Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Roboski Faciası Üzerine Hukuki Değerlendirme 

Roboski Faciası Üzerine Hukuki Değerlendirme ve Anayasa Mahkemesi İncelemesi

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

     1. Giriş

     1.1 Makalenin Amacı

Bu çalışmanın temel amacı, Roboski Faciasının hukuki boyutunu detaylı bir şekilde ele almak ve olayın çeşitli yönlerini değerlendirerek kamuoyunu bilgilendirmek-tir. Roboski Faciasının hukuki süreçlerini, Anayasa Mahkemesi incelemesini, yasal boyutlarını ve bu trajik olayın yansımalarını içeren kapsamlı bir analiz sunmayı hedeflemektedir.

 

Hukukta, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurularda, belirli sürelerin önemli olduğunu ve bu sürelerin geçerli bir mazeret olmadıkça aşılamayacağını belirleyen kurallar bulunmaktadır. Özellikle, başvuru sahibi veya onun avukatı gibi temsilcileri, başvuru süresini aşmalarının nedenlerini açıklamak zorundadır. Ancak, bu süreçte, temsilcilerin de geçerli bir mazeretlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini anlamak önemlidir. Çünkü temsilci veya avukatın geçerli bir mazereti dikkate alınmazsa, başvurunun süresinde yapılmış olmasına rağmen bu durum, başvurucunun Anayasa Mahkemesi'ne erişimini zorlaştırabilir ve hakkın kaybedilmesine neden olabilir.

 

Örneğin, belirli bir eksiklikle ilgili olarak başvurucuya veya onun vekiline belirli bir süre verilir. Bu süre içinde eksikliklerin giderilmemesi durumunda, başvuru reddedilebilir. Ancak, bazen başvurucu veya vekil, bu eksiklikleri süresinde tamamlamayabilir ve bunun nedenlerini açıklamak zorundadır. Başvurucu, sağlık sorunları veya benzeri durumlar nedeniyle süresinde eksiklikleri tamamlayamadığını belgelemek durumundadır. Fakat bu belgeleme yapılmazsa veya geçerli bir mazeret sunulmazsa, başvurunun reddedilme ihtimali ortaya çıkar.

 

Yani, özetle, başvuru sürecinde belirlenen kurallara uygun olarak süresinde eksikliklerin giderilmemesi durumunda, bu eksikliklerin zamanında tamamlanmaması, başvurunun değerlendirilmesi için gerekli olan ön koşulların yerine getirilmemesine neden olabilir. Bu da başvurunun reddedilmesine yol açabilir. Bu bahsedilen durumda, başvurucunun vekili, belirli eksiklikleri zamanında tamamlamamış ve bunun için geçerli bir mazeret sunamamış gibi görünmektedir. Başvurucu vekili, sağlık sorunlarına dayalı bir mazeret sunmuş olsa da bu mazeretin başvurunun değerlendirilmesi için gerekli olan ön koşulları karşılayıp karşılamadığı konusunda yeterli bilgi veya belge sunmamıştır. Bu nedenle, başvurunun reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

Verilen karar, bu olaya ilişkin bireysel başvurunun kabul edilip edilmeyeceğiyle ilgili. Başvurucular, devletin bu olayda kasten öldürmeme ve orantısız güç kullanmamaya ilişkin negatif yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve etkili bir soruşturma yapmadığını iddia ediyorlar. Ancak mahkeme, başvuruyu usul eksikliği nedeniyle reddediyor. İlgili yasal düzenlemelere göre, başvuru süresinde eksikliklerin giderilmesi gerekiyor ve bu süre uzatılabiliyor ancak geçerli bir mazeret olduğunda. Başvurucuların temsilcisi, eksiklikleri geciktiren bir mazeret sunsa da bu mazeretin yeterli olmadığına hükmediliyor. Sonuç olarak, mahkeme eksikliklerin giderilmediği için başvuruyu reddediyor ve yargılama giderlerini başvurucuların üzerinde bırakıyor.

