Almanya - Rusya ve Ukrayna ilişkilerinde enerji politikaları
Ümit Yazıcıoğlu
Gazprom, Portovaya kompresör istasyonundaki gaz pompalama ünitelerinin kapatılması nedeniyle Kuzey Akımı üzerinden gaz pompalamasında bir azalma olduğunu duyurdu. 14 Haziran 2022'de iki birlik, 15'inde bir diğeri durduruldu. Bunun nedeni Siemens'in gaz türbinli motorları onarımdan geri göndermeyi reddetmesidir. Planlanan arz hacmi 100 milyon metreküp azaldı. Dolayısıyla enerji politikalarına etki yapan Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü özel harekâtı bu bağlamda irdelemek gerekiyor.
2000'lerden bu yana, Ukrayna siyaseti zayıf kurumlar ve güçlü gayri resmi güçler tarafından karakterize edildi. Ekonomik ve bölgesel çıkar gruplarının çoğulluğu, istikrarlı bir otoriter güç dikeyi kurmanın önünde durdu. Aynı zamanda, sıkı bir reform politikasını engelledi. 2019 yılında seçilen Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelens'kyj de bu sorunla karşılaştı. Ülkenin en güçlü oligarkıyla, yargının bazı kesimleriyle, nüfuzlu yerel yöneticilerle ve birçok medyayla arası açıldı. Giderek onları geride bırakmaya çalıştı ve bu da ona otoriter bir sistem kurduğu suçlamasını kazandırdı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana, Ukrayna iç siyasetindeki çatışmalar bir kenara bırakıldı. Siyasi sınıf birleşmiştir. Ordu ve toplum birlikte Ukrayna'nın egemenliğini, özgürlüğünü ve kendi kaderini tayin hakkını savunuyor.
2014 yılında Kırım'ın ilhakı ve ardından Donbass'taki savaşın ardından, Rusya şimdi kendi toprakları boyunca Ukrayna'ya saldırdı. Moskova'nın Kiev'i hızla ele geçirerek tüm Ukrayna'nın kontrolünü ele geçirme planı ise başarısız oldu. Bunun yerine, savaşın daha uzun bir seyri ortaya çıkıyor. Rus savaşının vahşeti ve Moskova'nın azami talepleri müzakere sürecini zorlaştırıyor. Rusya'da savaşa sürekli artan iç baskı eşlik ediyor. Aynı zamanda, askeri gerilemeler ve yüksek zayiat rakamlarıyla birleşen yaptırımlar, siyasi liderlik üzerindeki baskıyı artırıyor. Ukrayna'da ise savaş ulusal kimliği ve ülkenin batıya doğru gidişatını güçlendiriyor. Rusya'nın saldırganlık savaşı, Alman ve Avrupa politikalarının Rusya ve Doğu Avrupa'ya ilişkin temel varsayımlarını sorgulamaya çağırıyor. Avrupa güvenlik düzeninin ve Avrupa enerji politikasının yeniden yönlendirilmesi için bir katalizör olduğunu kanıtlıyor. Ancak savaşın Avrupa'nın ötesinde, örneğin Çin ile küresel güç dengesi veya gıda güvenliği üzerinde de etkisi var.
Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü özel harekata yanıt olarak, çok sayıda Batılı ülke Rusya'ya karşı sert ekonomik yaptırımlar getirdi. Rusya'nın merkez bankasına ve özellikle finans sektörüne karşı alınan tedbirler, aynı zamanda geniş kapsamlı bir teknoloji ambargosu ülkeyi çok vuruyor. Sonuç olarak, Rusya 1990'ların başından bu yana en derin ekonomik krizle ve kapsamlı bir ekonomik dönüşümle karşı karşıya bırakılmak istendi. Çin gibi önemli siyasi ortaklarla ekonomik ilişkiler bile savaşın başlamasından sonraki aylarda çöktü. Başlangıçta yaptırımlardan muaf olan Rusya'nın enerji ihracatı, giderek daha yeni önlem paketlerinin odak noktası haline geliyor. Mevcut tedarik zincirleri, Rusya'nın dünya pazarında önemli bir konuma sahip olduğu diğer hammaddeler için de söz konusudur. Sonuç olarak, yaptırımların uluslararası mal piyasaları üzerinde geniş kapsamlı etkileri var ve yüksek enflasyon ve küresel ekonomide yavaşlama döneminde ek belirsizlikler yaratıyor.
