Ukrayna Krizi Gözetiminde BM Genel Kurulu'nun 78.
Oturumu
Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
1. Giriş:
Ukrayna ve Rusya arasındaki tarihi bağlar, bu iki ülkenin karşılıklı ilişkile-rini derinden etkileyen bir dinamiktir. Son yıllarda
ya-şanan gerilimler, bu iki
kom-şunun tarihi, kültürel ve siyasi
ortaklık potansiyelini gölgede bırakmıştır. Bunun-la birlikte, bu zorluklara rağmen, iki ülke arasındaki krizin çözülmesi için prag-matik ve uzlaşmacı bir yak-laşımın benimsenmesi ge-rekmektedir. Tarihin derin-liklerinden gelen etkiler, bugünkü uluslararası
ilişkilere damgasını vurmaya devam ediyor. Özellikle Ukrayna, geçmişten bugüne
sürüklediği yaralarla, bugünün siyasi gerilimlerinin merkez üssünde bulunuyor. Tarihsel mirasıyla bugünün gerçekleri arasında sıkışmış olan Ukrayna'nın durumu, BM Genel Kurulu'nda da büyük bir önem taşıyor.
BM Genel Kurulu'nun son oturumu, uluslararası alanda büyük bir öneme sahip oldu. Amerika,
NATO ve Rusya'nın Ukrayna'daki gelişen
askeri durumları, dünya diplomasisinin ne kadar kırılgan olabileceğini tüm açıklığıyla gösterdi. Bu hassas zamanda, global liderlerin New York'taki bu önemli toplantıda bir araya gelmesi, uluslararası politikadaki gelecekteki rotaları
belirlemek adına kritik bir öneme sahiptir. BM Genel Kurulu, liderlerin uluslararası konular hakkındaki perspektiflerini ve stratejilerini dile getirdiği merkezi bir forum olarak hizmet verir. Bu toplantılar sırasında alınan
kararlar ve sergilenen tutumlar, uluslararası ilişkilerin gidişatını derinden etkileyebilir. Bu çerçevede, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un katkıları, Rusya'nın global sahnedeki duruşunu ve geleceğe dair vizyonunu aydınlatıcı bir şekilde ele almaktadır.
2. Güvenlik Konseyi Reformu
BM Kurulu'nun 78. oturumu, Amerika ve NATO'nun Ukrayna'da Rusya ile
girdiği askeri
çatışma nedeniyle oldukça gergin bir
atmosferde yapıldı. Silahların durdurulmasına yönelik anlaşmaların etkisiz kalmasının ardından BM, Güvenlik Konseyi ve diğer uluslararası kuruluşların global olaylara etki kabiliyeti azaldı.
Bu zorlu koşullar altında, BM Genel Kurulu Üst Düzey Haftası boyunca New York'a
gelen uluslararası liderlerin bu krizi nasıl ele alacakları merak konusu. Oturumda, üzerinde anlaşılan kararların resmi olarak kabul edilmesi beklenmiyor, ancak ulusal heyetlerin kendi
görüşlerini ve çözüm önerilerini
sunmaları bekleniyor. Bu, özellikle heyet başkanlarının konuşmalarında net bir şekilde görülecek.
Katılımcıların bu oturumda sunacakları fikirler, uluslararası
topluluğun genel
görüşü üzerinde derin bir etki
yaratabilir. Ancak, son tepkilerin birçok faktöre bağlı olduğunu, özellikle de her ülkenin kendi ulusal politikalarına ve tutumlarına göre şekillendiğini unutmamak gerekir.
3. Potansiyel Üyelikler
Diplomasi ve etkili iletişim bu noktada kritik bir rol oynar. Rusya'nın heyetinin ve
Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un bu alandaki becerileri, bu oturumda öne çıkan detaylar arasında. Lavrov'un oturum boyunca
yaptığı toplantılar ve açıklamalar
büyük ilgi gördü, bu da Batı'nın Rusya'ya yönelik izolasyon çabalarının tam olarak başarılı olmadığını gösteriyor. Lavrov'un konuşması, uluslararası düzenin nasıl olması gerektiği konusundaki Rusya'nın tutumunu net bir
şekilde yansıttı.
