapmak için, iz bırakmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. 2023 yılında Türkiye'de milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yeniden yapılacak. Mevcut anketler ne Erdoğan'ın ne de muhalefetin net bir seçim zaferi elde edeceğinin işaretlerini göstermiyor.

 

21 yıldır iktidarda olan ve en az 2028'e kadar yeniden iktidarda kalmak isteyen ülkemizin Cumhurbaşkanı Erdoğan bir sonraki seçimler için adaylığını 9.6.2022 günü açıkladı. Başkan Erdoğan'ın bir dönem daha hukuken aday olup olmayacağı ise tartışmalı.  Anayasa'nın 101. maddesi, Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin beş yıl olduğunu ve bir kişinin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceğini belirtmektedir. Erdoğan, ilki Ağustos 2014'te ve ardından Haziran 2018'de olmak üzere halk tarafından iki kez cumhurbaşkanı seçildi. Daha sonra bu makama anayasa değişikliğinden sonra tekrar (yani ikinci kez) aday olacağını yukarda belirttiğim gibi açıkladı.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları içerisinde, genel ve yerel seçimlerin hazırlanmasından sonuçlandırılmasına kadar bir dizi işlevi ve faaliyeti yürüten ve bu süreçte seçimlerle ilgili her türlü sorunu çözen bir merci bulunmaktadır. 1982 Anayasası’nın 79. maddesi, bu mercii Yüksek Seçim Kurulu (YSK) adıyla düzenlemiştir. Böylelikle anayasal bir kurum olan YSK, ilgili maddede belirtildiği biçimiyle seçimlerle ilgili genel gözetim ve denetim işlevlerini yerine getirmektedir. YSK, tüm bu işlev ve faaliyetleri, il ve ilçe düzeyinde örgütlenmiş olan İl ve İlçe Seçim Kurulları ile birlikte yerine getirmektedir. Ülkemiz Türkiye’de Yüksek Seçim Kurulu (YSK), modern demokrasilerin olmazsa olmaz koşulu olan seçimlerle ilgili tek söz sahibi olan bir anayasal kurumdur. Yüksek Seçim Kurulu Türk demokrasisinin kaderinde büyük ölçüde etkili olan bir mercidir ve Erdoğan'ın adaylığını tek ve nihai güç olarak kabul etmesi durumunda zaten hukuken YSK’nın vereceği bu karara itiraz etme imkânı kalmayacaktır.

 

Bazı Anayasa Hukukçuları Başkan Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanlığına aday olabilir mi konusu hakkında görüş belirttiler. Bu görüşler özet olarak şu şekilde ifade ediliyor: Anayasa, bir ülkede birlikte yaşamanın en önemli kurallarını içerir.  ‘’2017 anayasa değişikliği ile değiştirilen 101. maddeye göre, “cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. Bir kimse en fazla 2 defa cumhurbaşkanı seçilebilir”. 116. maddeye göre, “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir”. Söz konusu Anayasa değişikliğine göre, cumhurbaşkanının yetkileri ve aday gösterme koşulları arttı, onların tamamı değişmiş olabilir. Değişmeyen hükümler aynı kalır. Erdoğan 2014 ve 2018’de iki kez Cumhurbaşkanı seçildi. Bu duruma göre, Meclis seçimlerin yenilenmesi yönünde karar vermezse, Erdoğan’ın görev süresi bitmiştir, dolayısıyla 2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olamaz. Hiçbir tartışma, hiçbir yorum hukukî değildir. Hukuksal tek yorum budur’’ [3].  

 

Savunulan bu yorum veya içtihat mealindeki açıklamalar genel kamuoyunun, medyanın ve siyasetin saygısını ve güvenini kazanmış mıdır? Acaba hakikaten bu yorum kabul görür mü, sorun bu şekilde midir; bu durumda ne olabilir, sorularına cevap bulmayı düşünürken, Goethe’nin meşhur trajedisinin hatırladım. Trajedide Faust ile Mefisto arasında şöyle bir konuşma geçer: Mefisto’nun bulundukları odanın kapısından çıkmasına bir engel çıkınca, Faust, Mefisto’ya pencereden veya bacadan çıkabileceğini söyler. Mefisto ise, “biz şeytan ve hayaletlerin de bir kuralı var: Ancak girdiğimiz yerden çıkabiliriz. Girmede serbestiz, ama çıkmada değil” der. Bunun üzerine Faust, “öyle ise, sizinle bir anlaşma yapabiliriz” der[4] . Yani kural öylesine önemli bir şeydir ki, kuralı olan kişiyle, bu kişi şeytan olsa bile anlaşma yapılabilir. Anayasa hepimizin uyması gereken kurallardan oluşur. Siyasette kavgalar olur, eleştiriler olur, bu eleştirilerin boyutu bazen çok sert de olabilir. Bu ülkenin bütün vatandaşları adaletten yanadır, haktan yanadır, hukuktan yanadır. Birbirimizi eleştirebiliriz ama bir haksızlık olduğu zaman hep birlikte ortak tepki vermek de bizim görevimizdir.

