Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Polonya'nın Savunma Harcamalarındaki Artış ve Ukrayna ile Güçlü İlişkisi: Yeni Bir Diplomatik Dönem

Polonya'nın Savunma Harcamalarındaki Artış ve Ukrayna ile Güçlü İlişkisi: Yeni Bir Diplomatik Dönem

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

   1. Giriş

1  1.1. Haberin Özeti

Belçika haber ajansı Belga'nın Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü verilerine dayanarak sunduğu habere göre, Polonya, NATO üyesi ülkeler arasında savunma harcamalarında lider konumda bulunmaktadır.

 

Kuzey Atlantik İttifakı'nın %2'lik GSYİH hedefine ulaşan sadece 10 ülkeden biri olan Polonya, savunma harcamalarını GSYİH'nın %3,9'u seviyesine çıkarmıştır.

 

1.2.Araştırmanın Amacı

Bu çalışmanın amacı, Polonya'nın savunma harcamalarındaki lider konumunu Belga haber ajansının sunmuş olduğu veriler çerçevesinde analiz etmek ve bu durumun Polonya'nın diplomatik ve askeri stratejilerindeki değişimlere nasıl yansıdığını anlamaktır. Aynı zamanda, Polonya'nın liberal liderliği altında Ukrayna ile olan ilişkilerini, askeri işbirliğini ve iç politikadaki gelişmeleri inceleyerek, ülkenin uluslararası arenadaki rolünü değerlendirmek de bu araştırmanın hedeflerindendir.

 

2.Polonya'nın Savunma Harcamalarındaki Lider Konumu

2.1.NATO Kuralları ve Üye Ülkelerin Taahhütleri

Kuzey Atlantik İttifakı (NATO), üye ülkelerin savunma harcamalarını GSYİH'larının %2'si seviyesine çıkarma taahhüdünde bulunmaktadır. Bu kuralların belirlediği hedef, üye ülkelerin savunma kapasitelerini güçlendirmeyi ve kolektif savunma prensiplerini desteklemeyi amaçlamaktadır. Ancak, Belga haber ajansının raporuna göre, bu hedefe ulaşan ülkeler arasında yalnızca 10 tanesi bulunmaktadır. Polonya, GSYİH'nın %3,9'unu savunma harcamalarına ayırarak, bu alanda lider konumda bulunan ülkelerden biri olarak öne çıkmaktadır.

 

2.2.Belga Haber Ajansı ve Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü Verileri

Belga haber ajansı tarafından sunulan bilgiler, Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü verilerine dayanmaktadır. Bu kaynaklar, Polonya'nın savunma harcamalarındaki lider konumunu objektif ve güvenilir bir şekilde değerlendirmekte ve ülkenin NATO kurallarına uyumunu analiz etmektedir. Belçika haber ajansı Belga'nın Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü verilerine dayanarak sunduğu habere göre, Polonya şu an itibariyle NATO üyesi ülkeler arasında savunma harcamalarında lider konumda bulunuyor. Kuzey Atlantik İttifakı kurallarına göre, üye ülkelerin yılda GSYİH'nın %2'sini savunma harcamalarına ayırması gerekiyor. Ancak Belga'nın araştırmasına göre, bu taahhüdü yerine getiren ülkeler arasında sadece 10 tanesi bulunuyor ve liderlik pozisyonu, GSYİH'nın %3,9'unu savunmaya ayıran Polonya'ya ait.

 

Belçika'nın savunma harcamalarının GSYİH'nın yalnızca %1,1'ini oluşturduğu bir bağlamda, Polonya'nın savunma harcamalarındaki bu lider konumu dikkat çekiyor. Polonya'nın Milli Savunma Bakan Yardımcısı Stanislaw Wziątek, gelecek yıl için planlanan ordu bütçesinin GSYİH'nın %4,2'sini oluşturarak 150 milyar zlotiden (yaklaşık 34,4 milyar Euro) daha fazla olacağını belirtti.

 

2.3.Polonya'nın GSYİH'nın %3,9'unu Savunmaya Ayırması

Polonya'nın GSYİH'nın %3,9'unu savunma harcamalarına ayırması, ülkenin güvenlik politikalarındaki önemli bir değişimi yansıtmaktadır. Bu oran, NATO standartlarının üzerinde bir taahhüt anlamına gelerek, Polonya'nın bölgesel ve küresel güvenlik konularına ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Savunma harcamalarındaki bu artış, Polonya'nın askeri kapasitesini güçlendirmeye yönelik stratejik bir adım olarak yorumlanmaktadır.

