Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Gizli servisler - Alman Federal İstihbarat Teşkilatı (BND)

 

I.) Gizli servisler - Alman Federalİstihbarat Teşkilatı (BND)   

A         

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

     I.) Alman  Federal İstihbarat Teşkilatı (BND)

İstihbarat servisleri söz konusu olduğunda, bazen terimler konusunda netlik yoktur. O zaman istihbarat servisi, gizli servis ve hatta gizli polisle eşitlenir veya karıştırılır. Avrupa Birliği ülkelerine bir göz atmak, kelimenin tam anlamıyla, istihbarat servislerinin faaliyetlerinin nelerden oluştuğu hakkında bir fikir edinmemize yardımcı olabilir. Fransa'da istihbarat servislerine "services de renseignement" (ayrıca: "bilgi servisleri") denirken, İngilizce konuşulan dünyada "istihbarat “tan bahsetmek sevilir. İstihbarat servislerinin birincil görevi bilgi toplamak, değerlendirmek ve iletmektir. Gizlilik onlar için önemli bir rol oynar, ancak bu asıl temel görev yerine bir amaca ulaşmak için bir yöntem veya araçtır. İstihbarat servisleri, örneğin muhbirleri korumak için bazı bilgileri gizli tutar. Federal Almanya Cumhuriyeti'nde üç istihbarat servisi vardır: iç istihbarat servisi olarak Anayasayı Koruma Dairesi, merkezi dış istihbarat servisi olarak Federal İstihbarat Servisi (BND) ve Askeri Kalkan Servisi (MAD) olarak Askeri istihbarattan sorumludur.

 

İstihbarat teşkilatlarının çalışmaları çoğunlukla gizli yürütülür. İstihbarat ve gizli servisler bu nedenle genellikle bir soğukluk ve gizem havasıyla çevrilidir. Ancak bu hizmetler tam olarak ne yapıyor? Almanya'da kaç tane var, nasıl farklılar ve çalışmalarının yasal dayanağı nedir? Gizli servislerin görevi, bilgileri gözetlemek, değerlendirmek ve iletmekten ibarettir. Kural olarak, gizli çalışırlar.  Özellikle bir demokraside hizmetlerinin bu nedenle daha sıkı anayasal kontrollere tabi olması gerektir.  Ancak gizli servislerin yürürlükteki yasalara uyup uymadığını kim kontrol ediyor? Bu soruların cevabını bu çalışmamda bulaçaksınız. 

 

II.) Dünyanın en eski ikinci mesleği

 

Bazı yazarlar, istihbaratı "dünyanın en eski ikinci mesleği" olarak adlandırıyor. Aslında, planlı istihbarat toplama biçimi olarak casusluğun uzun bir tarihi vardır. Öte yandan, devletin bilgi temininin bürokratik olarak organize edilmiş biçimi modern bir olgudur. Polisin modern öncesi biçimleri genellikle yalnızca suçluları kovuştururken, modern polis güçleri de bir suç işlenmeden önce önleyici tedbirler alma hakkına sahiptirler. Bunu yapmak için, gerektiğinde başvurabilmeleri için bilgileri toplamaları ve arşivlemeleri gerekir. Polis, istihbarat ve arşivler birlikte modernleşme adına birçok adım attıla. Zamanla, çoğu istihbarat teşkilatında hemen hemen aynı görünen organize bir bilgi yönetimi yapısı ortaya çıktı. 

 

2013'teki Snowden ifşaatları, Alman kamuoyunu Federal İstihbarat Servisi'nin (BND) Batı istihbarat servislerinin artan küresel gözetim uygulamalarına dahil olduğu konusunda bilinçlendirdi. Sonraki siyasi reform süreci, BND'nin gölgeli varlığına biraz ışık tuttu, ancak uzun süredir gecikmiş olan "hukukun üstünlüğü çitlemenin, Federal Anayasa Mahkemesi tarafından 19 Mayıs 2020 tarihli bir kararla ana hatlarıyla belirtilmesi gerekiyordu (BVerfGE 154, 152). Destansı genişlikte mahkeme, iletişim ilişkilerinin gizliliği ile bir demokrasinin kendini savunma yeteneği arasındaki gerilimi ayarlar. Ayrıca hüküm, istihbarat servislerinin hukuku hakkında dogmatik bir söylem başlatma fırsatı veriyor. 

 

Bu bilgi akışının kalbi istihbarat değerlendirmesidir. İstihbarat toplama yöntemleri ve açık araştırma ile toplanan veriler burada bir araya geliyor. Değerlendirmede veriler toplanır ve yorumlanır. İstihbarat, gelişmeler karşısında akıl yoluyla uyum sağlama, bilgiyi edinme ve tecrübeler ışığında uygulama yeteneğini ifade etmektedir. Bu haliyle istihbarat, en alt düzeyde bireyin günlük yaşantısından en üst düzeyde karmaşık devlet politikalarına kadar hayatın her alanında yer almaktadır. Kavram her şeyden önce zekânın kullanılmasıyla ilgilidir. İstihbarat akıl yürütme, plan yapma, problem çözme, soyut düşünme, karmaşık düşünceleri kavrama, çabuk öğrenme, tecrübelerden ders çıkarmayla ilgili zihinsel bir süreçtir. Milli güvenliği sağlamak adına rekabetçi ve kaotik uluslararası sistemdeki mücadelede devletler sürprizlerden kaçınmak adına muhtemel gelişmeleri önceden mümkün mertebe öngörmeye çalışırlar. Gelecekte ortaya çıkabilecek belirsizlikleri asgari düzeye indirmenin yolu ise yeni bilgilere dair haberlerin alınmasına bağlıdır. İstihbarat, üst düzey siyasi kararların alınması, oluşturulması ve yürütülmesinde siyasi karar alıcılara bu anlamda hayati destek sağlar. 

