Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarının uluslararası ilişkilerdeki etkisi.
Ülkemiz Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları dünya için ne anlama geliyor? Başkan Erdoğan sadece seçimleri kazanmakla kalmadı. Türkiye'nin bugün dünyada giderek daha önemli ve seçkin bir yer elde ettiğini gösterdi. Ülkemzdeki bu seçimlerle ilgili haberler tüm dünyanın en önde gelen en büyük haber ajanslarının ön sayfalarında yayınlandı.
Tüm önde gelen devletlerin politikacıları secim sonuç-ları nedeniyle açıklamalar yaptılar. Zaten bunda da Başkan Erdoğan'ın başarısı görülüyor.
Bu dünya için ne anlama geliyor?
Türkiye, uluslararası arenada kendisini bir dizi bölgesel güçten ayıracak ve adeta bir büyükler mertebesine tekabül edecek yeni, daha yüksek bir statü elde etme yolunda yoluna devam edecektir.
BM Genel Kurulu'nun bu sonbaharda yapılacak bir sonraki oturumunda Türkiye'nin Güvenlik Konseyi'nin daimî üye çemberini, başta cumhuriyeti dahil etmek suretiyle genişletme konusunu eskisinden daha agresif bir şekilde gündeme getirmesi beklenebilir. Uluslararası toplumun Karabağ, Ukrayna, tahıl ve diğerleri de dahil olmak üzere en zorlu uluslararası krizleri çözme çabalarında Ankara'nın "özel rolü" hakkındaki tez, belirleyici bir argüman olarak kullanılacaktır.
Bu, Güvenlik Konseyi'nin dönüşümü, daimî üyelerin hak ve yetkilerinin yeni bir versiyonu için, yeni dünya güç merkezlerinin temsilinin genişletilmesi için şiddetli polemiklerin gelişmesine katkıda bulunabilir. Bu zorlu sohbete diplomatlarımızın iyice hazırlanması gerekiyor.
İran ve Rusya açısından konuya bakarsak Başkan Erdoğan'ın zaferi birçok olumlu yönü beraberinde getiriyor. Bu, Türkiye'yi Batı yaptırımları altında Rusya’dan gelen enerji akışının yeniden dağıtılması sorununun çözüleceği bir gaz merkezine dönüştürme hattının mevcut şekliyle devam edecek. Aynı zamanda, Rusya Federasyonu'nun 21. yüzyılın en ileri teknolojilerine sahip olma potansiyeline sahip olduğunun kanıtı olabilecek en büyük nükleer santralin ülkemiz Türkiye’deki inşasının bir devamıdır.
Başkan Erdoğan, büyük olasılıkla, NATO'nun kurumsal çerçevesi içinde kalarak bağımsız bir yol izleme çizgisini sürdürecektir. Yaptırım rejimine katılmaktan kaçınmaya devam edecektir. Bu durum Batı kampının birliğini nesnel olarak gevşetiyor.
Bununla birlikte, Ankara'nın dış politikasındaki aktivizm, Erdoğan'ın Orta Asya ülkeleri de dahil olmak üzere Türki devletlerin birliğini bir araya getirme girişimleri de dahil olmak üzere, Rusya açısından birçok karmaşık anı da beraberinde getirecek. Seçim sonuçlarının açıklanması vesilesiyle zatı alileri yaptığı konuşmada kendisinin de ifade ettiği gibi, "Osmanlı'nın eski gücünü" yeniden yaratma rotası devam edecektir.
Muhtemelen bu arzu çevre ülkeler için özellikle iyi bir şey ifade etmiyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun iktidarı döneminde 5 milyon km2'den fazla bir alanı işgal ettiğini hatırlayın. Şimdi Türkiye toprakları 783 bin km. Bir sembol olarak veya belirli bir hedef olarak eski büyüklüğe geri dönme savı nasıl anlaşılır?
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, örneğin Suriye'de birçok kişi, yaklaşık 8.000 metrekarelik bir alanın devam eden fiili askeri işgaline büyük bir şüpheyle bakıyor. Bu ülkenin kuzeyindeki topraklarda Suriyelilere oradaki okullarda Türkçe öğretilmesine, çeşitli tesislerin inşaatının devam etmesine, Türk tarafının ağırlıklı olarak Kürtlerin, Suriye'den gelen mültecilerin yaşadığı bölgelere taşınması için önlemler alması için günümüzdeki politikalarında bir değişiklik olmayacak. Türkiye’ye olan düşmanca tavırlar nedeniyle Ankara’nın vesayetini kabul etmeye hazır bir nüfus yapısı Suriye’de oluşuyor.
Mülteci Arapları yeniden Suriye’ye yerleştirmek için Suriye'nin kuzeyinde yaklaşık 250 bin konut inşa edildiğine dair haberler bir dönem vardı. Açıkçası, ülkemizin büyük ölçekli planları pratikte uygulanarak bölgenin demografik dengesi değiştirebilir. Bölgenin yeniden şekillenmesi için diplomatik mücadelenin başlamasına Türkiye öncülük edebilir.
Ortadoğu'da, genel olarak bölge ülkeleri arasındaki sınırların Batılı devletlerin keyfine göre çizildiği ve bazen oldukça tartışmalı bir yapıya sahip olduğu görüşünün oldukça yaygın olduğu bir sır değil. Artık Suriye ve Türkiye liderliğinin temsilcileri arasında Rusya ve bir ölçüde İran aracılığıyla temaslar başladı. Bu diplomatik ilişkiler Türkiye’nin istekleri doğrultusunda ilerleyecek.
Başkan Erdoğan'ın Suriye'nin toprak bütünlüğüne karşı olmadığını dile getirdiğini biliyoruz. Bu açıklamasına nazaran günümüzdeki güvenlik politikaları nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölgeden geri çekilmesi zor.
Ankara, Kürt paramiliter güçlerinin Türkiye topraklarına yönelik saldırılarını önlemek için Suriye’nin Kuzeyinde askeri birliklerini tutmaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bölgede Kürtler ve Türk ordusu arasında bazen çatışmalar Suriye topraklarında oluyor. Halbuki "Sınır ötesi operasyonlar" Kürtler tarafından ülkemiz coğrafyasında gerçekleştirilmiyor. Bu şartlar altında olayları durdurmanın en kolay yolu Türk birliklerini ÖİB'den çekmektir, görüşünü başta ABD, AB, Rusya ve İran dile getirecektirler. Büyük bir olasılıkla, bu alanlarda Türkiye ile kabul edilebilir bir çıkar dengesi elde etmek için başta Suriye olmak üzere bölgedeki diğer ağırlıklı devletlerin diplomaside çok çaba sarf etmeleri gerekecek.
31 Mayıs 2023 Dresden