Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Anadolu’da Deprem

Anadolu’da Deprem

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü (INGV) Başkanı Carlo Doglioni, Kahramanmaraş merkezli depremlerin, Anadolu yarımadasını 3 metre batı yönünde kaydırdığını söyledi. Depremler Doğu Anadolu, Arap ve Afrika levhalarının buluşma noktasında yaşandı. Türkiye'yi boydan boya geçen iki büyük faydan biri harekete geçti. Bu aynı zamanda Ürdün, İsrail, Lübnan ve Suriye'den geçen Ölü Deniz fayıyla beraber Orta Doğu'nun en aktif faylarından biri.

 

6 Şubat 2023 'te Türkiye'nin güneyinde meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki deprem, Anadolu topraklarında önemli tahribat yaptı. Aynı zamanda Suriye’yi de ciddi bir şekilde etkiledi. Suriye’den  elde edilen ön verilere göre on dört binden fazla insan öldü. Felaketin sonuçları başta Halep olmak üzere ülkenin kuzeyindeki tüm büyük şehirlerde görüldü.

 

Ülkemiz Türkiye’de ise geçmiş depremlerden alınan dersler, mevcut yığma binaların deprem performansının 5.5-6.0 büyüklüğündeki depremlerde dahi yeterli olmadığını göstermekte. Özellikle kırsal kesimde bulunan yığma binalar ağır hasar görebilmektedir. 2018’de yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, yaklaşık beş yıldır yurdumuzda kullanılmaktadır. Geniş kapsama sahip bu belgede, uygulamadan gelen bilgiler kullanılarak, yaklaşımı değiştirmeyen ancak kullanımı kolaylaştırılan değişikliklerin yapılması zaruridir.

 

Geçmişte büyük yıkımlara neden olan depremler yaşanmış olsa da Japonya bu felaketleri olumlu yönde adım atmak üzere değerlendirmiş ve adım adım depreme dayanıklı tasarım teknolojisini geliştirmiştir. Yapı güvenliğinde sorumluluk sadece mimar, mühendis ve kamu kuruluşları ile sınırlı kalmayıp, halkın da konuya hassasiyet göstermesi önem arz etmektedir. Can kayıplarının önüne geçmek üzere, eski yönetmeliklere uygun yapıların güçlendirilmesine özellikle önem verilmekte, bunun yanı sıra afet bilincinin gelişmesini sağlamak amacıyla küçük yaşlardan itibaren tatbikatlar yapılmakta ve yaşam ortamları güvenli hale getirilmektedir. Ülkemizde mevcut yönetmelikler ve teknolojik sistemler depreme karşı yapı güvenliğini sağlayacak seviyeye gelmemiştir, bu eksiklik acilen düzeltilmelidir.

 

Deprem, en yıkıcı etkiye sahip doğal tehlike olması yanı sıra, diğer tehlikeleri de tetikleyebilmektedir. Bu nedenle depremin neden olacağı risklerin etkisini azaltmak için çoklu-tehlike analizi ile mekânsal ve yapısal hassasiyetleri, belirsizlikleri tanımlamak gerekir. Mekânsal gelişme, koruma, rehabilite, yenileme, dönüşüm ve diğer müdahalelerde bütünleşik ekolojik riskleri de dikkate alarak doğal tehlikelerle mücadele etmek, yerleşmelerde sürdürülebilirliği destekleyecek ve belirsizliklere karşı dayanıklılık kapasitesini artırmak gerekir. Son yıllarda yaşanan depremlerde mekânsal yapı özellikleriyle uygun olmayan alanlarda yoğun kentleşmenin gelişmiş olmasıyla, bu alanlardaki yapı stokunun yeterli standartlara sahip olmamasıyla çok-yönlü riskin insan ve ekonomik kaynakları tahrip etmesine neden olmuştur.

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenenler için Almanya genelinde düzenlediği yardım kampanyasında bir günde yapılan yardım miktarının 3,5 milyon Euro’yu aştı. Bu meblağ deprem mağdurlarına devlet denetiminde ulaştırılmalıdır, yolsuzluklara mahal verilmemelidir.

 

Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremlerle ilgili, "Toplam 3 bin 419 kaybımız var. Yaralılarımız 20 bin 534. Enkazdan kurtarılanlar 8 bini geçmiş durumda''. Yıkık bin sayımız da 5 bin 775. Şu anada kadar 312 artçımız mevcut. 6 ve üzeri 3 depremimiz var. Belçika'da yaşayan Türkler, sivil toplum kuruluşlarının (STK) koordinasyonu ve başkent Brüksel Belediyesinin desteğiyle Kahramanmaraş merkezli depremlerde mağdur olanlar için yardım kampanyaları düzenliyor. 53 bin arama kurtarma görevlisi ve destek personeli enkaz bölgesine ulaştı. 54 bin çadır, 102 bin yatak bölgeye gönderildi. 100 milyar liralık kaynak kurumların emrine tesis edildi.