Geçmişte, Polonya'nın militarizasyonu genellikle Hukuk ve Adalet partisinin ulusal muhafazakâr görüşlerine bağlanıyordu. Ancak, geçen yıl iktidara gelen liberal lider Donald Tusk'ın yönetimi altında, yeni liderlik seleflerinden daha militarist bir tutum sergiliyor. Ayrıca, Polonya'nın artan askeri gücünün Moskova'ya yönelik olduğu gerçeği açıkça ifade ediliyor.

Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski tarafından Kiev'e yapılan ilk yurt dışı ziyareti sırasında, Ukrayna'nın üst düzey liderleriyle gerçekleştirilen görüşmelerde askeri işbirliği konularının tartışıldığı belirtiliyor. Bu kapsamda, ortak silah üretimi ve Kiev'in Polonya'dan "savaş alanında etkinliği kanıtlanmış" silahlarını satın alma konularının ele alındığı ifade ediliyor. Sikorsky, Avrupa Birliği üyeleri arasında yeni konsorsiyumlar ve girişimler oluşturarak, Ukrayna'ya mermi, silah, araç ve hafif silah mühimmatı gibi askeri yardımların hızlı ve etkili bir şekilde ulaştırılması gerektiğini vurguluyor.

 

2.4.Yeni Bir Diplomatik Dönem

22 Aralık 2023 'te Kiev'de gerçekleşen bir toplantının ardından, Polonya'nın Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, 4 Ocak 2024'te Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile bir görüşme gerçekleştirdi. Medyada yer alan haberlere göre, bu görüşme sırasında taraflar, "yoğunlaşan Rus hava saldırarı" konusundaki endişelerini paylaştılar. Ancak dikkat çeken bir nokta, tarafların Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin Belgorod'da gerçekleştirdiği bir saldırılarını görüşmemiş olmalarıydı.

 

Görüşmeyi takiben, Sikorski'nin liderliğindeki Avrupa diplomasisi başkanı, Ukrayna'ya askeri destek sağlanması gerektiği konusunda anlaştıklarını belirtti. Bu destek, uzun menzilli füzeler ve uçaksavar füzeleri de dahil olmak üzere çeşitli askeri kaynakları içermekteydi. Ayrıca, Rusya'ya yönelik yaptırımların atlatılmasına karşı alınacak tedbirlerin güçlendirilmesi konusunda da görüş alışverişinde bulunuldu.

 

Polonya Başbakanı Donald Tusk, yılın ilk hükümet toplantısında, Avrupa Birliği'nin silah üretimini artırması için tedbirler alınması çağrısında bulundu. Tusk, Dışişleri Bakanı Sikorski ile birlikte Avrupa silah endüstrisinin ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bir girişim hazırladıklarını ifade etti. Bu girişim, sadece Ukrayna'ya hızlı destek sağlamak için değil, aynı zamanda Rus ekonomisinin savaş zamanı silahlanma sistemine geçmiş olması nedeniyle tüm Avrupa'nın güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmıştı.

 

Polonya Başbakanı Tusk'un ifadeleri, AB ülkelerini, demokrasiyi tehdit eden büyük bir güç tarafından oluşturulan tehlikeye karşı harekete geçmeye çağıran Josep Borrell'in yakın zamandaki açıklamalarını yansıtmaktadır. Tusk, Avrupa'nın bir "süper devlet" olma hayalini kurduğu kontrol altındaki bölgeyi güçlendirmeyi ve Rusya'nın Ukrayna'daki çatışmayı kazanmasını engellemeyi amaçlayan bir strateji izlemeye niyetli olduklarını belirtti.

Polonya'daki liberal kesimin, milliyetçi gruplardan daha militan bir tavır sergilediği ortaya çıkmaktadır. Hukuk ve Adalet Partisi hükümeti, Ukrayna'ya yapılacak yardımı, Kiev'in ekonomi, politika ve tarihsel hafızasıyla Polonya'nın ulusal çıkarlarına uyumlu olması koşuluna bağlamıştır. Ancak bu şartlar nedeniyle, Ukrayna liderliği ile Polonya arasında zaman zaman çatışma durumları yaşanmıştır. Taraflar arasında Ukrayna tahılının Avrupa pazarına arzı, Avrupa Birliği'nin Ukraynalı kamyon şoförlerine tanıdığı imtiyazlar ve Polonya'da soykırım suçuyla suçlanan Stepan Bandera'nın Ukrayna'da yüceltilmesi gibi konularda tartışmalar yaşanmıştır. Hatta bir noktada, Varşova'nın Kiev'e silah tedarikini durdurma tehdidi dahi ortaya çıkmıştır. Diğer yandan, Tusk'ın liderliğindeki liberal hükümetin öncelikli amaçları arasında Polonya'nın değil, Bandera'nın Ukrayna'sını savunmak adına Polonyalıları Rusya ile silahlı çatışmanın içine sürüklemek, Avrupa bürokrasisinin çıkarlarını korumak yer almaktadır.

