Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

YSK'nın sevimsiz kararı

YSK'nın sevimsiz kararı

Ümit Yazıcıoğlu

31 Mart 2019 seçimlerinden sonra secim sonuçlarıyla ilgili yaşanan siyasi ve hukuki olaylarla ilgili YSK’nın 6.5.2019 tarihinde vermiş olduğu sevimsiz iptal kararı, ülkemizin temel değerlerinin zedelenmesine yol açmıştır, düşüncesinde olanlar haklıdırlar, kanaatindeyim. Malumunuz İstanbul’da 31 bin 124 sandıkta oy kullanıldı. Bunlardan 225’inde kamu görevlisi olmayan kişiler sandık kurulu başkanı olarak görev yaptığı için tüm seçimlerin iptaline karar verildi. Ne var ki hukukta “karar verdim” demekle iş bitmez, “gerekçeli karar”ın yazılması, kamu oyuna açıklanması şart.  İnternet çağında yaşıyoruz, yargı organları verdikleri kararlarda “ilgili ve yeterli gerekçeleri göstermek zorundadır.” (AYM, B. No: 2016/16092)[1]

 

Değerli Ekrem İmamoğlu, "YSK hırsızlık yaptı. Bütün bu emekleri çalan, hırsızlığını yapan YSK üyelerine net olarak söylüyorum. YSK üyeleri emeğimi çaldı, 16 milyonun emeğini çaldı" dedi. Bu serzenişinde Değerli Ekrem İmamoğlu haklıdır, çünkü YSK’nin verdiği karar, sevimsiz. YSK'nin kararının emek hırsızlığı olduğunu söyleyen İmamoğlu, "Şu anda demokrasi mağdur edildi. Ben 31 Mart 2019’daki seçimi kazandım. Bu zarfa 4 tane oy attığını meclis üyeliği pırıl pırıl sorun yok. Bu muhtar bunda da sorun yok. İlçe belediye başkanlığı bunda da sorun yok her şey harika. Sonra İBB Başkanlığı, Ekrem İmamoğlu kazandı diye burası şaibeli. Buna gülüyorum" dedi.

 

Bu serzenişlerinde değerli Ekrem İmamoğlu çok haklı. İstanbul seçimlerinde bir zarfın içerisindeki 4 oy pusulasından sadece birine ilişkin iptal kararı alınması hukukun iyi işlemediğinin işaretleridir. Eğer süreç, bu şekilde devam eder ve bugün CHP‘nin yapıtlığı itirazlara YSK hukuken müspet cevap veremezse, Türkiye Cumhuriyeti için 6 Mayıs 2019 olumlu bir gün olarak tarihe geçemez.

 

O ki usulsüzlükler vardı. YSK neden İstanbul’daki ilçe belediye başkanlarının ve delegelerin seçim sonuçlarını da iptal etmedi? O ki usulsüzlükler oldu, YSK neden İstanbul’daki ilçe belediye başkanlarının ve delegelerin seçim sonuçlarını iptal etmedi? Bu sorular çok haklı ve mantıklı bir sorulardır! Cevabı ise çok açık ve net. Ne var ki YSK talep olmadan kendiliğinden böyle bir karar vereme yetkisine sahip değil. YSK geçerli olan kanunlara göre doğru bir karar vermiştir. Ama bu karar siyaseten ve hukuken sevimsizdir, sevimsiz olduğu içinde eleştirilmelidir, çünkü bu kanun anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu bağlamda belirtmekte fayda var. Sandık kurullarının teşkiline dair ilçe seçim kararlarına karşı yapılan itirazların il seçim kurulunca kesin olarak karara bağlanması son günü olan, 2 Mart 2019 tarihi. Bu tarihe kadar secim sonuçlarına itiraz edilmemiş. Peki şimdi hangi gerekçeyle İstanbul seçimlerini iptal ettiniz? İtirazı kabul ettiniz ? Ve tekrar seçim yaptırıyorsunuz? Sorularına YSK’nın kapsamlı kararında cevap vermesi gerekir.  YSK daha önceki pek çok kararında “seçim kurullarına itiraz süresi 2 Mart 2019’ta doldu, seçimler yapıldıktan sonra artık itiraz edilemez” diye içtihat yerleştirmişti. İstanbul’a gelince bu içtihadına da uymadı. Dolayısıyla günümüzde YSK yargıçlarının bu meselenin gerekçeli  kararını yazmaları gerçekten kolay gözükmüyor.

