Rus-Türk Gaz Merkezi: Kim Kazançlı
Çıkar?
Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
1. Giriş
Avrupa'nın enerji sahnesi, son yıllarda süregelen politik gerilimler, ekonomik baskılar ve enerji güvenliği sorunlarıyla karmaşık bir tablo sergiliyor. Bu kompleks yapı içerisinde, Rusya'nın gaz
ihracatı stratejisi ve Avrupa'nın enerji ihtiyaçları arasındaki denge, kritik bir rol oynamaya devam ediyor. Ancak, tüm bu belirsizliklerin ve zorlukların arasında, Türkiye'nin enerji sahnesine
katkıda bulunabileceği yeni bir perspektif ortaya çıkıyor: Bir gaz dağıtım merkezinin kurulması. Bu girişim, sadece bölgesel bir enerji dengeleyici olarak
değil, aynı zamanda küresel enerji politikalarında da yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülebilir. İşte bu makalede, Türkiye'nin potansiyel gaz
dağıtım merkezinin hem bölgesel hem de küresel enerji dinamikleri üzerindeki olası etkilerini detaylı bir şekilde ele alacağız.
2.) Türkiye'de bir gaz merkezinin kurulması
2022'nin Ekim ayında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,
Türkiye'de bir gaz merkezinin kurulmasını önerdi. Ertesi yılın Eylül ayında, Soçi'de gerçekleşen zirvede, Putin, Gazprom'un bu projeyi
hayata geçirmek için Türkiye'nin enerji devi BOTAŞ’a bir yol haritası sunduğunu belirtti. Ancak bu olumlu havayı biraz dağıtan Reuters, projenin yönetim meseleleri
nedeniyle beklenenden daha uzun sürebileceğini öne sürdü.
Peki, bu gaz merkezi neden bu kadar önemli? İlk olarak, bu
merkez, gaz fiyatlarının belirlendiği ve dağıtımın
planlandığı bir hub olarak hizmet verecek. Elbette bu, yönetimin kime ait olacağı sorusunu gündeme getiriyor. Moskova, bu merkezin kontrolünü tamamen Ankara'ya bırakmak istemiyor. Bu durum, iki ülke arasında olası bir
anlaşmazlıkta, Türkiye'nin bu merkezi kendi avantajı için kullanabileceği
endişesini doğuruyor.
Ancak her iki taraf için de, bu merkezin kurulmasının faydaları göz ardı edilemez. Özellikle Rusya, enerji ihracat rotalarını
çeşitlendirmek için bu merkezi stratejik bir fırsat olarak değerlendiriyor. Kuzey Akım gaz boru hatlarının bombalanması ve Ukrayna'daki devam eden gerilimler ışığında, Türkiye'de kurulacak bir gaz merkezi, Rus gazının Güney ve Doğu Avrupa ülkelerine, özellikle Macaristan, Yunanistan, Bosna-Hersek, Romanya ve Sırbistan'a sevkiyatı için mükemmel bir alternatif oluşturabilir.
Sonuç olarak, Rus-Türk gaz merkezinin kurulması, bölgesel enerji dinamiklerini yeniden şekillendirecek önemli bir adım olabilir. Hem Rusya hem de Türkiye, bu projeden fayda sağlama
potansiyeline sahip, ancak yönetim meselesinin başarıyla çözülmesi gerekiyor.
3. Rus-Türk Gaz Merkezi: Bölgesel Enerji Politikalarında Yeni Bir Dönem
Avrupa enerji pazarının dinamikleri hızla değişiyor. Kuzey Avrupa'nın altyapısına kıyasla, güneyin enerji altyapısı nispeten daha az
gelişmiş. Bununla birlikte, Rus-Türk gaz merkezinin potansiyelini
sınırlayan sadece bu değil. Avrupa Birliği, Mart ayında Rusya'dan gaz
ithalatını önemli ölçüde azaltma kararını duyurdu. İngiltere zaten Rus gaz ithalatını durdurdu ve Almanya, enerji maliyetlerinin
yükselmesine rağmen, LNG tedarikçisi olarak alternatif kaynaklar araştırıyor.
Bunun ışığında, Rusya enerji ihracat stratejisini yeniden değerlendiriyor ve dikkatini
Doğu'ya çeviriyor. Özellikle, büyüyen ekonomilere sahip Çin ve Hindistan gibi ülkelerle ticaret potansiyeli oldukça büyük. 2030'a kadar,
Çin'in gaz talebinin önemli ölçüde artması bekleniyor ve Rusya, bu talebi Sibirya'nın Gücü gaz boru hattı üzerinden karşılamayı
planlıyor.
Ayrıca, Rusya'nın LNG üretimini artırması ve bu ürünü Asya pazarlarına ihraç etmesi bekleniyor. Bu bağlamda, İran'ın Haziran 2023'te Basra Körfezi'ndeki bir gaz merkezi projesinin
başlangıcını duyurduğunu ve bu projeye Rusya, Katar ve Türkmenistan'ın
dahil olduğunu belirtmek önemli.