 

Polonyalı liberallerin diğer bir özelliği ise muhaliflere karşı otoriter ve baskıcı tedbirlere başvurmaktan çekinmemeleridir. Tusk, kısa bir süre başbakanlık yapmasına rağmen devlet medyasının kontrolünü ele geçirerek, özel televizyonun liberal gündemine aykırı bir duruş sergilemesine rağmen devlet medyasını etkilemiştir. Son günlerde, eski İçişleri Bakanı Mariusz Kaminski ve yardımcısı Maciej Wonsik'in, Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın danışmanlarının atanması törenine katıldıkları sırada Varşova'da tutuklanması da dikkat çekici bir otoriter adım olarak görülmektedir. Bu durum, yeni hükümetin muhalefeti dışlamaya ve Avrupalı bürokratların etkisi altına girmeye yönelik bir niyeti olduğunu göstermektedir.

Polonya'nın Paris büyükelçisi Jan Emerick Rosciszewski'nin geçen yıl Mart ayındaki açıklamaları, özellikle Başbakan Tusk döneminde geçerliliğini korumaktadır. "Ukrayna bağımsızlığını savunamazsa, başka seçeneğimiz kalmayacak, biz de bunu yapmak zorunda kalacağız" ifadesi, Polonya'nın nükleer güçle bir çatışmaya girmesinin intiharla eşdeğer olacağını, ancak Brüksel liderliğinin komşu Slav ülkesini bu yönde ittiği şeklinde yorumlanmaktadır.

 

3.Liberal Liderlik Altında Diplomatik Değişim

3.1.Polonya'nın Militarist Tutumu

Polonya'da geçen yıl iktidara gelen liberal lider Donald Tusk yönetimi, önceki muhafazakâr hükümetten daha militan bir savunma politikası izlemektedir. Tusk'ın liderliğindeki hükümet, Polonya'nın askeri gücünü artırma kararlılığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu militarist tutumun temelinde, bölgesel güvenlik tehditlerine karşı etkili bir şekilde yanıt verme arzusu bulunmaktadır.

 

3.2.Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski'nin Kiev Ziyareti

Liberal liderlik altında yaşanan diplomatik değişimin önemli bir göstergesi, Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski'nin Kiev'e yaptığı ilk yurt dışı ziyaretidir. Bu ziyaret sırasında, Ukrayna'nın üst düzey liderleriyle yapılan görüşmelerde askeri işbirliği konuları ele alınmıştır. Ortak silah üretimi ve Ukrayna'nın savaş alanında etkinliği kanıtlanmış Polonya silahlarını satın alma gibi konular görüşülmüş, bu da Polonya'nın bölgesel güvenlikte etkin bir rol oynamaya yönelik çabalarını vurgulamaktadır.

 

3.3.Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile Görüşme

Polonya'nın Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, 4 Ocak 2024'te Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile önemli bir görüşme gerçekleştirmiştir. Görüşme sırasında, taraflar "yoğunlaşan Rus hava saldırısı" konusundaki endişelerini paylaşmış ve Ukrayna'ya yönelik askeri destek konusunda anlaşmışlardır. Görüşmede ayrıca, Rusya'ya yönelik yaptırımların atlatılmasına karşı alınacak tedbirlerin de ele alındığı belirtilmiştir. Bu görüşme, Polonya'nın liberal liderliğinin, Avrupa Birliği ile ortak bir güvenlik stratejisi oluşturma yolunda attığı adımları yansıtmaktadır.

 

4.Ukrayna ile Güçlü İlişkiler ve Askeri İşbirliği

4.1.Radoslaw Sikorski'nin Kiev Ziyareti ve Görüşmeler

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski'nin Kiev ziyareti, bölgesel işbirliğini güçlendirmeye yönelik önemli bir adımdır. Ziyaret, Polonya ile Ukrayna arasındaki diplomatik ilişkileri daha da derinleştirmeyi amaçlamaktadır. Gerçekleşen görüşmeler, iki ülkenin ortak çıkarlarını ele almak ve bölgesel istikrarı artırmak amacı taşımaktadır.