 

II.)  İkili ilişkiler bağlamında Depremin Suriye etkisi

 

Burada 2011'den beri Suriye’de devam eden iç savaş sırasında altyapı ve konut binalarına verilen hasar çok büyük. BM, 2020'de Suriye'nin yeniden inşasının maliyetini 250 milyar dolar olarak tahmin etti. Şimdi bu miktara depremin sebep verdiği yıkımın onarımı eklenecek. Deprem felaket geniş bir uluslararası tepkiye neden oldu. Birçok ülke enkazı temizlemek için her iki ülkeye kurtarma ekiplerini göndereceklerini açıkladılar.  Rusya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri zaten Suriye'ye acil yardım sağladı. 6 Şubat 2023 akşamı, Şam'ın bölgedeki ana rakibi olan İsrail'den deprem sonrasın yardım istediğine dair çelişkili haberler de vardı. 

 

Bununla birlikte, enkazın kaldırılması, Suriye'nin ana sorununu. Bu ülkenin altyapısını ve konut stokunu kimin restore edeceği ve bunu kimin finanse edeceği  sorunu ise halen   çözülmedi. Suriyenin  kendisinin bunun finanse edecek kaynakları yok. Daha önce ihracat gelirlerinin ana kaynağı olan petrol yatakları artık Kürt muhalefetinin kontrolünde.

 

2018 yılından bu yana Suriyede restorasyon sorunu gündemde. 2010'ların sonunda Orta Doğulu oyuncular Suriye'nin geleceği konusunda iyimser olsalar da - Arap ülkeleri Şam'la diplomatik ilişkilerini kademeli olarak yeniden kurdular. Basra Körfezi'ndeki Arap monarşilerinin yatırımlarını çekmek için Şam’a önerilerde bulunuldu. Bu ülkelerin planlarının amacı batı yaptırımlarının bir kısmının kaldırılmasını mümkün kılacak siyasi reformları gerçekleştirmek için Suriye yardımcı olmaktan kaynaklanmaktadır.

 

Ancak 2020'de ABD Kongresi, Suriye'ye yönelik yaptırım yaparak rejimi zorlaştırdı ve ekonomisine ciddi zararlar veren Sezar Yasası'nı kabul etti. Bu belgeye göre, yabancı kişiler, Suriye hükümetine gaz, petrol ve petrol ürünleri üretimi ile ilgili mal, hizmet ve teknolojileri satmaları, inşaat ve mühendislik hizmetleri vermeleri halinde yaptırım altına giriyorlardı. Böylece yabancı yatırımcıların büyük çoğunluğunun bu ülkeyi toparlaması fiilen engellendi. Bu koşullar altında sadece Moskova ve Tahran Şam'a yardım sağlamaya devam edebilirdi. Ancak Rusya ve İran şu anda gerekli olan 250 milyar doları vermek istemediler: Moskova sınır bölgelerindeki altyapıyı onarmakla meşgul. Tahran İran’daki protesto havasını azaltmak için ekonomik krizin nüfus üzerindeki etkisini en aza indirmeye çalışıyor, parası yok.

 

Ancak Ağustos 2022'de, Türkiye-Suriye temaslarına ilişkin ilk haberlerin zemininde alternatif bir seçenek için umut vardı. Bu ülkeler arasında yapılan ikili ilişkiler bağlamamındı yapılan İşbirliğine yönelik önemli bir adım 28 Aralık'ta Rusya, Türkiye ve Suriye savunma bakanlarının bir araya gelmesiyle başladı.  Ardından dışişleri bakanlarının görüşmesi ve bir zirve  toplantısı yapılmasıyla diplomaside sorunların çözümü acısından başaralı adımlar atıldı.