14 Haziran 2022 günü Gazprom, Siemens kompresör istasyonlarından birinin gaz pompalama ünitesi Kanada'dan bakımdan zamanında dönmediği için Nord Stream 1 (SP-1) gaz boru hattı üzerinden tedarikte %40'lık bir azalma olduğunu duyurdu. "SP-1", hala %35'i Rusya'dan gelen arza bağlı olan Almanya'ya gaz teslimatının ana vektörüdür. Şu anda, Gazprom'a göre, her zamanki gibi 167 milyon gaz boru hattından günde sadece 100 milyon metreküp gaz geçebilir. Siemens grubu Salı günü, Batılı ülkelerin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlar nedeniyle türbin parçalarının Kanada'dan sevk edilemediğini doğruladı. Bu sevkiyatı yaptırımlardan muaf tutmak için Kanada hükümeti ve Avrupa Komisyonu görüşmeler yapıyorlar.
Gaz boru hattını nasıl bir akıbet bekliyor?
Büyük ihtimalle Nord Stream 2 uzun yıllar kullanılmayacak. Aynı zamanda, şu anda Alman ekonomisi için Rus gazına alternatif yok. İhraç edilen enerjinin yarısından fazlası tek bir tedarikçi tarafından sağlandığında, her zaman şüpheli ve risklerle doludur. Ancak Rusya her zaman güvenilir bir ihracatçı olmuştur. Üstelik ucuz. Herkes için bir kazan-kazan durumuydu. Ve Rusya'yı bir enerji kaynağı tedarikçisi olarak tutmak arzu edilir. AB veya Almanya'dan gelen yaptırımlar ve ambargolar Rusya'ya değil Almanya'ya zarar veriyor. AB kısa süre önce kısmi petrol ambargosu üzerinde anlaştı. Almanya, bu kararın AB'deki enerji krizini şiddetlendirmesi ve enerji fiyatlarında fazla artışa yol açması beklenmesine rağmen, bu adımı atmaya kararlı olduğunu ifade etti. Bu önlem ekonomik açıdan ne kadar makul? Bu önlem Almanya’nın ekonomisine zarar veriyor. Zaten Almanya yüksek enerji fiyatları nedeniyle üretim kısıtlamaları yaşıyor. Almanya'nın gün geçtikçe sanayisizleşmesi hızlanacak. Bu gidişatı önlemek için Almanya, Kanada hükümetiyle Siemens gaz türbinlerinin tedarikini tartışıyor. Siemens'in Rus karşıtı yaptırımlar nedeniyle Kanada'daki onarımlardan sonra gaz pompalama ünitelerini iade edememesi nedeniyle Gazprom'un Nord Stream üzerinden Avrupa'ya tedariki azaltma kararı açıklandı. Alman hükümeti şimdi bunları iptal etmek için Ottowa ile müzakere etmeye çalışıyor. Jeopolitik bu gelişilmelere rağmen Berlin, ekonomisinin kötüye gidişi nedeniyle enerji sektöründe Moskova ile etkileşim ve iletişime devam etmek zorunda.
Avrupa'daki enerji krizinin arka planında, Ukrayna'daki durum ve ardından Rusya Federasyonu'na uygulanan yaptırımlarla şiddetlenirken, elektrik fiyatları yeniden rekor kırıyor. 15 Haziran tarihli ICE borsasına göre, 13 Mayıs'tan bu yana ilk kez ticaretin açılışında gaz fiyatı 1.000 metreküp başına 1.100 doları aştı. m, 1.000 metreküp başına 1.153 dolara ulaşıyor. m, cari döviz kuru dikkate alınarak. Neredeyse %8'lik bir sıçrama, Gazprom'un Portovaya kompresör istasyonundaki kısıtlamalar nedeniyle Nord Stream gaz boru hattı üzerinden tedarikte %40'lık bir azalmaya ilişkin duyurusunun arka planında gerçekleşti. Siemens'in Kanada'daki onarımlardan sonra gaz pompalama ünitelerini iade edememesi nedeniyle sorunlar ortaya çıktı - bunun nedeni Ottowa’nın Rus karşıtı yaptırımlarıydı. 15 Haziran 2022'de Gazprom, Portovaya CS'de başka bir Siemens gaz türbini motorunun çalışmasını durdurduğunu duyurdu. Böylece, 16 Haziran'dan itibaren ortak girişim yoluyla pompalama günde 67 milyon metreküpe düşecek, yani gaz boru hattı kapasitesinin %60'ı kullanılmayacaktır. Akşama kadar, gazın fiyatı 1.000 metreküp başına 1.300 doları çoktan aştı.
