Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Stockholm ve NATO’ya Türkiye’nin öfkesi

Stockholm ve NATO’ya Türkiye’nin öfkesi

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

Sert Anlaşma partisi lideri Rasmus Paludan'ın Stockholm'deki bir protesto sırasında Kuran'ın bir nüshasının yakması Türkiye'de öfkeye neden oldu. Aşırı sağcıların Stockholm'deki Türk büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yakma gösterileri İslam dünyasında infiale yol açtı. Çünkü Kuran-ı Kerimm son vahiy dini olan İslâm'ın kutsal kitabıdır. Kur'ân, tercih edilen görüşe göre, "karae" fiilinden edilen bir mastar olup, Allâh'ın son kitabına özel ad olmuştur. Kök anlamı; okumak, toplamak, bir araya getirmek demektir. Ankara ile ilişkiler, İsveç'in NATO'ya katılım başvurusu konusundaki anlaşmazlık nedeniyle zaten gergindi iyice gerginleşti.

 

Bilindiği gibi 1952'de, Federal Almanya Cumhuriyetinden üç yıl önce Türkiye NATO'ya üye oldu. Haziran 2022'de Madrid'de yapılan NATO zirvesi, ittifakın kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmesini başlattı. NATO artık Avrupa-Atlantik bölgesinde toplu savunmaya öncelik verirken, önceki uluslararası kriz yönetimi örneğin Afganistan'da önemini yitiriyor. Bu odaklanma önümüzdeki on yılı şekillendirecek. Alınan üç temel karar yeni stratejik konseptin benimsenmesi, Finlandiya ve İsveç'in duyurulan üyeliliklerinin kabulleri ve amaçlanan yeniden yapılanma. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırı savaşı, kısmen bir kuzey genişlemesi ve kısmen de uzun süredir belirgin olan hızlandırılmış gelişmeler için bir katalizör görevi görüyor.

 

İsveç dışişleri bakanı Tobias Billström Cumartesi öğleden sonra Müslümanlara yönelik yapılan o nefret eylemini kınadı, ancak ülkesinde belirli özgürlükler olduğunu vurguladı. Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "İslamofobik provokasyonlar dehşet verici. "İsveç, geniş kapsamlı bir ifade özgürlüğüne sahiptir, ancak bu, İsveç Hükümetinin veya benim, ifade edilen görüşleri desteklediğimiz anlamına gelmez," cümlelerini dile getirdi.  Halbuki İfade özgürlüğü, her bireyin düşünce ve fikirlerini müdahale olmaksızın ifade etme hakkını garanti eden temel bir insan hakkıdır. Ancak ifade özgürlüğünün de sınırları vardır. İfade özgürlüğünün, herkesin durmaksızın nefret söylemleri savurduğu bir kaosa dönüşmesini engelleyebilecek sınırları vardır. İfade özgürlüğü, kişisel görüşlere dayalı olarak insanları sözlü olarak taciz etmek veya insan gruplarına karşı nefreti teşvik etmek için bir bahane değildir. Bunun yerine, ifade özgürlüğünün sorumlu bir şekilde kullanılması, başkalarını dinlemeyi ve başkalarının inançlarına saygı duymayı gerektirir.

 

Gazeteciler, son 10 yılda Müslümanların kutsal kitabına en az 12 kez saygısızlık edildiğini belirtiyorlar.  Ve her dört vakada, bunun arkasında Rasmus Paludan veya onun partisinin üyelerinin bu tip iğrenç eylemler yaptıkları biliniyor. 2020'de Stockholm'deki yetkililer, iki yıl boyunca onun ülkesine girişini bile yasakladılar. Ancak bu süre dolmadan, "Zor Anlaşma’nın lideri İsveç şehirlerinden birinde yeniden ortaya çıktı ve bu kez olduğu gibi polis koruması altında Kuran'ın bir nüshasını yaktı. Ve bu hadiseden iki hafta sonra aynı olayı tekrarladı. Zaten kolluk kuvvetlerinin izni olmadan bu tip eylemler yapılamaz.  Yapılan bu iğrenç eylem Avrupa’daki çok kültürlülük politikasının başarısızlığına ilişkin uzun zamandır bilinen gerçeği de göstermektedir. 