 

 

III.) İstihbarat servisleri ve gizli servislerinin eski zamanlardaki ve şimdiki halleri

 

Önemli bir ayrım, demokratik istihbarat servisleri ile diktatörlük gizli servisleri arasındaki ayrımla ilgilidir. Bu bağlamda, ilgili istihbarat servislerinin hukuk devleti denetiminin sorgulanması gerekmektedir. Örneğin, Nazi diktatörlüğü (1933-1945) altındaki Gizli Devlet Polisi (Gestapo) hiçbir yasal engel tanımıyordu. Yazarlar Heinrich Kluge ve Rudolf Krüger 1941 tarihli "Reichsbürgerkunde"lerinde bunu şöyle anlatıyorlar: "Toplumun koruyucusu olarak Gestapo, çıkarlarının gerektirdiği her yere müdahale etmek zorundadır. Bunun için ne yasal bir yetki ne de bir engel vardır. Yasal engel yok; dolayısıyla amacları, Alman halkının düzeninin herhangi bir bozulma ve yıkıma karşı iç güvenliğini sağlamaktır. Faaliyetleri normlarla sınırlanmamalı veya kısıtlanmamalıdır"

 

Bir başka gizli servis örneği, kendisini bir "proletarya diktatörlüğünde" "partinin kılıcı ve kalkanı" olarak tanımlayan Doğu Almanya'daki Devlet Güvenlik Bakanlığı' (MfS veya Stasi) dir. Stasi'nin yasal dayanağı, Ulusal Savunma Konseyi'nin asla yayınlanmayan bir tüzüğüydü. Bu nedenle çalışanlar, otoritenin görev ve yetkileri hakkında yalnızca belirsiz bir bilgiye sahipti. Sorumlulukların bu yetersiz yasal düzenlemesine rağmen veya bu nedenle, otorite büyümeye devam etti: Doğu Almanya'nın son yıllarında, her 170 Doğu Almanya vatandaşına bir tam zamanlı Stasi çalışanı düşüyordu. Günümüzde bir karşılaştırma yaptıgımızda  Federal Almanya Cumhuriyeti'nde yaklaşık her 3.000 vatandaşa bir anayasal koruma görevlisi düşmektedir.

 

IV.) İstihbarat birimlerini kim kontrol ediyor?

 

Gizli servislerin aksine, bir demokraside istihbarat servisleri demokratik denetime tabi olmalıdır. Almanya'da bu rol, Federal Meclis'te ve eyalet parlamentolarında bulunan çeşitli parlamento kontrol organları tarafından üstlenilmektedir. Diktatörlüklerde ise gizli servislerin denetimini sağlamanın çeşitli demokratik olmayan yöntemleri vardır: Çoğu zaman birkaç gizli servis birbiriyle rekabet halinde ve paralel olarak kurulur. Ya da gizli servisler sadece yöneticiye, bir partiye, ya da güçlü bir aileye, bağlıdır. Bununla birlikte, tarihsel olarak bakıldığında, demokratik istihbarat servisleri ile diktatörlük gizli servisleri arasındaki ayrım çok basittir ve bugün bile her zaman mümkündür. Federal Almanya Cumhuriyeti'nin istihbarat servisleri bile tarih boyunca her zaman açıkça hukukun üstünlüğüne bağlı kalmamıştır ve bugüne kadar şeffaflık ve doğrulana belirlilik konularında eksiklikler vardır.  

 

BND, federal hükümet için her yıl birkaç bin rapor yazıyor. Ayrıca BND Başkanı, servisin teknik denetiminin bulunduğu Başbakanlık’ta istihbarat durumu hakkında haftalık raporlar verir. Federal Meclis'in komitelerinde ve organlarında yönetimle ilgili anketler ve hatta milletvekilleri için bireysel brifingler var. Ama bütün bunlar kapalı kapılar ardında oluyor. ‘’Her şey gizlidir, hiçbir şey kamuoyuna açıklanmamalıdır ilkesi’’ halen geçerli. "İlke olarak, BND, Federal Hükümete ve Federal Meclis'in sorumlu gizli toplantı komitelerine çalışmalarının operasyon yönleri hakkında herhangi bir bulgu durumunda sadece bilgi veriyor.

 

a) Bir Alman özelliği olarak ayırma gerekliliği.

 

Politik olarak kontrol edilen Gestapo ile yaşanan deneyimler, 1940'ların sonunda gelişmekte olan Federal Almanya Cumhuriyeti'nde istihbarat servislerinin kurulması konusundaki isteksizliği haklı çıkardı. Batılı Müttefikler acısından, gelecekteki federal hükümetin "federal hükümete karşı yöneltilen yıkıcı faaliyetler hakkında bilgi toplamak ve yaymak için bir ofis" kuracağı açıktı. Ancak askeri valiler 14 Nisan 1949 tarihli sözde "Polizeibrief"te "bu dairenin (...) herhangi bir polis yetkisine sahip olmaması gerektiğini" (örneğin ön tutuklama, ev arama vb.) işleri yapamaları gerektiğini belirtmişlerdir. Burada hala polis ve istihbarat servislerinin ayrılması olarak adlandırılan şeyin tarihsel köklerini buluyoruz.

 

Bu durum hukuken Almanya'daki istihbarat servislerinin sadece belirli bilgileri toplamasını ve değerlendirmesini şart koşuyor; Gerekirse bu bilgilerden sonuç çıkarmak ve önlemlerini almak için polisi bilğilendiri, çünkü bu görev polisin görevidir. Örneğin, anayasayı koruyan bir devlet kurumu, silahların aşırı sağcıların elinde olduğunu öğrenir. O halde böyle bir silah deposunu tasfiye etmek ve sahiplerini tutuklamak ise polisin görevidir. İki görev arasındaki ayırma koşulu, demokratik bir istihbarat servisinin zorunlu bir parçası değildir. Polis ve istihbarat faaliyetleri arasında katı bir ayrım, Almanya'daki kadar tüm demokratik ülkelerde şiddetle talep edilmiyor. Örneğin, ABD Federal Polisi FBI'ın hem polis hem de istihbarat yetkileri vardır. Bununla birlikte, açıklanan iş bölümünden elde edilen deneyim, Almanya'nın, ayrılma şartının istihbarat servislerinin anti-demokratik istismarını önlemek için uygun bir araç olduğu sonucuna varmasına izin veriyor.