 

Anayasadaki önemli değişiklikler

Anayasa; bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasidir.  Bilindiği gibi 2007 yılında, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini sağlamak amacıyla, Anayasada bazı önemli değişiklikler yapılmıştır. Meseleyi bu bağlamda değerlendirdiğimizde bir hukuk normunun, yürürlükten kalktığı tarihten sonra uygulanamayacağı, hukuk dünyasında herhangi bir sonuç doğuramayacağı açıktır. İstisna ise, normlar hiyerarşisinde kendisine istisna getirilen norm ile en az aynı düzeyde bulunan bir norm ile getirilebilir. Yani anayasa hükmüne istisna anayasa hükmüyle, kanun hükmüne istisna kanun hükmüyle getirilebilir; anayasanın bir hükmüne kanunla, kanunun bir hükmüne yönetmelikle istisna getirilemez.  Bu bağlamda belirtmek isterim ki önemli medeniyetlerin kesişme noktası olan günümüzde de jeopolitik ve jeostratejik açıdan büyük bir öneme sahip olan Anadolu toprakları üzerinde 29 Ekim 1923 de kurulan ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı konumunda olan Cumhurbaşkanlığı makamı, etki alanı açısından büyük bir öneme haizdir, görev süresi beş yıldır ve bu süre kanunla belirlenemez. Bu makama gelecek olanların seçimi ve bu seçimlerde yaşanan tartışmalar da tarihsel olarak önem arz etmektedir.

 

Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilişi

Değerli Recep Tayyip Erdoğan, ilk kez 10.08.2014’te yapılan seçimlerde 5 yıl görev yapmak üzere Cumhurbaşkanı seçildi. 1921 Anayasası hariç, 1876 Anayasası da dâhil olmak üzere tarihimizdeki anayasaların tamamının sert anayasa olması hasebiyle, bu anayasalar içerisinde en sert olanının 1982 Anayasası[5] oluşunun sonucu olarak, Türkiye’de anayasa değişikliklerinin gerçekleştirilmesi oldukça zordur. Bunun yanı sıra demokrasi kurumlarının henüz oturmamış olması, vesayetçi yapıdan kurtulamamış bir devlet yapısının varlığı, anayasa değişikliklerinin gerekliliğini tartışmaktan uzak gereksiz siyasal kutuplaşmaların varlığı anayasada değişiklik yapılmasını zorlaştıran diğer faktörlerden bazıları olarak görülebilir.

 

Tüm bu zorluklara nazaran Türkiye’de, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum sonucunda kabul edilen 21.01.2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun’la[6] tarihinin en kapsamlı Anayasa değişikliklerinden biri gerçekleşti[7]. On sekiz maddeden oluşan söz konusu Anayasa değişikliğinin özü, daha önce “halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile parlamentonun güven oyunu alan Bakanlar Kurulu tarafından birlikte kullanılan” yürütme yetkisi ve görevini, artık milletvekilleri ile birlikte aynı anda halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanının tek başına kullanacak olmasıdır. İnsanların bir arada yaşama isteği birtakım ihtiyaçların giderilmesi ile karşılanır. Bu ihtiyaçlar güvenlik, adalet, özgürlük ve refah içinde yaşama isteğidir. Bunları sağlayacak araç ise devlettir.

