BRICS ve
Genişleme: Yeni Dünya Düzeninin İnşası İçin Ortak Çalışma Yolu
Prof. Dr.
Dr. Ümit Yazıcıoğlu
Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin BRICS Zirvesi'ne kişisel olarak katılamadığı için önceden kaydedilmiş bir mesajla hitap etti. Putin, bu mesajında dikkat çekici bir konuya odaklandı: dolarsızlaştırma sürecinin geri
dönüşü olmadığını vurguladı. Brics ülkelerinin toplam küresel GSYİH'nın yaklaşık %26'sını oluşturduğunu ve satın alma gücü paritesi açısından G7'nin 2023 tahminlerine göre %30'a karşılık %35,1 ile G7
ülkelerinin önünde olduğunu belirtti. Putin, şu ifadeleri kullandı: "Ekonomik ilişkilerimizin dolarsızlaştırılması hedefine yönelik çalışmalar hızla ivme kazanıyor ve bu geri dönüşümsüz bir süreç
haline geliyor. Verimli mekanizmaları, karşılıklı anlaşmaları ve mali denetimi sağlama konusundaki çabalarımızı sürdürüyoruz."
Ayrıca Putin, ABD
dolarının BRICS ülkeleri arasındaki ticaret işlemlerindeki payının azaldığını ve bu oranın geçen yıl sadece %28,7 olduğunu vurguladı. Brics Zirvesi'nin, beş ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin
ulusal para birimlerine geçişi konusundaki ayrıntıları tartışmak için bir platform olduğunu açıkladı.
Putin ayrıca BRICS'in
dünya nüfusunun büyük bir bölümünün isteklerini karşılamak için çabaladığını, eşitlik, ortaklık destek ve birbirinin çıkarlarına saygı ilkeleri temelinde işbirliği yaptığını ifade etti. BRICS
ülkeleri, dünya nüfusunun %40'ını temsil ediyor ve bu platformun giderek artan bir öneme sahip olduğuna dikkat çekti.
Ukrayna'daki savaş
suçlarına ilişkin suçlamalar nedeniyle zirveye bizzat katılamamış olmasına rağmen Putin, Brics Zirvesi'nde üye ülkeler arasındaki ticaretin dolar yerine ulusal para birimleriyle gerçekleştirilmesinin
ayrıntılı olarak ele alınacağını ve bu süreçte BRICS'in Yeni Kalkınma Bankası'nın önemli bir rol oynayacağını açıkladı.
Son olarak, BRICS'in
Rusya için önemli bir forum haline geldiğini ve Rusya'nın yeni deniz rotaları ve ticaret projeleri geliştirme planlarının yanı sıra Afrika ülkelerine gıda tedarikinde bulunmayı düşündüğünü ifade
etti. BRICS, beş büyük yükselen ekonomiyi temsil ediyor ve küresel düzeni daha adil bir hale getirme hedefini taşıyor. BRICS ülkeleri, küresel ekonominin önemli bir bileşeni olarak dünya sahnesinde
etkili bir rol oynuyor.
Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin, Salı günü Güney Afrika'da gerçekleşen BRICS ülkeleri zirvesinde yaptığı açıklamada, BRICS ülkelerinin dünya nüfusunun büyük bir kısmının isteklerini karşılama yolunda çalıştığını
ifade etti. Putin, bu işbirliğinin eşitlik, ortaklık desteği ve birbirlerinin çıkarlarına saygı ilkeleri üzerine kurulduğunu vurgulayarak, bu prensiplerin BRICS'in geleceğe yönelik stratejik
rotasının özünü oluşturduğunu belirtti. Aynı zamanda, dünya toplumunun büyük bir kısmının temsil edildiği "sözde küresel çoğunluğa" atıfta bulundu.
BRICS ülkeleri
(Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika), dünya nüfusunun yüzde 40'ından fazlasını temsil ediyor ve zirvede yeni üyelerin eklenmesinin de gündeme gelebileceğine dair tartışmaların
yapıldığına dikkat çekti. Ancak Putin, konuşmasında bu konuya özel olarak değinmedi.
Putin, Mart ayında
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Ukrayna'da savaş suçları işlemekle suçladığı tutuklama emri nedeniyle zirveye kişisel olarak katılamadı. Rusya, bu suçlamayı reddederek ICC üyeliğinin olmadığını
belirterek bu emrin hukuki bir dayanağı olmadığını savundu. Ancak Güney Afrika ICC üyesi bir ülke olduğu için Putin, ülkeye seyahat etseydi bu emre tabi olacaktı.
