Kızıldeniz Krizi:
Husi
Hareketinin Deniz Ticaretine Etkisi
Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
Özet:
Son zamanlarda Yemen'de-ki Husi hareketinin, Kızıl-deniz bölgesindeki ticaret gemilerine yönelik saldırıl-arı, uluslararası ticaretin önemli bir arterini ciddi şekilde tehdit
etmektedir. Bu saldırılar, Avrupa ile Afrika, Ortadoğu ve
Güneydoğu Asya ülkelerini birbirine bağlayan yol üzerinde büyük bir ekonomik darbe oluşturmuş ve kargo trafiğinde %35'e varan düşüşlere sebep olmuştur. Büyük nakliye şirketleri, riskli bölgeleri
atlayarak rotalarını değiştirmeye başlamıştır; bu da alternatif teslimat yollarının kullanılmasını ve deniz taşımacılığı sigorta maliyetlerinde artışı beraberinde getirebilir.
Giriş:
Kızıldeniz, dünya ticaretinin %10-15'ini oluşturan önemli bir geçiş bölgesidir ve bölgedeki Husi hareketinin saldırıları, stratejik coğrafyanın ekonomik ve lojistik dengesini ciddi şekilde
etkilemektedir. Husi hareketi, Yemen'in kuzeyinde yaşayan Zeydi Şii Müslüman azınlığın temsilcisi olarak özerklik hedefi doğrultusunda faaliyet göstermektedir. Silahlı mücadele yoluyla kuzey
bölgelerini kontrol altına alan grup, uluslararası alanda geniş bir koalisyonun oluşmasına yol açmıştır.
Krizin Analizi:
Husi
hareketinin Kızıldeniz bölgesinde ticari gemilere yönelik saldırıları, uluslararası ticaretin önemli bir kanalını tehdit etmektedir. Bu saldırılar, Avrupa ile Afrika, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya
ülkelerini birbirine bağlayan bu ticaret yolunda ciddi bir darbe oluşturmuştur. Özellikle deniz taşımacılığını riske atan bu saldırılar, kargo trafiğinde önemli bir düşüşe neden olmuştur. Büyük
nakliye şirketleri, riskli bölgeleri atlayarak rotalarını değiştirmeye başlamış ve bu da alternatif teslimat yollarının kullanılmasını ve deniz taşımacılığı sigorta maliyetlerinde artışı beraberinde
getirebilir.
Kızıldeniz, küresel ticaretin önemli bir parçasıdır ve bu bölgedeki Husi hareketinin saldırıları, stratejik konumunun yanı sıra ekonomik ve lojistik dengeleri de etkilemektedir. Husi hareketi,
Yemen'in kuzeyindeki Zeydi Şii Müslüman azınlığı temsil etmekte olup, özerklik talepleri doğrultusunda faaliyet göstermektedir. Bu grup, kuzey bölgelerdeki kontrolünü artırmış ve uluslararası alanda
çeşitli aktörlerle çatışmıştır.
Özellikle, Husi hareketinin İsrail'e yönelik saldırıları, bölgedeki ticari gemilere düzenli saldırılarla devam etmiş ve Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin bölgedeki deniz
taşımacılığının güvenliğini sağlama amacıyla askeri operasyonlarını artırmalarına yol açmıştır. Ancak, bu krizin küresel ekonomi ve lojistik üzerindeki etkileri, nakliye maliyetlerinde belirgin bir
artışa neden olabilecek boyutta değildir.
Husilerin Deniz Ticaretine Etkisi ve Kızıldeniz Krizi: Jeopolitik ve Ekonomik Dinamikler
Son
dönemde, Yemen'de yaşanan Husi hareketinin, Kızıldeniz üzerindeki ticaret gemilerine yönelik saldırıları, uluslararası ticaretin kritik bir aksını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu olaylar, Avrupa
ile Afrika, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya arasındaki önemli bir ulaşım yolu olan Kızıldeniz rotasını önemli ölçüde etkilemiştir. Bu durum, kargo trafiğindeki ciddi düşüşlerle birlikte büyük nakliye
şirketlerinin rotalarını değiştirme eğilimine girmesiyle sonuçlanmıştır. Bunun doğal bir sonucu olarak, alternatif teslimat yollarının kullanımı artacak ve deniz taşımacılığı sigorta maliyetleri
potansiyel olarak yükselecektir.
Kızıldeniz'in dünya ticaretindeki %10-15'lik payı, bölgedeki olayların etkisinin ne kadar kritik olduğunu göstermektedir. Özellikle petrolün günlük geçişinin büyük bir bölümü bu
rotadan gerçekleşmekte ve bu da Husi hareketinin deniz güvenliğini tehdit etmesiyle petrol fiyatlarında artışlara sebep olabilmektedir. Yakın tarihlerde yaşanan olaylar, bu durumun bir örneği olarak,
bölgedeki olaylarla ilişkili olarak petrol fiyatlarının hızla yükseldiğini göstermiştir.
Husi
hareketi, Yemen'in kuzeyinde Zeydi Şii Müslüman azınlığa dayanan silahlı bir grup olup, ülkenin nüfusunun önemli bir bölümünü temsil etmektedir. Hareket, özerklik talepleriyle ortaya çıkmış ve
bölgedeki siyasi dengeleri değiştirmiş, uluslararası alanda önemli bir koalisyon oluşturulmasına sebep olmuştur.
