ABD'nin Afganistan Stratejisi: Milley'in Yorumları ve
Ötesi
Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
Giriş:
Afganistan, tarih boyunca stratejik coğrafi konumu nedeniyle pek çok devletin odak noktası
olmuştur. 20. yüzyılın sonlarından itibaren Amerika Birleşik Devletleri için de bu ülke, uluslararası politikada merkezi bir role sahip olmuştur. Özellikle 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra
ABD'nin Afganistan'a müdahalesi hem Afganistan'ın kaderini hem de uluslararası dengeleri etkileyen kritik bir dönüm noktası olmuştur. Amerika'nın Afganistan'da 20 yıla yakın süren askeri varlığı,
çeşitli stratejik, politik ve askeri boyutlarla tanımlanmıştır. Bu makalede, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'in yorumlarına dayanarak, Amerika'nın Afganistan stratejisini derinlemesine
incelenmekte ve bu stratejinin uluslararası ilişkiler bağlamındaki etkileri değerlendirilmektedir.
2. Afganistan'da Küresel ve Bölgesel Stratejik Dinamikler
Afganistan, tarihsel süreçte dünya siyasetinde merkezi bir rol oynamıştır. Bölgesel bir kavşakta bulunan Afganistan, jeostratejik konumuyla Güney Asya, Orta Asya
ve Orta Doğu arasında bir köprü işlevi görmektedir. Bu özellik, özellikle
Soğuk Savaş sonrası dönemde büyük güçlerin dikkatini bu ülkeye
yoğunlaştırmasına sebep olmuştur.
Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol" inisiyatifi, Asya'dan Avrupa'ya
geniş bir altyapı ağı oluşturmayı hedeflemektedir. Afganistan, bu girişimin başarısı için anahtar bir geçiş noktası olarak görülmektedir. ABD'nin bölgedeki
varlığının temel amacı, Çin'in bu inisiyatifi üzerinden artan etkisini dengede tutmak ve bölgesel müttefikleriyle olan
ilişkilerini pekiştirmektir. Ancak ABD'nin bölgesel
varlığı, yalnızca Çin ile sınırlı değildir. Rusya'nın enerji kaynaklarına
ve ticaret yollarına olan yakınlığı, Afganistan'ı Rusya için de stratejik bir önemde kılmaktadır. ABD, Rusya'nın bölgedeki etkisini
dengede tutarak, bölgesel güç dengelerini kendi lehine yönlendirmeye çalışmaktadır.
Türkiye'nin Afganistan ile ilişkisi ise tarihsel ve kültürel bağlarla derinlemesine bir karaktere sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden itibaren Afganistan ile diplomatik ilişkiler kuran Türkiye, modern
dönemde de bu ilişkisini sürdürmüştür. NATO müttefiki olarak, Türkiye,
Afganistan'da hem askeri hem de sivil alanda bir dizi projede yer almıştır. Güvenlik işbirliği, eğitim programları
ve insani yardım projeleri, Türkiye'nin Afganistan'daki etkinliğinin en belirgin örneklerindendir. Türkiye'nin bölgesel güç olarak
ortaya çıkmasını destekleyen bu faaliyetler, Afganistan'ın hem ABD hem de Türkiye için stratejik hesaplamalarda merkezi bir rol oynamasına neden olmaktadır.
Amerika'nın, 20 yıl boyunca Afganistan'da yaptığı yatırımların,
beklenen sonuçları vermeyişinin arkasındaki nedenlerin anlaşılması,
gelecekteki benzer müdahalelerin ve operasyonların planlanması için kritik bir öneme sahiptir. Afganistan'da yaşanan son
gelişmeler, uluslararası siyasette her adımın, sadece o anki durumu değil, uzun vadedeki sonuçları ve etkileri düşünülerek atılması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Bu da, küresel stratejik planlamanın ve politika
oluşturmanın ne kadar karmaşık ve çok boyutlu bir süreç
olduğunu vurgulamaktadır. ABD'nin Afganistan'daki deneyimi, uluslararası camia için değerli bir ders niteliğindedir ve bu tür operasyonlara dair gelecekteki planlamalarda referans
olarak kullanılacaktır.
