Gerçek zekâ değil, yapay zekâ.
Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
Güney Kore: Dünya Genelinde Yapay Zeka Öncüsü
Yapay zekâ, 21. yüzyılın en etkileyici teknolojik devrimlerinden biri olarak kabul edilir. Günümüzde, bu teknoloji dünya
genelinde iş süreçlerini, teknolojik uygulamaları ve günlük yaşam
pratiklerimizi kökten değiştirmekte. Bu sabah
incelediğimiz verilere göre, yapay zekâ hemen hemen her alanda kendini göstermeye başladı: Havacılık sektöründen tele tıp uygulamalarına, ayrıca otomasyon ve kişiselleştirilmiş içerik
üretimine kadar pek çok alanda derin bir iz bırakıyor. Özellikle Güney Kore, yapay zekanın sunduğu olanaklardan en etkin
şekilde yararlanarak, bu teknolojik devrimin ön saflarında yer alıyor. Yapay zekâ, sadece bir teknolojik ilerleme değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel bir dönüşümün katalizörü olarak
karşımıza çıkıyor. Gelin, bu dönüşümün nasıl şekillendiğine ve bize nasıl bir yol haritası sunduğuna daha yakından göz atalım.
Güney Kore, yapay zeka (AI) konusunda dünya genelinde önde gelen ülkelerden biridir. Ülke, AI teknolojisinin
araştırılması, geliştirilmesi ve uygulanmasında büyük yatırımlar
yapmıştır. Güney Kore hükümeti, AI teknolojisinin gelişimini
teşvik etmek için çeşitli programlar ve fonlar başlatmıştır. Özellikle Ar-Ge projeleri için ciddi miktarda yatırım yapılmaktadır.
Eğitim alanında, Güney Kore AI eğitimini teşvik etmek için ülke genelindeki üniversitelerde AI programları ve kursları sunmaktadır, böylece öğrencilere geleceğin bu önemli teknolojisini öğrenme fırsatı sunulmaktadır. Endüstriyel alanda, Güney Koreli şirketler AI'yi üretimden
lojistiğe, otomotivden sağlık hizmetlerine kadar birçok alanda entegre
etmektedirler.
Dev teknoloji şirketleri olan Samsung ve LG, yapay zeka
teknolojilerini mobil cihazlar, televizyonlar ve diğer tüketici elektroniği ürünlerinde kullanmaktadır. Otomotiv sektöründe, Hyundai gibi otomobil üreticileri otonom sürüş sistemleri ve gelişmiş sürücü
destek sistemleri için AI teknolojisini benimsemektedir. Sağlık hizmetleri alanında yapay zeka, tıbbi görüntü analizi,
teşhis koyma ve hastalıkların erken tespiti için kullanılmaktadır. Finans sektöründe ise AI, bankacılıkta risk değerlendirmesi, alım-satım, müşteri hizmetleri ve dolandırıcılık tespiti gibi alanlarda
kullanılmaktadır. Son olarak, Güney Kore, AI teknolojilerinin kent yaşamını nasıl dönüştürebileceğini göstermek için AI odaklı "akıllı şehirler" kurmayı planlamaktadır. Bu bağlılık, Güney Kore'nin küresel AI arenada önemli bir
oyuncu olmaya devam edeceğini göstermektedir.
Yapay Zekâ: İş Dünyasının Yeniden Şekillenmesinin
Öncüsü
Hollywood'da yapay zekâ tarafından yaratılan film ürünlerinin giderek daha yaygın hale gelmesi, sanatçıları
endişelendiriyor. Bu, yapay zekanın aktörlerin seslerini ve görüntülerini kullanarak film dublajları oluşturması anlamına geliyor. Bu, aktörlere bir günlük çekim ücreti ödemekten daha ekonomik, ancak bu durum pek çok sanatçının işsiz kalmasına yol açıyor. Yapay zekâ, Hollywood'dan çok daha fazlasını etkiliyor. Fakat yapay zekanın potansiyeli ve sınırları konusunda nasıl bir
perspektife sahibiz?
