Ümit Yazıcıoğlu
a) Dava Konusunun özü
‘’Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce ( AİHM) Edirne F Tipi Cezaevi'nde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun sonlandırılması gerektiğine, yani serbest bırakılması ve tutuksuz yargılanması gerektiğine hükmetti. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik Anayasa değişikliğinin 20 Mayıs 2016'da kabul edilmesiyle Selahattin Demirtaş hakkında başlatılan süreçte, HDP'li milletvekilleri, hukuksuz olduğunu savunup, ifade vermeyi reddetti. Partinin o dönemdeki eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP'li 9 vekil; 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak', 'terör örgütü üyeliği', 'örgüt adına suç işlemek' ve 'propaganda' suçlarını işledikleri gerekçesiyle çıkarıldıkları adli mercilerce tutuklanıp, cezaevlerine konuldu. Tutuklanan Demirtaş hakkındaki dosyaların 31'i Diyarbakır Başsavcılığı'nca birleştirilerek, 'ana dosya' haline getirildi. Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan ana dava, daha sonra güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledildi. Bu dosyadan 142 yıla kadar hapsi istenen Demirtaş, ilk savunmasını tutuklandıktan 460 gün sonra yaparak, yargılanmasının bütünüyle dayanaksız olduğunu öne sürdü. Tutukluluğunun Anayasa ve CMK'ya aykırı olduğunu duruşmalarında savunan Demirtaş, diğer HDP'lilerle birlikte Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu. AYM süreci uzayınca Demirtaş ve HDP'li vekiller, AİHM'ye gitti. Bu süreçte AYM tarafından HDP'lilerin tutukluluk dosyalarının incelenmesine başlandı ve tamamı reddedildi.
AİHM tutuklu olan bu vekillerin dosyalarının birleştirilerek, Türkiye'den savunma istendi. Türkiye'den geçen yıl mahkemeye gönderilen 130 sayfalık savunmada, iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvuruların reddi talep edildi. AİHM, 2 yılı aşkın süredir Edirne F Tipi Cezaevi'nde bulunan Demirtaş'ın tutukluluğunun sonlandırılmasına karar verdi. Selahattin Demirtaş ve HDP'li vekillerin dosyalarını birlikte açıklaması beklenen AİHM, sadece Demirtaş kararını 20.11.2018 tarihinde açıklayacağını geçen hafta bildirmişti.’’
aa) Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu karar nedeniyle AİHİ eleştirisi
Başkan Recep Tayyip Erdoğan bu karar dolayısyla AİHM’i eleştirdiği konuşmasında , "Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz". “Bunun adı özgürlük değil, düpedüz terörperestliktir, terörist seviciliktir. Buradan Avrupalı dostlarımızı ikaz ediyorum. O çok sevdiğiniz teröristler var ya, çıkarlarına dokunduğunuz gün emin olunuz sadece nefretlerini ve sloganlarını değil, silahlarını da size çevireceklerdir” ifadelerini kullandı.
b) AİHM’nin Demirtaş Kararının hukuki verileri
19. Kasım 2018 tarihli twitlerim’de ve bugün sabah saat 09 civarlarında yazdığım twitler’de de belirttiğim doğrultuda AİHM tutuklu bulunan Sayın Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması yönünde karar verdi. AİHM kararında, Demirtaş’ın tutukluluğunun ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olduğu ifade edildi. Kararda ayrıca, ‘tutukluluğun devam etmesini haklı kılan yeni gerekçeler ve kanıtlar ileri sürülmedikçe de tutukluluk halinin mümkün olan en kısa tarihte sonlanması’ talep edildi. Mahkeme; uzun tutukluluk, seçilme hakkı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşme’nin 18. maddesinin (yetkisiz amaçlar için kısıtlamalar) ihlal edildiğine karar verdi. Bu Karara göre Türkiye 10 bin Euro manevi tazminat ile 15 bin Euro yargılama gideri ödeyecek. AİHM karar verir. Sonuç: AİHM Sayın Selahattin Demirtaş ’ın tutukluluğuna son verilmesi için gereğinin yapılması gerektiğini karara bağladı. Dolayısıyla Selahattin Demirtaş'ın bu andan itibaren tutuklu olması hem ulusal hem de uluslararası hukuka aykırıdır. Derhal serbest bırakılması gerekir, kanaatindeyim.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 46. maddesine göre, mahkeme kararları bağlayıcıdır. "Âkit devletler, taraf oldukları davalarda Mahkemenin nihai kararına uymayı taahhüt" etmişlerdir. Bu kararlar, milli mahkeme kararlarını ortadan kaldırmaz; sadece bunların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (AİHS) ihlâl ettiğini belirler. AİHM kararlarının uygulanması için akit devletler gereken önlemleri almak zorundadır. Bunu nasıl yapacakları ise kendi takdirlerine bırakılmıştır. Ulusal mercilerin ve mahkemelerin takdir yetkisini AİHM kararı doğrultusunda kullanıp kullanılmadığı ise daha siyasi ve diplomatik bir organ olan Bakanlar Komitesince takip edilmekte ve gerekirse devletler hakkında çeşitli diplomatik baskı araçları kullanılmaktadır.