 

Devlet, bu ihtiyaçları sağlayabilmek için güç ve meşruiyeti ihtiva eder. Devleti yönetenlerin dolayısı ile gücü elinde bulunduranların keyfi davranışlarda bulunmasının önlenmesi için devlet gücü, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında paylaştırılmıştır. Bu erklerin birbirine bağlılıkları veya ayrılıkları ile birbirlerine göre konumlanışı hükümet etme sistemini belirler. Demokratik ülkeler kendi siyasal ve kültürel özelliklerine göre hükümet sistemlerini oluşturma ve geliştirme arayışı içerisindedir. Ülkemiz de bu arayış içerisinde olmuş, meşruti monarşi, parlamenter sistem gibi hükümet etme sistemlerini uygulamış ve nihayet cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini geliştirmiştir. Başka bir ifadeyle Türkiye, 6771 sayılı Kanun’a konu Anayasa değişikliği ile birlikte hükümet sistemini değiştirmiş; parlamenter hükümet sisteminden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yapmıştır[8].  Bir anayasa hükmüne ancak anayasa hükmüyle istisna getirilebilir; anayasa hükmüne kanunla istisna getirilemez. Anayasa hükmüne kanunla istisna getirilmesi, normlar hiyerarşisinin mantığına aykırıdır.

 

Ülkemizde Başkan Erdoğan 10.8.2014'de geçerli olan anayasa maddesine göre ilk kez bir defa cumhurbaşkanı seçilmişti.  Ne var ki o günkü o anaysa maddesi günümüzde yürürlükten kalktı[9]. Zira ülkemizde kanun koyucu 6771 sayılı Kanun’a konu Anayasa değişikliği ile birlikte hükümet sistemini değiştirdi; parlamenter hükümet sisteminden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yaptı. O dönem 6771 sayılı kanunun bazı hükümleri anında yürürlüğe girerken, hükümet sistemine ilişkin hükümlerin, birlikte yapılacak ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yürürlüğe gireceği belirtildi[10]. Bu hükmün gereği, TBMM ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birlikte yapılması 24.06.2018 tarihinde gerçekleşti. Dolayısıyla, bu tarihten itibaren, yeni hükümet sistemine ilişkin değişik anayasal hükümlerin yürürlüğe girmesi de sağlanmış oldu.

 

2018'den itibaren geçerli olan bu yeni anayasa maddesine göre bir kere daha Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak 24.06.2018 günü TBMM seçimleri ile birlikte yapılan seçimlerde 5 yıl görev yapmak üzere Cumhurbaşkanı seçildi.  Yani iki farklı, iki defa seçilme hakkı tanıyan madde var. Dolayısıyla hukuken adaylığıyla ilgili hiçbir tereddüt yok. Fakat bu konuyla ilgili yapılan tartışmaları yani meseleyi teknik bir hukuk meselesi olarak değerlendirdiğimizde Başkan Erdoğan'ın adaylığını koyması imkansızdır ve bu anayasaya tamamen aykırıdır' yorumuna varmak hukuken zor. Yani metodoloji ile incelenmesi ve yorumlanması gerekiyor. Dolayısıyla YSK dan görüş almak bu konuyu tartışan siyasi partiler açısından doğru olur kanaatindeyim.  

 

Hukuki teknik yorum açısından eski sistemdeki cumhurbaşkanı ile yeni sistemdeki cumhurbaşkanı aynı kişiler değil. Hukuken ''Devletin birliğini temsil etme'' ile ''devleti yönetme'' farklı görevlerdir. Bu bağlamda değerlendirecek olursak eski 'Cumhurbaşkanlığı' ile ilgili getirilmiş olan 'en fazla iki dönem' kuralının geçersiz olduğunu hukuken ileri sürmek mümkündür. Bu bağlamda zatı alilerinin hukuken tekrar adaylığıyla ilgili hiçbir tereddüt yok kanaatindeyim. Bir sonraki dönem için, yani 2028 sonrası, Cumhurbaşkanı adayı olamaz ama bu siyaseti bırakacağı anlamınada gelmez.

 

Bu noktada “Cumhurbaşkanı” kelimesinin terim anlamı için Anayasa’nın farklı maddelerinden hareketle farklı tanımlamalar14 yapılabilmesi mümkün olsa da başta 8’inci[11] ve 104’üncü[12] maddeleri olmak üzere yürürlükteki Anayasa’nın bütünü esas alındığında Cumhurbaşkanı kelimesinin, “Devleti oluşturan erklerden yürütme erki, yürütme yetkisinin sahibi olan Devlet başkanı” anlamlarına geldiği görülmektedir.[13]

 

Sonuç.

 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, tarihsel süreç içerisinde tartışıla gelen bir sistem arayışının ürünüdür. Cumhurbaşkanı, Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Hukuken ''Devletin birliğini temsil etme'' ile ''devleti yönetme'' farklı görevlerdir. Başkan Erdoğan 10.8.2014'deki bir anayasa maddesine göre bir kez cumhurbaşkanı seçildi. Fakat o madde daha sonra yürürlükten kalktı. 2018'de ise yeni anayasa maddesine göre bir kere daha zatı alileri Cumhurbaşkanı olarak seçildiler. Yani iki farklı, iki defa seçilme hakkı tanıyan madde var. Dolayısıyla hukuken 2023  seçimlerinde tekrar adaylığıyla ilgili hiçbir tereddüt yok. 