 

Siyasi bağların normalleşmesi yönündeki bu eğilim, Şam ve Ankara arasındaki ekonomik iş birliğinin genişlemesine yol açabilir. Daha önce Suriye’nin ekonomik büyümesinin motorlarından biri haline gelen Türk inşaat şirketleri, Suriye'deki altyapı ve konut krizinin azaltmada başarılı olabilir. Türkiye destekli gruplar tarafından yönetilen İdlip ‘de yani Suriye'nin kuzeyinde doğrudan Ankara tarafından kontrol edilen bölgelerde önemli miktarda konut inşa edildi. Diğer taraftan, iç savaş başlamadan önce bile Türkiye'nin Suriye'nin ana ticaret ve yatırım ortaklarından biri olduğunu hatırlamakta fayda var. Örneğin, son depremle harabeye dönen Halep sanayi bölgesindeki üreticilerin yaklaşık %40'ının Türkiye'de eskiden ticari ortaklıkları bulunuyordu. Bu her iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması Suriye'nin ekonomik toparlanmasına katkıda bulunabilir. Aynı zamanda Ankara mevcut koşullarda Rusya ile Batı arasındaki çelişkileri son derece başarılı bir şekilde yürütmeyi diplomaside başardı. Dolayısıyla her iki taraf için de vazgeçilmez bir oyuncu haline geldi. 

 

Türkiye, depremin vermiş olduğu zararı düzeltmek için, bölgeyi yeniden inşa etmek, vatandaşlarını enkaz altından kurtarmak ve acılarını gidermek için altyapısını restore etmek zorunda. Olay yerinden alınan görüntüler ülkemizin  güneydoğusundaki büyük şehirlerdeki konutlarda büyük hasarların olduğunu gösteriyor.  Depremden Asya ile Avrupa arasındaki en önemli enerji damarlarından biri olmaya devam eden Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı da hasar gördü.

 

Ortadoğu’nun bir diğer petrol ülkesi olan Birleşik Arap Emirlikleri Suriye'nin yardımına koşabilir. Cumhurbaşkanı Muhammed bin Zayed el-Nahyan depremin ardından Suriye Cumhurbaşkanına ilk taziyelerini dile getirenlerden biriydi. Bu tesadüfü bir açıklama değil. 2022'de Arap ülkeleri arasında en aktif şekilde Suriye ile iş birliğini artırmaya başlayan BAE oldu. Mart ayında Beşar Esad, Abu Dabi ve Dubai'yi ziyaret etti – bu gelişme Suriye’deki iç savaşın başlamasından bu yana bir Arap ülkesine onun yaptığı ilk ziyaretti. Ocak 2023'te Emirlik Dışişleri Bakanı Şam'ı ziyaret etti. Aynı zamanda ziyarette ele alınan ana konulardan biri ülkeler arasındaki ekonomik iş birliği oldu.

 

Şimdi, depremde yıkılan şehirlerin yeniden inşasında Suriye'ye yardım etme hedefi göz önüne alındığında, BAE, Suriye topraklarında faaliyet gösteren ana oyuncu haline gelebilir. Sezar Yasası'nın yürürlüğe girmesinden önce Abu Dabi, Arap-Suriye bağlarının yeniden inşasında da ön saflarda yer aldı. Ancak o zaman her şey COVID-19 ile bağlantılı olarak insani yardım ve ekipman temini ile sınırlıydı. Artık BAE benzer bir strateji kullanabilir, ancak aynı zamanda BAE'li şirketlerin konut ve altyapının restorasyonuna katılımıyla faaliyetlerini artırma fırsatına da sahip olabilir.

 

Görünüşe göre tüm vaatlere ve ziyaretlere rağmen Sezar Yasası yürürlükte. Bu durum batı pazarlarıyla yakından bağlantılı. BAE ikincil yaptırımlar altına girme riskini almıyor. Ancak, 2022'de Birleşik Arap Emirlikleri'nin ABD'nin kısıtlamalarına ve Rusya karşıtı yaptırımlarına uyma baskısına oldukça yüksek bir direnç gösterdiğini unutmamamız gerekir. Aynısı, özellikle diğer ülkelerin önemli yardım sağlama fırsatı olmadığı için, kısmen Suriye için geçerli olabilir. Bu deprem, ABD yönetimi nazarında geçici olarak yaptırımlara uyulmaması için sebep olabilir.

 

Suriye ekonomisini eski haline getirmek daha önce son derece zor bir konuydu. Şimdi durum daha da vahim hale geldi. Çeşitli BM kuruluşlarının bu ülke üzerinde yaklaşan bir insani felakete ilişkin açıklamalarının arka planında, Suriye'ye yardıma her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Yaptırımlara ve siyasi çelişkilere rağmen bunu sağlayabilen herkes, yavaş yavaş uluslararası topluma dönen bir ülkede nüfuzunu daha da genişletebilir.

 

7 Şubat 2023, Lüksemburg

 

 

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}