3. Afganistan'da Amerika Birleşik Devletleri'nin Son Dönem Politikalarının Eleştirisi
Amerika Birleşik Devletleri'nin Afganistan'a yönelik son dönem
politikaları, uluslararası platformda yoğun tartışma ve analize konu
olmuştur. Bu değerlendirmelerde öne çıkan kritik seslerden biri, ABD
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'e aittir.
ABD Genelkurmay Başkanı Milley'in ABC Televizyonu'nda dile
getirdiği görüşler, Washington'un Afganistan'daki stratejik hedeflerine
erişemediğini doğrulayan niteliktedir. Milley, Afganistan operasyonunun yalnızca bir askerî harekât olmadığını, bunun politik ve stratejik derinlikleri olan bir süreç olduğuna işaret etmektedir. Bu, Afganistan'daki faaliyetlerin Amerikan dış politikasının stratejik
odaklarından biri olduğunu vurgulayan bir yaklaşımdır.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'in Afganistan
hakkındaki değerlendirmeleri, ülkesinin Afganistan'da 2001'den beri yürüttüğü operasyonların sonuçlarına dair derin bir iç gözlemi yansıtmaktadır. Milley, Amerika'nın Afganistan'daki stratejik hedeflerine ne ölçüde
ulaşıp ulaşmadığını sorgulayarak başladı ve bu değerlendirme, Washington'un Afganistan'daki amacını net bir şekilde
gerçekleştiremediğini ortaya koydu.
Afganistan'da yaklaşık 20 yıl süren bu müdahalenin sonuçları,
Milley'in sözleriyle "hiçbirimizin istediği gibi sona ermedi." Kabul ‘ün düşman güçlerin eline geçmesi, ABD için net bir "stratejik başarısızlık" olarak
değerlendirildi. Milley bu başarısızlığın, son günlerde veya aylarda gerçekleşen olaylardan ziyade, son 20 yılda alınan kararlar ve
yürütülen politikaların bir sonucu olduğunu vurguladı. 11 Eylül 2001 terörist saldırılarından bu yana, ABD'nin Afganistan politikasında
birçok dönüş ve değişiklik olduğunu ve bu süreç içerisinde yapılan hataların zamanla birikerek bugünkü sonuçlara
yol açtığını belirtti.
Milley, Amerikan askerlerinin, bu süre zarfında Afganistan'da yaşananlar nedeniyle büyük bir özveride bulunduğuna da değindi. 2.400'den fazla Amerikan askerinin bu süreçte hayatını kaybettiğini hatırlatarak, her
bir askerin kaybının onun için büyük bir pişmanlık olduğunu ifade etti.
Ancak bu olumsuzluklara rağmen Milley, Afganistan'dan tahliye edilen 124 bin kişiyi "inanılmaz bir lojistik başarı" olarak nitelendirerek, bu başarının Amerika'nın Afganistan'daki amacının bir parçası olduğuna işaret etti.
4.Orgeneral Mark Milley'in Afganistan Çekilmesi Üzerine Kritik
Değerlendirmeleri
Afganistan'da yıllarca süren Amerikan varlığı ve nihai olarak gerçekleşen çekilme süreci, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'in gözünden "inanılmaz bir lojistik başarı" olarak tanımlandı.
Ancak bu değerlendirme, ABD'nin Afganistan'da uzun vadede hedeflediği
istikrarın sağlanamaması gerçeğiyle gölgelendi. Milley, Taliban'ın
başkenti ele geçirmesini "stratejik bir gerileme" olarak niteledi, bu da Amerika'nın 20 yıl süren varlığı ve yatırımlarına karşın, Afganistan'da istenen istikrarın sağlanamadığını kabulleniyor.