 

b) Ayırma gereksiniminin çeşitli düzeylerde etkisi vardır:

 

İstihbarat servislerinin her polis karakoluna (örgütsel boyut) bağlanması yasağı vardır. İstihbarat servislerinin polis yetkileri kesinlikle reddedilmiştir (işlevsel boyut budur). Bu yetki ayrılığının, bilgilerin işlenmesi için de etkileri vardır. Buna göre, istihbarat servislerinin polisin zorlayıcı yetkilerini kullanarak toplanan polis bilgilerine erişimi olmamalıdır.

 

Her iki kuruma da farklı sorumluluk alanları atanmıştır. Polis makamları cezai suçların önlenmesi ve soruşturulmasıyla ilgilenirken, istihbarat servislerinin faaliyet alanı apron olarak bilinen şeye yoğunlaşır: İstihbarat servisleri, davranışları (henüz) cezalandırılmayan, yani ceza gerektiren çabaları izler. Yasallığın sınırı (apron istihbarat fonksiyonu). Ayrılma şartının etkili olabilmesi için, polis ve istihbarat servisleri arasında kişisel bir birliktelik (kişisel ayrılma) yasaktır. 

 

V.) Anayasa'nın korunması görevi olarak yurtiçi keşif.

 

Anayasanın korunması polis gibi federal eyaletlerin meselesidir. Buna göre, Federal Anayasayı Koruma Dairesi (BfV), direktif çıkarma yetkisine sahip daha yüksek bir makam değil, Anayasanın korunması için çeşitli devlet makamlarının (LfV) bir tür şemsiye kuruluşudur. Anayasanın korunmasından sorumlu devlet makamları, Federal Almanya Cumhuriyeti'ndeki sivil iç istihbarat servisidir. İlgili eyalet anayasal koruma yasalarındaki yasal hükümlere göre, bunlar, özgür demokratik temel düzeni, federal hükümetin veya bir devletin varlığını ve korunmasını korumaya hizmet ederler. Anayasanın korunmasıyla ilgili devlet makamları, ilgili eyalet parlamentolarında bazı federal eyaletlerde Parlamento Kontrol Komisyonu (PKG) ve diğerlerinde Parlamento Kontrol Komisyonu (PKK) olarak adlandırılan parlamenter organlar tarafından kontrol edilmektedirler.

 

Anayasayı Koruma Dairesi'nin faaliyetlerinin bir yönü olan karşı casusluk burada sadece kısaca ele alınacaktır. Konu ve personel açısından çoğu devlet makamında oldukça yetersiz temsil edilmektedir. Sözde "gizli koruma" - yani güvenlikle ilgili bilgilerin teknik ve kişisel güvenliği - çoğu anayasal koruma makamı tarafından güvenliğe duyarlı makamlar ve şirketler için keşif faaliyetleri şeklinde sunulan bir görevdir. Yetkililerin anayasanın korunmasına yönelik temel görevi, demokratik topluluğun (sözde özgür demokratik temel düzenin) bazı temel alanlarına saldıran uzun vadeli insan gruplarını (sözde çabaları) gizli yöntemlerle gözlemlemektir. Gizli yöntemleri arasındaki gözlemleri, telefon dinleme önlemlerini veya Anayasayı Koruma Dairesi'ne köstebeklik yapan  muhbirlerin  kullanımını içerir. Bunu yaparken köstebekleri vasıtasıyla her türlü suç işlemeyi kendilerinin çıkarı açısında mübah görürler. Anayasayı Koruma Dairesinin devlet ve topluma dair eleştirel yayın yapmayı anayasa düşmanlığı ile karıştırması ve bu kanaatte on yıllarca inatla ısrar etmesi de aynı şekilde yanlış bir metoddur. Yine anayasanın sözde korunması adına çalışan Anayasayı Koruma Dairesinin aslında anayasayı kendisinin nasıl çiğnediği ve bunu yaparken hiçbir kontrole tabi tutulmayışı da yanlıştır.

 

VI.) En yüksek değer olarak özgür demokratik temel düzen

 

Neyin özgür demokratik temel düzenin bir parçası sayıldığı ilk kez 1952 yılında Federal Anayasa Mahkemesi tarafından tanımlanmıştır. "Madde 21 II GG anlamında özgür demokratik temel düzen, herhangi bir şiddet ve keyfi kuralın dışında, ilgili tarafın iradesine göre halkın kendi kaderini tayin etmesine dayanan bir hukuk üstünlüğünü temsil eden bir düzendir. Çoğunluk ve özgürlük ve eşitlik Temel ilkelere Bu düzenden en azından şunlar beklenir: Temel Kanun'da belirtilen insan haklarına saygı, her şeyden önce kişiliğin yaşama ve özgür gelişme hakkına saygı, halk egemenliği, kuvvetler ayrılığı, hükümetin sorumluluğu, idarenin kanuniliği, mahkemelerin bağımsızlığı, çok parti ilkesi ve anayasal olarak muhalefet kurma ve kullanma hakkına sahip tüm siyasi partiler için fırsat eşitliği. Bu demokrasinin temel unsurlarını adlandırır. Anayasayı Koruma Dairesi açısından, demokrasinin yukarıda belirtilen temel direklerinden birini veya birkaçını sarsan bir çaba aşırılıkçı (yani özgür demokratik temel düzene yönelik) olarak kabul edilir. Böyle bir değerlendirmeyi destekleyen ipuçlarının, Anayasa'nın korunması adına yetkililer tarafından her zaman açıklığa kavuşturulmadığı eleştirel olarak ifade edilebilir. Ayrıca bir grubun “aşırılık yanlısı” olarak sınıflandırılmasına yol açan süreç, dışarıdan bakıldığında her zaman net bir şekilde anlaşılamayabilir.