Yemen'deki iç çatışma, farklı kesimlerin bölünmüşlüğüne işaret etmektedir. Husilerin Suudi Arabistan ve İran gibi dış destekçileri bulunmaktadır. Aynı zamanda, Güney Geçiş Konseyi
(STC) gibi diğer aktörler de iç siyasi dengeleri etkilemektedir. Husiler, merkezi hükümetin bölgeyi İslamlaştırma çabalarına karşı çıkarak, dini bir söylemle hareket etmektedir.
Bu
çatışma sadece siyasi ve ekonomik bir boyutta değil, aynı zamanda insani bir krize de işaret etmektedir. Yemen'deki savaşın başlangıcından bu yana binlerce çocuğun hayatını kaybettiği veya sakat
kaldığı bilgileri, çatışmanın insani boyutunun ne kadar acı verici olduğunu gözler önüne sermektedir.
Krizin başlangıcı, Husilerin 19 Ekim 2023'te İsrail'e yönelik füze ve drone saldırılarını artırmasıyla belirginleşmiştir. Husilerin bu saldırıları, Gazze'deki İsrail operasyonlarına
bir tepki olarak gelmiş ve bu durum, deniz ticaretine yönelik saldırıların da artmasına sebep olmuştur. Sivil gemilere yönelik bir dizi saldırı, özellikle 26 Aralık'ta Ensar Allah grubunun Birleşik
konteyner gemisine yönelik saldırısı, krizin boyutunu göstermektedir. Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere yönelik yüzlerce saldırı gerçekleştirdiği bilgisi, ciddiyeti bir kez daha ortaya
koymaktadır.
ABD'nin Refah Nöbetçisi Operasyonu gibi girişimler, uluslararası toplumun deniz ticaretinin güvenliğini sağlama çabalarının bir yansımasıdır. Şu anda, Kızıldeniz'de güvenliği
sağlamak için ciddi bir ABD askeri varlığı bulunmaktadır. Bu durum, deniz ticaretine yönelik olası tehditlere karşı önlem almayı ve gemilerin güvenli seyrini sağlamayı amaçlamaktadır.
Krizin ekonomik etkileri, nakliye maliyetlerinde artış ve rotaların değişmesi gibi sonuçlar doğurmuştur. Ancak, bu etkilerin ürün fiyatlarına büyük ölçüde yansıması beklenmemektedir.
ABD ve müttefiklerinin güvenlik tedbirleri almasıyla Kızıldeniz'deki deniz trafiğinin normale dönmesi beklenirken, bazı şirketler alternatif yolları düşünmeye başlamıştır.
Sonuç:
Kızıldeniz krizi, Husilerin İsrail'e yönelik başlattığı ve ticari gemilere yönelik sürekli saldırıları içeren bir durum olarak kendini göstermektedir. Bu olaylar, Amerika Birleşik Devletleri ve
müttefiklerinin, nakliye güvenliğini sağlama amacıyla operasyonlarını artırdığı bir sürece neden olmuştur. Ancak, krizin küresel ekonomi ve lojistik üzerindeki etkileri, nakliye maliyetlerinde %15'i
geçmeyecek oranda bir artışa neden olabilir. Bu oran, mevcut durumun ticari maliyetlere etkisini belirlemek açısından önemlidir ve şimdilik bu seviyelerde kalması beklenmektedir.
Özellikle, İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü operasyonlar ve Filistin-İsrail çatışmasına dair siyasi çözüm, Kızıldeniz'de yeniden istikrarın sağlanmasında kritik bir role
sahiptir. Bu tür bir siyasi çözüm, bölgedeki gerilimi azaltabilir ve dolayısıyla ticaretin normal seyrine dönmesini kolaylaştırabilir. Uluslararası toplumun bu bölgedeki çatışmalara yönelik
diplomatik ve siyasi çözüm girişimleri, bölgenin istikrarı ve deniz ticaretinin güvenliği açısından hayati önem taşımaktadır.
Kriz
sürecinde, şirketlerin, güvenlik risklerine karşı adaptasyon amacıyla rotalarını değiştirme eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum, deniz taşımacılığı yerine demiryolu ve hava yollarını
kullanma eğilimini artırabilir. Ancak, zamanla güvenlik önlemlerinin etkili olması ve siyasi istikrarın sağlanmasıyla birlikte, deniz ticaretinin normale dönmesi beklenmektedir. Krizin etkisi göz
önüne alındığında, ticaret yollarının alternatif rotalara yönlendirilmesi ve demiryolu ile hava taşımacılığının artırılması gibi önlemler, şirketlerin bu krize karşı adaptasyonunu yansıtmaktadır.
Ancak ticaretin eski haline dönmesi, kriz sonrası sürecin yönetilme şekline bağlı olacaktır.
Kızıldeniz krizi, uluslararası ilişkilerde ve bölgesel güvenlik dinamiklerinde önemli bir değişim potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, çözüm arayışları ve diplomatik girişimler,
bölgesel ve küresel istikrar açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu kriz, sadece bölgesel güvenlik meselesi olmaktan çıkıp uluslararası ticaretin dengelerini ve geleceğini de etkileme potansiyeline
sahiptir. Kızıldeniz'deki krizin etkilerinin derinliği ve süresi hala belirsizdir. Ancak, uluslararası toplumun çabalarıyla bu krizin
aşılması ve deniz ticaretinin güvenliği konusundaki adımların atılması için umut vardır.
28
Aralık 2023, Lüksemburg