ABD, Afganistan'da altyapıdan eğitime, güvenlik güçlerinin
eğitiminden donatılmasına kadar geniş çaplı yatırımlarla destek
sağladı. Bu yatırımların amacı, ülkenin istikrarını sağlamak ve bölgede
Amerikan çıkarlarını korumaktı. Ancak Milley'in yorumları, bu yatırımların Afganistan'ın karmaşık sosyopolitik yapısı ve jeopolitik
dengelerle etkili bir şekilde harmanlanamadığını gösteriyor. Buna ek
olarak, Milley'in detaylara dalmaktan kaçınması, ABD'nin Afganistan'daki stratejik değerlendirmelerini daha şeffaf bir şekilde ortaya koyması gerektiği ihtiyacını vurguluyor.
Orgeneral ‘in çekilme sürecini lojistik bir başarı olarak
görmesi, askeri operasyonun zorluklarına ve bu süreçte karşılaşılan
engellere dikkat çekiyor. Ancak, bu lojistik başarının yanında, Afganistan'da kalıcı bir istikrarın sağlanamaması, Amerika'nın bölgedeki stratejik hedeflerine ulaşamadığını da ortaya koyuyor. Bu nedenle, ABD'nin Afganistan'da neden başarılı
olamadığına dair daha derinlemesine değerlendirmelerin yapılması,
bölgenin geleceği için kritik bir öneme sahip olacaktır. Bu, analistler ve politika yapıcılar için, ABD'nin Afganistan'daki
faaliyetlerinden çıkarılacak derslerin belirlenmesi anlamında hayati bir rol oynamaktadır.
5. Operasyonun Çeşitli Boyutları
Askerî açıdan, Afganistan'daki müdahale, ABD'nin terörle geniş kapsamlı mücadelesinin bir bölümüdür. Ancak bu çaba, sadece Taliban ve El Kaide ile sınırlı değildi. ABD, Afganistan'da aynı zamanda istikrarı ve yeniden yapılandırmayı hedefledi. Bu kapsamda, Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi, altyapı projeleri ve demokrasinin teşvik edilmesi gibi unsurlar öne
çıktı.
Politik perspektiften bakıldığında, ABD'nin Afganistan'daki
varlığı, bölgesel güçlerle olan ilişkisini belirgin bir
şekilde etkiledi. Özellikle Pakistan, İran, Rusya ve Çin ile olan
ilişkilerde, Afganistan stratejik bir öneme sahip oldu.
Stratejik açıdan, Afganistan, Amerika'nın global stratejik çıkarlarına hizmet eden kritik bir konumda yer almaktadır. Ancak
Milley'in belirttiği gibi, bu stratejik hedeflere ulaşma konusunda
istenen başarı sağlanamamıştır.
6. Afganistan'da Amerika'nın Çok Boyutlu Müdahalesi
Afganistan, son iki on yılın en kritik jeopolitik alanlarından biri haline geldi. Özellikle ABD'nin bu ülkedeki müdahalesi,
çok yönlü hedeflerin bir yansıması olarak şekillendi. 11 Eylül saldırılarından sonra, ABD'nin terörle geniş kapsamlı mücadelesi Afganistan'ı merkezine aldı. Askeri hedefler, sadece Taliban ve El Kaide gibi radikal örgütleri etkisiz hale getirmekle kalmayıp,
Afganistan'ın genelinde istikrarı ve yeniden yapılandırmayı da amaçlamıştır. Bu süreçte, Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi ve altyapı projeleri, Amerikan askeri varlığının yanında sivil yönleriyle
bütünleşen unsurlar olarak öne çıktı. Demokrasinin teşvik edilmesi de bu
bağlamda önemli bir yer tuttu.
Afganistan'daki Amerikan varlığının politik boyutu da dikkate
değerdir. Bu varlık, ABD'nin bölgesel güçlerle olan ilişkisini
etkileyerek, jeopolitik dengelerin şekillenmesinde önemli bir role sahip oldu. Pakistan, tarihsel olarak Taliban'ın destekçisi olarak
bilinirken, İran, Rusya ve Çin gibi bölgesel aktörlerle olan ilişkiler
Afganistan üzerinden şekillendi. Afganistan, bu büyük güçler için stratejik bir öneme sahip olduğundan, ABD'nin bu ülkede izlediği politikalar, bölgesel dengeleri belirleyici bir
şekilde etkiledi.
