Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

PKK Almanya'da terör örgütleri listesinden çıkabilir mi!

PKK Almanya'da terör örgütleri listesinden çıkabilir mi!

Ümit Yazıcıoğlu

1993 yılından bu yana Almanya'da terör örgütleri listesinde bulunan PKK harekete geçti. Almanya İçişleri Bakanlığı'na dün başvuruda bulunan örgütün avukatları PKK'nın terör örgütleri listesinden çıkarılması talep ettiler. Zira PKK'nın, sesini duyurup, uluslararası kamuoyu yaratabileceği eylemleri koordine ettiği Avrupa’daki merkez üssü Almanya’dır. “Almanya ile ilişkiler 1980'lerde işçilerle birlikte başladı, 1990'lardan sonra eylemlilik sürecine girdi. Bu ülke PKK konusunda kendi çizgisinde bir kadro yaratmak istiyor. En büyük Kürt nüfus ve kuruluşlar buradadır. Almanya, kendi çizgisinde olan Kürt örgütlerini desteklemeye devam edecektir. Yalnız PKK'ya değil, Ortadoğu'ya açılımları var...', (Abdullah Öcalan).  

Almanya’nın Kürtlere ve onlar içerisinden çıkan siyasi ya da silahlı gruplara yönelik ilgisi çok uzun zamandır var olan ve gerek bu ülkede gerekse de Türkiye ve Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerde çok konuşulan konular arasında olmuştur. Günümüzde PKK, Almanya'da faaliyet yasağının kaldırılması için Federal İçişleri Bakanlığı'na müracaat ederek yasağın kaldırılmasını talebinde bulundu. Almanya İçişleri Bakanlığı, yasağın kaldırılmasını düşünmediklerini belirterek terörizm uzmanlardan rapor talebinde bulundu. RA Peer Stolle ve RA Lucas Theune, dün Federal İçişleri Bakanlığı’na 29 yıl önce getirilen PKK yasağının kaldırılması için hukuki başvuruda bulundular. Yasağın kaldırılması talebinin red edilmesi halinde yetkili idari mahkemeye başvuracakları belli.

Bu iki hukuk organı yani bu iki savunman PKK yasağının kaldırılması için yetkili idari mahkeme olan Verwaltungsgericht Berlin'e başvursalar bile bu mahkemenin konuyla ilgili terör uzmanlarının verecekleri bilirkişi raporlarının içeriğini değiştirmesinin günümüzde mümkün olmadığı kanaatindeyim. Alman İstihbarat Birimleri bu dava sayesinde PKK'nin Almanya, AB ve Ortadoğu’daki tüm kadrolarını tespit edecek ve bu kadroların faaliyetleri hakkında detaylı bilgiye sahip olacak. Bu dava Türkiye- Almanya hattında yoğun diplomatik görüşme trafiği yaşanmasına sebep olacak. Almanya’da insan hakları perspektifinden dış politikaya yaklaşanların siyasetteki ağırlıklarının derecesi de Berlin’in PKK ve Kürt politikasının şekillenmesinde önem arz etmektedir. Bu kesimler, özellikle Türkiye’de PKK ile mücadele sırasında ağır insan hakları ihlallerinin işlendiği 1990’lı yıllarda Alman kamuoyunun dikkatini çekmeyi başarmış ve Türkiye’ye silah satışına sınırlama getirilmesini sağlamışlardır.

Federal İçişleri Bakanlığı ve Federal Kriminal Dairesi’nin verilerine göre PKK yandaşları çoğu Türkler ve Türk kökenlilere dönük olmak üzere 2020’de 386 ve geçen yıl da 387 suç işledi. Bunlar arasında şiddet suçlarının bulunduğu da açıklandı.

Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın verilerine göre PKK yanlısı dernek ve cemiyetlerdeki üye sayısı 24 bin 500 civarında. Bu verileri bilen Federal Anayasa Koruma Teşkilatı bu dava sayesinde bilmediklerini de öğrenecek, davada red edilecek.

Saldırılarının etkisini önlemek veya en azından en aza indirmek için aktif, zamanında ve doğru bir şekilde toplanan istihbarata ihtiyaç vardır. Öte yandan kültürel hassasiyetlerin farkında olunması teröre verilen desteğin engellenmesinde kilit rol oynamaktadır.