Türkiye için bu durum bir dizi avantajla geliyor. Altyapının geliştirilmesi, iş olanaklarının artırılması, enerji sektöründe hem Rusya hem de
diğer ülkelerle işbirliği yaparak Türkiye'nin bölgesel enerji oyununda daha etkili bir oyuncu olmasını sağlıyor.
Ayrıca, bu, Batı ülkelerine karşı bir baskı aracı olarak kullanılabilir. BOTAŞ’ın 2023'te Macar MVM ile yaptığı anlaşma da bu stratejinin bir parçası olabilir.
Sonuç olarak, Rus-Türk gaz merkezinin kurulması, bölgesel enerji politikalarında yeni bir dönemi işaret ediyor. Hem Rusya hem de Türkiye bu yeni dönemin avantajlarından yararlanmak için stratejik adımlar atıyor. Ancak bu, Avrupa enerji pazarının
geleceğini nasıl şekillendireceği konusundaki belirsizliklerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor.
4. Avrupa'nın Enerji Krizine Yeni Bir Perspektif: Türkiye Gaz Merkezi
Avrupa enerji pazarındaki son dönemde yaşanan türbülanslar,
tüketicileri ve hükümetleri zor durumda bıraktı. Özellikle Rus gazına olan bağımlılık ve yüksek enerji fiyatları, Avrupa'nın enerji
güvenliği sorununu daha da kritik hale getirdi. Ancak, Türkiye'nin Rusya ile işbirliği yaparak bir gaz dağıtım merkezi kurma fikri, Avrupa'nın enerji sorunlarına potansiyel bir çözüm olabilir.
Bu yeni merkez, Rus gazının Avrupa'ya ulaştırılmasında aracı
bir rol oynayabilir, böylece gazın "kişiliksizleştirilmesi" ve
yaptırımların etkisinin azaltılması mümkün hale gelebilir. Bu, Macaristan ve Sırbistan gibi ülkeler için, AB'nin Rus gaz ithalatı konusundaki baskılarına rağmen, enerji ihtiyaçlarını karşılamalarına olanak tanır. Ve sadece bu ülkeler
değil, enerji fiyatlarının yüksekliği nedeniyle ekonomik durgunluk
yaşayan diğer AB ülkeleri de bu yeni merkezin sunduğu fırsatlardan yararlanabilir.
Ancak, bu, Batı'nın enerji politikalarındaki sorunların sadece bir yansımasıdır. Batı'nın bazı kararları,
karşılıklı bağımlılığı temel alan küresel ekonomik sistemde türbülansa yol açtı. Rusya, GSYİH'sı dünya toplamının
sadece %3'üne denk gelse de, küresel ekonomide önemli bir oyuncudur. Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımlar, aslında bu yaptırımları
başlatan ülkeler için de olumsuz sonuçlar doğurdu.
Bu sorunlar, yeni bir dünya düzenine ihtiyaç duyulduğunu
gösteriyor; daha adil, dengeli ve karşılıklı yararlar üzerine kurulu bir düzen. Dünyanın birçok ülkesi bu yeni düzenin
inşasına başlamış durumda.
Sonuç olarak, Türkiye'nin gaz dağıtım merkezi fikri, taraflar
için birçok fayda sunabilir. Moskova ve Ankara, geçmişte pragmatik bir yaklaşım sergileyerek birçok zorlukla başa çıktılar. Bu pragmatizm, Türkiye'deki gaz
dağıtım merkezinin gerçekleşmesinde de belirleyici olabilir.
Eğer bu gerçekleşirse, hem Rusya hem de Türkiye arasındaki enerji
işbirliği yeni bir boyuta taşınmış olacak.
5.) Sonuç
Enerji, sadece bir ülkenin sürdürülebilir kalkınma ve refahı için değil, aynı zamanda uluslararası politika ve diplomasi arenasında da kritik bir faktördür. Türkiye'nin potansiyel gaz dağıtım merkezi, hem bölgesel hem de küresel enerji dinamiklerini yeniden şekillendirme
kapasitesiyle ön plana çıkıyor. Bu merkez, Avrupa'nın enerji güvenliğini artırabilirken, Rusya'nın ihracat stratejilerini
çeşitlendirmesine ve enerji rotalarını optimize etmesine olanak tanıyacaktır. Aynı zamanda, Türkiye'nin bu merkezle birlikte enerji
alanında daha merkezi bir role bürünmesi, hem ekonomik hem de stratejik avantajları beraberinde getirecektir.
Ancak, bu tür bir girişimin başarısı, yönetim ve işbirliği
sorunlarının etkili bir şekilde ele alınmasına bağlıdır. Moskova ve
Ankara arasında geçmişte gösterilen pragmatizm, bu tür zorlukların aşılmasında umut vericidir. Sonuç olarak, Türkiye'de bir gaz dağıtım merkezinin kurulması,
bölgesel enerji çıkarlarına hizmet ederken, aynı zamanda daha geniş bir coğrafi perspektifte enerji güvenliği ve işbirliğini teşvik edebilir.
Bu, sadece bölgesel aktörler için değil, aynı zamanda küresel enerji pazarı için de yeni fırsatlar ve olasılıklar
sunacaktır.
20 Eylül 2023, Lüksemburg