 

Roboski faciasının sorumluluğunu net olarak belirlemek için tarafsız bir soruşturma ve detaylı bir inceleme şarttır. Bu süreçte istihbaratın rolleri, olayın gelişimi ve tüm detayları titizlikle ele alınmalıdır. Herhangi bir kesin sorumluluk atfetmeden önce bu kapsamlı değerlendirme yapılmalıdır.

 

1.2) Roboski Faciası: Olayın Tanımı

Roboski Faciası, 28 Aralık 2011 tarihinde Türkiye'nin Şırnak iline bağlı Uludere ilçesinde gerçekleşen ve toplamda 34 sivilin ölümüyle sonuçlanan bir olaydır. Söz konusu facia, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait insansız hava araçlarının (İHA) yanlış istihbarat sonucunda sivil bir grup olarak değerlendirilen kişilere yönelik hava saldırısı düzenlemesiyle meydana gelmiştir. Faciada hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğu gençlerden oluşmaktaydı ve bu acı olay Türkiye'nin derin yaralar açan ve uzun süre tartışılan konularından biri olmuştur.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Roboski davasını belgelerin iki gün gecikmesi nedeniyle reddetmesi, bir belge sunum prosedür hatasından kaynaklanmıştır. AİHM’nin, başvuruyu yapan avukatların eksik veya zamanında sunulmayan belgeler yüzünden davanın reddedildiği bilinmektedir.

 

Barolar, avukatların mesleki standartlara uygun hareket etmesini sağlamanın yanı sıra hukuk sisteminin düzenli işlemesini ve etik değerlerin korunmasını temin etmek adına önemli bir role sahiptirler. Bu kurumlar, kamu yararının korunmasında ve hukuki süreçlerin adil bir şekilde işlemesinde önemli birer paydaşıdırlar.

 

2.) Roboski Faciası Olayı

2.1) Olayın Arka Planı

Roboski Faciasının temelinde, Türkiye'nin güneydoğusundaki Kürt nüfusunun yaşadığı bölgede yıllardır devam eden iç siyasi çatışmalar ve terörle mücadele operasyonları bulunmaktadır. Bu olay, bölgedeki etnik, siyasi ve askeri dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir arka plana sahiptir. Facianın gerçekleştiği Uludere, bölgede sık sık sınır ticareti yapmak için Irak sınırını geçen köylülerin yaşadığı bir bölgedir. Ancak, bu bölge aynı zamanda terör örgütleriyle sıkça ilişkilendirilen bir alandır.

2.2Olayın Tarihsel Süreci

Roboski Faciası, 28 Aralık 2011 tarihinde, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait İHA'ların yanlış istihbarat sonucu sivil olarak değerlendirilen bir grup insanı hedef alarak gerçekleştirdiği hava saldırısıyla meydana gelmiştir. Bu hava saldırısında 34 sivil hayatını kaybetmiş ve bölgede büyük bir infial oluşmuştur. Roboski Faciası, Türkiye'nin modern tarihindeki en büyük sivil kayıplardan biri olarak kayda geçmiştir.

2.3) İnceleme ve Soruşturma Aşamaları

Facianın ardından olayla ilgili çeşitli inceleme ve soruşturma süreçleri başlatılmıştır. Hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken bu olay, insan hakları savunucuları ve birçok sivil toplum kuruluşunun talebiyle detaylı bir şekilde araştırılmıştır. Roboski Faciasıyla ilgili yapılan incelemeler, askeri operasyonun yasallığı, istihbarat paylaşımının değerlendirilmesi, hayatını kaybedenlerin kimliklerinin belirlenmesi ve olayın yargı süreci gibi farklı boyutları ele almıştır.

