Türkiye'nin Enerji Perspektifindeki Rusya'nın Gazı
Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
1. Giriş:
Enerji sektörü, ekonomik ve stratejik kalkınmanın temel taşlarından biridir. Bu bağlamda, Türkiye'nin enerji ithalatı ve tüketim profilinde yaşanan değişiklikler, ülkenin enerji
geleceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Son on yılda, Türkiye'nin Rusya Federasyonu'ndan gaz ithalatındaki azalma, Azerbaycan, Cezayir ve İran gibi diğer ülkelerle artan enerji işbirliklerini
beraberinde getirdi. Aynı zamanda, Türkiye ve Rusya arasında, bölgesel bir gaz merkezinin oluşturulması fikri, iki ülke arasındaki enerji ilişkilerini yeni bir boyuta taşıma potansiyeline sahip. Bu
makalede, Türkiye'nin gaz ithalatındaki değişiklikleri ve bu olası gaz merkezinin getireceği avantaj ve zorlukları ele alacağız.
2. Gaz İthalatındaki Dinamikler
Rusya'nın gaz ihracat stratejisi, coğrafi çeşitliliği esas alarak Avrupa'nın dışına da uzanmaktadır. Bu stratejik yaklaşım, Ukrayna'da yaşanan siyasi gerilimlerin başlamasından çok
önce belirginleşmiştir. Nitekim Kuzeydoğu Gözlemevi'nin devreye girmesiyle Avrupa'ya yapılan gaz sevkiyatında dikkate değer bir azalma gözlemlenmiştir. Bu, Rusya'nın uluslararası enerji pazarında
yeni rotalar ve stratejiler oluşturma ihtiyacının bir yansımasıdır.
2022
Ekim ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye'ye yönelik teklifi, bu çerçevede değerlendirilmelidir. Putin, Türkiye'nin bölgesel bir gaz ticaret merkezine dönüşerek, özellikle Rus gazını
doğrudan satın almaya yanaşmayan Avrupa ülkelerine bir köprü işlevi görmesini önerdi.
Türkiye, Karadeniz üzerinden iki majör gaz boru hattıyla (Türk Akımı ve Mavi Akım) Rus gazına erişim sağlamaktadır. Bu boru hatları, bazı Doğu Avrupa ülkelerine de enerji temin
etmektedir. Rusya'nın amacı, sadece bir ticaret merkezi oluşturmak değil, aynı zamanda bu boru hatlarının taşıma kapasitesini tam anlamıyla kullanarak ihracatını maksimize etmektir. Bu bağlamda,
oluşturulacak bir ticaret merkezi, ek kapasitelerle birlikte toplamda yaklaşık 58 milyar metreküp gaz sevkiyatına imkân tanıyabilir. Bu hem Rusya'nın enerji diplomasisi açısından hem de bölgesel
enerji güvenliği perspektifinden önem arz etmektedir.
Rusya'nın enerji ihraç stratejisi bağlamında Türkiye'nin konumunun analiz edildiği bir perspektifte, Türkiye'nin gaz talebinin büyük ölçüde ithalata dayandığı ve bu bağlamda
sıvılaştırılmış gaz alımında gelişmiş bir altyapısı olduğu aşikardır. Son on yıl içerisinde Türkiye'nin Rus gazına olan bağımlılığında kayda değer bir azalma yaşandı. Eskiden Türkiye'nin tükettiği
gazın yüzde 60'ından fazlası Rusya'dan geliyordu; bu oran şu an yüzde 45 civarında. Bu durumda, Azerbaycan, Cezayir ve İran gibi ülkelerin arzda daha belirgin bir rol oynamaya başladığını
gözlemlemekteyiz.
Bu
durumda Ankara, potansiyel bir gaz merkezinin oluşturulmasını, bölgesel enerji diplomasisi bağlamında stratejik bir fırsat olarak değerlendiriyor. Türkiye, bu girişimle sadece bir enerji nakil ülkesi
olmaktan çıkarak, enerji ticaretinde bölgesel bir aktör ve potansiyel bir ticaret merkezi olma yolunda ilerleyebilir.
Ancak, bir Rus gaz merkezinin Türkiye'de kurulmasının gecikmesi, bu merkezin yönetiminin nasıl paylaşılacağına dair Ankara ve Moskova arasındaki farklı yaklaşımlardan kaynaklanıyor
gibi görünüyor. Türkiye, halihazırda mevcut olan Epias platformunu temel alarak bir gaz merkezi oluşturmayı önerirken, Rusya, yeni bir platform kurarak ve bu platforma daha fazla oyuncunun dahil
edilmesini öneriyor. Bu yaklaşım, daha rekabetçi ve şeffaf bir piyasa oluşturulmasını hedeflemektedir.
