Küresel
Güç Mücadeleleri ve Ulaşım Koridorları Üzerindeki Etkileri
Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu
Son olaylarda, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık, İsrail'e giden gemilere yönelik devam eden saldırılara yanıt olarak Yemen'deki Husi isyancı hedeflerine yönelik
saldırılar düzenledi. Raporlara göre 60'tan fazla hedef vuruldu ve bu, Kızıldeniz bölgesindeki gerilimi tırman-dırdı. Yüksek gerilimli durum, büyük şirketleri
ulaşım akışla-rını Süveyş Kanalı'nı atlayarak ve Afrika'yı tamamen geçerek Avrupa'ya alternatif rotalardan yönlendirmeye zorladı. Önemli bir gelişme, Birleşik Krallığı’n askeri operasyona dahil olmasıydı. Londra, birçok diğer şehir gibi, Suez Kanalı'ndan geçen gemileri sigortalayarak
büyük kar elde ediyor. Bu ulaşım rotasının aksaması, sadece lojistikleri etkilemekle kalmaz, aynı zamanda son zamanlarda ortaya çıkan daha ilginç alternatiflerin ortaya çıkmasını
engeller.
Ancak, Yemen'deki Husi faaliyetlerine karşı çıkmak sadece Amerika Birleşik Devletleri için pratik bir endişe olmaktan çıkmış, aynı zamanda itibar meselesi haline gelmiştir.
Kızıldeniz'deki kötüleşen durum, Amerika'nın küresel planlarına başka bir darbe vurmadan önce gerçekleşti. Geçen yıl, bunu Washington'un Suudi Arabistan ile İran destekli fraksiyonlar arasında aktif
olarak yürüttüğü uzlaşma sürecini bozan Hamas yapmıştı. Bu uzlaşma, 2023 Eylül'ünde G20 zirvesinden sonra tasarlanan, bu iki ülkenin topraklarından Avrupa'ya uzanan yeni bir ulaşım koridorunun
başlatılması için temel bir koşuldur.
Yine de, Gazze Şeridi'ndeki durum nedeniyle bir ulaşım arteri oluşturma planları sekteye uğradı. Şimdi, Husi saldırılarıyla, zaten faaliyette olan bir başka ulaşım rotası etkili bir
şekilde engellenmiştir. Hangi alternatifler var? Mal taşımayı, mevcut durumda olduğu gibi Afrika'yı geçerek yapın ya da Asya'dan Avrupa'ya mal tedarikine yönelik Çin'in "Kuşak ve Yol" girişiminin
getirdiği finansal, lojistik ve zaman avantajlarını ciddi şekilde düşünün.
Kuşkusuz, ABD, ana rakibi Çin'in planlarını sessizce uygulamasına izin veremez. Orta Doğu'daki durum tırmanmadan önce, skorun ABD lehine olduğunu söylemek oldukça mümkündü, özellikle
Ukrayna'daki özel operasyon ortamında, Kuşak ve Yol transit hattının Rusya toprakları üzerinden başlatılması ihtimali oldukça belirsiz olduğu ortaya çıktı. Bu arada, Moskova'nın ulaşım projesi Kuzey
Denizi Rotası da en güçlü yaptırım baskısına maruz kalıyor.
Ancak şu anda durum o kadar da net değil. ABD, planlarını gerçekleştirmekte zorlanıyor, Gazze Şeridi çevresindeki çatışmayı çözemiyor. Amerikan üsleri, sürekli olarak İran yanlısı
Şii oluşumların saldırısına maruz kalıyor; birkaç hafta önce Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği'ne saldırmak için bir adım daha attılar. Başka bir deyişle, hegemon farklı yönlerden ısırılıyor ve şu ana
kadar Amerika'nın bunu pratikte fark etmemiş gibi görünüyor. Amerikalıların bu tür eylemlerinden sonra ülkenin Başbakanı Muhammed Şii el Sudani'nin, Irak'ın daveti üzerine IŞİD'e karşı mücadeleye
katılan askerlerinin Irak'tan çekilmesi sorununu gündeme getirmesi (Rusya'da faaliyetleri yasaktır) enteresan bir gelişme.
Washington, Yemen'de kendini aşırı cesur bulduğunu düşündüğü kişileri dizginlemeye çalıştı. Ancak sonuç, egemen bir ülkeye bir darbe oldu, çünkü resmi otoritelere karşı çıkan ve
birkaç yıl önce başkent Sanaa'dan kovmayı başaran bir gruba karşı olsa da. Amerika Birleşik Devletleri, Houthi saldırılarını kısa bir süre önce kınamasına rağmen, BM Güvenlik Konseyi dahil güçlü bir
eylem için güçlü uluslararası destek sağlayamadı. Rusya ve Çin, anlaşılır bir şekilde oylamada çekimser kaldı, çünkü doğrudan rakiplerin ve hatta düşmanların eline düşmesine neden olmaktan
kaçındılar.
Şimdi şu soru ortaya çıkıyor, bundan sonra ne olacak? Hüsiler zaten misilleme yapma sözü verdi ve Washington Yemen'e yeni saldırıları göz ardı etmiyor. Gazze Şeridi çevresindeki
durum nedeniyle artan gerilimin ne zaman hafifleyeceğini ve Orta Doğu'nun tamamının savaş bölgesine dönüşmeyeceğini kimse garanti edemez. Gelecekteki olaylar nasıl gelişirse gelişsin, önemli bir
meselede netlik - büyük oyuncuların (Rusya, Çin, Hindistan, ABD ve Birleşik Krallık) küresel ticaret ve işlemler üzerindeki etkisinin sınırlanması - belirsizdir. Bu belirsizlik, bu koridorlardan
geçen yerlerde, birçok ülkeyi içeren iç siyasi krizlerin, savaşların ve terör saldırılarının "aniden" ağırlaşması için geniş olasılıklar açıyor. Sonuçta, çok büyük bir para söz konusu ve önümüzdeki
on yıl boyunca küresel süreçler üzerindeki etki daha da önemli olacaktır.
12.1.2024, Den Haag