2.4) Roboski faciasının mağdurlarının yakınları, yaşadıkları acı ve adaletsizlik karşısında bir dizi eylemde bulunabilirler:

Hukuki Destek Arayışı: Bu kişiler, hukuki süreçte adil bir mücadele vermek için avukat veya hukuk danışmanlarından destek alabilirler. Yasal haklarını ve durumlarını değerlendirmek, yasal adımları atmak ve başvurularını yapmak adına bir uzmanın rehberliği önemli olabilir.

Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İletişim: Mağdur yakınları, insan hakları örgütleri veya sivil toplum kuruluşlarıyla iletişime geçerek destek ve yardım talep edebilirler. Bu kuruluşlar, bu tür durumlarda rehberlik ve dayanışma sağlayabilirler.

 

Kamuoyunu Bilgilendirme: Facianın detayları, yaşanan adaletsizlikler ve mağduriyetler hakkında kamuoyunu bilgilendirmek önemlidir. Medya, sosyal medya veya kamuya açık platformlarda bu konuda bilinçlendirme yapmak, dikkat çekmek ve destek toplamak adına etkili olabilir.

 

Siyasi Temaslarda Bulunma: Mağdur yakınları, konuyu siyasi temsilcilerle paylaşarak bu durumun üzerinde daha fazla farkındalık yaratmaya çalışabilirler. Yerel veya ulusal düzeydeki siyasi liderlerle görüşerek destek ve adalet taleplerini iletebilirler.

 

Uluslararası Platformlarda Seslerini Duyurma: Mağdur aileler, uluslararası insan hakları kuruluşları veya uluslararası platformlarda bu durumu dile getirerek dikkat çekmeye çalışabilirler. Uluslararası kamuoyunun ve kuruluşların desteği, ulusal düzeyde adalet arayışlarını destekleyebilir.

 

Barışçıl ve Hukuka Uygun Eylemler: Adalet taleplerini barışçıl ve hukuka uygun biçimde ifade etmek, toplumun genel desteğini ve dikkatini çekebilir. Barışçıl protestolar, etkinlikler veya toplumsal bilinçlendirme kampanyaları bu süreçte kullanılabilir.

 

Her bir aile veya mağdur yakını kendi durumunu değerlendirerek, hukuki, sosyal ve siyasi anlamda yapabilecekleri adımları belirleyebilir. Ancak bu süreçte hukuk kurallarına uygunluk, barışçı ve hukuka saygılı bir yaklaşım önemlidir.

 

3.) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak Sınırları İçinde Gerçekleşen Hava Saldırısına İlişkin Anayasa Mahkemesine yapılan Başvurusunun Özeti

Bu özet, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 2011'de Irak sınırları içinde terör örgütüne yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısı sonucunda 34 ölüm ve 4 yaralanmanın yaşandığı vakayı özetlemektedir.

 

2014 yılında Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru, hukuki bir sürecin başlangıcını oluşturmuştur. İlgili başvuru, eksiklikler nedeniyle başvurucu vekiline bildirilmiş, ancak vekil tarafından düzeltmeler için belirlenen süre aşılmıştır. Dosya, İkinci Komisyon tarafından kabul edilebilirlik incelemesi için değerlendirilmiş ve Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesine karar verilmiştir. Adalet Bakanlığı'nın görüşü alınmış, başvurucu vekiline iletilmiş ve başvurucular da bu görüşe karşı beyanda bulunmuşlardır.

 

Başvuru, 28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak'ın Uludere ilçesi ve Irak sınırları içinde gerçekleşen bir olaya dayanmaktadır. İnsansız Hava Araçları tarafından tespit edilen bir grubun terör örgütü mensupları olduğu düşünülerek düzenlenen hava harekâtı sonucunda, başvurucuların yakınlarından 34 kişi hayatını kaybetmiş, 4 kişi ise yaralanmıştır.

 

Olaya ilişkin yapılan soruşturmalar, yetkisizlik ve görevsizlik kararları ile sonuçlanmış ve bu süreç Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na yönlendirilmiştir. Yapılan soruşturmalar neticesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli olan beş şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar alınmıştır.