 

Stockholm'deki Türk büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yakma gösterileri   ülkemizin Batman, İstanbul ve diğer birçok ilinde yüz binlerce vatandaşın katılımıyla Irak, Yemen, İran ve Ürdün'de kitlesel olarak protesto edildi. Hem radikallerin ve hem de böyle bir eyleme resmen izin veren İsveç'in tutumu, Rusya da dahil olmak üzere uluslararası düzeyde geniş çapta kınandı. Stockholm'deki olay kabul edilemez ve saygısız bir eylem olarak adlandırılsa da olayı bir "ifade özgürlüğü” “yasal" bir eylem olarak değerlendiren açıklamaların Başbakan Ulf Kristersson ve NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg tarafından yapılması ise sevimsiz açıklamalar olarak Müslüman dünyasında değerlendirildi.  

 

Stockholm'de Türk büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yakma gösterisini ifade özgürlüğü ile açıklayan Avrupa ülkelerinin politikacıları, kendilerinin pek çok tabu konusu olduğunu ve bazı durumlarda bu tabu konuları günümüzde unutmuş görünüyorlar.  Hatırlatmak gerekir Naziler Yahudilere yapılan soykırımını bile inkâr ediyorlar. Ruh hastası sorunlu radikal sağcı faşist siyasetçiler Avrupa’da var, sözde "demokratik haklarını" kullanıyorlar cümlelerini söyleyerek İsveç ’deki o faşistin o çirkin eylemini ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirmek doğru değildir.  Öte yandan kitlesel göç ve bürokraside görevli yetkililerin farklı bir dünya görüşüne sahip insanların topluma entegrasyonu için etkili bir politika geliştirememesi, Avrupa toplumunun İsveç’te görüldüğü gibi kendisinin radikalleşmesine yol açmaktadır. Dolayısıyla radikalleşme tüm Avrupa’da radikal sağcı faşizan partilerin reytinglerinin artmasında, en kötü ihtimalle de Kuran'ı yakma eylemlerinde ve ardından sağcı radikaller ile yerel Müslüman topluluklar arasındaki çatışmalarda kendini gösteriyor. 

 

Hazreti Muhammed'in karikatürlerini yayınlayan Fransız dergisi Charlie Hebdo'yu ele alalım. 2015 yılında yazı işleri bürosuna düzenlenen terör saldırısında 12 kişi öldü. Bu hadiseden önce 2012 de Büyükelçi Christopher Stevens, Libya'da dinci terörist militanlar tarafından öldürüldü. Bazıları bu hadiselerin Hz. Muhammed'in hayatını alaycı bir şekilde anlatan Müslümanların Masumiyeti adlı kısa filmin yayınlanmasının dolaylı sonuçlarından biri olduğuna inanıyor. Bu kasetin ortaya çıkışı, dünya çapındaki Müslümanlar arasında geniş çaplı Amerikan karşıtı protestolara da yol açtı.  

 

Bu arada belirteyim Paludan’ın yaptığı iğrenç eylemlerinin sonuçları ilk etapta İsveç’te Kuran’ın Türk büyükelçiliği önünde yakılması tesadüf değildir. Stockholm'ün NATO'ya katılma olasılığını büyük ölçüde Ankara belirliyor.  Bu arada Ankara yetkilileri, İsveç Savunma Bakanlığı başkanının ziyaretini iptal ettiler.  Stockholm artık Kuzey Atlantik İttifakına katılma konusunda Türkiye’nin desteğini kolay kolay alamayacak. Fakat her ne olursa olsun, Ankara ile Stockholm arasındaki ilişkiler hiçbir şekilde bu olay nedeniyle zarar görmeyecek. Diğer İslam ülkelerine gelince, yapılan tüm protestolara rağmen İsveç ile ilişkiler konusunda pragmatizm hâkim olacak. NATO'ya üyelik gibi karşılıklı pazarlık için çok ciddi sorunları yok.

 

Türk Dışişleri Bakanlığı 21 Ocak'ta İsveç'i NATO'ya katılma yükümlülüklerini ihlal etmekle suçladı. Bunun nedeni Stockholm'deki Türkiye Büyükelçiliği önünde düzenlenen eylemde Kuran'ın yakılmasıydı. Bu olay, medyada ve kamusal alanda (özellikle ağırlıklı olarak Müslüman nüfusa sahip ülkelerde) halkın tepkisine neden oldu. Ancak İsveç ve Finlandiya'nın ittifaka katılma sürecine zarar vermesi pek olası değil. Türkiye, olayı Haziran 2022'de Madrid'de İsveç, Finlandiya ve Türkiye tarafından imzalanan üçlü muhtıranın ihlali olarak değerlendirdi. Buna göre İskandinav ülkeleri, Türkiye'de terör örgütü olarak tanınan Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) "terör örgütlerinin propagandasını önleme" sözü verdi.  Türkiye bir dizi PKK'lının kendisine iade edilmesi için şartlar ileri sürdü. Başlangıçta iki yeni devletin NATO'ya girmesine itirazını dile getiren tek ülke olduğu için Ankara'nın konumu kritik hale geldi. Ancak bunun sadece PKK’yle ilgili olmayan başka nedenleri de vardı. Özellikle Madrid zirvesi öncesinde Türkiye, PESCO askeri hareketlilik projesine dahil edilememişti ve ayrıca Rusya Federasyonu ile iş birliği nedeniyle bir dizi silah tedarikinden de mahrum kalmıştı, S-400 hava savunma sisteminin satın alınmasını hatırlayın. Ardından Ankara tavizler verdi ve Stockholm ve Helsinki ile mutabakat anlaşması imzalamayı kabul etti.