 

Eğer 2 Mart 2019 gününe kadar kimse tam kanunsuzluk meselesiyle ilgili itirazda bulunmadıysa, YSK nasıl secimi iptal ediyor, anlamış değilim. Mevlam neyler neylerse güzel eyler. Bu millet değerli Ekrem İmamoğlu'nu tekrar seçer, çünkü bu insan bu karar nedeniyle mağdur oldu.

 

II.) Mevki makam


Hiçbir zaman mevki makam sevdası ve kişisel çıkar uğruna siyasi görüş belirtmedim. Aziz halkıma hizmet etmenin makamı olmaz, her zaman bu düşüncede oldum.

 

Ülkemizin Başkanlık sistemine geçiş yaparak, büyük şehir belediyelerinin birleştirilerek dokuz bölge belediye başkanlığının kurulmasını hep makalelerimde ve konferanslarımda dile getirdim ve bu düşüncenin mimarı olmaktan her zaman onur duydum. Nankörlük yapanları ise halkımız asla affetmez! Kürt vatandaşlarımızın oyları İBB Seçimlerinde anahtar rolündedir. İstanbul'da Kürt vatandaşlarımızı bağırlarına basmayanlar, onları dışlayanlar, tekrarlanacak olan secimi kolay kolay kazanamayacaklar. Tavsiyem küstürdüğünüz Kürd vatandaşlarımızı kendinize tekrar kazanın.

 

Her şeye rağmen ben herkesin hukuka ve yüksek yargı organı YSK'nin verdiği kararlara saygı duyması gerektiği düşüncesindeyim. 23 Haziran 2019 'da yapılacak seçimde kararı İstanbul halkı verecek. 16 Milyon İstanbullu vatandaşımızın iradesine hepimizin saygı duyması gerekir.

 

III.) Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül' ün serzenişleri

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ''Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılındaki haksız “367 Kararı” karşısında ne hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun dün aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım. Yazık, bir arpa boyu yol alamamışız", düşüncesinde. Şimdi ne yapmamız gerekir? YSK'nın vermiş olduğu kararı ben okuduktan sonra hukuken ve siyaseten bir makalemde derin derin irdeleyeceğim. Bana göre de YSK bu kararıyla kendisini sevimsiz hale düşürdü, fakat bu düşüncem objektif değil, sübjektif.

 

Aslında YSK kararında, sandık kurulu başkanları ve üyelerinin, kanuna aykırı olarak belirlenmiş olmasını, tek başına iptal sebebi yapmadı. Gerekçeli kararda daha uzun izah edecektir. Fakat Kısa kararda da bunu hatırlattı. Sandık kurulu başkanı belirlenirken, kanuna aykırı davranılmış.

 

Bu bağlamda YSK’nın başka bir kararını da irdelemekte yarar var. Erzurum/ Pasinler’ ilçesin deki seçimlerde sandık kurulunda “muhtar âza adayları” üye yapılmış, yani sandık kurulu yasalara aykırı bir tarzda teşkil edilmişti. Seçimi kaybeden muhtar adayı, bu yüzden seçimlerin iptalini istedi. Erzurum İl Seçim kurulu seçimleri iptal etti.[2] Ne var ki İlçe Seçim Kurulu, meseleyi YSK’ya götürdü. İşte YSK’nın 6 Nisan 2019 günlü kararı: “Sandık kurulunda görev yapan âza adaylarının seçim sonuçlarına ne şekilde etki ettiklerine dair somut tespit bulunmadığından... seçimlerin yenilenmesi kararının kaldırılmasına...” (K. No: 2760) Demek ki, sandık kurulu nasıl olursa olsun, oylama ve oy sayımlarında hile yapıldığının somut delillerle ispatı şarttır. Aksi halde seçimler iptal edilemez.  