 

Başvurucular, bu karara itiraz etmiş ve askeri mahkemelerce yapılan incelemeler sonucunda itirazları reddedilmiştir. Başvurucular, 18 Temmuz 2014 tarihinde doğrudan Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş ancak yapılan ön incelemede eksiklikler tespit edilmiştir. Mahkeme, başvuruculara eksikliklerini gidermek için belirlenen süreyi tanımış, ancak vekil bu süreyi aşmıştır.

 

Eksikliklerin giderilmesi sonrasında başvurucu vekili, eksikliklerin süresinde tamamlanmamasının sebebini belirtmemiş, ancak daha sonra sağlık ve güvenlik mazeretiyle gecikmenin yaşandığını belirtmiştir. Vekilin sunmuş olduğu sağlık raporu, vekaletnamenin ibraz edilemediği ve güvenlik durumunun eksikliklerin giderilmesini zorlaştırdığına dair bilgi vermemiştir.

Mahkeme, bu özel olaya ilişkin başvuruyu inceleyerek bir karar vermiştir. Bu kararın hukuki dayanağı, Türk Ceza Kanunu'nun belirli maddeleri, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddeleri ve Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun ilgili hükümleridir. Mahkeme, 24 Şubat 2016 tarihinde yaptığı toplantıda başvuruyu değerlendirip kararını vermiştir. Bu değerlendirme sürecinde hangi yasal düzenlemelerin temel alındığı ve hangi kanun maddelerinin incelendiği belirtilmiştir.

 

4.) Anayasa Mahkemesi Başvuru Süreci ve Değerlendirme Kriterleri

Anayasa Mahkemesi Kanunu, bireysel başvuruların nasıl yapıldığına dair detaylı kurallar içermektedir. Bu kurallar, bireysel başvuruların zamanında, eksiksiz ve belirli şartlara uygun olarak yapılmasını sağlamak üzere düzenlenmiştir. Bu şartların yerine getirilmemesi, başvurunun reddedilmesine yol açabilir.

 

Bireysel başvuruların usule uygunluğunu değerlendirmede önemli bir unsur, başvurucunun belirlenen süre içerisinde gerekli belgeleri ve bilgileri eksiksiz olarak sunması gerekliliğidir. Eğer başvuru belirli eksiklikler içeriyorsa, Anayasa Mahkemesi Kanunu ve İçtüzük, eksikliklerin giderilmesi için başvurucuya belirli bir süre tanır.

 

Ancak, bu süre içinde eksikliklerin giderilmemesi veya geçerli bir mazeret sunulamaması durumunda, başvurunun reddedilmesi gündeme gelebilir. Mazeretler genellikle sağlık sorunları veya belirli zorlayıcı durumlar olarak kabul edilir. Ancak, sunulan mazeretlerin başvurunun usule uygunluğunu etkileyebilmesi için geçerli olması ve eksikliklerin giderilmesini engelleyecek ciddi bir durumu göstermesi gerekir.

 

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruları incelerken başvurunun usule uygun yapılıp yapılmadığını ve eksikliklerin giderilip giderilmediğini değerlendirir. Başvurucuların belirlenen süre ve kurallara uygun olarak başvurularını yapmaları ve gerektiğinde eksiklikleri zamanında tamamlamaları büyük önem taşır.

 

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesi ile İçtüzük hükümleri, bireysel başvuruların usule uygunluğunu belirler. Bu hükümler, başvuru sürecindeki düzenin sağlıklı işlemesi adına önem arz eder.

 

Özellikle, başvuru sahibi veya onun avukatı gibi temsilciler, başvuru süresini aşmalarının nedenlerini açıklamak zorundadır. Ancak, bu süreçte, temsilcilerin de geçerli bir mazeretlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini anlamak önemlidir. Çünkü temsilci veya avukatın geçerli bir mazereti dikkate alınmazsa, başvurunun süresinde yapılmış olmasına rağmen bu durum, başvurucunun Anayasa Mahkemesi'ne erişimini zorlaştırabilir ve hakkın kaybedilmesine neden olabilir.