Almanya’daki bazı orta ölçekli işletmeler, artan enerji fiyatları nedeniyle fiyatlarını %20-30 oranında artırmak zorunda kalacaklarını ve bunun kendilerini yabancı şirketlere göre daha az rekabetçi hale getireceğini açıkladılar. AB, Macaristan'ın konumu ve tavrı nedeniyle tam bir petrol ambargosu üzerinde anlaşamadı. Şimdi bir gaz ambargosu konuşuluyor. Sizce AB ve Almanya'nın Rus gazından vazgeçmesi ne kadar sürer, sorusuna gelince. AB başta anlaşamazsa istisnalar ve ekstra para devreye giriyor. Kritik ülkeler daha sonra Alman parası da dahil olmak üzere "satın alınır". Ekonomik açıdan bakıldığında, Almanya Rus gazı olmadan bu ülkedeki enerji sorununu çözemez, yapamaz. Enerji sorununun Almanya açısından çözümü için Alternatifler var, ancak tedarikçi ülkelerin diğer müşterilerle uzun vadeli sözleşmeleri olduğundan, tam değiştirme uzun zaman alacak. Yeni ve daha pahalı ihracatçılar bulmak bir veya üç yıl alacak.
Alman hükümetinin mevcut durum nedeniyle Ottowa ve AB ile görüşmelerde olduğunu biliniyor. Berlin'in Nord Stream 1 gaz boru hattının işletmesini sürdürmek için Kanada'da sıkışmış bir türbini teslim etmeye çalıştığı, basında mevcut. Alman Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı (BMWK) bu bilgiyi yalanlamadı. Berlin'in Siemens gaz türbinlerinin tedariki konusunda Kanada hükümetiyle temas halinde olduğunu söyleyebilirim. Almanya orta vadede kesinlikle Rus gazı olmadan yapamaz. “Birincisi, kısa sürede diğer tedarikçilerden yeterince alabileceğiniz şüpheli. İkincisi, diğer ülkelerden yapılan ithalatlar önemli ölçüde daha pahalı olacaktır. Dolayısıyla Kuzey Akımı, yeterli miktarda ucuz gaz ithal etmek için gereklidir. Şu anda Almanya’da gaz depolama tankları oldukça dolu olsa bile, kış için %55 yeterli değil. En az %90'a ihtiyaçları var. İnanıyorum ki, sadece Almanya'da değil, diğer Batı ülkelerinde de insanlar, hedefe götüren şeyin gerçekçi olmayan bazı ambargo tehditleri değil, sadece çatışmanın tüm taraflarıyla makul tartışmalar olduğunu yavaş yavaş anlıyorlar. Almanya, gelecekte Rus gazına ihtiyaç duymaya devam edecek, şu anda kendi ekonomik çıkarları konumunda hareket ediyor, çünkü Rusya'dan gelen arzın kesilmesi Alman enerji ve ekonomisinde bir çöküşe yol açacak.
Berlin'in çeşitlendirmeden ve Rus gazının tamamen reddedilmesinden nasıl bahsettiği önemli değil, öngörülebilir gelecekte bu pek olasıda değil. Berlin'in bunun çok iyi farkında, ancak sorunun Alman siyasi sınıfının ekonomik çıkarlara aykırı değerler politikasına göre hareket etmesinden kaynaklanıyor, dolayısıyla Almanya'nın son eylemleri, yaptırım baskısının sınırına ulaşıldığını gösteriyor. Dolayısıyla yeni jeopolitik koşullarda Rusya Federasyonu ile Almanya arasında enerji alanında iş birliğini sürdürme zorunlu. Rusya-Alman ilişkilerindeki çöküşe rağmen Almanya'nın kısa vadede Rus gazından vazgeçme şansı mümkün değil. Yenilenebilir enerji kaynaklarına zorunlu geçiş ve tedarikçilerin çeşitlendirilmesi gereken miktarda enerji kaynağı sağlayamamaktadır, bu durum Berlin'i Moskova ile iletişim kanallarını terk etmemeye zorluyor.