Yapay zekâ, konuşma tanıma ve problem çözme gibi
karmaşık görevleri basit matematiksel algoritmalar ve modeller kullanarak yürütüyor. Yapay zekanın bizi nereye
götürebileceğini anlamak için, teknolojinin amacını ve genel hedeflerini göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Teknolojinin temelde iki
ana amacı vardır: ya var olan bir işlevi daha hızlı ve ekonomik bir şekilde yerine getirmek (örneğin, fiziksel mağazalardan alışveriş yapmak
yerine online sipariş) ya da o işlevi tamamen
otomatikleştirmek.
Böylece, yapay zekâ ile ilerlemenin sadece teknolojik bir dönüşüm değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir değişim olduğunu
görebiliriz.
Düşük maliyetli
havayolları, yapay zekâ teknolojilerini benimseyerek uçuş maliyetlerini azalttı. Örneğin, EasyJet, uçuş talebini gerçek zamanlı olarak analiz eden ve koltuk fiyatlarını dinamik bir şekilde
ayarlayan bir algoritma geliştirmek için yapay zekaya önemli yatırımlar yaptı. Bu sistem, bir yıl içinde havayolu web sitesindeki
rezervasyonları ve uçuş detaylarını - zaman, konum, varış noktası ve
fiyat gibi - dikkate alarak analiz eder. Ryanair gibi rakipler de benzer şekillerde büyük veri analizi ve müşteri sadakat programları oluşturarak bu trendi takip etti.
Perakende devi Amazon'un yapay zekâ destekli ürün öneri motoru, satışların %35'ine kadar katkıda bulunuyor. Bu sistem, müşterilerin önceki satın almalarına
dayanarak ürün önerileri sunuyor. Havayolları da bu yaklaşımı benimseyerek satışlarını artırmayı hedefliyor.
Yapay zekâ, aynı zamanda bize daha kolay eğlence ve keyif alma
imkânı da sunuyor. Örneğin, video oyunları oynamak veya Netflix'te dizi izlemek, daha az çaba ile bize dozunda dopamin
salgılatıyor.
Sonuç olarak, yapay zekâ, iş süreçlerini daha verimli hale getirme arayışımızın bir sonucu. Bu teknoloji, iş yükünü azaltmayı ve bazı görevleri
otomatikleştirmeyi amaçlıyor. Yapay zekâ ile ilgili tam potansiyelinin ne olacağını kestiremiyoruz. Ancak, internetin başlangıcında sadece basit web siteleri
oluşturabilen girişimcilerin, şimdi Amazon, Netflix, Spotify ve YouTube gibi dev platformlara nasıl evrildiğini göz önünde
bulundurarak, yapay zekâ konusunda da benzer bir devrimi yakında görebiliriz.
Gartner'ın son anketine göre, yöneticilerin büyük bir kısmı, yaklaşık %80'i, yapay zekanın otomasyon gücünün ticari faaliyetlerin tamamına uygulanabileceğine
inanıyor. Katılımcılar, yapay zekanın uygulama alanlarının sohbet robotlarından hastalıklı tarım ürünlerini tespit eden sistemlere kadar geniş bir yelpazede olacağını düşünüyor. Uzmanlar, enerji, sağlık, havacılık, tedarik zincirleri ve inşaat sektörlerinin yapay zekadan en çok faydalanacak alanlar olacağı görüşünde. Araştırma devi IDC'nin tahminlerine göre, 2024 yılına kadar küresel yapay zekâ
pazarının değeri 0,5 trilyon dolara ulaşabilir.
Gelişen
teknoloji sayesinde, yakın zamanda Netflix dizileri ve filmleri, izleyicinin tercihlerine göre uyarlanabilir hale gelecek.
Örneğin, bir izleyici daha aksiyon dolu, kanlı ve gerilimli sahneleri tercih ediyorsa, yapay zekâ bu tercihlere göre içerik sunabilecek.
Aynı şekilde, bilgisayar oyunlarının hikayeleri de oyuncunun tercihlerine göre şekillenecek.
Elon Musk'un Neuralink adlı projesi, beyin çipleri aracılığıyla
doğrudan beyne bilgi aktarma olanağı sunarak, cihazlara olan
bağımlılığımızı azaltmayı hedefliyor. Bu sayede aramalar ve
mesajlaşma gibi işlemler elle yapılmadan, doğrudan beyinle gerçekleştirilebilecek.