 

Başvurucu veya vekili, belirli bir eksiklikle ilgili olarak verilen süre içinde eksiklikleri tamamlamazsa ve bunun için geçerli bir mazeret sunmazsa, başvurunun reddedilme ihtimali ortaya çıkar.

 

Bu kapsamda, başvuru sürecinde belirlenen kurallara uygun olarak süresinde eksikliklerin giderilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi için gerekli olan ön koşulların yerine getirilmemesine neden olabilir ve bu da başvurunun reddedilmesine yol açabilir.

 

Yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda, Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararda eksikliklerin giderilmemesi ve geçerli bir mazeretin sunulmaması nedeniyle başvurunun reddedildiği ifade edilmiştir.

 

Ayrıca, karşı oyu belirten ve bu karara katılmayan bir kişinin görüşü de metinde belirtilmiştir: Osman Ali Feyyaz PAKSÜT.

 

5.Anayasa Mahkemesi Başvuru Süreci

5.1Bireysel Başvurunun Yapılması

Roboski Faciasının ardından bazı aileler, yaşanan olayın hukuki boyutunu değerlendirmek ve adalet arayışında bulunmak amacıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Bu başvurular, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 148. maddesi uyarınca gerçekleştirilen bireysel başvuru mekanizması çerçevesinde yapılmıştır.

5.2Kabul Edilebilirlik Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi, yapılan başvuruları kabul edilebilirlik açısından değerlendirmiştir. Başvuruların incelenmesi aşamasında, başvuruların usul ve esaslara uygunluğu, başvuru sahiplerinin mağduriyet iddialarının ciddiyeti ve başvurunun zamanında yapılıp yapılmadığı gibi kriterler göz önünde bulundurulmuştur. Mahkeme, kabul edilebilirlik değerlendirmesi sonucunda başvuruların bir kısmını kabul edip inceleme aşamasına almış, bir kısmını ise reddetmiştir.

5.3Eksikliklerin Giderilmemesi ve Red Kararı

Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı değerlendirmeler sonucunda bazı başvurular, eksikliklerin giderilmemesi nedeniyle reddedilmiştir. Eksikliklerin giderilmemesi, başvurunun Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi için gerekli olan koşulların sağlanamaması anlamına gelir. Bu durumda, başvuru sahiplerine eksikliklerin giderilmesi için belirli bir süre verilebilir. Ancak eksikliklerin bu süre içerisinde giderilmemesi durumunda başvuru reddedilir.

5.4Karşı oy ve Farklı Görüşler

Anayasa Mahkemesi'nin karar sürecinde mahkeme üyeleri arasında farklı düşünceler ve karşı oylar olabilir. Karşı oy, mahkeme üyelerinden bir veya birkaçının, çoğunluk tarafından kabul edilen karara karşı farklı bir görüş belirtmesidir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın gerekçeleri, karşı oyları da içerecek şekilde açıklanır ve kayıtlara geçirilir.

 

6.Anayasa Mahkemesi'nin değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi'nin değerlendirmesi, 28 Aralık 2011'deki Roboski faciasına ilişkin bireysel bir başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu başvuru, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin olayda sivil bir gruba yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısının yol açtığı ölüm ve yaralanmaların Anayasa'nın 17. maddesi olan yaşam hakkı ve insan haysiyetine uygun olmayan muamele yasağını ihlal ettiği iddiasıyla gerçekleşmiştir.

 

Başvurucular, olayın ardından yapılan soruşturmaların yetersiz olduğunu, yaşanan trajediye ilişkin etkili bir araştırma yapılmadığını, yaralanan kişilere gerekli tedavinin yapılmadığını ve insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını ileri sürerek, yaşam hakkının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.