Stratejik olarak da Afganistan, Amerika'nın global çıkarları için kritik bir konumda bulunmaktadır. Enerji kaynaklarına
erişim, bölgesel denge ve radikalizmle mücadele, Amerika'nın Afganistan'ı stratejik bir cephe olarak görmesinin temel nedenlerinden
bazılarıdır. Ancak, bu stratejik hedeflere ulaşma yolunda, ABD bir dizi zorlukla karşılaşmıştır. Orgeneral
Milley'in de belirttiği gibi, bu hedeflere ulaşma konusundaki
başarısızlık hem yerel dinamiklerden hem de dış güçlerin bölgedeki
etkilerinden kaynaklanmıştır.
7. Özet/Sonuç:
Afganistan'daki Amerikan müdahalesi, son iki on yılda jeopolitik, askeri ve stratejik açıdan
önemli bir olaylar zincirini temsil etmektedir. Askeri olarak, ABD'nin Afganistan'a müdahalesi terörle mücadelenin yanı sıra ülkenin istikrarını ve yeniden yapılandırmasını da amaçlamıştır. Bu
süre zarfında, Afgan güvenlik güçlerine yapılan yatırımlar, altyapı projeleri ve demokrasinin teşvik edilmesi gibi unsurlar, Amerika'nın bu ülkede izlediği çok yönlü politikanın bir parçası
oldu.
Politik olarak, Afganistan'daki Amerikan varlığı, bölgesel
güçlerle, özellikle Pakistan, İran, Rusya ve Çin gibi ülkelerle olan ilişkileri etkiledi. Aynı şekilde, Türkiye'nin Afganistan'da terörle mücadeledeki rolü, bölge
güvenliği için kritik bir unsur olarak öne çıktı. Özellikle Türkiye'nin Taliban ve diğer radikal unsurlarla mücadeledeki pozisyonu, bölgedeki dengeleri etkileyen önemli bir faktördür.
Stratejik açıdan ise, Afganistan, Amerika'nın küresel çıkarları için kritik bir konumda bulunmasına rağmen, bu stratejik hedeflere ulaşmada başarılı olunamamıştır. Genel olarak, ABD'nin Afganistan müdahalesi, karmaşık ve çok boyutlu bir olaylar silsilesi olarak tarihe geçmiştir ve bu müdahale, bölgesel ve
küresel dengeler üzerinde derin etkiler bırakmıştır.
Sonuç olarak, Afganistan'daki Amerikan müdahalesi, askeri, politik ve stratejik boyutlarıyla bu ülkede karşılaşılan zorlukları ve elde edilen başarıları bize göstermektedir. Bu boyutların hepsi, Amerika'nın Afganistan'da izlediği
politikaların ve stratejilerin derinlemesine anlaşılmasında kritik bir rol oynamaktadır.
Orgeneral Milley'in açıklamaları, Afganistan'da gerçekleştirilen operasyonun karmaşık doğasını ve Amerika'nın bu ülkede neden istediği sonuçları elde edemediğini anlamak için analistlere önemli bir perspektif sunmaktadır. Afganistan'da 20 yıl süren Amerikan varlığına rağmen istikrarın sağlanamaması, ABD'nin bu bölgede yetersiz kaldığına dair genel bir görüşü yansıtmaktadır. Milley'in bu olayları daha detaylı ele almayışı, ABD'nin Afganistan
stratejisinin daha derinlemesine bir analizine olan ihtiyacı ortaya koymaktadır.
Nihai olarak, Orgeneral Milley'in gözlemleri, Amerika'nın Afganistan'da gerçekleştirdiği operasyonların karmaşıklığını aydınlatmaktadır. Ancak, Afganistan'ın tamamının kapsamlı bir analizi için, bu
yorumlar yalnızca bir başlangıç noktası olarak kabul edilmelidir.
En derin saygılarımla
18 Eylül 2023 Lüksemburg