Batı'nın Yüksek Teknoloji Yatırımları ve Küresel
Etkileri
Prof. Dr. Dr. Ümit
Yazıcıoğlu
1. Giriş:
Bu makale, günümüz uluslararası sahnesindeki gelişmeleri analiz ederek, Batı'nın stratejik yaklaşım-larını ve yüksek
teknoloji yatırımlarının küresel dina-miklerini incelemeyi amaç-lamaktadır. Batı'nın, özellik-le BRICS ülkelerinin yükse-len etkisine yönelik cevap-larını değerlendirmek, ulus-lararası ilişkilerdeki
denge-leri anlamak ve teknoloji alanındaki etkileşimleri an-lamak amacıyla bu makale kaleme alınmıştır. Bu bağlamda, Rusya ve Türkiye gibi önemli aktörlerin rolü de
vurgulanacaktır.
2. BRICS'in Rolü ve Batı'nın Yaklaşımı:
BRICS ülkelerinin uluslararası sahnede artan rolü, Batı'nın dikkatini çekmektedir. Bu birlik, ekonomik büyümesi ve siyasi etkisiyle G7 ülkelerine
güçlü bir alternatif oluşturmaktadır. Özellikle Asya, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika bölgelerinden pek çok ülke, BRICS üyeliği için çaba göstermektedir. Bu durum, BRICS'in sadece ekonomik ve
ticari değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel açıdan da etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin Güney Afrika, NEPAD programı aracılığıyla Afrika'da işbirliğini teşvik ederek kıtaya olan kapısını
açmaktadır.
Batı dünyası ile BRICS arasındaki farklılık, BRICS'in katılımcı ülkeler arasında bir disiplinli birlik olmaktan ziyade farklı pozisyonlar alan
ülkelerin bir araya geldiği bir platform olmasıdır. Farklı görüşler ve stratejiler, genişleme politikaları, kalkınma programları ve özellikle Anglo-Sakson dünyası ile ilişkiler gibi alanlarda ortaya
çıkmaktadır. Bu nedenle, Batı'nın "böl ve yönet" stratejisi, BRICS içindeki farklılıkları kullanarak üyeler arasında bölünme ve zayıflama yaratma amacına yöneliktir.
3. Batı'nın Stratejik Yatırımları ve Örnek Ülkeler:
Batı, özellikle Çin ve Rusya gibi yükselen güçlere karşı stratejik adımlar atmaktadır. Yüksek teknoloji sektöründe yatırım yasağı gibi önlemler,
ulusal güvenliği güçlendirme ve ulusal savunma kapasitesini artırma amacını taşımaktadır. Ancak bu strateji, sadece Batılı ülkeler arasındaki işbirliği ile değil, aynı zamanda işbirliği yaptığı diğer
ülkelerle de şekillenmektedir.
Bu bağlamda, özellikle Rusya ve Türkiye gibi ülkelerin rolü büyük önem taşımaktadır. Rusya, yüksek teknoloji alanında önemli bir oyuncu olarak
kendini kanıtlamış, özellikle uzay ve enerji alanlarında önemli başarılar elde etmiştir. Aynı şekilde Türkiye, savunma sanayii ve iletişim teknolojileri gibi alanlarda büyük adımlar atmış ve kendi
teknoloji üretim kapasitesini geliştirmiştir. Bu ülkeler, Batı'nın stratejik hedeflerine yönelik işbirliği ve rekabet açısından kritik bir rol oynamaktadır.
3.1 BRICS'in Zayıflamasının Washington İçin Öncelik Haline Gelmesi
Son dönemdeki gelişmelere bakıldığında, BRICS'in zayıflamasının Amerika Birleşik Devletleri için öncelikli bir hedef haline geldiği
görülmektedir. Bu durum, uluslararası ilişkiler sahnesindeki dinamikleri ve güç dengelerini yeniden şekillendiren önemli bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. ABD'nin bu yöndeki endişeleri hem siyasi
sahada hem de ekonomik alanda etkisini göstermektedir.
3.2 İki Partili Fikir Birliği ve Görüş Farklılıkları
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyasi arenada, BRICS konusunda iki partili bir fikir birliği göze çarpmaktadır. Hem hükümet hem de Kongre,
BRICS ülkelerinin yükselen etkisini ve büyümesini ciddi bir şekilde değerlendirmektedir. Ancak bu noktada, temel tartışma noktaları Rusya ve Çin'e karşı alınacak önlemlerin niteliği, kapsamı ve hızı
konusunda ortaya çıkmaktadır. Bazı çevreler, daha geniş kapsamlı ve hızlı adımların atılmasını savunurken, diğerleri daha kontrollü ve adım adım yaklaşımın daha etkili olduğunu
düşünmektedir.