Nord Stream 2 projesi bazında Almanya’nın dış politikası
Nord Stream 2 projesi donduruldu. Bunun uzun bir süren beridir olduğu açıktır. Ve yine de tamamlanmış olduğuna göre, gaz boru hattını nasıl bir akıbet bekliyor? Sorusuna cevap bulmak gerekir. Bana göre Petrol ambargosunda uzlaşma sağlanmayacak Nord Stream 2'nin akıbeti henüz bilinmiyor. Ancak, federal hükümetin kendi çıkarlarına karşı ne kadar mantıksız davrandığını biliyorum. Dolayısıyla boru hattının uzun yıllar kullanılmayacağını çok iyi tahmin edebiliyorum.
İngiltere’nin ayrılmasından sonra AB yavaş yavaş ortadan kalkacak. AB'deki mevcut enerji durumunun bir dereceye kadar yeşil ekonomiye geçişin provası olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu, AB'nin henüz bu adıma hazır olmadığı anlamına mı geliyor? Ukrayna'daki durum, Taş Devri'nin enerji arzının sözde yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişini hızlandırmak için kullanılıyor.
Bazı siyasetçiler AB Yeşil Anlaşması, CO 2 emisyonları üzerindeki vergiler, sözde Büyük Sıfırlama (COVID-19 pandemisinden sonra sürdürülebilir bir ekonomik toparlanma için Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) önerilerini teşvik ediliyor.
Sonuç olarak, ekonomi planlı bir ekonomiye göre yeniden düzenlenmelidir. Bu da refah, demokrasi ve istihdamın ortadan kalkacağı anlamına geliyor. AB yapmış olduğu siyasi hataları düzeltmezse, yavaş yavaş başarısızlığa doğru yürüyecek. Örneğin Almanya'da enflasyon Mayıs' 2022 de rekor seviyeye ulaştı. Krizin ana nedeni nedir? Rusya'ya karşı yaptırımların rolü bu krizde var mı, sorularında cevap bulmak gerekir. Almanya’da sol-yeşil-sarı koalisyonunun yanlış politikaları nedeniyle enflasyon yükseliyor. Dünyanın en yüksek enerji harcaması, büyük ölçüde güvenli ve uygun fiyatlı nükleer enerjinin aşamalı olarak durdurulmasını, kömürün aşamalı olarak kaldırılmasını ve iklim değişikliğiyle mücadele için harekete geçilmesini içeren yıkıcı yeşil geçişten kaynaklanmaktadır. Ayrıca, istihdam yaratan ve ülkenin refahının garantörü olmaya devam eden otomobil endüstrisi de yok ızdırap çekerek eriyor. Alman Ekonomisinde planlı bir ekonomiye doğru eşi görülmemiş bir dönüşüm yaşıyoruz. Buna ek olarak, federal hükümet Avrupa Merkez Bankası'nın AB anlaşmasını ihlal ederek bir para politikası değil, AB borçlu ülkeleri için bir borç hafifletme politikası izlemesine izin verdi.
Sıkıntılı devlet tahvilleri satın alarak borçlu ulusları destekledi ve bu ulusların borçlarını kademeli olarak ödemek için para basarak enflasyonu artırdı. Böylece alacaklı devletler fonlarından mahrum kalmaktadır. AB'de enflasyon iç sorunlar nedeniyle kaynaklanmaktadır. Ancak bu gelişmeye kendi kendini yok eden yaptırımlar politikasında eklemek mümkün. Rusya karşıtı yaptırımlar Almanya'daki sektörü ve ticareti nasıl etkiliyor, sorusuna gelince. Yaptırımların olumsuz bir etkisi var. Almanya'da başta Amonyak, gübre ve kimya endüstrisi olmak üzere üretim çok pahalı hale geliyor. Orta ölçekli birçok firmanın üretimini sınırladığını, yurtdışına taşındığını veya ürünlerinin maliyetini artırdığını görüyoruz. Buna işten çıkarmalar ve iflaslar eşlik ediyor. Almanya ve AB endüstri, benzeri görülmemiş bir sanayisizleşme yaşayacak. Şirketler finansal olarak zayıflar ve bu da onları yabancı rakipler için kolay hedefler haline getiriyor. Özel haneler halihazırda gaz ve elektrik fiyatlarında %200-400 artış yaşıyor.