Zirvede
Putin, BRICS üye ülkeleri arasındaki ticaretin ABD dolarından ulusal para birimlerine kaydırılması konusunun detaylı bir şekilde ele alınacağını ve bu süreçte BRICS'in Yeni Kalkınma
Bankası'nın önemli bir rol oynayacağını belirtti. Putin, "Ekonomik ilişkilerimizin dolar bağımlılığından kurtarılması yönlü geri dönüşü olmayan bir sürecin hız kazandığını" ifade etti.
Özellikle Rusya'nın
Ukrayna'daki savaş nedeniyle Batı'nın yaptırımlarıyla mücadele ettiği ve Asya, Afrika ve Latin Amerika ile yeni diplomatik ve ticari ilişkiler kurma çabasında olduğu bir dönemde BRICS, Rusya için
giderek daha önemli bir platform haline geliyor.
Putin, Rusya'nın
Afrika için güvenilir bir gıda tedarikçisi olarak kalacağını ve geçen ay St. Petersburg'da yapılan bir zirvede taahhüt ettiği gibi, bazı Afrika ülkelerine ücretsiz tahıl sağlama görüşmelerini
tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Bu açıklama, Rusya'nın Ukrayna'nın Karadeniz limanlarından tahıl ihracatını durdurduğu ve Ukrayna limanlarını ve tahıl depolarını defalarca bombaladığı bir dönemde
geldi.
II. BRICS, dünya sahnesinde
BRICS, dünya
sahnesinde önemli bir aktör haline gelmiş bir iş birliği platformunu temsil etmektedir. Bu platform, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika gibi beş büyük yükselen ekonomiyi bir araya
getirmekte ve küresel düzenin daha adil hale gelmesi ve bu ülkelerin dünya sahnesinde daha etkili bir rol oynaması amacını taşımaktadır.
Bugünkü BRICS
ülkelerinin rolü ve önemi, objektif faktörlere dayanmaktadır. İstatistikler, bu organizasyonun üye ülkelerinin dünya nüfusunun %40'ından fazlasını temsil ettiğini ve dünya yüzeyinin dörtte birinden
fazlasına sahip olduğunu açıkça göstermektedir. 2023 yılında BRICS ülkelerinin küresel GSYİH'nin (Satın Alma Gücü Paritesi) yaklaşık %31,5'ini sağlaması bekleniyor, ki bu, G7 ülkelerinin aynı
kriterlere göre payının %30'un altına düştüğü anlamına gelmektedir.
Günümüzde, BRICS
içindeki stratejik iş birliği hızla artmaktadır. Aynı zamanda, bu organizasyon, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmayı, gıda ve enerji güvenliğini sağlamayı, dünya ekonomisinin sağlıklı bir
büyümesini garanti etmeyi, çatışmaları çözmeyi ve iklim değişikliği ile mücadele etmeyi amaçlayan yaratıcı ve geleceğe dönük inisiyatifler sunmaktadır. Ayrıca, adil bir enerji dönüşümünü de ele
almaktadır.
BRICS'in temel amacı,
sadece ekonomik iş birliğini teşvik etmek değil, aynı zamanda politik, sosyo-ekonomik ve insani alanlarda somut sonuçlar elde etmektir. Yeni Kalkınma Bankası gibi önemli projeler, BRICS'in
başarısının bir göstergesidir. Bu iş birliği platformu ayrıca uluslararası ticareti artırmayı, küresel yönetişimi ve çok taraflılığı teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
Rusya, BRICS'in
kurucu üyelerinden biridir ve bu grubun politika, ekonomi ve uluslararası ilişkiler dinamiklerinde önemli bir rol oynamaktadır. BRICS ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliği, ticaret anlaşmaları ve
diğer birçok konuda Rusya'nın etkisi büyüktür. Ancak, Rusya'ya yönelik uygulanan yaptırımlar, BRICS ülkeleri arasında kolektif Batı tarafından desteklenmeyecek herhangi bir eylemin, yabancı
ortaklarla ticaretin kesintiye uğramasına ve ödemelerin zorlaşmasına neden olabileceğini göstermektedir. Bu durum, ithalat ve ihracattaki dengesizlikler nedeniyle devletlerin mali sisteminin
istikrarını doğrudan etkileyebilir.