 

Almanya işlenn NSU cinayetlerinin uzun yıllar boyunca aydınlatılamaması ve işlenen bu suçlarda ırkçı arka planının göz ardı edilmesi Anayasayı Koruma Dairesinin ve emniyet teşkilatının muazzam başarısızlıklarının kanıtıdır. Bunlar sadece aksilik olarak nitelendirilemez. İdeolojik at gözlükleri ve kurumsal ırkçılık da bu bağlamda rol oynadı ve bu da sonuçta umursamazlığa ve Nazi ortamının sistematik olarak tehlikesiz gösterilmesine yol açtı. Ayrıca bu durumda aşırı sola, yabancı aşırılara ve İslamcılara karşı yürütülen tek taraflı güvenlik politikasının da desteği var. Anayasayı Koruma Dairesi çok sayıda ajanı -yani devlet tarafından maaş alan Nazi eylemcileri, ırkçıları ve şiddet suçluları- ile zanlıların, muhataplarının ve destekçilerinin en yakınlarındaydı. Ve bütün bu gizli muhbirlere rağmen şimdi aynı kurumun NSU terör örgütünün işlediği cinayetlerden haberdar olmadığını savunması hiç de inandırıcı değil. Karanlık ve kriminal ajan sistemiyle Anayasayı Koruma Dairesi vahim bir şekilde Nazi ortamının suç faaliyetlerine karışmıştır. Kısaca Anayasayı Koruma Dairesi bu ortamın maaşa bağlanan ajanlar üzerinden finanse edilmesine katkı sağlamış, bunları ırkçı zihniyetle etkilemiş, polis kovuşturmalarından korumuş ve zayıflatacağına daha da güçlendirmiştir. Böylelikle kendisi de Neonazi sorununun bir parçası olmuş, sorunun çözümüne ilişkin neredeyse hiçbir katkıda bulunmamıştır.

 

VII.) Alman İstihbaratının tartışmalı kuruluş yılları

 

a) Federal İstihbarat Servisi.

 

Federal İstihbarat Servisi (BND), Federal Cumhuriyet'teki tek dış servis ve en eski istihbarat servisidir. Gehlen örgütünün geçici olarak kurulmasından savaşın bitiminden kısa bir süre sonra ortaya çıktı. Bu, 1946'da ABD Savaş Bakanlığı'nın girişimiyle kuruldu ve adını kurucusu eski Wehrmacht subayı Reinhard Gehlen'den alıyor. Gehlen, istihbarat deneyimini bir Wehrmacht casusluk birimi olan "Yabancı Ordular Doğu Departmanı"nın başkanı olarak kazandı. Gehlen, 1956'dan itibaren Federal İstihbarat Servisi adı altında faaliyet gösteren kurumun 1968 yılına kadar başında kaldı. BND'nin kuruluş aşamasında, Reinhard Gehlen'in SS geçmişi olan bazı eski meslektaşları yeni teşkilatta iş bulduklarından, BND, geçmişinin düzgün bir şekilde işlenmediğine dair suçlamalarla giderek daha fazla uğraşmak zorunda kalıyor. 2011 yılında, bu kuruluş aşamasını araştırmak için bir tarihçi komisyonu görevlendirildi.

 

Gehlen örgütü 1949'a kadar Amerikan ordusuna bağlıydı ve daha sonra 1955'e kadar CIA'nın bağımsız bir parçası olarak faaliyet gösterdi. Gehlen örgütünün misyonu başlangıçta askeri "doğuda keşif", yani Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı devletleri hakkında casusluk yapmaya odaklandı. Örgütün faaliyet alanının siyasi ve ekonomik düzeyde sürekli genişlemesi CIA'nın onayıyla gerçekleşti. Konrad Adenauer yönetimindeki federal hükümete bu tesisin varlığından 1949 yazının sonlarına kadar bilgi verilmedi. Nisan 1956'da örgüt Alman makamlarına devredildi ve Federal Şansölyeliğe bağlandı. BND'nin genel merkezi eskiden Münih yakınlarındaki Pullach'taydı günümüzde Berlin'e taşındı.  Almanya genelinde ve yurt dışında çok sayıda şubesi, konutu, bürosu bulunmaktadır.

 

BND şu anda Almanya'da ve yurt dışında yaklaşık 16.500 kişiyi istihdam etmektedir. Bu kurumun çalışanları kendileriyle çalışmak istemeyenleri tehdidt ettirtmekte, algı operasyonları yaparak,  kurumlarının istediği sonucu elde etmek amacıyla kontrollü bir şekilde  manipülasyonda yapmaktadırlar. Bu operasyonları, genellikle sosyal medya, haber siteleri, basın ve diğer iletişim araçları aracılığıyla gerçekleştiriler. İnsanların düşüncelerini, tutumlarını ve davranışlarını yönlendirmeyi hedeflerler. Bunları yaparken gerekirse Üniversite arsivlerindeki dosyaları bile çalabilirler veya imha edebilirler. İstihbarat servislerinin bu metodları demokrasilerin çıbanlarıdır. Ne açık ne de kontrol edilebilir oldukları için demokratik temel ilkelere onların bu tavırları aykırıdırlar. 

 

Öte yandan Almanya'da halk, BND'nin küresel siyasi duruma ilişkin değerlendirmesi hakkında nadiren bir şeyler öğreniyor. Şimdiye kadar halkla ilişkiler çalışmaları, BND yönetimi tarafından medyada yer alan birkaç röportajla sınırlı kaldı. Buna ek olarak, birkaç yıldan beri Federal Meclis'in normalde gizli olan Parlamento Kontrol Komisyonu (PKGr) hakkında halka açık bir duruşma yapılıyor. Yılda bir kez, Alman gizli servislerinin başkanları Bundestag üyeleri tarafından sorgulanır. İnternet üzerinden canlı yayın yoluyla  Casusluk şeflerinin de artık kamuoyuna açıklama yapma imkânı var. Ancak BND'nin istihbarat hedefleri ve edindiği bilgiler hakkında, anayasanın korunmasına yönelik yıllık raporla karşılaştırılabilecek kapsamlı bir rapor yok. Sadece 1997'den 2001'e kadar BND tarafından kitle imha silahlarının yayılmasına ilişkin düzenli bir yayın vardı - "Silahların Yayılması Raporu". Ancak ABD servislerinin nükleer silahların yayılmasına ilişkin bulgularını çok daha kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde ayrı bir raporda yayınlamasının ardından  bu yayına son verildi.