 

Kanuna aykırılık bakamından kamu görevlisi yerine sivil kişilerin atanmasıyla “muhtar âza adayları”nın atanması arasında fark yoktur. YSK, haklı olarak, sandık kurullarında görevli kişilerin “seçim sonuçlarına ne şekilde etki ettiklerine dair somut tespit”ler olması gerektiğini belirtiyordu. İstanbul için de YSK’nın gerekçeli kararında beklenen budur: Sandık kurulu başkanları olarak atanmış sivil kişiler, Ekrem İmamoğlu lehine “ne şekilde” oy hırsızlığı yapmışlar veya Binali Yıldırım’ın oylarını “ne şekilde” yok etmişler?! Bunun siyasi retorikle değil, somut delillerle ortaya konulması lazımdır. Kolay değil çünkü AK Parti’nin “somut deliller” dediği o itirazlar yine YSK tarafından reddedilmişti.[3]

 

Eğer sandık kurullarında şaibe olduysa,
a)16 Nisan Anayasa Referandumu,
b)24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili Seçimleri
c)31 Mart Büyükşehir Belediye Başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve muhtar seçimlerinde de şaibe olmuş olabilir, düşüncesinde olanlar haklı olabilirler.

 

Bazıları da YSK kararını bir türlü anlayamıyorlar. Fakat bilgiç bilgiç soruyorlar. Daha doğrusu. Sormuyorlar. Alay ediyorlar: “Bir zarfta üç oy var, biri iptal oluyor. Diğerleri iptal olmuyor. Niye ki?” diyorlar. Hani sıradan vatandaşlar bunu söylese.. Hoşgörü ile karşılarım. Tecrübeli siyasetçilerimiz bunu dile getirince ister istemez irdeliyorum. Malumunuz dur ki secim yasasına göre, sandık başkanları ve bir üyenin memur olması şartı var. İBB seçiminde çok sayıda sandıkta bu kurala uyulmadığı AK-Parti ve bilakis çok detaylı olarak MHP'nin itiraz dilekçelerinde delilleriyle ispatlanmış. YSK bu durumu ”tam kanunsuzluk hali ”saymış ve seçimi bu nedenle iptal etmiş. YSK’nin 31 Mart 2019 seçimlerinde sandık kurullarında görevlendirilen kişilere yönelik kararı sevimsizdir. “YSK’nin 130 sayılı genelgesi var. Sandık başında görevlendirilen memurların iki katı kadar memur görevlendirmesini talep ediyor oradaki hakim. Onların arasından kura ile belirliyor. Bu şekilde mümkün olmadığında, eksiklikler ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurullarında görev verilmesinde sakınca olmayan kimseler tarafından tamamlanır. Kanunda illa memur olması gerekir, diye bir şey yazmıyor. Dolayısıyla tamamlayacak olan YSK’nin sandıkta görevlendirdiği hakimdir. Hangi hukuki gerekçe ile şimdi İBB seçimlerini iptal ettiniz?  

 

Artık İstanbul seçimleri tüm şaibelerin ortadan kalkması için yenilenecek. Yenilenecek olan bu seçimler demokratik, serbest, adil ve şeffaf olmalıdır. Ülkemizde tekrar bu tip dedikodular, şaibeler duyulmamalıdır.