Karar henüz kesin olmadığı için Sözleşmenin 46. maddesi anlamında hüküm ve sonuç doğuracak nitelikte bir karar olarak değerlendirlmemeli, çünkü bu karara taraflar üç ay içerisinde yani 20 Şubat 2019 tarihine kadar, kararın 17 hâkim den oluşan Büyük Daire tarafından incelenmesi amacıyla itiraz edebilirler. Taraflardan herhaği birinin bu yönde iletilebilecekleri bir talep, beş hâkimden oluşan Panel tarafından incelenir. Karara süresi içerisinde itiraz edilmemesi veya itirazın Panel tarafından reddedilmesi halinde AİHM kararı kesinleşir. Karara itiraz olmaması halinde karar en erken 20 Şubat 2019 tarihinde kesinleşecektir. AİHM kararı ancak kesinleştikten sonra sözözleşmenin 46. maddesi gereğince yönlendirici nitelikte hüküm ifade edebilecektir. Bakanlar Komitesi ise kararın gereklerinin Türkiye tarafından yerine getirilip getirilmediğini periyodik aralıklarla yaptığı toplantılarında izleyeçektir.
ba) "Türkiye, AİHM'in kararını uygulamazsa ne olur?
Kıbrıs konusunda AİHM bazı kararlar aldı ve Türkiye bu kararları tanımadı. Kıbrıs davası diş ilişkileri ilgilendiren bir dava idi. Selahattin Demirtaş davası ise bir vatandaşın hakkında verilen bir karar. Her iki davanında konuları ayrı konular dır. Lütfen Hükümeti bu konuda yanlış yönlendirmeyin. AİHM’nin Selahattin Demirtaş’la ilgili vermiş olduğu kararla aynı mahkemenin Kıbrıs hadisesiyle ilğili vermiş olduğu kararlarlar eş değerli değildir. Bu iki davayı bir birleriyle karıştırmamak lazım. Selahattin derhal serbest bırakılmalı.
bb) AİHM in verdiği bu karar bağlayıcımı ?
AİHM kaynakları, bağlayıcılık mekanizmasının işlemesinden önce AİHM kararının kesinleşmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Kararın kesinleşmesi için açıklandığı günden itibaren 90 gün (3 ay) bekleniyor. HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili davada bu süre 20 Şubat 2019 tarihinde doluyor. Bu tarihe kadar davacı taraf ya da davalı devletin karara itiraz hakkı bulunuyor.
Eğer AİHM vermiş olduğu bu karar İtiraz olması ve kabul edilmesi halinde dava AİHM içinde bir nevi temyiz organı olarak gösterilen 17 yargıçlı Büyük Daire tarafından esastan yeniden incelenip karara bağlanıyor. Bu süreç normal şartlarda yaklaşık 1 yıl sürüyor. Demirtaş davasında süreç bu şekilde işlerse nihai kararın 2019 sonundan önce çıkması beklenmiyor. AİHM Büyük Daire sürecinde dilerse duruşma düzenleyebiliyor. Davanın bu sürecine kurum ve/veya kuruluşlar da müdahil olabiliyor.
bc) Kara İtiraz olmazsa…
İtiraz olmazsa karar nihaileşiyor ve uygulanışının denetimi için Avrupa Konseyi üyesi devletlerin büyükelçiler düzeyinde temsil edildikleri Bakanlar Komitesi adı verilen karar organına gönderiliyor. Yani diplomasi gereği bie nevi şekil itibariyle AİHM'sinde alınan kararlar Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi'ne gidiyor, çünkü Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi AİHM kararlarının uygulamasından sorumlu organdır. Bakanlar Komitesi devam eden bir ihlal varsa, ilgili devlete örneğin Demirtaş’la ilgili bu kararda Türkiye’ye bu ihlalin durdurulmasını söyler. Eğer bu uyarıya nazaran halen tekrar eden bir ihlal varsa, yani yasadan kaynaklanan; o zaman bu yasaların değiştirilmesini ilgili devletten talep eder . Giderek bu talebi sıklaştırır. Altı ay önce aldığı bir kararı sorar. Altı ayda ne yaptın? Hala bir şey yapılmadıysa, bir karar alır. Ve bu karar bağlamında Dışişleri bakanına mektup yazar. Eğer bu mektup sonucunda da bir sonuç çıkmazsa, o ülkenin üyelikten ihracı bile mümkündür! İş üyelikten ihraca kadar gider.