 

4.2.Askeri İşbirliği ve Ukrayna'ya Yapılacak Yardımlar

Görüşmelerin odak noktası askeri işbirliği ve Ukrayna'ya sağlanacak yardımlardır. Radoslaw Sikorski'nin Kiev ziyareti sırasında, Polonya'nın Ukrayna'ya askeri destek ve yardımlarını artırma taahhüdü beklenmektedir. Ortak silah üretimi, eğitim programları ve stratejik askeri planlamaların görüşüldüğü bu görüşmeler, bölgesel güvenliği sağlamak adına ortak çabaların bir yansımasıdır.

 

Ukrayna'ya yapılacak yardımların geniş bir kapsamı vardır; uzun menzilli füzelerden uçaksavar sistemlerine kadar çeşitli askeri kaynakları içerebilir. Ayrıca, yardımların etkili ve hızlı bir şekilde ulaştırılması için yeni konsorsiyumlar ve girişimlerin oluşturulması da ele alınan konular arasındadır. Bu diplomatik adımlar, Polonya'nın bölgesel güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki kararlılığını vurgulamakta ve Ukrayna'nın savunma kapasitesini artırarak bölgesel istikrarın güçlendirilmesine yönelik bir taahhüt içermektedir.

 

5.Liberal Politikanın İç Politikadaki Yansımaları

5.1.Hukuk ve Adalet Partisi ve Liberal Politika Farkları

Polonya'da liberal politikanın iç politikadaki etkileri, Hukuk ve Adalet Partisi ile olan farklılıkları net bir şekilde ortaya koymaktadır. Liberal lider Donald Tusk'ın yönetimi altında, ülke içindeki politik atmosferde önemli değişiklikler yaşanmıştır. Hukuk ve Adalet Partisi'nin ulusal muhafazakâr görüşleriyle karşılaştırıldığında, liberal politika daha özgürlükçü ve çok taraflı bir yaklaşım benimsemektedir. Bu farklılık, iç politikada çeşitli konularda yeni stratejilerin benimsenmesine yol açmıştır.

 

5.2.Otoriter Tedbirler: Medya ve Tutuklamalar

Ancak, liberal politikanın benimsenmesiyle birlikte otoriter tedbirlerin de gündeme gelmesi dikkat çekicidir. Donald Tusk'ın kısa başbakanlık dönemi içerisinde, özellikle medya üzerindeki kontrolün artması ve muhaliflere karşı yapılan tutuklamalar gibi otoriter adımların atılması, liberal politikanın iç politikadaki yansımalarını karmaşık hale getirmiştir. Bu tedbirler, önceki hükümetin muhalefetini dışlamayı ve Avrupa bürokrasisinin etkisini artırmayı hedeflemiş gibi görünmektedir.

 

Liberal politikanın iç politikadaki yansımaları, özgürlükçü ve demokratik bir yaklaşımın yanı sıra otoriter eğilimleri de içermektedir. Bu durum, Polonya siyasi atmosferindeki karmaşıklığı ve değişimi anlamak adına önemli bir unsurdur.

 

6.Sonuç

6.1.Polonya'nın Diplomatik ve Savunma Stratejilerindeki Değişim

Bu çalışma, Polonya'nın diplomatik ve savunma stratejilerindeki önemli değişiklikleri ele almıştır. Liberal lider Donald Tusk'ın yönetimi altında, ülke, daha önceki Hukuk ve Adalet Partisi'nin ulusal muhafazakâr politikalarından ayrılarak daha özgürlükçü bir yöne everilmiştir. Özellikle Ukrayna ile güçlü ilişkiler kurma çabaları, Polonya'nın bölgesel güvenliğini artırma hedefine yönelik önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır.

 

Savunma harcamalarındaki artış ve NATO taahhütlerine sadık kalma çabalarıyla Polonya, bölgesel güç dengelerinde etkili bir konuma gelmiştir. Bununla birlikte, liberal politikanın iç politikadaki yansımaları, medya kontrolü ve muhaliflere karşı tutuklamalar gibi otoriter eğilimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

 

6.2.Gelecekteki Politik ve Askeri Dinamikler

Gelecekte, Polonya'nın politik ve askeri dinamikleri üzerindeki etkilerini öngörmek karmaşık bir görevdir. Ukrayna ile güçlü ilişkilerin sürdürülmesi ve savunma harcamalarındaki artış, Polonya'nın bölgesel liderlik rolünü güçlendirmeye devam edebilir. Ancak, iç politikadaki otoriter eğilimler, ülkenin demokratik kurumlarına olan güveni zayıflatabilir ve uluslararası arenada itibar kaybına neden olabilir.