Özellikle, BM Güvenlik Konseyi'nin yapısındaki değişikliklere dair süregelen tartışmalarda, Rusya'nın Almanya, Japonya ve
İtalya gibi ülkelerin Güvenlik Konseyi'ne daimî üye
olarak kabul edilmesine karşı
olmadığına dikkat çekti. Bu,
uluslararası ilişkilerde önemli bir
gelişme olabilir ve BM'nin gelecekteki
rolüne dair ipuçları verebilir. BM Genel Kurulu'nun 78.
oturumu, uluslararası siyasi arenada tansiyonun zirve yaptığı bir döneme denk geldi. Bu oturumda, Ukrayna'nın kritik durumu merkez alındı.
4. Ukrayna'nın Tarihsel Mirası ve Neo-Nazizmin
Yükselişi: Rusya'nın Endişeleri ve Beklentileri
Ukrayna, karmaşık tarihsel ve siyasi olayların odağında yer almaktadır. Rusya Federasyonu, Ukrayna topraklarında
gerçekleşen askeri harekatları ele
alırken, aynı zamanda ülkede belirginleşen ve geçmişle bağlantılı olan neo-Nazist eğilimleri vurgulamaktadır. Ancak, Ukrayna'nın tarihsel olarak Nazizm'e karşı direnç gösterdiği ve bu olguların, özellikle Sovyet döneminde Yahudi
topluluğu için büyük bir tehdit
oluşturduğu unutulmamalıdır. Ukrayna'da seçilen lider Zelensky, halkı arasındaki birçok etnik ve kültürel grupla birlikte, geçmişin trajedilerini hatırlamak ve bu mirasa saygı göstermekle yükümlüdür.
Bu bağlamda, Rusya'nın bu konudaki
eleştirilerinin, tarihsel
doğruları
yansıttığı ve Ukrayna'nın bu konuda
daha sorumlu ve duyarlı olması gerektiği görülmektedir.
Ukrayna, karmaşık tarihsel ve siyasi olayların odağında yer almaktadır. Rusya Federasyonu, Ukrayna topraklarında
gerçekleşen askeri harekatları ele
alırken, aynı zamanda ülkede belirginleşen ve geçmişle bağlantılı olan neo-Nazist eğilimleri vurgulamaktadır. Ancak, Ukrayna'nın tarihsel olarak Nazizm'e karşı direnç gösterdiği ve bu olguların, özellikle Sovyet döneminde Yahudi
topluluğu için büyük bir tehdit
oluşturduğu unutulmamalıdır. Ukrayna'da seçilen lider Zelensky, halkı arasındaki birçok etnik ve kültürel grupla birlikte, geçmişin trajedilerini hatırlamak ve bu mirasa saygı göstermekle yükümlüdür.
Bu bağlamda, Rusya'nın bu konudaki
eleştirilerinin, tarihsel
doğruları
yansıttığı ve Ukrayna'nın bu konuda
daha sorumlu ve duyarlı olması gerektiği görülmektedir.
BM Genel Kurulu'nun 78. oturumu, uluslararası siyasi arenada tansiyonun zirve
yaptığı bir döneme denk geldi. Bu
oturumda, Ukrayna'nın kritik durumu merkez alındı, zira Amerika Birleşik Devletleri, NATO ve Rusya Federasyonu arasında gerilim, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü üzerinden yoğunlaşmış
durumda. Bu durum, uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı ve tarihle bugün arasındaki ilişkinin ne denli iç içe olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Ukrayna, tarihi boyunca birçok farklı etkiye maruz
kalmış bir ülkedir. Bu etkiler
arasında, Nazi Almanya’sının yıkıcı propagandasının izleri ve sonrasında Sovyetler Birliği'nin gölgesi yer almaktadır. Bu tarihsel bağlamda, ülkedeki bazı radikal grupların neo-Nazizmi benimsemeleri ve bu
ideolojiyi yüceltmeleri büyük bir ironi olarak karşımıza çıkar. Özellikle Ukrayna'nın, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı gösterdiği direnç düşünüldüğünde, bu yeni yaklaşımın tarihi bir haksızlık olduğunu söylemek mümkündür.