Şiddetle mücadelede esas olan kalpleri ve zihinleri kazanmaktır. Bu süreç uzun vadeli olup, yalnızca kolluk kuvvetleri ve istihbarat servisleri eliyle yürütülemez. Sosyoloji, ekonomi, kültürel ve antropolojik çalışmalar, psikoloji, uluslararası ilişkiler gibi birçok disiplin terörizmle mücadelenin merkezinde yer alır.

Akademik bir uğraş sahası olan stratejik istihbarat çalışmaları; düşünce kuruluşlarından akademisyenlere, sivil uzmanlardan gazetecilere kadar geniş katılımlı bir sürece işaret eder.

İzleyeceğimiz politika, istihbarat faaliyetlerinin önemi açısından; tehdit ve tehlikenin teşhis edilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması şeklinde sınıflandırılmalı. Dolayısıyla terörizmle mücadelede yanlış bilinenin aksine, olayla değil olguyla uğraşma ön planda olmalı. Yayılmacı Alman politikasının temelinde, “yerel kültürlerin yaşatılması” adı altında “etnik kimliklerin birer büyük sorun haline getirilmesi” fikri vardır ve sivil toplum kuruluşları, vakıflar, siyasi partiler bu politikaların hayata geçirilmesinde etkin görev alırlar. STK ve vakıflar Alman istihbarat teşkilatı BND’nin kontrolü altında olup, taşeron birimler olarak çalışmakta; yurt içi ve yurt dışı masrafları tamamen federal bütçeden karşılanmaktadır. Her vakfın Alman siyasi partilerinden en az birisi ile muhakkak bir bağı vardır.

Cemil Bayık’ın bazı Alman televizyonlarına verdiği mülakatta PKK’nın Almanya’da geçmişte yaptığı şiddet eylemlerinden dolayı Alman halkından özür dilemesi ve bir daha bu tür olayların yaşanmayacağı sözünü vermesi önemli bir gelişme olarak kayda geçmiştir. (PKK bittet Deutschland um Entschuldigung”, Der Spiegel, 10 Nisan 2015.) Bu açıklamanın Almanya’da, PKK’ya karşı Berlin’in tutumunun değişmesi, örgütün terör örgütleri listesinden çıkarılması ve bu şekilde Almanya’daki faaliyetlerine yönelik sınırlamaların kaldırılması yönünde yoğun bir tartışmanın yapıldığı bir dönemde yapılmış olması anlamlıdır. Her ne kadar Alman İçişleri Bakanlığı, Bayık’ın açıklamalarının PKK’ya yönelik yasağın kaldırılması için yeterli olmadığını açıklasa da, gerek bu açıklamalar gerekse PKK’nın Suriye kolu PYD’ye Almanya ve diğer Batılı ülkelerin son dönemde verdiği yoğun destek Berlin’in PKK konusundaki politikasının giderek değiştiğinin ve örgütün giderek Almanya açısından meşrulaştığının işaretleridir. 

PKK Almanya’da, Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller, Sol Parti ve Hristiyan Sosyal Demokrat Parti içindeki milletvekillerinden aldığı destekle etkinliğini arttırmaya devam etmektedir. Alman Sol Partinin bazı vekilleri örgütün yapmak istediği birçok toplantı, yürüyüş vs. eylemlerin resmi izinlerinin alınmasında yardımcı olmaktadır. Son dönemde PKK’yi, Suriye’de DEAŞ’a karşı savaşan tek güç olarak göstererek kamuoyunda parlatmaya çalışan Sol Parti milletvekilleri, Almanya’da örgüte yönelik yasağın kalkması için de yoğun bir propaganda yürütmektedir. Kürtler Tarihlerinden ders almalılar. Eğer tarihten ders alırlarsa Tarih tekerrür etmez. Yoksa Tarih her zaman tekerrür eder.

Kürt siyasi ve toplumsal hareketlerine yön vermeye çalışan bazı ana aktörler bu anlamda yaşadıkları coğrafyalarda toplumun genel kanısında değer ve anlam bulan ideoloji ve değerleri, diğer bir değişle toplumda tutunup yer edinenleri değil de tutunamayan macera peşinde koşan, toplumunun değerlerinden uzak halkın kültürü, inancı, değerleri ve etnisitesin‘den bihaber ideolojilere bağlandıkları için hatalarını çoğaltıp çoğaltıp akılları sonradan başlarına gelmektedir.

Yorgun ve yenilmiş insanlığı artlarında sürükleyerek.

12 Mayıs 2022 Luxemburg

 

 

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}