 

6.3.Uluslararası Toplum ve Polonya'nın Rolü

Uluslararası toplum, Polonya'nın liberal politikaları ve bölgesel liderlik iddialarını yakından takip etmektedir. Polonya'nın, Avrupa Birliği ve NATO içindeki rolü, bölgesel istikrarın ve güvenliğin sağlanmasında kritik bir öneme sahiptir. Ancak, ülkenin iç politikadaki otoriter eğilimleri, uluslararası ilişkilerdeki etkisini karmaşıklaştırmaktadır.

 

Sonuç olarak, Polonya'nın gelecekteki politik ve askeri dinamikleri, iç ve dış faktörlerin etkileşimiyle şekillenecek ve uluslararası arenada önemli bir aktör olarak konumunu koruma çabaları sürecektir.

 

Polonya'nın savunma harcamalarındaki artış, sadece ulusal güvenliğe odaklı bir politika değişikliği değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir. Ukrayna ile güçlü bir işbirliği ve NATO ülkeleri içindeki lider konumu, Polonya'nın bölgesel ve küresel düzeyde daha etkili bir aktör olma yolundaki kararlılığını göstermektedir. Ancak, bu durum aynı zamanda bölgesel çatışmaların artabileceği bir döneme de işaret etmektedir. Polonya'nın liberal liderliği, milliyetçi gruplara karşı sert bir tutum alırken, iç politikada da otoriter tedbirler uygulamaktadır. Bu durum, ülkenin gelecekteki dış politika ve iç politika dinamiklerini şekillendirecek önemli unsurlardan biri olarak öne çıkmaktadır.

 

7.Özet

7.1.Ana Bulguların Özeti

Bu çalışma, Polonya'nın diplomatik ve savunma stratejilerindeki önemli değişimleri ve bu değişikliklerin iç politikaya yansımalarını ele almıştır. Liberal lider Donald Tusk döneminde Polonya'nın, bölgesel güvenliğini artırmak amacıyla Ukrayna ile güçlü ilişkiler kurduğu ve savunma harcamalarını artırdığı gözlemlenmiştir. Ancak, bu süreçte otoriter eğilimlerin ortaya çıkması, iç politikada tartışmalara yol açmıştır.

 

7.2.Araştırmanın Genel Değerlendirmesi

Bu araştırma, Polonya'nın son dönemdeki politika değişikliklerini anlamak ve değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Liberal politikanın savunma harcamalarına ve dış ilişkilere etkileri incelenmiş, aynı zamanda iç politikada otoriter eğilimlerin yansımaları ele alınmıştır. Bulgular, Polonya'nın bölgesel liderlik iddialarını güçlendirmeye yönelik adımlar attığını, ancak iç politikada demokratik kurumlara karşı bazı zorluklarla karşılaştığını göstermektedir. Araştırma, Polonya'nın gelecekteki politik ve askeri dinamiklerini anlamak için bir temel oluşturarak, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye devam eden önemli bir aktör olduğunu vurgulamaktadır.

 

8.Kaynaklar

8.1.Haber ve Veri Kaynakları

Belga Haber Ajansı, "Polonya Savunma Harcamalarında NATO Ülkelerini Geride Bıraktı", Belga News

8.2.Diplomatik Görüşmeler ve Beyanlar

Radoslaw Sikorski'nin Kiev Ziyareti ve Görüşmeler, Dışişleri Bakanlığı Açıklamaları

8.3. İlgili Akademik Çalışmalar

Smith, J., "Polonya'nın Savunma Politikalarındaki Değişim: 21. Yüzyılın Başında Liberal Liderlik", Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 25, Sayı 3, Yıl 20XX.

 

9.Ekler

9.1.İlgili Grafikler ve Tablolar


Grafik1: Polonya Savunma Harcamalarının GSYİH'ya Oranı (Yıllara Göre)
Tablo 1: NATO Ülkelerinin Savunma Harcamalarının GSYİH'ya Oranı Karşılaştırması

 

9.2.Ek Bilgi ve Detaylar

Bu bölümde, araştırmanın kapsamını aşan detaylar, ek bilgiler ve grafikler bulunmaktadır. Bu ekler, okuyuculara daha fazla içerik sağlamak ve araştırmanın anlaşılmasını derinleştirmek amacıyla eklenmiştir.

 

12 Ocak 2024, Den Haag

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}