Genel jeopolitik
bağlam göz önüne alındığında, doların rolüne odaklanma eğilimindedir. Rusya ve Çin, ABD dolarından uzaklaşma sürecini aktif bir şekilde sürdürmektedirler. Ek olarak, Amerika, Çin'deki yüksek
teknoloji şirketlerine yatırım yapma konusunda sınırlamalar getirmiştir. Bu gelişmeler, yeni bir hesap biriminin ortaya çıkma fikrine ilgiyi artırmıştır, bu ilgi hem kendi ülkemizde hem de Çin
tarafından paylaşılmaktadır.
2022 yılı, büyük
ölçüde bir "büyüme dönemi" olarak değerlendirilebilir ve beş ülkenin ekonomik bağımsızlıklarını korumak ve özellikle mali bağımsızlıklarını sağlamak için alınması gereken tedbirleri ayrıntılı olarak
ele aldıkları bir dönemi temsil etmektedir. Bu dönemde ele alınması gereken ana konulardan biri, yeni bir uluslararası ödeme sistemi oluşturmak ve bu stratejik görevleri çözecek yeni bir rezerv para
birimi yaratmaktır. Ancak bu sürecin aşılması gereken birçok açık soru ve zorluk içerdiği de açıktır.
İlk olarak, bugün
itibariyle, mali rezervlerin yaklaşık %60'ı hala ABD doları, %20'si euro ve yalnızca %3'ü Çin yuanı cinsinden tutulmaktadır. BRICS ülkeleri ekonomik büyüme kaydettiklerine rağmen, ABD doları hala
yatırım, ticaret ve birikim için tercih edilen para birimi olarak önemini korumaktadır.
İkinci olarak, yeni
bir rezerv para birimi oluşturma sürecinde, yuanın bu yapı içindeki dengeyi nasıl etkileyeceği önemlidir. Geçen yıl Çin, BRICS'i genişletmek ve yeni üyeleri çekmek istediğini açıkladı, ancak bu
gelişmeye katılmak istemeyen ülkeler de bulunmaktadır. Bu, bu devletlerin rezerv para birimindeki etkisinin önemli ölçüde azalacağı anlamına gelmektedir.
BRICS ülkeleri
arasında rezerv para birimi konusunda bir ortaklık oluşturulmamıştır. Örneğin, Hindistan, bu oluşuma katılmayı reddetmiştir. Ayrıca, Hindistan, Çin ile rekabet halinde olduğu düşünülen bir ülke
olarak, yuanın hakimiyetiyle ilgilenmeyebilir.
Çin, BRICS içinde
rezerv para birimine sahip tek ülkedir ve aynı zamanda yeni bir para birimi yaratma niyetinde değildir. Çin, yuanı teşvik etmeye ve içindeki rezervlerin hacmini artırmaya çalışmaktadır. Hindistan ise
benzer bir çaba içindedir.
Üçüncü olarak, böyle
bir tek para birimi oluşturmanın, katılımcı ülkelerin ulusal para birimlerindeki ticareti artırması gerekmektedir. Ancak günümüzde durum böyle değildir. Özellikle Çin ile Amerika Birleşik Devletleri,
Hindistan ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ticaretin çoğunlukla dolar cinsinden gerçekleştiği bir gerçektir. Ayrıca, bugün ABD dolarının %60'tan fazlası Amerika dışında
bulunmaktadır.
Dördüncü olarak,
böyle bir tek para birimi sağlamanın nasıl gerçekleştirileceğine dair bir karar vermek kritik önem taşımaktadır. Özellikle Rusya'ya yönelik yaptırımların etkisiyle birçok ülke aktif olarak altın
satın almaya başlamıştır. Bu bağlamda, yeni BRICS para biriminin garantörlerinden birinin başlangıçta değerli metaller olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Dünya altın rezervlerinin %15'ten
fazlası, BRICS ülkelerinin merkez bankalarında bulunmaktadır. Bu, altın rezervleri açısından Rusya, Hindistan ve Çin'in dünya sıralamasında ilk on içinde yer aldığını göstermektedir. Ancak altın
sınırlı bir kaynak olduğundan, gelecekte gıda ve enerji güvenliği gibi yeni biçimlerin temsilcisi olabilir.