Ayrıca, yapay zekâ teknolojisi finans sektöründe de kendine yer buluyor. Özellikle bankacılıkta,
dolandırıcılığın önlenmesi için belgelerin analizi ve kontrolleri yapay zekâ destekli sistemler aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Örneğin, Rusya Merkez Bankası'nın verilerine göre, 2022 yılının ilk dokuz ayında dolandırıcıların bireysel banka müşterilerinden çaldığı toplam miktar 10 milyar rubleyi aşmış durumda.
Telemedisin yükselişi, sağlık hizmetlerinin erişimini artırmada devrim niteliğinde bir değişiklik
yaratıyor. Web kameralarını kullanarak bir kişinin cildini inceleme ve yapay zekâ destekli tanı koyma olanağı, hastalıkların erken teşhisinde kritik bir rol oynuyor. Bakımevlerinde de
yaşlıların düşmelerini otomatik olarak algılayarak hemen müdahale
edebilme kapasitesi, hemşirelerin ve diğer bakım personelinin iş
yükünü hafifletiyor.
Yapay zekâ, insanların günlük yaşamında birçok görevi
otomatikleştirerek yaşam kalitesini artırma potansiyeline sahip.
Geleceğin teknolojisi, fiziksel hareketin sınırlamalarını ortadan kaldırabilir. Örneğin, düşünce gücüyle bir metni yazma, yiyecek siparişi verme veya bir taksi çağırma yeteneği, Neuralink gibi beyin-makine ara yüzleri sayesinde gerçeklik olabilir. Bu, fiziksel eylemlere bağlı sorunları, örneğin omurganın eğrilik riskini azaltabilir.
Ancak, teknolojik ilerlemenin hızı, girişimcilik dünyasında
bazı endişelere neden oluyor. Düşük giriş engelleri nedeniyle, artık herkes nispeten düşük bir maliyetle bir ürün veya hizmet
sunabilir. Bu, piyasada yoğun bir rekabet ortamı yaratıyor. Yapay zekanın bu rekabet ortamını daha da karmaşık hale getirdiğini söylemek mümkün.
Girişimciler için bu rekabetçi ortamda başarılı olmanın yolları var. Özgün veri kümeleri oluşturma, bu veriye dayanarak yapay zekâ
modelleri eğitme ve bu değerli veri kümelerini diğer işletmelere satma potansiyeli büyük. Ayrıca, teknolojiye dayanmayan, lüks ve Premium
hizmetler sunarak fark yaratmak da bir başka strateji olabilir.
Son olarak, yapay zekanın borsadaki etkisi tartışılmaz. 2023
yılında S&P 500 endeksindeki %10'luk büyüme, büyük ölçüde teknoloji şirketlerinin katkısıyla gerçekleşti. Bu, piyasanın teknoloji şirketlerinin değerinin artmaya devam edeceği yönündeki beklentisinin bir yansımasıdır.
Sonuç:
Teknolojik ilerlemenin süratle devam ettiği bu dönemde, yapay zekâ sadece bir araç olmaktan öteye geçerek, modern dünyanın
dönüşümünde kritik bir rol oynamaktadır. İncelediğimiz verilere dayanarak, yapay zekâ destekli otomasyon ve kişiselleştirme, iş dünyası ve günlük yaşamda yeni fırsatlar yaratıyor. Özellikle Güney Kore gibi öncü ülkeler, bu değişimin nasıl etkili bir şekilde yönetileceğine dair bize değerli dersler sunuyor. Ancak, teknolojinin bu hızla ilerlemesi, girişimcilerden büyük
şirketlere kadar her sektörde adaptasyon ve yenilikçilik gerektiriyor. Yapay zekanın potansiyelini tam anlamıyla kavrayarak bu
dönüşüme ayak uydurmak hem bireylerin hem de kurumların geleceğini
şekillendirecek anahtar unsurlardan biri haline gelmiştir.
Güney Kore, yapay zekâ konusundaki yatırımları ve inovatif uygulamalarıyla global AI arenada öne çıkan bir lider
konumundadır.
11 Eylül 2020, Güney Kore, Seoul