 

IV.) İptal kararı hukukimi
YSK'nın verdiği iptal kararı, hukuka uygun, antidemokratik olarak değerlendirilmemeli. Yıllar önce Türkiye'de ve bazı dış ülkelerde bazen seçimlerin aynı gerekçelerle yenilendiği bilinen bir gerçek. Örneğin 2016 yılında Avusturya cumhurbaşkanlığı seçimi iptal edildi ve yenilendi. Kati Piri’nin açıklamalarına hiç inanmıyorum ve bu şahsiyeti hiç ciddiye bile almıyorum. Değerli Başkan Erdoğan hiç bir zaman için halkın iradesine karşı çıkmadı ve İstanbul seçimlerinin yenilenmesi için YSK’ye baskı yapmadı. YSK TARAFSIZ HAKİMLERDEN OLUŞAN BAGIMSIZ BİR KURUMDUR. Bu kurumun yıpratılmaması gerekir. Seçimleri yönetme ve denetleme yetkisini anayasamızdan alan ve üyeleri yüksek yargı organları mensupları arasından seçilen Yüksek Seçim Kurulu(YSK) tarafından alınan bu karara, herkesin saygı göstermesi gerekir. Benzer gelişmelerin daha önce ABD ve başka ülkelerde de yaşandığının, bunların demokrasinin kuralları çerçevesinde çözümlendiğinin hatırda tutulması gerekir

 

 

V.)  Kanunlara göre doğru bir karar   

a)

Ülkemizde YSK geçerli olan kanunlara göre doğru bir karar vermiştir. Ne var ki bu karar soru işaretlerini gidermiş değil. Adalete ilişkin endişeleri derinleştirdi bile diyebiliriz. Bununla beraber bu karar siyaseten ve hukuken sevimsizdir, sevimsiz olduğu içinde eleştirilmelidir, çünkü verilmiş olan bu karar anayasanın eşitlik ilkesini zedelemiştir. Yargı kararları da, bu kararları veren yargıçlar da eleştirilerden müstesna değildir.  Diğer taraftan YSK’nın İBB seçimini iptal kararı Anayasaya aykırıdır, çünkü YSK’nın “tutanaklardaki itirazları görüşme ”toplantı yeter sayısı 7 üyeden ibarettir. YSK ne bir eksik nede bir fazla 11 kişiyle toplanamaz. Yedek YSK üyeleri asil üyeler varken, toplantıya katılamazlar, oy kullanamazlar.  

 

Değerli Ekrem İmamoğlu’nun da söylediği gibi. "Değerli hemşerilerim, YSK bir karar verdi, hakkımızı yedi. Anamızın ak sütü gibi helal olan, kazandığımız seçimi elimizden aldı. Bunları biliyoruz, ama hesaplaşmanın vakti değil. Süreç önümüze bakmanın, 23 Haziran'a hazırlanmanın vakti. Aynı zamanda mağduriyetimizi de anlatma vakti. Vatandaşlarımızla beraber bütün İstanbul'un oylarına, 16 milyonun oyuna talip olduğumuz tekrar herkese anlatma vakti. Ben size şunu söyleyeyim; 'Her şey çok güzel olacak' diyoruz. Kesinlikle olacak."

Evet belirtiğiniz gibi,


Hak şerleri hayr eyler
Zan etme ki ğayr eyler
Ârif ânı seyr eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler

 

İstanbul’da yaşayan on altı milyon insanımız değerli Ekrem İmamoğlu'nu tekrar seçer, çünkü bu insan YSK'nin vermiş olduğu, anayasanın eşitlik ilkesini zedeleyen, bu sevimsiz kararı nedeniyle mağdur oldu. Sorun İBŞB Başkanlığı seçiminin iptali ile artık sınırlı değildir. Sorun yargı bağımsızlığıdır. Bu ülkede, yargı iktidarın emir ve isteklerine bağlı olmaktan çıkarılmadıkça, verdiği kararlara yargı kararı denilemez; hiçbir alanda huzur; güven sağlanamaz; hiçbir sorun çözümlenemez. Her mesleğin yüz akı olanları vardır. Hep saygıyla anılırlar. Bir de yüz karası olanlar vardır. Nefretle anılırlar. Sizden duruşunuz ve kararlarınızla, mesleğinizin yüz akı olmanızı rica ediyorum.