Gelecekteki BRICS
para biriminin güvenilir, istikrarlı ve likit olması gerektiği vurgulanmalıdır. Bu, katılan ülkelerin henüz mevcut olmayan bir yüksek kredi derecesine sahip olmalarını gerektirebilir. Ancak, bu
organizasyonun büyük bir potansiyele sahip olduğunu unutmamak gerekir: Beş katılımcı ülkenin toplam GSYİH'si, dünya üretiminin üçte birini temsil etmektedir ve dünya nüfusunun yaklaşık %40'ı bu
ülkelerde yaşamaktadır. Bu nedenle, bu projenin geleceğini olumlu bir şekilde değerlendirmekteyim. Doların uluslararası ödeme sistemindeki rolünün daha fazla zayıflayacağı ve ulusal para birimlerinin
daha fazla ön plana çıkacağı bir gelecekte ilerliyoruz.
III. Bölgesel
öncelikler
22 Ağustos tarihinde
Johannesburg'da gerçekleşen, BRICS Derneği'nin yıldönümü zirvesi, grubun çalışmalarının üçüncü döngüsünün tamamlanmasıyla birlikte, tarihi bir anı oluşturdu. Bu önemli etkinlik, BRICS ülkelerinin
liderlerini bir araya getirdi ve geleneksel olarak Güney Afrika tarafından ev sahipliği yapıldı. Ana konu olarak "BRICS ve Afrika: Karşılıklı Hızlandırılmış Büyüme, Sürdürülebilir Kalkınma ve
Kapsayıcı Çok Taraflılık İçin Bir Ortaklık" seçildi. Bu başlık, BRICS ülkelerinin Afrika kıtasıyla ilişkilerinin ve işbirliğinin stratejik önemini bir kez daha vurguladı.
Bölgesel önceliklerin
yanı sıra, zirve temel olarak küresel yönetişimi ve çok taraflılığı teşvik etmeyi, sosyo-ekonomik sürdürülebilir kalkınmayı, uluslararası ticareti ve insan sermayesinin geliştirilmesini amaçladı. Bu
öncelikler, BRICS ülkelerinin küresel düzeni daha adil ve sürdürülebilir bir hale getirme taahhütlerini yansıttı.
Ancak zirvenin önemli
bir odak noktası, muhtemel bir genişleme ve yeni bir para biriminin piyasaya sürülme olasılığıydı veya en azından önceki BRICS çerçeve belgelerinin uygulanması konusuydu. Bu, BRICS ülkeleri
arasındaki ticaretin ulusal para birimleri kullanılarak daha fazla teşvik edilmesi açısından önemli bir adım olabilir ve küresel finansal sisteme önemli bir etki yapabilir.
Johannesburg'da
gerçekleşen bu 22 Ağustos tarihli BRICS zirvesi, uluslararası ilişkilerin karmaşıklığında ve küresel ekonominin dönüşümünde bir dönüm noktası olarak kayda geçti. BRICS ülkeleri, işbirliği ve
karşılıklı anlayışlarıyla dünya sahnesinde etkili bir şekilde varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Ayrıca, 22 Ağustos
tarihinde Johannesburg'da düzenlenen BRICS Forum’unun yıldönümü zirvesi, uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı ve küresel ekonominin evriminde tarihi bir olay olarak kabul edilmektedir. Bu zirve,
Bandung Konferansı'nın 1955 yılındaki önemine benzer bir etkiye sahip olmuş ve katılımcıların sayısı ve kapsamı bakımından oldukça etkileyici bir düzeyde gerçekleşmiştir.
Katılımcı ülke sayısı
hala kesin olarak belirlenmemiş olsa da, bu toplantı BRICS+ formatındaki en büyük zirve olarak tarihe geçmiştir. Bu, BRICS'in "dost çevresi" oluşumunun en büyük destekçisi olan Çin gibi ülkeleri
içeren 18 ülkeyi bir araya getirmiştir ve böylece BRICS'in küresel çapta daha fazla etki yaratmasını sağlamıştır.
Ancak bu zirvenin
önemi sadece katılımcı ülke sayısının artışıyla sınırlı değildir. Bu aynı zamanda BRICS'in evrimini ve değişimini vurgulayan önemli bir hatırlatıcıdır. BRICS, başlangıçta ekonomik işbirliğine
odaklanan bir platform olarak kurulmuş olsa da, zaman içinde dış politika boyutunu genişletmiştir. Bu, beş ülkenin uluslararası ilişkilerde daha fazla etkili bir rol oynamasına olanak
sağlamıştır.