 

Aynı zamanda Türkiye’nin tutumundaki yumuşamanın muhtemelen ABD’nin karşılığında bir şeyler vaat etmesinden kaynaklandığı da açık. Ankara diplomaside kartlarını iyi oynadı ve kazanç elde etme şansını değerlendirdi. Diğer NATO ülkeleri gibi Türkiye de İsveç ve Finlandiya'nın Kuzey Atlantik İttifakı için mükemmel adaylar olduğunun farkında. Son blok uzantılarının aksine, İsveç ve Finlandiya güvenlik alıcısı değil bağışçısı olarak değerlendirmek gerek.

 

İsveç'in küçük ama profesyonel bir ordusu var. Stockholm'ün güçlü bir savunma sanayisi var. Orijinal İsveç askeri ürünleri üreten bir şirket olan Saab'dan bahsetmek yeterli. Finlandiya, İsveç'in üretim kapasitesine ve orijinal askeri donanımına sahip değil. Ancak Avrupa'da 5G ağları üzerinde siber güvenlik çalışmaları yapan Nokia'ya ve diğer teknoloji şirketlerine sahip. Böylece İsveç ve Finlandiya'nın gerçek savunma kabiliyetini artırabilen NATO'nun çok önemli üyeleri olacağını herkes anlıyor.

 

İsveç ve Finlandiya'nın katılımı ittifak için başka bir nedenden dolayı önemlidir. Bu önem açık kapı mekanizmasının içinde çalıştığının bir göstergesidir. Ne de olsa, bloğa katılma isteklerini beyan ettikten sonra süreç aslında hemen başlatıldı. Elbette bu, NATO'ya katılmak isteyenler için bir dereceye kadar haksızlık olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte, örneğin, kuruluşa üye olmadan önce 2009'dan 2017'ye kadar uzun bir yol kat etmesi gereken Karadağ'ın aksine, Stockholm ve Helsinki'nin ittifakın gerekliliklerini başvuru anından hemen yerine getirdiğini belirtmekte fayda var.

 

Bu arada, Karadağ'ın katılımı, NATO'nun eski Yugoslavya topraklarının barut fıçısı olarak adlandırıldığı ve aslında Kosova'daki son olaylarla da doğrulanan Avrupa'da istikrar yaratma planının önemli bir unsuru olduğu ortaya çıktı. Blok ülkeleri, bölgedeki düşmanlık riskini azaltacağı için, tüm Balkan devletlerini ittifaka dahil etmekle günümüzde ilgileniyorlar. NATO'ya katılmak isteyen diğer ülkeler için ise genişleme süreci devam edecek. Ukrayna'daki olaylarla bağlantılı olarak, 1991'den sonra potansiyel bir rakibini SSCB karşısında kaybetmesi nedeniyle bir miktar hüsrana ve varoluşsal krize giren İttifak, kendisini yeniden bir askeri-politik blok gibi hissetmeye başladı. Orijinal olarak belirtilen işlevlerini günümüzde yerine getiriyor. Aynı zamanda, yeni üyelerin kabulü yine de ittifakın potansiyel adaylara dayattığı gerekliliklerle yakından ilgili olacak. Bu nedenle, İsveç ve Finlandiya er ya da geç NATO'ya katılacak. 30 ülkeden 28'i zaten Stockholm ve Helsinki'nin ittifaka katılımını onayladı ve Türkiye'nin buna müdahale etmesi pek olası değil. Yine de Ankara, kuzey Avrupa ülkelerinin bloğa katılımını onaylamadan önce anı yakalamaya ve ek "ikramiyeler" için pazarlık yapmaya çalışacak düşüncesindeyim.

 

26 Ocak 2023, Lüksemburg

 

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}