Sovyetler Birliği'nin bir parçası olarak Ukrayna, Nazi
karşıtı koalisyona aktif bir katılımcı
oldu. Bu savaşın sona ermesinin
ardından, Ukrayna'nın Nazizm’e karşı
kazandığı zaferin anısı, bugün bile
halkın kolektif bilincinde derin izler bırakmıştır. Ancak son yıllarda, ülkede bu tarihsel gerçekleri yadsıyan ve Nazi ideolojisini yücelten grupların yükselmesi, sadece Ukrayna'nın
değil, tüm dünyanın
endişeyle
izlediği bir durum haline
gelmiştir.
Ukrayna'nın mevcut lideri Zelensky, bu tarihsel mirasa sahip bir ülkenin lideri olarak,
bu olumsuz gelişmelere
karşı duyarlı olmalıdır. Ancak ne
yazık ki, Zelensky'nin bu konudaki tutumu, ülkede yaşanan neo-Nazi yükselişini etkin bir şekilde engelleme yönünde yeterli değil. Rusya Federasyonu, bu konuda Ukrayna'ya yönelik endişelerini açıkça ifade etmektedir. Bununla birlikte, bu eleştiriler Ukrayna'ya yönelik bir saldırı olarak
değil, tarihsel
doğruların ve bölgesel
barışın korunması adına
yapılıyor.
Rusya'nın bu eleştirileri, tarihsel gerçekleri koruma ve bölgesel
barışı tehdit eden unsurlara
karşı bir uyarı olarak algılanmalıdır.
Ayrıca, Ukrayna'nın bu konuda daha aktif bir rol alması, tarihsel sorumluluklarını yerine getirmesi ve bölgesel istikrarı sağlama yönünde adımlar atması beklenmektedir. Bu, sadece Ukrayna'nın
değil, tüm bölgenin yararına
olacaktır.
5. Ukrayna-Rusya Krizi: Tarihsel Sorumluluk ve Ortak
Geleceğe Yönelik Bir Çözüm Önerisi
Ukrayna ve Rusya arasındaki gerilim, tarihsel bağlantıların ve mevcut siyasi çıkarların bir
kesişim noktasında
yoğunlaşıyor. Bu iki ülke, tarih boyunca birçok ortak deneyim yaşadı ve bu ortaklığın bugün de devam eden etkileri bulunmaktadır. Ancak son yıllarda ortaya çıkan neo-Nazizm
eğilimleri ve Ukrayna'nın Sovyet
mirasıyla olan ilişkisi, bu iki ülke
arasında büyük bir uçurum yaratmıştır.
Aşağıda, Ukrayna ve Rusya arasında süregelen krizin çözümüne yönelik bir
öneri sunulmayı doğru
buluyorum.
Ukrayna ve Rusya'nın, tarihsel gerçekleri ortak bir zeminde kabul etmeleri gerekmektedir.
Bu, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi
karşıtı koalisyonun bir parçası olarak
gösterdikleri direnişten
başlayarak, Sovyetler
Birliği dönemindeki ortak
yaşantılara kadar uzanmaktadır. Ortak
bir tarih anlayışı, iki ülke arasında
karşılıklı saygıyı
teşvik
edecektir.
Ukrayna'nın, neo-Nazizm eğilimlerine karşı net bir tutum alması gerekmektedir. Bu
eğilimlerin yükselmesi hem tarihsel
gerçeklere hem de bölgesel barışa
zarar vermektedir. Rusya'nın bu konuda dile getirdiği endişeler, Ukrayna'nın bu meseleye daha duyarlı bir yaklaşım sergilemesi için bir fırsat olabilir.