 

Ne var ki bu konuyla ilgili yapılan tartışmaları yani meseleyi teknik bir hukuk meselesi olarak değerlendirdiğimizde Başkan Erdoğan'ın adaylığını koyması imkansızdır ve bu anayasaya tamamen aykırıdır' yorumuna varmak hukuken zor. Yani metodoloji ile incelenmesi ve yorumlanması gerekiyor. Dolayısıyla YSK dan görüş almak bu konuyu tartışan siyasi partiler açısından doğru olur kanaatindeyim.

 

Hukuki teknik yorum açısından eski sistemdeki cumhurbaşkanı ile yeni sistemdeki cumhurbaşkanı aynı kişiler değil. Hukuken ''Devletin birliğini temsil etme'' ile ''devleti yönetme'' farklı görevlerdir. Bu bağlamda değerlendirecek olursak eski 'Cumhurbaşkanlığı' ile ilgili getirilmiş olan 'en fazla iki dönem' kuralının geçersiz olduğunu hukuken ileri sürmek mümkündür.  Bu bağlamda zatı alilerinin hukuken adaylığıyla ilgili hiçbir tereddüt yok kanaatindeyim. Bir sonraki dönem için yani 2028 yılından sonra Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Ne var ki bu durum onun 2028‘den sonra siyaseti bırakacağı anlamına gelmez.

 

16.04.2017 tarihinde gerçekleştirilen referandumda kabul edilerek, bir kısım hükümleri 27.04.2017, diğer hükümleri ise sırasıyla 30.04.2018 ve 09.07.2018 tarihlerinde yürürlüğe giren 21.01.2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda kapsamlı değişiklikler yapılmıştır.  Bu değişiklikler sonucu Anayasa’mızın 5678 sayılı Kanun’la değişik 101’inci maddesinde yer alan ve parlamenter hükümet sisteminde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçimleri hakkında öngörülen “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının, Anayasa’nın 101’inci maddesinin 6771 sayılı Kanun’la tamamen değiştirilmesi (yeniden yazılması) sonucunda, 30.04.2018 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Bu bağlamda bir hukuk normunun, yürürlükten kalktığı tarihten sonra uygulanamayacağı, hukuk dünyasında herhangi bir sonuç doğuramayacağı açıktır[14].

 

Erdoğan'ın henüz resmi olarak açıklanmasa bile Cumhurbaşkanlığına tekrar adaylığı, 2017 yılında gerçekleşen anayasa değişikliği sonucu kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi yürürlüğe girdiği için anayasaya ve geçerli kanunlara uygun olarak zatı alilerinin tekrar Cumhurbaşkanlığına aday olmasında hukuken herhangi bir engel yoktur.

 

Ülkemizin bütün vatandaşları adaletten yanadır, haktan yanadır, hukuktan yanadır. Birbirimizi eleştirebiliriz ancak bir haksızlık olduğu zaman hep birlikte ortak tepki vermek bizim görevimizdir.  Siyasette kavgalar olur, eleştiriler olur, bu eleştirilerin boyutu bazen çok sert de olabilir, fakat eleştiriler medeni çerçeve içerisinde yapılmalıdır.  Eleştiri demek kötü yorumlar demek değildir. Eleştiri, eksik kalan yönlerimizle ilgili bize bilgi veren ve bizi ileriye taşıyan her türlü yorumdur. Türkiye ‟deki yürütme evrimi birçok değişikliğe uğrayarak günümüze kadar uzanmıştır. Özellikle yakın zamanda yapılan anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile olumlu bir adım atılmıştır.

 

16 Ocak 2022, Lüksemburg

 

 

 

 

 

[1] Cumhurbaşkanının meclis yerine halk tarafından seçilmesi ile aynı zamanda parlamento içerisinde yaşanan hükümet kurma mücadeleleri de son bulmaktadır. Ayrıca yasama ve yürütme organlarının ayrı ayrı halk tarafından seçilmesi halkın bu sistemde hem yasamayı hem de yürütmeyi performans açısından değerlendirebilmesine olanak sağlamaktadır.

[2] Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden, yasama yürütme ve yargı erkleri birbirinden ayrılmaktadır.