Federal hükümet yükü sınırlamak için vergi mükelleflerinin parasını harcarsa, orta ve uzun vadede ekonomiye zarar verir. Almanya dürüst bir komisyoncu olarak itibarını kaybetti demek yanlış olmaz. Ukrayna'daki durumla bağlantılı olarak Almanya savunma bütçesini artırmaya karar verdi. Şansölye Olaf Scholz, en güçlü NATO ordularından birini yaratma planlarını açıkladı. Aynı zamanda Berlin, Ukrayna'ya silah tedarikini geciktirmekle suçlanmaya devam ediyor.
Peki Almanya hangi dış politika dersini seçti? Barışçıl ilkeleri terk mi etti, soruları akla geliyor. Almanya tahrikli, kendi başına yürüttüğü bağımsız bir dış politikası yok. Şansölye Scholz en başından beri uyguladığı metodu, taktik ve kısıtlama. Ancak sol-yeşil-sarı militarist siyasetçiler tarafından ezildi ve silah tedarikinde ayarlamalar yapmak zorunda kaldı. Gecikmeler daha çok Berlin'in büyük projeleri uygulayamamasıyla ilgili. Doğal afetlere karşı mücadele bile - örneğin, Ahr vadisinde - artık işe yaramıyor. Aşırı bürokrasi, sorumlu eylem yerine aşırı ahlak, yetenek yerine siyasi kanaatlere dayalı pozisyon dağılımı ve dünyayı kurtarmak için kaynak tüketen politikalar, Almanya'yı aktif rolü olmayan bir ülke haline getirdi.
Fakat Normandiya formatı kendini tüketti. Bana göre alternatif bir müzakere platformu oluşturmaya ihtiyaç var. Başta Türkiye olmak üzere Avrupa ülkeleri ve Almanya, Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasındaki müzakere sürecini yeniden başlatmak için çaba göstermeliler. Fakat müdahale nedeniyle Almanya, bu rolü üstlenebilecek dürüst bir aracı itibarını kaybetti. Yine de diplomatik kanallardan “Ukrayna'da yaşananlara” son vermek için her şey yapılmalı. Rusya'ya ek olarak, bunlar öncelikle Amerika Birleşik Devletleri ve Ukrayna'yı içerir. Washington, geçmişin hatalarını göz önünde bulundurarak yapıcı davranmadıkça ve Rusya, "olanların" bir seçenek olmadığını anlamadıkça, diğer devletler müzakerelerde başarılı olamayacaklardır. Dolayısıyla ülkemiz Türkiye müzakerelerin başlaması için aktif rol üslenmelidir. Karar çoktan verildi. Alman hükümeti, muhalefetin desteğiyle Ukrayna'ya ağır silah tedarik etme kararı aldı. Ben dahil birçok Alman vatandaşı bu yanlış kararı desteklemiyoruz. Bana kendi fikrimi söyleme hakkını veren bir devlette yaşıyorum.
Şunu vurgulayarak ifade edebilirim: Ne kadar çok askeri teçhizat olursa, bu asimetrik çatışmanın her iki tarafında da o kadar çok insan hayatını kaybeder. Medya ve bazı politikacılar sorumsuzca bu gerçeği bir kenara itmeye çalışıyorlar.
Bu açıklamamın, Rusya'nın Ukrayna'daki eylemlerinin uluslararası yasal değerlendirmesiyle kesinlikle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu soran herkes başka bir konuya geçmeye çalışıyor. Bununla birlikte, Almanya'nın silah tedarikinin askeri bir çatışmaya doğrudan katılımla hiçbir ilgisi olmadığını düşünmek, ne siyaseten nede hukuken doğru bir yaklaşım değil. Batı Ukrayna hadisesinde savaşın bir tarafıdır.
16 Haziran 2022, Lüxsemburg