 

b) 1 Nisan 1956'da Federal İstihbarat Teşkilatı (BND)

 

1 Nisan 1956'da Federal İstihbarat Teşkilatı (BND) kuruldu. Federal Cumhuriyet'teki tek yabancı gizli servistir ve NSA olayının bir sonucu olarak tekrar 2016 yılında yeniden düzenlendi. Federal İstihbarat Servisi, federal hükümetin 11 Temmuz 1955'te aldığı bir kabine kararıyla 1 Nisan 1956'da kuruldu. Yeni gizli servis, Şansölyeliğe bağlandı. BND'nin geçici selefi olan "Organization Gehlen", BND'ye devredildi. Federal Cumhuriyet'teki en eski gizli servis, halen ülkedeki tek yabancı gizli servistir. BND'nin analistleri ister Federal Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen bir toplantıya, ister Endonezya'nın Jakarta kentinde düzenlenen Asya'daki yasadışı silah ticareti konulu bir konferansa katılsınlar çalışmaları için küresel varlıklarının %60’ını Berlin-Mitte ‘deki genel merkezlerinde yapmaktadırlar.  Şu anda 16.500 olarak çalışanlar elemanlarının yaklaşık 3.200'ü federal hükümetin yakın çevresinde bulunmaktadır. Diğer iki ana lokasyon Berlin-Lichterfelde'de ve Münih yakınlarındaki Pullach'tadır.

 

BND, Federal Ofis ve Anayasayı Koruma Eyalet Ofisleri ile Askeri Karşı İstihbarat Teşkilatını (MAD) da içeren üç Alman istihbarat servisinden biridir. İşleri, iç ve dış tehlikelere karşı erken uyarılar verebilmek için serbestçe erişilebilen ve gizli bilgileri elde etmek ve değerlendirmekten ibarettir. Tüm istihbarat servisleri gibi BND de Parlamento Denetim Komisyonu'nun (PKGr) denetimine tabidir. BND, dış istihbarattan sorumludur. Yurt dışında Federal Cumhuriyeti ve güvenliğini etkileyen olaylar hakkında bilgi toplar.

 

c) İçeride Casusluk:

 

Haziran 1946'da Amerikan işgal güçlerinin himayesinde, Amerikan işgal bölgesinde Gehlen Örgütü adı altında bir istihbarat teşkilatı kurulmasına başlandı. 1956'da başkanı Reinhard Gehlen, örgütten çıkan Federal İstihbarat Servisi'nin (BND) kurucu başkanı oldu. Gehlen, demokrasiye ve özgürlüğe düşman kişisel ve siyasi saiklerle, başından beri istihbarat servisini, boyutları ve hedefleri açısından son derece rahatsız edici bir iç politika gözetlemesi, anti-demokratik ve liberal olmayan kararlar için kullandı. Bunu yaparken, Soğuk Savaş'ın zirvesinde Batı Müttefiklerinin çıkarlarının yanı sıra hükümet ve halk nezdindeki anti-komünist ve onarıcı çabalardan yararlandı. Bazıları Nazilerle suçlanan ve yeni bir kimlikle cezai kovuşturmadan korunan Gehlen ve çalışanları, milli savunma bahanesiyle, sevmediklerine iftira atmaktan veya sosyal kayıtsızlıktan, sevmediklerine karşı apaçık davranışlardan çekinmediler. Gücün gasp edilmesi içinde hedefleri hakkında dezenformasyon verdirdi. Reinhard Gehlen uzun yıllar boyunca istihbarat olaylarının merkezinde yer alan, makamın ve demokratik anayasal devletin yasal ve ahlaki sınırlarına meydan okuyan bir adamdı.

 

d) Kir Yüklü Tarihi

 

BND'nin selefi olan "Organization Gehlen" örgütü, 1946'da ABD Savaş Bakanlığı'nın girişimiyle kuruldu ve amacı Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı devletleri hakkında casusluk yapmaktı. 1949'a kadar Amerikan ordusuna bağlıydı ve 1955'e kadar CIA'nın bağımsız bir parçası olarak faaliyet gösterdi; o zamanki Şansölye Adenauer, örgütü ancak 1949 yazında öğrendi. Gehlen organizasyonu, eski Wehrmacht subayı Reinhard Gehlen'in adını almıştır. İkinci dünya savaşı sırasında Doğu Avrupa'daki bir Wehrmacht casusluk birimi olan "Doğu Yabancı Ordular Dairesi" ne başkanlık etti. Ayrıca 1968 yılına kadar BND'ye başkanlık etti.

 

İstihbarat teşkilatının Nasyonal Sosyalist örgütlerle kişisel sürekliliği açısından geçmişine yönelik eleştiriler defalarca gündeme getirildi, böylece 2010'un sonunda bunun üzerinde çalışmaya başladı. Bu amaçla, bir iç çalışma grubu kuruldu ve 2011'de, erken dönem tarihinin bilimsel olarak işlenmesiyle "Federal İstihbarat Servisi 1945-1968 Tarihine İlişkin Bağımsız Tarihçiler Araştırma Komisyonu" (UHK) görevlendirildi. Federal İstihbarat Servisi ve selefi kuruluşlar. İlk UHK yayınlarının 2016 yılında yapılması planlanmaktadır. Odak öncelikle "Gehlen Organizasyonu" üzerindedir. Komisyon, personel sürekliliğine ek olarak, yabancı gizli servisin 1950'ler ve 1960'lardaki iç siyasi faaliyetlerini de inceler.