 

Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin incelemesi sırasında başvurunun eksiklikler içerdiği tespit edilmiş ve başvurucuya gerekli belgeleri tamamlama için bir süre tanınmıştır. Bu süre içinde eksikliklerin giderilmemesi veya geçerli bir mazeret sunulmaması nedeniyle başvurunun kabul edilebilirlik şartlarına uygun olmadığına karar verilmiştir. Başvurucunun sağlık raporu ve belirtilen eksikliklerin giderilmemesi, başvurunun reddedilmesinde etkili olmuştur.

 

Başvurucuların avukatı, belirtilen eksiklikleri zamanında tamamlamamış olmasının sebebini sağlık ve güvenlik gerekçeleriyle açıklamıştır. Ancak bu mazeretin başvurunun değerlendirilmesi için gerekli olan süre ve koşulları karşılayıp karşılamadığı konusunda yeterli bilgi veya belge sunmamıştır.

 

Anayasa Mahkemesi'nin çoğunluk görüşü, eksikliklerin süresinde tamamlanmaması ve geçerli bir mazeretin sunulmaması nedeniyle başvurunun reddedilmesi yönünde olmuştur. Ancak bu karara katılmayan bir üye, sürelere uymanın hukuk güvenliği açısından önemli olduğunu ve sürelerin hak arama özgürlüğü ve mahkemeye erişim hakkıyla orantılı olması gerektiğini belirtmiştir.

 

Bu süreçte, başvurucuların belirlenen kurallara ve sürelere uygun olarak başvuruda bulunmaları ve gerektiğinde eksiklikleri zamanında tamamlamaları önem taşımaktadır. Başvurunun reddedilmesindeki ana neden, eksikliklerin belirlenen süre içinde giderilmemesi ve geçerli bir mazeretin sunulmaması olmuştur. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, belirli şartların sağlanmaması durumunda başvurunun reddine ilişkin hukuki prosedürleri yansıtmaktadır.

 

7.AİHM Kararı ve Yansımaları

7.1AİHM Kararının Aileler ve Toplum Üzerindeki Etkileri

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Roboski Faciası ile ilgili olarak yapılan başvuruları incelemiş ve kararını açıklamıştır. Bu kararın duyurulması ve mahkeme tarafından verilen kararın aileler ve genel olarak toplum üzerindeki etkileri oldukça derin olmuştur. AİHM’nin verdiği kararın adalet arayışında bulunan aileler üzerindeki duygusal, psikolojik ve sosyal etkileri incelenmiştir. Ayrıca bu kararın toplum nezdinde yarattığı tartışmalar ve insan hakları alanında önemli bir dava olarak nasıl değerlendirildiği üzerine çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır.

7.2Adalet Arayışının Devamı ve Baro'nun Rolü

AİHM kararının ardından, Roboski Faciasında adalet arayışı devam etmiştir. Bu süreçte, avukatlar ve insan hakları savunucuları, AİHM kararının uygulanması ve hukuki süreçlerin takibi için aktif bir rol oynamıştır. Baro ve sivil toplum örgütleri, ailelerin hukuki haklarının korunması ve adaletin sağlanması amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunmuş ve süreci yakından takip etmiştir.

 

8.Baro'nun Misyonu ve Görevleri

8.1Baro'nun Temel Görevleri

Barolar, hukukun üstünlüğünü sağlamak, adaleti temin etmek ve avukatların mesleki etik değerlerine uyumunu sağlamak amacıyla çeşitli görevleri yerine getirirler. Bu görevler arasında şunlar bulunmaktadır:

8.2Avukatların Lisanslama ve Etik Kurallar

Baro, avukatların mesleki standartlara uygunluğunu sağlamak ve mesleklerini icra ederken etik kurallara uyumunu denetlemekle sorumludur. Bu kapsamda lisanslama süreçleri, avukatlık mesleğine kabul kriterleri ve meslek içi etik kuralların belirlenmesi gibi işlevleri bulunmaktadır.