 

VI) AK-Partinin İstanbul stratejisi


İstanbul seçimlerinde anahtar olan Kürtlerin oylarına yönelik AK-parti ayrı bir çalışma yapacakmış. ’Yallah Kürdistan’a’ ve ’terörist’ ifadeleri nedeniyle AK Parti’ye oy vermeyen Kürtleri kazanmak için yeni bir dil kullanılacakmış. Biz Kürtleri her yerde küstürdünüz, artık bizleri ikna etmeniz zordur.

 

Bira ara Eski başbakan Binalı Yıldırım: ''Barzani'nin anlayacağı dilden konuşmasını biliriz'' (1) cümleleriyle 23.09.2017 tarihinde saat 14:12 de Kırşehir'de değerli Başkan Barzani'ye çok sert çıkmıştı. 31.Mart 2019 İstanbul seçimlerinde Kürt seçmen Binali efendinin bu cümleleri nedenle ona İstanbul’da oy vermedi, onu uyardı.

 

AK-Parti İstanbul’un demografik haritasını çıkaracakmış. İstanbul’da yedi milyon Kürtçe bilen vatandaşımız yaşıyor, çoğu tahsillidir, politikayı iyi takip ediyorlar, bu insanlarımızı kolay kolay desinformasyon ve ajitasyonla kendinize kazanamazsınız. İlk önce kendinizi değiştirin.

 

İstanbul seçimlerinde AK-Partinin bu videodaki beyaz balina gibi ona yardım edebilen seçmene, danışmana, insana ve fikre ihtiyacı var. Dalkavuklardan AK-P'nin önemli siyasetçilerinin uzak durması lazım. İstanbul seçimini dalkavukları nedeniyle 31 Mart 2019'da AK-Parti kaybetti.

 

AK-Parti İstanbul’da seçmenle yüz yüze iletişimi esas alarak seçmenle birebir ilişki kuracakmış. İyi bir strateji, o zaman seçmeni dinleyeceksin, onun problemleri televizyon ve radyoda dile getirmesine olanak tanıyacaksın, Kürtleri dışlamayacaksın, bağrınıza basacaksınız.

 

VII) YSK ne yapmaya çalışıyor?

YSK, 16 Nisan referandumunda mühürsüz oy ve zarfları kanuna rağmen geçerli saymıştı. 31 Mart'ta ise mühürsüz, imzasız oy sayım ve döküm cetvellerinin geçersiz olduğuna hükmetti. 16 Nisan'da geçerli, 31 Mart'ta geçersiz. ABD'den yazılı açıklama geldi. YSK'nın İstanbul seçimlerini tekrarlama kararı verdiği belirtilen açıklamada, "Türkiye'nin diğer dostları gibi biz de İstanbul seçimlerinin yenilenmesiyle ilgili bu olağandışı durumu not ediyoruz" denildi. Ülkemizin dış dünyadaki haline bak.

 

VIII.) Tam kanunsuzluk meselesi

YSK üyeleri tam kanunsuzluk yerine, olağanüstü başvuru üzerinden karar alma yönüne gitmek istemiş. CHP’nin YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu buna itiraz edip, tam kanunsuzluk üzerinden kararın alınması gerektiğine vurgu yapmış. Kararın bu şekilde çıkmasının önemi, eğer tam kanunsuzluk hali olmuş olsaydı, bu durumda aynı sandık kurullarının görev yaptığı geçmiş iki seçimler de sıkıntıya girecekti.  Tam kanunsuzluk hali o seçimler için de geçerli olacaktı; oysa AK Parti ve MHP’nin olağanüstü başvurusu ile gidilerek sadece itiraza konu oylamaya tabi oldu. Böylece YSK geçmişi kapsamadan karar almış.

 

IX) CHP, YSK’ya başvurdu.