 

[3] Anayasa Hukukçuları Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Ergun Özbudun, Prof. Dr. Sevtap Yokuş ve Doç. Dr. Tolga Şirin de benzer görüşlere sahipler. Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum’un bu konuya ilişkin görüşleri özet olarak şu şekildedir:

[4] 3 J. W. von Goethe, Faust, Çeviri: Sadi Irmak, İstanbul, İstanbul Kitabevi, 1973, s.60. Keza bkz.: J. W. von Goethe, Faust (Tanslated by Anna Swanwick), New York, P.F. Collier & Son, The Harvard Classics, 1909–14; Part I, Satır 1060, 1080-185 (www.bartleby.com/ br/01901.html) (9 Ağustos 2012).

[5] 1982 Anayasası, 12 Eylül 1980 günü yapılan ve 1961 Anayasası’nın varlığına son veren askeri müdahalenin sonucudur. 1982 Anayasası, 7 Kasım 1982 tarihinde halkoyuna sunularak kabul edilmiştir.

[6] 6771 sayılı Kanun’a konu Anayasa değişikliğinin öngördüğü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi öğretide “başkanlık sistemine benzer bir hükümet sistemi, başkanlık sistemi, çarpıtılmış başkanlık sistemi, sui generis başkanlık sistemi, Türk tipi başkanlık sistemi, neverland hükümet sistemi” gibi farklı nitelendirmelere konu olmuştur. Bkz. Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (21. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2021) 335; Yavuz Atar, Türk Anayasa Hukuku, (14. Bası, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2021) 175; Bülent Tanör, Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku (19. Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 2019) 65; Osman Korkut Kanadoğlu, Ahmet Mert Duygun, Anayasa Hukukunun Genel Esasları (1. Bası, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2020) 334 vd.; Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku (4. Bası, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa 2021) 801; Kemal Gözler, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi mi, Başkanlık Sistemi mi, Yoksa Neverland Sistemi mi? 16 Nisan’da Neyi Oylayacağız?” 24.02.2017, https://www.anayasa.gen.tr/neverland.htm, Erişim Tarihi: 24.12.2021.

[7] 2017 anayasa değişikliği ile kanun hükmünde kararname ve tüzük kaldırılmış olup bunların yerine cumhurbaşkanlığı kararnameleri adı altında yeni bir düzenleyici işlem tesis edilmiştir. Kararnameler cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan ve yürütmeye ilişkin konuları içeren tek taraflı idari işlem türüdür. Bu yetki sadece cumhurbaşkanına ait olmakla birlikte, bu yetkiyi kullanmak için başkaca bir makam veya organ onayı gerekmez. Cumhurbaşkanı kararnamelerinin denetimini de Anayasa Mahkemesi yapar.

 

[8]  Anayasa’nın İki Defadan Fazla Cumhurbaşkanı Seçilememe Kuralı Üzerine Mülkiye Dergisi’nin 46(3) sayısında yayımlanan Kemal Başak’a ait makale,  TAAD Yıl 13 . Sayı 50 . Nisan 2022, sayfa 1

[9] 5678 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 31.10.2007 tarihi ile 6771 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 30.04.2018 tarihi arasında yürürlükte kalmıştır.

 

[10] https://www.turktime.com/yazar/recep-tayyip-erdogan-2023-secimlerinde-cumhurbaskanligina-aday-olabilir-mi/15070

[11] Anayasa madde 8: “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”

[12] Anayasa madde 104: “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.”

[13] Bu şekildeki bir Cumhurbaşkanı tanımının parlamenter hükümet sistemi döneminde geçerli olmadığı açıktır. Bu bağlamda 6771 sayılı Kanun’a konu Anayasa değişikliğini, Cumhurbaşkanı kavramının Türk Anayasa Hukuku’ndaki tanımını değiştiren bir Anayasa değişikliği olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.

[14] Aksinin kabulü durumunda Anayasa’nın 101’inci maddesinin 5678 sayılı Kanun’la değiştirilmeden önce (31.10.2007 tarihine kadar) yürürlükte olan halinde var olan “bir kimse, iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez” hükmünün de 31.10.2007 tarihinden önce Cumhurbaşkanı seçilen kişiler bakımından hâlen hüküm ve sonuçlarını doğurmaya devam etmesi gerekecektir. Oysa böyle bir hukuki sonuç, Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmemiştir. Bkz. Anayasa Mahkemesi, E.2012/30, K.2012/96, 15.06.2012.

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}