8.3Mesleki Gelişim ve Eğitim

Baro, avukatların mesleki gelişimini desteklemek ve sürekli eğitimlerle bilgi düzeylerini güncel tutmalarını sağlamak amacıyla çeşitli eğitim programları düzenler. Bu programlar, yasal değişiklikler, yeni yargı pratikleri ve mesleki becerilerin geliştirilmesi gibi konuları içerebilir.

8.4Avukat Haklarının Korunması ve Topluma Hukuki Yardım

Baro, avukatların mesleki haklarını korumak, haksız uygulamalara karşı mücadele etmek ve topluma hukuki yardım sağlamakla yükümlüdür. Bu çerçevede, hukuki danışmanlık, toplumun hukuki bilincini artırma faaliyetleri ve maddi olarak desteklenmeye ihtiyacı olan kişilere ücretsiz hukuki yardım gibi hizmetler sunulabilir.

 

9.Sonuç ve Değerlendirme

9.1) Roboski Faciası: Hukuki Boyut ve Adalet Arayışı

Roboski Faciası hem hukuki hem de insani boyutlarıyla derin yaralar açmış bir olaydır. Hukuki açıdan, yaşananlar birçok soruyu gündeme getirmiş, adalet arayışını ve hukukun rolünü sorgulatmıştır. Bu facia, hukuki açıdan incelendiğinde, devletin sorumluluğu, hukuki süreçlerin işleyişi ve adaletin sağlanması gibi temel konuları gündeme getirmiştir.

9.2) Baro'nun Rolü ve Önemi

Barolar, Roboski Faciası gibi travmatik olaylarda adaletin sağlanmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Barolar, hukuki süreçlerin doğru işlemesi için gerekli denetimleri yaparak adil bir yargılama sürecinin sürdürülmesine katkıda bulunur. Ayrıca, hukuki destek sağlayarak mağdurların haklarını korur ve topluma hukuki bilinci artırma konusunda önemli bir misyon üstlenir.

9.3) Hukukun Toplumsal Etkisi ve Gelecek Perspektifi

Roboski Faciasının hukuki boyutunun değerlendirilmesi, hukukun toplumsal etkilerini anlamak açısından önemlidir. Toplumun adalet duygusunu güçlendirmek, hukukun tüm kesimlere eşit ve adil bir şekilde ulaşmasını sağlamak önemlidir. Gelecek perspektifinde, benzer trajik olayların önlenmesi ve hukukun daha etkin bir şekilde işlemesi için çözüm odaklı adımların atılması gerekmektedir.

9.4) Verilen Kararın İncelenmesi: Başvurunun Usul Eksikliği Nedeniyle Reddedilmesi

Karar, belirli bir olaya ilişkin yapılan bireysel başvurunun kabul edilip edilmeyeceğiyle ilgilidir. Başvurucular, devletin belirli bir olayda kasten öldürmeme ve orantısız güç kullanmamaya ilişkin negatif yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve etkili bir soruşturma yapılmadığını iddia etmektedirler.

Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin değerlendirmesi sonucunda, bu başvurunun usul eksikliği nedeniyle reddedilmesine karar verilmiştir. İlgili yasal düzenlemelere göre, bireysel başvurularda başvuru süresinde eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Bu süre, başvurucuya belirli durumlarda uzatılabilir, ancak bunun için geçerli ve makul bir mazeret sunulması gerekmektedir.

 

Başvurucuların temsilcisi, eksikliklerin gecikmesine neden olan bir mazeret ortaya koymuş olsa da, Anayasa Mahkemesi tarafından bu mazeretin yeterli bulunmadığına hükmedilmiştir. Dolayısıyla, temsilcinin sunduğu mazeret, eksikliklerin giderilmesindeki gecikmeyi haklı çıkarmaya yetmemiştir.