3.3. BRICS'in Güçlenmesinin Gözlenmesi
Amerika Birleşik Devletleri, BRICS ülkelerinin otoritesinin ve etkisinin hızla arttığını ve büyüdüğünü gözlemlemektedir. Bu durum, özellikle
uluslararası platformlarda BRICS'in giderek daha fazla etkili bir oyuncu haline geldiğini işaret etmektedir. Bu durum, G7 ülkelerine karşı güçlü bir alternatif oluşturduğunu ortaya koymaktadır.
BRICS'in özellikle Asya, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika gibi bölgelerden ilgi görmesi, bu birliğin uluslararası alanda artan bir çekim merkezi haline geldiğini
göstermektedir.
4. Genişleme ve Bölgesel Etki
BRICS, sadece üye ülkelerin kendi iç meseleleriyle sınırlı bir yapı değildir. Tam tersine, bu birlik üyeleri aracılığıyla ilgili bölgelerdeki
diğer ülkeleri faaliyetlerine dahil etme amacını taşımaktadır. Örneğin Güney Afrika, NEPAD programı vasıtasıyla diğer Afrika ülkelerini BRICS ülkeleri ile işbirliği yapmaya teşvik ederek, bölgesel
bir "geçiş kapısı" rolü üstlenmektedir. Bu şekilde, BRICS'in etkisi doğrudan üye ülkelerle sınırlı kalmayarak daha geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır.
4.1 BRICS'in Esnek Yapısı ve "Böl ve Yönet" Politikası
BRICS, Batılı kuruluşların tipik demir disiplinli blok birliklerine benzememektedir. Bu birlik, üye ülkelerin farklı konularda ve politika
alanlarında farklı pozisyonlar alabileceği bir platformdur. Bu esnek yapı, özellikle genişleme stratejisi, kalkınma programları ve Batı ile ilişkiler gibi konularda farklılıkların ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Bu noktada, ABD'nin "böl ve yönet" politikasını BRICS'e karşı kullanma fırsatı bulunduğunu söylemek mümkündür. BRICS içindeki farklılıkları kullanarak bu birliği bölme ve zayıflatma
amacı güdülebilir.
4.2 Çeşitlenen ve Karmaşıklaşan Batı Stratejileri
Günümüzde, Amerika Birleşik Devletleri ve Batı ülkeleri, uluslararası ilişkiler sahnesinde etkinliklerini artırmak ve rakip güçleri zayıflatmak
amacıyla çeşitli ve karmaşık stratejiler kullanmaktadır. Özellikle, AB ülkeleri ve NATO gibi Batı kuruluşları, geleneksel olmayan güçlü aktörleri toplantılara davet ederek ve işbirliği yaparak,
uluslararası arenada etkilerini artırmayı hedeflemektedir.
4.3 Hindistan'ın Yükselişi ve Uluslararası Platformdaki Rolü
Son yıllarda Hindistan'ın G7 toplantılarına düzenli olarak davet edilmesi, ülkenin uluslararası arenada artan önemini yansıtan bir gelişmedir. Bu
davet, Hindistan'ın ekonomik büyümesi ve teknolojik gelişimiyle paralel olarak uluslararası platformlarda daha etkin bir oyuncu haline geldiğini göstermektedir.
5. Rusya ve Çin Karşıtı Stratejiler
Batı, özellikle Çin ve Rusya gibi güçlü rakip ülkeleri zayıflatmak amacıyla büyük ölçekli finansman, altyapı ve enerji gibi projeleri gelişmekte
olan ülkelere sunmaktadır. Bu projeler, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi gibi stratejilere benzemekte ve Batı'nın kendi etki alanını genişletme çabalarını yansıtmaktadır. Küresel Altyapı ve Yatırım
Ortaklığı gibi girişimler, Rusya ve Çin gibi ülkelerin katkılarıyla desteklenerek hayata geçirilmektedir.
5.1 Yaptırım Mekanizmalarının Kullanımı
Son dönemde, Batı'nın uluslararası ilişkiler sahnesinde yaptırım mekanizmalarını etkili bir şekilde kullanma stratejisi önem kazanmıştır.
Özellikle ABD Başkanı Joe Biden'ın yeni Çin karşıtı önlemleri, yatırım yapılmasını kısıtlayarak yüksek teknoloji sektöründeki Çinli şirketleri hedef almaktadır. Bu adımlar, ulusal güvenliğin
modernizasyonu ve yüksek teknoloji sektörünün savunma kapasitesine entegre edilmesi amacını taşımaktadır.