 

Yirmi yılı aşkın bir süredir BND, Alman yasal ve idari sistemine entegre edilmedi ve bu nedenle herhangi bir kontrol biçiminden çekildi. Bu, 1978'de "Federal İstihbarat Faaliyetlerinin Parlamento Kontrolü Yasası" yürürlüğe girdiğinde değişti. Meclis Kontrol Komisyonu'nun sorumluluğunda olan tüm istihbarat servislerinin faaliyetlerinin denetimini düzenledi. Ancak bu yasal kontrol halka açık değildir. Daha sonra 1990 yılında çıkarılan Federal İstihbarat Teşkilatına İlişkin Kanun, BND Kanunu (BNDG), BND'nin faaliyetleri için yasal zemin oluşturmuştur. Kanun, diğer şeylerin yanı sıra, kişisel verilerin kullanımına ilişkin spesifikasyonlar gibi BND'nin organizasyonunu, görevlerini ve yetkilerini düzenler. (§§ 1, 2 ve 4 d. BNDG).

 

e.) NSA skandalı ve BND reformu

 

İletişim bağlantılarının dijitalleşmesi ve küreselleşmesi, son birkaç on yılda BND'nin ve diğer ülkelerin gizli servislerinin izleme yeteneklerini önemli ölçüde artırdı. 2013'ten bu yana çok tartışılan gözetleme olayına yol açan, tam da BND ile ABD istihbarat servisi NSA (Ulusal Güvenlik Teşkilatı) arasındaki dijital gözetleme ve uluslararası veri alışverişiydi. 2002 tarihli bir anlaşmaya göre BND, NSA'ya büyük miktarda veri sağladı ve uzun yıllar Avrupa ülkelerindeki diplomatik ve devlet kurumlarını gözetledi.

 

Eski NSA çalışanı ve bilgi uçuran Edward Snowden, 2013 yılında materyal yayınladı. Belgelere göre, BND'nin Alman hükümetini istihbarat bilgilerinin alışverişi için daha iyi fırsatlar yaratmak amacıyla mahremiyet yasalarının yorumunu gevşetmesi konusunda etkilediği söyleniyor. Mart 2014'te, tüm parlamento gruplarının talebi üzerine, olayların kesin olarak açıklığa kavuşturulması için bir soruşturma komisyonu kuruldu. Ayrıca NSA olayının bir sonucu olarak, Berlin'deki iktidar koalisyonu Kasım 2015'te bir istihbarat kontrol reformu üzerinde anlaşmaya vardı. Gelecekte, BND'nin Avrupa ülkeleri ve kurumlarında casusluk yapması yasaklanacak. Buna ek olarak, Federal Meclis'in kontrol organları, yeni oluşturulan bir istihbarat görevlisi görevinden destek alacak. AB vatandaşları da BND'nin gözetimine karşı Almanlar gibi benzer bir korumaya sahip olmalıdır. Sanayi casusluğunun da yasaklanması planlanıyor. İlgili yasa tasarıları 2016 yazına kadar Federal Meclis'ten geçerek reform 1 Ocak 2017'de yürürlüğe girdi.

 

Pek çok eleştirmen, gizlilik nedeniyle gizli servislerin çalışmaları üzerinde gerçek bir kontrolün mümkün olmadığından şikâyet ediyor. Ayrıca, telefon dinleme ve gölgeleme gibi istihbarat yöntemleri Temel Kanun'a aykırıdır. Ciddi veri koruma ihlalleri veya muhbirlerin karıştığı skandallar bu eleştiriyi pekiştiriyor, öyle ki gizli servislerin de lağvedilmesi talep ediliyor. Diğer eleştirmenler, MAD ile BND'nin birleşmesi veya devlet dairelerinin Federal Anayasayı Koruma Bürosu'na bağlanması gibi yapının reformdan geçirilmesini veya değiştirilmesini istiyor.

 

f.)Parlamenter Kontrol Organı Federal istihbarat servislerinin Dişsiz kaplan mı? 

   

Federal istihbarat servisleri- Federal Anayasayı Koruma Dairesi (BfV), Federal İstihbarat Servisi (BND) ve Askeri Karşı İstihbarat Servisi (MAD) - Almanya'da Alman Federal Meclisi Parlamento Kontrol Komitesi (PKG) tarafından kontrol edilmektedir.  Parlamento, dönem başında üyelerini kendi üyeleri arasından seçer. Federal Meclis'in on bir üyesi şu anda PKG üyesidir.

 

Organ anayasal olarak Temel Yasanın 45d Maddesine dayandırılmıştır, özel yetkileri "Federal İstihbarat Faaliyetlerinin Parlamento Kontrolü Yasasında (Denetim Organı Yasası, PKGrG) bulunabilir. Buna göre, federal hükümet gizli servislerin faaliyetleri hakkında kurumu bilgilendirmekle yükümlüdür.

 

PKG ayrıca ilgili hükümet raporlarına ve gizli servis dosyalarına, istihbarat servislerinin üyelerine mahkeme celbi ve ziyaret teşkilatlarına erişim talep edebilir. Ancak bir yandan PKG, geniş kontrol yetkilerini ancak üyelerinin çoğunluğu önceden kabul ederse kullanabilir. Ancak hükümet temsilcileri PKG'de genellikle çoğunluğu oluşturduğundan, muhalefetten gelecek hoş olmayan soruları her an durdurabilirler. Öte yandan, tüm bunlar kapalı kapılar ardında yaşanıyor. Çünkü PKG üyeleri, diğer milletvekillerine karşı da katı gizlilik yemini etmiştir. Sadece istisnai durumlarda, üçte iki çoğunlukla, örneğin belirli bilgileri yayınlamak için, araştırma yapmak üzere uzmanlar görevlendirebilir veya gizlilik görevini geçici olarak kaldırabilirler.

 

PKG'ye ek olarak, sözde G10 Komisyonu da var. Federal Meclis tarafından atanan dört üyeden oluşur ve bunlardan yalnızca biri şu anda Parlamento üyesidir. Komisyon, telefon dinleme önlemlerinin kabul edilebilirliğine karar verir. Ancak kapalı kapılar ardında da buluşur.