Avrupa'dan gelen endişeler ise, Rus gazının Türkiye'deki bir merkezde diğer ülkelerden gelen gazla karıştırılarak yaptırımların etkisini aşarak Avrupa'ya satılmasına yöneliktir.
Enerji krizinin yaşandığı bu dönemde, Türkiye'nin bir gaz merkezi oluşturma girişimi stratejik bir fırsat olarak görünmektedir.
Gazprom'un fiyat kontrolü hedefi ve Türkiye'nin indirim talebi, merkezin işleyişi ve yönetimi konusunda ortaya çıkan bazı çelişkileri ifade ediyor. Bu çelişkilerin aşılmadığı bir
ortamda, farklı ülkelerden gelen gazın özel aktörler tarafından alınıp satıldığı bir merkezin faaliyet göstermesi zor görünüyor.
3. Olası Bir Bölgesel Gaz Merkezi
Türkiye'nin enerji profili, özellikle doğal gaz tüketimi bağlamında, yıllar içerisinde evrilen bir yapıya sahiptir. Ülkenin gaz ihtiyacının büyük bir kısmı ithalatla
karşılanmaktadır. Bu, Türkiye'nin sıvılaştırılmış gaz altyapısının gelişmişliğine işaret etmektedir. Yıllar içinde, Rusya Federasyonu'ndan alınan gazın oranında azalma yaşanmıştır. Önceden
Türkiye'nin tükettiği gazın yüzde 60'ından fazlası Rusya'dan gelmekteyken, bu oran şu anda yüzde 45 civarına gerilemiştir. Bu bağlamda, Azerbaycan, Cezayir ve İran gibi ülkelerin Türkiye'nin gaz
ithalatındaki payı artmıştır.
Ankara, enerji stratejisini çeşitlendirme arayışında, potansiyel bir gaz merkezinin oluşturulmasını büyük bir fırsat olarak değerlendirmektedir. Bu, Türkiye'nin sadece bir enerji
transit ülkesi olma rolünü aşarak, bölgesel enerji ticaretinin merkezi olma yolunda önemli bir adım olabilir.
Bununla birlikte, bir gaz merkezinin kurulma sürecinde yaşanan gecikmeler, Ankara ve Moskova arasında, merkezin yönetimi ve operasyonlarına dair ortak bir vizyon oluşturulamamasından
kaynaklanıyor olabilir. Türkiye, mevcut Epias platformunun, merkezin temel altyapısı olarak kullanılmasını savunurken, Rusya'nın bu konudaki yaklaşımı farklıdır. Rusya, yeni bir platform kurarak bu
alandaki rekabeti artırmayı ve fiyatlandırmanın piyasa dinamiklerine daha uygun hale gelmesini istemektedir.
Avrupa'nın bu olası gaz merkezine yönelik endişeleri, yaptırımlardan kaçınma potansiyeli üzerinedir. Merkezin, Rus gazını diğer ülkelerden gelen gazla karıştırarak Avrupa'ya
yaptırımsız bir şekilde sunabileceği korkusu, Avrupa'nın bu inisiyatife temkinli yaklaşmasına neden olmaktadır.
Bu
noktada, Gazprom'un fiyat kontrolü amacı ve Türkiye'nin indirim talebi, merkezin kuruluşu ve işleyişi konusunda daha geniş bir mutabakata varılmasını zorlaştırmaktadır. İki taraf arasında bu
konularda bir uzlaşmaya varılması, bölgesel enerji ticaretinin geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.
4. Sonuç:
Türkiye, enerji ithalatında yaşadığı değişimlerle bölgesel enerji politikalarında daha aktif bir rol oynamayı hedeflemektedir. Rusya ile olan ilişkilerdeki gaz ithalatındaki
azalmalar, Türkiye'nin enerji çeşitliliğini artırma ve enerji güvenliğini sağlama konusundaki kararlılığını göstermektedir. Olası bir bölgesel gaz merkezi ise, Türkiye'yi sadece bir enerji transit
ülkesi olmaktan çıkarıp, enerji ticareti ve diplomasisinde anahtar bir oyuncu haline getirebilir. Ancak, bu merkezin kuruluşu ve işleyişi konusunda yaşanabilecek zorluklar ve karşılıklı beklentiler,
iki ülke arasında dikkatli ve stratejik bir müzakere sürecini gerekli kılmaktadır. Enerji sektöründeki bu potansiyel gelişmeler, Türkiye'nin bölgesel ve küresel enerji politikalarındaki yerini daha
da güçlendirecektir.
18
Eylül 2023, Lüksemburg