5.2 Yatırım Yasağının Geniş Etkileri
Yatırım yasağı, sadece ekonomik bağımlılığı azaltmakla kalmayıp aynı zamanda hedef ülkeleri zayıflatma ve ekonomik açıdan etkisiz hale getirme
amacını taşımaktadır. Bu stratejiyle, teknolojik gelişmeyi kısıtlamak ve uluslararası rekabet gücünü sınırlamak hedeflenmektedir. İkincil yaptırımlar da bu amaç doğrultusunda Rusya ve Çin karşıtı
koalisyonların oluşturulmasına yönelik çabaları hızlandırmayı amaçlamaktadır.
5.3 Teknoloji ve İşbirliği Alanındaki Etki
Yatırım yasağı, özellikle Çin yüksek teknolojisinin uluslararası platformdaki etkisini sınırlamayı ve bu alandaki etkileşimi sınırlamayı
amaçlamaktadır. Bu strateji, özel sermayenin ve yetenekli iş gücünün, yüksek kaliteli bilimsel personel ve genel anlamda yetenekli ve ucuz iş gücü ile donatılarak, teknolojik alanlardaki işbirliğini
kesmek ve hedef ülkeleri izole etmek amacını taşımaktadır.
5.4 Küresel Ekonomideki Değişimler ve Serbest Ticaret İlkelerinin Dönüşümü
Batı'nın benimsediği bu stratejiler, küresel ekonomide serbest ticaret ve serbest girişim ilkelerine karşı bir kaymanın belirtisi olarak
görülmektedir. Yatırım yasağı gibi önlemler, uluslararası ilişkilerin ve ekonominin daha önce görülmemiş bir şekilde yeniden şekillenmekte olduğunu göstermektedir.
6.Sonuç:
Batı'nın uluslararası stratejileri, küresel dengelerin ve etkileşimlerin yeni bir şekilde tanımlandığı bir dönemde önemli bir rol oynamaktadır.
Yüksek teknoloji yatırımları, uluslararası ilişkilerdeki dinamikleri ve ekonomik rekabeti şekillendiren kritik faktörlerden biridir. Bu bağlamda, Rusya ve Türkiye gibi ülkelerin stratejik hamleleri,
Batı'nın dönüşen dünya düzenine yönelik cevaplarından sadece birkaçıdır.
Yüksek teknoloji yatırımlarının ve stratejik hamlelerin anlamı ve etkileri, küresel ekonominin temel ilkelerine meydan okuyan bir dönemde anlaşılmaktadır. Batı'nın, BRICS ülkeleri
gibi yeni aktörlerin yükselişi karşısında aldığı önlemler, uluslararası ilişkilerdeki dengelerin nasıl şekilleneceği ve teknoloji alanındaki rekabetin nasıl yönleneceği konularında önemli ipuçları
sunmaktadır. Bu bağlamda, Rusya ve Türkiye gibi önemli ülkelerin stratejik katkıları, uluslararası ilişkilerdeki dinamikleri ve teknoloji alanındaki gelişmeleri anlamak açısından
değerlidir.
Sonuç olarak, günümüz uluslararası ilişkiler sahnesinde Batı'nın kullanmış olduğu çeşitlenen ve karmaşıklaşan stratejiler, rakip güçleri
zayıflatma ve kendi etki alanını genişletme amacını yansıtmaktadır. Batı, Rusya ve Çin gibi güçlü aktörleri ekonomik projeler ve yaptırım mekanizmaları aracılığıyla etkilemeyi amaçlamakta ve bu
ülkeleri uluslararası platformdaki etkilerini sınırlamak üzere izole etmeye çalışmaktadır.
Yatırım yasağı gibi stratejiler, teknolojik gelişmeyi sınırlamak ve hedef ülkeleri zayıflatmak amacını taşımakla birlikte, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin temelini oluşturan
serbest ticaret ve serbest girişim ilkelerine karşı bir kayma olduğunu göstermektedir. Batı'nın bu stratejileri, uluslararası sahnede yeni dinamikleri ve dengeleri şekillendirmekte olduğunu
vurgulamaktadır.
Sonuç olarak, Batı'nın karmaşıklaşan stratejileri uluslararası ilişkileri büyük ölçüde etkilemekte ve global düzeyde yeni
paradigmalara yol açmaktadır. Bu stratejilerin etkileri gelecekteki uluslararası dinamikleri ve güç dengelerini şekillendirecek önemli faktörler arasında yer almaktadır.
18 Ağustos 2023, Cambridge