 

Bu, Alman gizli servislerinin yasal kontrolünün büyük ölçüde gizli yürütüldüğü anlamına gelir. Federal Meclis'in 620 üyesinden sadece 12'si, hizmetlerin faaliyetleri hakkında daha ayrıntılı bilgi alıyor - daha sonra bu bilgileri gizli tutmak zorunda kalıyorlar.

 

PCG dişsiz bir kaplan gibi görünüyor, çünkü sonunda müfettişler öncelikle devlet yetkilileri ve servisler tarafından sağlanan ve doğruluğunu ancak sınırlı bir ölçüde kontrol edebilecekleri bilgilere güvenmek zorundalar. Bu nedenle, geçmişte düzenli olarak yasa ihlallerini veya gizli servislerin ihmallerini medyadan öğreniyorlardı.

 

 

VIII.)Bundeswehr'in istihbarat servisi: Askeri Kalkan Hizmeti.

 

Military Shielding Service (MAD), Bundeswehr'in istihbarat servisidir. Federal Silahlı Kuvvetlerin Anayasayı Koruma Dairesi olarak da anılır. Bu nedenle esasen federal eyaletlerin anayasal koruma makamlarıyla aynı görevlerden sorumludur, ancak münhasıran Federal Savunma Bakanlığı'nın (BMVg) iş alanında ve mülklerinde. MAD'in varlık nedeni Bundeswehr'in kuruluşundan kaynaklanmaktadır. MAD, sözde Amt Blank'a entegre edilmiş bir güvenlik grubundan ortaya çıktı. Bu ofis, BMVg'nin öncül kurumu olarak kabul edilir. Güvenlik grubu, Bundeswehr kurulmadan önce (1955/1956) askeri bilgi toplamaya başlamıştı. BMVg'nin örgütsel gücüne dayanarak Bundeswehr'in kurulmasıyla silahlı kuvvetlere entegre edildi ve "Bundeswehr Güvenlik Ofisi" kuruldu. Ayrıca casusluk, sabotaj ve terör saldırılarına karşı koruma sağlamak ve askeri tesislerin güvenliğini izlemektedir. Yurtdışına konuşlandırıldığında, işi sahra kampının güvenliğini sağlamakla sınırlıdır.

 

a)Yasal dayanaklar ve görev kapsamı Tıpkı BND gibi

 

MAD de Aralık 1990'a kadar yasal bir temele oturtulmadı (Askeri Karşı İstihbarat Teşkilatı Yasası, MADG). MAD, örgütsel ve işlevsel olarak Bundeswehr'in doğrudan bir parçasıdır ve BMVg'ye bağlıdır. Silahlı Kuvvetlerin bir parçası olarak MAD, Silahlı Kuvvetler Üssünün Organizasyon Sektörüne aittir. Askerlik hizmeti açısından Bundeswehr Genel Müfettişine ve teknik açıdan BMVg Devlet Sekreteri'ne rapor verir. MAD şu anda 1.200 gönderiye sahiptir. Yasal yetki § 1 Paragraf 1 MADG'de standardize edilmiştir. Bu hükme göre, MAD'nin görevi, özellikle gerçek ve kişisel bilgileri, mesajları ve belgeleri, anayasaya aykırı çabalar ve güvenliği tehlikeye atma ve gizli servis faaliyetleri hakkında, bu çaba veya faaliyetlere yönelik olduğu ölçüde, toplamak ve değerlendirmektir. Bundeswehr veya üyeleri veya Bundeswehr üyeleri tarafından dışarı çıkar. Bundeswehr'in artan yabancı konuşlandırması sırasında, § 14 MADG ile yurtdışında konuşlandırılmış birliklerin casusluk veya aşırılık yanlısı güçlere karşı korunmasını haklı çıkaran yasal bir temel oluşturuldu. Yasal görevini yerine getirmesi için MAD'ye Anayasayı Koruma Dairesi'ninkine eşdeğer yetkiler verilmiştir.

 

IX.)Birleşik Krallık: Açık çek gözetimi

 

Peki ya diğer ülkeler - özellikle son istihbarat skandalına karışanlar? İngiltere'deki en güçlü istihbarat servislerinden biri Hükümet İletişim Merkezi'dir (GCHQ). İngiltere'nin iletişim ve bilgi işlem altyapısını korumak için tasarlanmıştır. Sorumluluk alanları, telefon dinleme ve iletişim verilerinin şifresini çözmektir. Hizmet, İstihbarat ve Güvenlik Komitesi (ISC) tarafından kontrol edilir. Dokuz üyesi İngiltere Başbakanı tarafından aday gösterilir ve Parlamento tarafından bir dönem için seçilir; Parlamentonun her iki odasından, Avam Kamarasından ve Lordlar Kamarasından geliyorlar. ISC'nin yetkileri PKG'ninkine benzer: GCHQ'nun bütçesini, idaresini ve izleme faaliyetlerini gözden geçirmekten sorumludur. Bunu yaparken, ISC gizli bilgilere erişim talep edebilir ve İngiliz Kabine üyeleri ile istihbarat servislerinin üst düzey üyelerini sorgulayabilir. Komite ayrıca yılda bir kez faaliyetleri hakkında bir rapor yayınlar, aksi takdirde gizli olarak da toplanır.

 

Ancak, bu kontrol haklarının güçlü GCHQ'yu büyüsü altında tutmak için yeterli olup olmadığı şüphelidir. Yetkileri öncelikle 1994 tarihli İstihbarat Hizmetleri Yasası ve 2000 tarihli Soruşturma Yetkileri Yönetmeliği Yasası (Ripa) ile tanımlanmıştır. Her iki yasa da, internet üzerinden dijital iletişimin bir gün oynayacağı önemli rolün henüz öngörülmediği bir zamana dayanmaktadır. Hizmete, çok sayıda iletişim verisi toplaması ve değerlendirmesi için geniş kapsamlı haklar veriyorsunuz. Sadece birkaç hafta önce, GCHQ'nun casus programı Tempora'nın bir parçası olarak 200'den fazla uluslararası ve kıtalararası fiber optik kabloyu dinlediği öğrenildi. Buna Alman denizaşırı iletişiminin büyük bir bölümünü ileten Atlantik'teki TAT-14 de dahildir.