BRICS'in yükselişi,
Batı'nın geleneksel hegemonyasına meydan okuma amacı taşımıştır, ki bu, uluslararası sisteme alternatif bir yol sunma çabalarının bir sonucu olarak daha fazla kabul görmeye başlamıştır. Bu platform,
uluslararası ilişkilerdeki karmaşıklığı artırmış ve küresel ekonomik dönüşümü etkileyen önemli bir aktör haline gelmiştir. BRICS, dünya çapında birçok ülkenin ilgisini çekmekte ve bu platforma
katılım talepleri artmaktadır. Bu, BRICS'in dünya çapındaki ülkeler için çekici bir çekim merkezi haline geldiğini göstermektedir."
BRICS ülkeleri, kendi
çıkarlarını daha iyi temsil etmek ve uluslararası sahnede etkili bir şekilde varlık göstermek için bir araya geldiler. Özellikle Rusya, Çin ve Hindistan arasında stratejik bir işbirliği üçgeni
oluşturuldu ve diğer ülkelerle de daha yakın ilişkiler geliştirildi. Bu, BRICS'in uluslararası ilişkilerdeki rolünün giderek arttığını ve dünya sahnesindeki etkisini güçlendirdiğini
gösteriyor.
BRICS'in yükselişi,
ekonomistlerin öngördüğü gibi, Batı'nın geleneksel hegemonyasına meydan okuma amacı taşıdı. Bu platform, uluslararası sisteme alternatif bir yol sunma çabalarının bir sonucu olarak daha fazla saygı
görmeye başladı ve yeni birçok taraflı düzenin şekillenmesine katkıda bulundu.
Sonuç olarak, BRICS
Forumu'nun 22 Ağustos tarihli Johannesburg zirvesi, tarihe geçen bir olaydır. Bu platform, uluslararası işbirliği, küresel ekonomik dönüşüm ve uluslararası ilişkilerin geleceği üzerinde etkili bir
şekilde şekillenmeye devam etmektedir. BRICS ülkeleri, dünya çapında büyük ilgi görmekte ve küresel politika sahnesinde önemli bir rol oynamaktadır.
22 Ağustos tarihinde
Johannesburg'da düzenlenen BRICS Forumu'nun yıldönümü zirvesi, tarihsel bir öneme sahip bir etkinlik olarak kayıtlara geçmiştir. Bu zirve, 1955 Bandung Konferansı ile karşılaştırıldığında hem
katılımcı ülke sayısı hem de kapsam açısından oldukça etkileyici bir boyutta gerçekleşmiştir.
Katılımcı ülke sayısı
net olarak belirlenmemiş olsa da bu toplantı BRICS+ formatında düzenlenen en büyük zirve olarak tarihe geçmiştir. Bu, BRICS'in "dost çevresi" oluşumuna büyük destek sunan, özellikle Çin dahil olmak
üzere 18 ülkeyi bir araya getirmiş bir önceki toplantıdan önemli ölçüde daha geniş bir katılımı ifade etmektedir.
Ancak bu zirvenin
önemi sadece katılımcı sayısının artışı ile sınırlı değildir. Bu aynı zamanda BRICS'in evrildiğini gösteren önemli bir hatırlatıcıdır. BRICS, başlangıçta ekonomik işbirliği odaklı bir platform olarak
başladı, ancak zaman içinde dış politika alanında daha fazla bir boyut kazandı. Bu, bu beş ülkenin uluslararası ilişkilerde etkili bir şekilde varlık göstermelerine olanak tanımıştır.
BRICS'in yükselişi,
özellikle Batı'nın geleneksel hegemonyasına meydan okuma amacı taşımıştır, ki bu platform uluslararası sisteme alternatif bir yol sunma çabalarının bir sonucu olarak daha fazla saygı görmeye
başlamıştır.
Bu tarihsel süreç
içinde, BRICS ülkeleri kendi çıkarlarını daha etkili bir şekilde temsil edebilmek için bir araya gelmiştir. Özellikle Rusya, Çin ve Hindistan arasında stratejik bir işbirliği üçgeni oluşturulmuş ve
diğer ülkelerle de daha yakın ilişkiler geliştirilmiştir.
Günümüzde BRICS,
dünya sahnesinde önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu platform, uluslararası ilişkilerdeki karmaşıklığı artırmış ve küresel ekonomik dönüşümü etkileyen önemli bir oyuncu olmuştur. BRICS, dünya
genelinde birçok ülkenin ilgisini çekmekte ve bu platforma katılma talepleri artmaktadır. Bu da BRICS'in dünya çapındaki ülkeler için çekici bir çekim merkezi haline geldiğini
göstermektedir.