 

Mahkeme, eksikliklerin giderilmediği gerekçesiyle başvuruyu reddetmiş ve yargılama giderlerini başvurucuların üzerinde bırakmıştır. Bu karar, usul eksikliği nedeniyle verilmiş olup, başvurunun olayın esasıyla ilgili değil, başvuru sürecinin usule uygun olarak yürütülüp yürütülmediğiyle alakalıdır. Başvurucuların iddia ettiği temel hak ihlalleri veya olayın mahiyetiyle ilgili değildir. Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, başvurunun belirli süre ve usul kurallarına uygun olarak yapılmaması nedeniyle başvuru reddedilmiş ve yargılama giderleri başvurucuların sorumluluğuna bırakılmıştır. Bu durum, başvuru sürecindeki usul kurallarının önemini ve bireysel başvuruların yapılma şeklinin ve süresinin önemini vurgulamaktadır.       

9.5) Bağımsız bir soruşturma ve kapsamlı bir inceleme gereklidir

Roboski faciasının sorumluluğuyla ilgili kesin bir değerlendirme yapmak için bağımsız bir soruşturma ve kapsamlı bir inceleme gereklidir. Bu süreçte istihbaratın rolü, olayın gerçekleşme sürecindeki rolleri ve bu konudaki tüm detaylar detaylı bir şekilde ele alınmalıdır. Bu değerlendirme yapılmadan kesin bir sorumluluk atfetmek yanlış olabilir.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Roboski davasını belgelerin iki gün geciktiği gerekçesiyle reddetmesi, belge sunum süresiyle ilgili bir prosedür hatasından kaynaklanmaktadır. AİHM’nin, başvuruda bulunan avukatların eksik veya gecikmiş belgeleri mahkemeye sunmaları nedeniyle bu davanın reddedilmesine karar verdiği bilinmektedir.

Barolar, avukatların mesleki standartlara uygun bir şekilde çalışmalarını sağlamak, hukuki sistemin düzenli ve etik bir şekilde işlemesini temin etmek ve kamu yararını korumak için önemli bir rol oynarlar.

 

İstihbarat zaafiyetleri bu abğlamda araştırılmalıdrı, zira istihbarat süreçlerinde çeşitli noktalarda zaaflar ortaya çıkabilir ve genellikle birden fazla faktörün etkileşimiyle meydana gelir. Bu tür zayıflıkların tespiti ve düzeltilmesi, daha etkili istihbarat toplama ve analiz yöntemlerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir. İstihbarat süreçlerindeki bu zayıflıklar, çeşitli sebeplerden kaynaklanabilir ve istihbarat teşkilatlarının daha iyi sonuçlar elde etmesini engelleyebilir. Bu nedenle, bu zaafiyetlerin tespit edilmesi ve giderilmesi, istihbaratın kalitesini artırmak ve güvenlik açıklarını en aza indirmek için hayati öneme sahiptir.

 

9.6) Roboski faciasının mağdurlarının destek

Roboski faciasının mağdurlarının yakınları, yaşadıkları adaletsizlik karşısında hukuki destek arayışında olabilir, avukat veya hukuk danışmanlarından yardım alarak yasal haklarını savunabilirler. Ayrıca, insan hakları örgütleriyle iletişime geçerek destek talep edebilir, medya ve sosyal medya aracılığıyla yaşadıkları mağduriyeti kamuoyuna duyurabilirler. Siyasi temsilcilerle görüşerek konuyu gündeme getirebilir ve uluslararası platformlarda durumu dile getirerek destek arayışında bulunabilirler. Bu süreçte barışçıl eylemler düzenleyerek dikkat çekebilirler ve her aile veya mağdur yakını kendi durumunu değerlendirerek uygun adımları belirleyebilir, ancak hukuk kurallarına uygunluk ve barışçıl bir yaklaşım önemlidir. 

 

29 Aralık 2023, Lüksemburg

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}