Kurul’dan İstanbul’un 39 ilçesindeki seçimler ile geçen sene yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin iptalini isteyen CHP, gerekçe olarak “Bu seçimlerde de kamu çalışanı olmayan kişiler görev yaptı” dedi. Başvuruyu CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek yaptı. “Tam kanunsuzluk sebebiyle başvurduk. Tam kanunsuzlukta süre şartı aranmaz” yorumunu yapan Erkek, İmamoğlu’nun mazbatasını iptal eden YSK’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da mazbatasını iptal etmesini talep etti. CHP bu son itirazında’ ‘Tam kanunsuzluk sebebiyle'' başvur yapmış. Tam kanunsuzlukta başvurunun süre şartı yoktur. Hukuken her zaman başvuru yapıla bilir. Dolayısıyla 24 Haziran 2018 seçimlerinin iptal edilerek bu seçimlerin yenilenmesi mümkün olabilir.

 

Sonuç

Halimize içim yanıyor.

YSK milletin yüreğine su serpti diyeler yanılıyorlar. YSK, oy çokluğuyla hakkın, halkın ve hukukun tercümanı olmamıştır. Bilakis oy çokluğuyla sadece 31 Mart 2019 24 iptal etmedi, aynı zamanda Haziran 2018 seçimlerinin iptal edilmesinin önüne hukuken yol açtı. Ayrıca YSK İstanbul seçimini iptal etmekle Anayasa’nın 79. Maddesinin kendisine verdiği 'hakemlik' görevini yerine getiremedi. Verdiği kararın gerekçesi kamu vicdanını sükûnete kavuşturamadı. YSK’nın il ve ilçe seçim kurulları hakkında suç duyurusunda bulunması esasen YSK’nın kendisinin suçluluğunun ikrarından başka bir şey değildir. YSK sadece görevini ihmal etmekle kalmadı, milyonlarca insanın seçme hakkını kullanılmaz duruma soktu.

 

Karardan çıkan sonuçlar:  

   a) Birincisi yargı organlarının tarafsızlık ve bağımsızlık sorununun ağırlaşarak devam ettiğini göstermektedir. 

    b) İkincisi ise çok ciddi bir ’’seçim güvenliği’’ sorununun ortaya çıktığını göstermiştir. Gelecekte yapılacak seçimlerin güvenliği ile ilgili endişe ve kaygılara ivme kazandırmıştır.

 

Hepimiz şeffaf olmalıyız. Siyasi rakiplerimiz tarafından sözlerimiz çarpıtılsa bile, açık sözlü olmak gerekir. Halka her zaman doğruları söyleyin. Kimi zamanlarda olumsuz bir durum olsa dahi doğruyu söylemekten çekinmeyin. Benimde yaptığım bu. Devlet ve “seçilmiş iktidarlar” sadece bireyin haklarını koruyan araçlardır. Birincil olan daima bireydir. Hikmetinden sual olunmaz devlet anlayışı, hep bir durumu saklamak için ortaya atılmış ve devleti putlaştırmaya götürmüş bir “argümandır.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(1) Arşivde her şey yazılıdır. Ben belgesiz yazmam. http://www.milliyet.com.tr/basbakan-yildirim-kirsehir-de-…/… .

 

 

  1. İŞTE RET OYU VEREN YSK ÜYELERİ: Sadi Güven, Kürşat Hamurcu, Cengiz Topaktaş ve Yunus Aykın ret oyu verdiler.
  2. İŞTE SEÇİMLERİN YENİLENMESİ İÇİN OY VEREN YSK ÜYELERİ: Muharrem Akkaya, Nakiddin Buğday, Erhan Çiftçi, Zeki Yiğit, Faruk Kaymak, İlhan Hanağası, Refik Eğri

 

 

 

 

 

 

[1] Taha Akyol, “YSKnın gerekçeli kararı” başlıklı Karar Gazetesinde 12.05.2019 tarihinde yayınlanan makalesi.

[2] Taha Akyol, “YSK‘nın gerekçeli kararı” başlıklı Karar Gazetesinde 12.05.2019 tarihinde yayınlanan makalesi.

[3] Taha Akyol, “YSK‘nın gerekçeli kararı” başlıklı Karar Gazetesinde 12.05.2019 tarihinde yayınlanan makalesi.

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}