Başka bir düşünce
açısıyla, potansiyel katılımcıların neden "bilge maymun" yaklaşımını benimsemediklerini sorgulamak önemlidir. Bu sorunun cevabı oldukça açıktır. BRICS, G7 ülkelerinin bir rakibi olarak değil, kendi
çıkarlarını ve küresel çeşitliliği koruma amacı güden bir oluşum olarak görülmektedir. BRICS ülkeleri, hem Batı ile yakın işbirliği içinde olan ülkeleri içermekte hem de Batı ile farklı derecelerde
çatışma içinde olan ülkeleri kapsamaktadır. Her BRICS ülkesi, ortak çıkarları temsil eden, adil ve sürdürülebilir bir dünya inşa etme arzusu taşıyan, egemen gelişmeyi mümkün kılan ve medeniyet ve
kültürel çeşitliliği karşılıklı saygı ile destekleyen BRICS'in anahtarını temsil etmektedir.
BRICS'in başarıları,
dünya genelindeki diğer ülkeler için de ilham verici bir örnek oluşturmaktadır. Bu başarılar, BRICS'in dünya çapındaki cazibesini şekillendirmede kritik bir rol oynamaktadır ve bu platform, siyasi,
sosyo-ekonomik ve insani alanlarda somut sonuçlar üretmek için çok yönlü bir işbirliği ağı kurma yeteneği ile diğer ülkelerin dikkatini çekmektedir.
Bu yılki toplantının
sonucunda BRICS'in genişlemesi konusu hala belirsizliğini koruyor. Ancak, BRICS, kapsayıcı bir yaklaşımı sürdürmek açısından büyük bir öneme sahiptir. BRICS, dünya nüfusunun çoğunluğunu temsil ettiği
için, tüm dünyadan ülkelerin katılımına açık ve birleşme fikrini teşvik eden bir platform olarak kalmalıdır.
Ancak, genişleme
süreci, belirli kriterlere ve bir model çerçevesine dayandırılmalıdır ve mevcut başarıları tehlikeye atmamalıdır. Diplomatlar, bu konuda dikkatli ve özenli bir şekilde açıklamalar
yapmalıdır.
Sonuç
olarak, BRICS'in başarısı, ortak ve etkili çabaların bir sonucudur. Genişleme, BRICS'i daha da güçlendirebilir ve temel ilkelerini daha geniş bir çerçevede yaygınlaştırabilir. Mevcut
durumda, BRICS+ formatı, çok seviyeli ve çok formatlı bir genişleme ve lisansüstü ülkelerin ilgi ve potansiyellerine göre grup çalışmalarına dahil edilmesi açısından uygun bir seçenek gibi
görünmektedir. Bu, BRICS'in önemini artırabilir ve daha adil ve sürdürülebilir bir dünya düzeni için ilerlemeyi teşvik edebilir.
Potansiyel üye
adaylarının, BRICS'in özündeki "bilge maymun" yaklaşımını neden benimsemedikleri önemli bir sorudur. Bu sorunun cevabı, BRICS'in uluslararası ilişkilerde çeşitliliği ve çok taraflılığı teşvik etmek
ve küresel çıkarları korumak amacıyla oluşturulduğu gerçeğiyle bağlantılıdır.
BRICS ülkeleri, Batı
devletleri ile yakın işbirliği içinde olanlar olduğu gibi, Batı ile farklı derecelerde çatışma içinde olanlar da bulunmaktadır. Bu nedenle BRICS, her ülkenin ortak çıkarlarını koruma, olumlu bir
gündem oluşturma, egemen kalkınma fırsatları sunma, medeniyet ve kültürel çeşitliliği saygıyla ele alma amacını taşır.
BRICS'in başarı
öyküleri, diğer ülkeler için de bir ilham kaynağıdır ve BRICS'in çekiciliğini artırır. Bu işbirliği, siyasi, sosyo-ekonomik ve insani alanlarda somut sonuçlar doğurur. Bu yılki toplantı sonuçlarına
bağlı olarak, BRICS'in genişlemesi yeni bir ivme kazandırabilir ve yeni ve ilginç fikirler sunabilir. Bu genişleme, BRICS'in otoritesini daha da güçlendirebilir ve temel ilkelerini daha geniş bir
çerçevede yaygınlaştırabilir.
Johannesburg'daki
toplantı, yeni bir, kapsayıcı ve adil bir dünya düzeni oluşturma yolunda önemli bir adım olabilir ve 21. yüzyılın Bandung Konferansı gibi bir anlam taşıyabilir.
23 Ağustos 2023,
Oxford