Ukrayna ve Rusya arasında süregelen gerilimin çözümü için her iki tarafın da diplomasiye
ve diyaloga bağlı kalmaları
gerekmektedir. Bu, BM Genel Kurulu gibi uluslararası platformlarda yapılabilecek ortak toplantılarla ve müzakerelerle gerçekleştirilebilir. İki ülke
arasındaki anlayışı ve karşılıklı saygıyı teşvik etmek için kültürel ve sosyal değişim programları düzenlenmelidir. Bu programlar, Ukraynalı ve Rus gençleri arasında karşılıklı
anlayışın ve dostluğun teşvik edilmesine yardımcı olacaktır.
Ukrayna ve Rusya'nın, bölgesel istikrarı tehdit eden unsurlara
karşı ortak inisiyatiflerde
bulunmaları önemlidir. Bu, ekonomik işbirliği, enerji projeleri veya ortak güvenlik anlaşmaları gibi konularda gerçekleştirilebilir. Sonuç olarak, Ukrayna ve Rusya'nın, tarihsel sorumluluklarını ve mevcut durumun
getirdiği zorlukları kabul ederek,
ortak bir geleceği
inşa etme yönünde adımlar atması
gerekmektedir. Ancak bu şekilde, iki
ülke arasındaki gerilim kalıcı olarak çözümlenebilir ve bölgesel barış ve istikrar sağlanabilir.
5. Özet:
Ukrayna'nın tarihi, Nazizm’e karşı direnişin yanı sıra Sovyetler Birliği ile olan ilişkisiyle şekillendi. Ancak son dönemde ülkede neo-Nazizmin
yükselişi, bu tarihi mirası gölgede
bırakma tehlikesiyle karşı
karşıya. Mevcut lider Zelensky'nin bu
konuda yeterli tepkiyi göstermemesi, uluslararası camianın endişelerini artırıyor. Rusya, bu endişelerini dile getirirken, amacının tarihsel gerçekleri korumak ve bölgesel barışı tehdit eden unsurlara dikkat çekmek
olduğunu
vurguluyor.
BM Genel Kurulu'nun 78. oturumu, ABD, NATO ve Rusya arasında Ukrayna üzerinden devam eden
askeri çatışmaların gölgesinde
yapıldı. Batının bazı diplomatik yanılgıları, BM başta olmak üzere uluslararası kurumların etkinliğini azalttı. Bu oturumda delegasyonlar, kendi ulusal perspektiflerini ve tutumlarını ifade etme fırsatı buldu. Sergei
Lavrov'un dinamik katkıları, oturumun öne çıkan anları arasındaydı. Lavrov, Güvenlik Konseyi'nin yapısal reform ihtiyacını ve potansiyel üyelik için bazı ülkelerin dikkate alınması
gerektiğini
vurguladı.
BM Genel Kurulu'nda konuşan Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bazı ülkelerin Nazizm'in yüceltilmesine
karşı olan
duruşlarını
eleştirdi. Lavrov, bu eylemlerin
ilgili ülkelerin tarihle hesaplaşma
süreçlerine dair samimiyetlerini gözler önüne serdiğini belirtti. Ayrıca, Güvenlik Konseyi'nin temsil kapasitesinin genişletilmesi gerektiğine dikkat çekti. Geleceğin global dinamiklerinin, kaynakların adil dağılımını savunan devletlerle hegemonik güçleri arasında
belirleneceğini vurguladı. Lavrov, bu
bağlamda, çok kutuplu bir dünya
düzeninin önemini işaret etti. Bu
vizyonda, ŞİÖ ve BRICS gibi yapılar,
Batı'nın hegemonyasına karşı dengeli
bir yaklaşım
sunacaklar.
Ukrayna ve Rusya arasındaki krizin çözümü için bir dizi öneri bu yazımda
sunulmuştur. Bu öneriler, tarihsel
gerçeklerin kabulüne, neo-Nazizm eğilimlerine karşı ortak bir tutuma, sürekli diplomasi ve diyaloga, kültürel ve sosyal değişim programlarının teşvikine ve bölgesel istikrar için ortak inisiyatiflere odaklanmaktadır.
Bu yaklaşımların benimsenmesi, Ukrayna
ve Rusya'nın karşılıklı saygı
temelinde ortak bir geleceği
inşa etmelerine yardımcı
olabilir.
28 Eylül 2023,
Lüksemburg