Genel olarak ülkeler AİMH kararlarını uyguluyorlar. Türkiye’de AİHM kararlarını genel olarak uyguluyor, çünkü TR bir hukuk devletidir. Türkiye tabidir ki bir hukuk devletidir. Örneğin Türkiye Abdullah Öcalan yargılamasında Anayasa değişikliği yaptı, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nden askeri yargıçları çıkardı.
Ülkemiz olan Türkiye'nin AİHM'sinin Sayın Selahattin Demirtaş’la ilgili vermiş olduğu bugünkü kararı uygulamaması söz konusu olabilir mi? HAYIR söz konusu olamaz, çünkü Türkiye bir hukuk devletidir, bu kararı uygular ve Sayın Selahattin Demirtaş’ı bu karardan dolayı serbest bırakır, eğer başka nedenlerden dolayı tutuklanmasını gerektiren bir durum yoksa.
Ayrıca yine bu bağlamda tekrar belirtmekte fayda var, ülkemizde Demirtaş davasında ve diğer tüm davalarda nihai karar yüce Türk yargısınındır. AİHM’nin veya başka bir kuruluşun yargıya talimat verme yetkisi yoktur, ama eğer AİHM karar verirse. alınan bu kararlar Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi'ne gider. Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi AİHM’nin kararlarının uygulamasından sorumlu organdır. Bu Komite devam eden bir ihlal varsa, ilgili devletten bunun durdurulmasını talep eder. Bundan bir sonuç çıkmazsa, o ülkenin üyelikten ihracı bile mümkündür!
c) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hiyerarşik denetime yönelikmidir?
Diğer taraftan bu bağlamda belirtmekte gerek var. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir yargı merci statüsünde olup verdiği kararlar hiyerarşik denetime yönelik değildir. Zira AİHM olağan bir kanun yolu olmadığından, verdiği kararlar da sistemin denetimine ilişkin olup, yönlendirici niteliktedir.
AİHM kararları, ulusal yargı yerlerinin ara kararları ve kesin kararları açısından yeniden değerlendirme yapılmasını sağlayan kararlardır. Ulusal yargı yerlerinin ara kararlarını ortadan kaldıran veya kesin kararlarını bozan kararlar değildir. Başka bir deyişle istinaf veya temyiz gibi ilk derece mahkemesi kararını bozmaz, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek yeniden bir karar alamaz.
Ulusal yargı yerleri, AİHM kararlarının ihlal tespiti içermesi halinde; konu ara kararlara ilişkin olursa yeniden inceleme yapar. Konu kesin kararlara ilişkin olursa yeniden yargılama yapar. Ancak gerek yeniden incelemede gerekse yeniden yargılamada ulusal yargı yerleri ihlal tespitinin gerekçelerini dikkate alarak kendisi kararını verir. Burada önemli olan, AİHM kararındaki gerekçelerin mahkemece karşılanmış olmasıdır. Bu şekilde mahkeme önceki kararını aynen vermiş olsa dahi AİHM kararını yerine getirmiş sayılır.
Çünkü AİHM kararları ulusal yargı yerleri bakımından yeniden değerlendirme yapılmasına yönelik uyulması gereken kararlar olmakla birlikte AİHM'in gerekçesini de dikkate alarak bu kararın nasıl uygulanacağını takdir yetkisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sisteminin ikincilliği çerçevesinde ulusal mercilerin ve mahkemelerin yetkisindedir.
Mahkemelerin bu takdir yetkisinin AİHM kararındaki gerekçe ile uyuşmadığı iddia edilirse, ilgililer gerekçeleriyle itiraz ve temyiz yollarını kullanabilmektedir.”
d) Sonuç olarak
Dolayısıyla, güçlü olmak kadar, zayıf olmak da insanca bir durumdur. Hata yapmayı, yargılanmayı, yanlış bulunmayı göze almadan asla büyük bir girişimde bulunamazsınız. Fakat ahmaklığın ilk belirtisi kişinin kendi algısına koşulsuz inanması ve alternatif yorumları umursamamasıdır. Mesele bu.
Avrupa Konseyi’nin bir parçası olan ve anayasasında milletlerarası anlaşmaların iç hukuka üstünlüğünü kabul eden bir ülkenin AİHM kararları için “Bizi bağlamaz” demesi hiçbir hukuk normuyla izah edilemez. Dost gerçekleri söyler, gerçekler bazen hoşumuza gitmezler ve acıdırlar. AİHM'in Demirtaş kararı nedeniyle Vatandaşı olduğum Türkiyeye hukukçu ve bilim adamı olarak tavsiyem, karara itiraz etmeyin, çünkü bu kararı AİHM de 17 yargıçtan oluşan Büyük daire bozmaz.