 

GCHQ, casusluk operasyonları için adli onaya bile ihtiyaç duymuyor. Bunun yerine, İngiliz Dışişleri Bakanı'nın genel yetkisi, altı aylık bir süre için kapsamlı dinleme önlemlerine izin vermek için yeterlidir. Dipnotu çözmek için Aksi takdirde, çok sayıda izleme uygulaması da muhtemelen zor yönetilebilir. İngiltere Dışişleri Bakanı vekili William Hague, her yıl MI6 ve GCHQ'dan gelen yüzlerce soruşturmayı incelediğini ancak Haziran ayında açıkladı. Vicdanlı bir bireysel muayene pek mümkün değildir. Bununla birlikte, izleme ve açık çek ile onayların bolluğu da ISC'nin işini zorlaştırmaktadır. Çünkü komite bu nedenle, faaliyetlerini bağımsız olarak kontrol etmesi gereken gizli servislerin istekli desteğine bağımlıdır.

 

X.)ABD: Bir gölge mahkeme tarafından gözetim

 

Büyük Britanya'da da kontrolün ne kadar genişlediğine öncelikle gözlemcilerin kendileri karar verir. Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde işler daha da kasvetli. Çünkü hizmetlerin anayasal incelemesi burada sadece görünüş için yapılıyor.  Amerikan askeri istihbarat servisi Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA), GCHQ ile yakın iş birliği içinde İnternet'teki veri trafiğini de yakalar.

 

NSA özellikle iletişim hizmetleri, sosyal ağlar ve bulut depolama üzerinde casusluk yapıyor. Yıllık on milyar ABD doları bütçesi ve 30.000'den fazla çalışanı ile NSA, on ABD gizli servisinin en güçlüsüdür. NSA öncelikle iki varlık tarafından kontrol edilir. Bir yandan, Temsilciler Meclisi ve ABD Senatosu'nun İstihbarat Komiteleri maliyeyi kontrol etmekten ve gizli servis liderliğini aday göstermekten sorumludur. Her iki komite de gizli olarak toplanır.

 

Öte yandan, Yabancı İstihbarat Gözetleme Yasası (Fisa) uyarınca özel bir mahkemenin tüm izleme tedbirlerini onaylaması gerekir. Ancak, Fisa Mahkemesi (Fisc) Amerikan hukuk sisteminde özel bir konuma sahiptir. Toplantıları ve kararları temelde katı bir gizliliğe tabidir. Ayrıca mahkeme, yalnızca Amerikan hükümetinin başvurularını dikkate alır. Yargılamalarda mahkeme yalnızca ABD yönetimi üyelerini ve istihbarat servislerinin üyelerini dinler. Ancak gizlilik, basının, Kongre'nin ve halkın kararları değerlendirmesini engelliyor.

 

Fisc, 35 yıllık tarihinde yaklaşık 34.000 izleme başvurusunun yaklaşık yüzde 99'unu onayladı. Aslında, yalnızca anayasal denetim görüntüsü vermeyi amaçlayan bir gölge mahkemeden biraz daha fazlasıdır.

 

XI.)Denetmenlerin denetimi

 

Bu ülkedeki, Büyük Britanya'daki ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki parlamentolar, ilgili gizli servisler karşısında büyük ölçüde güçsüzdür- özellikle de hükümetler etkin teftişleri engellediği için.

 

Bununla birlikte, Alman siyaseti örnek teşkil edebilir ve yerel hizmetleri daha etkili demokratik denetime tabi tutabilir. Diğer ülkeler Federal Cumhuriyet'in yaptığının aynısını yapıp Almanya'yı bir "iş yeri" olarak kullanırsa, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi bir ihracat başarısına dönüşebilir: Çünkü yalnızca BT endüstrisi değil, neredeyse tüm şirketler koruma sağlayan bir altyapıya bağımlıdır. Verilerini yetkisiz erişim erişiminden korur ve böylece endüstriyel casusluğa karşı korur.

 

Her şeyden önce, parlamento denetim organının reforma tabi tutulması gerekecekti. Bundan böyle, üyeleri de - komitenin çoğunluk kararına ihtiyaç duymadan - gizli servislerin çalışmalarını bağımsız olarak inceleyebilmelidir. Federal hükümet ayrıca derhal bağımsız bir uzman atayabilir. Ana görevi, nihayet gizli servis skandalına biraz ışık tutmak olacaktı. AB Parlamentosu ile yakın çalışmalıdır: Temmuz ayının başında bu, Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi'ni NSA, GCHQ ve diğer servisler tarafından AB vatandaşları hakkında yapılan casusluğu soruşturmakla görevlendirdi.

 

Uzun vadede, uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan ücretsiz, engelsiz iletişim yapılarının kontrolsüz dijital dinleme kompleksinin yerini alması çok önemlidir. Veri Koruma ve Bilgi Edinme Özgürlüğünden Sorumlu Federal Komiser Peter Schaar, bu konuda şimdiden bir ilk teklifte bulundu: BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 17. özel hayatlarına müdahale. Bunu taahhüt etmeyen devletler, veri koruma, mahremiyet ve telekomünikasyon gizliliğini nasıl hala garanti edebileceklerini kanıtlamak zorunda kalacaklardır.

 

Hükümetler, kendi vatandaşlarını (ve diğer devletlerin vatandaşlarını) sistematik olarak gözetleyen bir devletin yalnızca istihbarat servislerine değil, nihayetinde demokrasinin kendisine olan güveni de baltaladığının farkında olmalıdır. Böyle bir gelişmeyi engellemeye yardımcı olabilecek tek bir şey var: gözlemciler tarafından şeffaf, hukukun üstünlüğüne uygun izleme.

 

29 Nisan 2017 Berlin

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}