Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

NATO zirvesinde Başkan Erdoğan’ın diplomasisi

NATO zirvesinde Başkan Erdoğan’ın diplomasisi

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

Terörizm, tüm biçimleri ve tezahürleriyle, en doğrudan asimetrik tehdittir.  İsveç ve Türkiye teröre karşı ikili olarak çalışmaya devam edecek, İsveç Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme başvurusunu canlandır-maya yardımcı olacak ve NATO yeni bir “terörle mücadele özel koordinatörü” kuracak.

 

NATO zirvesinin toplandığı birinci gününün son dakikalarında İsveç'in ittifaka katılma ihtimalini ortaya çıkaran kararlar göz ardı edilemez.  Türkiye pazartesi günü, Başkan Erdoğan'ın Avrupa Birliği'nin önce ülkesinin AB bloğuna katılım hedefini ilerlet-mesi gerektiğini söylemesinden birkaç saat sonra, İsveç'in NATO'ya katılmasının önünü açma konusunda anlaştı. Zira kilit NATO oyuncuları hem Türkiye hem de Macaristan için cesaret verici ve ikna edici sözler sarf ettiler ve sorunun çözümü için inandırıcı reçeteler  sundular.

 

Avrupa bütünleşmesine yönelik kamuya açık destek açıkla-malarının Ankara için temel argümanlar olduğu şüphelidir. İsveç’in üyeliği için olumlu bir karar alındı, bu gelişme ittifak açısından mantıklıdır. Ancak Rusya Federasyonu'nun ulusal güvenliğine yönelik yeni tehditler oluşturuyor. Avrupa ve ABD, Ukrayna'yı işgali nedeniyle Moskova'yı tecrit etmeye çalışırken, Başkan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’den “dostum” olarak söz etti.  Öte yandan, İsveç'in NATO'ya girmesine izin verilmesi ve F-16 anlaşması üzerinde çalışılması, Başkan Erdoğan'ın Washington ile soğuk olan ilişkisinin düzeltilmesini sağladı.  

 

Doğu Avrupa'da, SSCB'nin dağılmasından sonra 1991'de bağımsızlığını kazanan bir devlet olan Modern Ukrayna, Rusya ile çatışmalı ilişkiler içinde. Resmen Kiev AB ve NATO'ya katılmaya çalışıyor. Şubat 2022'de Rusya Federasyonu, daha önce Ukrayna'nın bir parçası olan Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıdı. Bundan sonra Moskova, Donbass'ın sivil nüfusunu korumayı amaçlayan özel bir askeri operasyon başlattı.

 

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, 1949'da kuruluşundan bu yana en ciddi bir krizle karşı karşıya. İttifak'ın politikası, Doğu Avrupa'nın korunması ve askeri-teknik yardım konularında, yıldırım hızında olmasa da kararlı ve tutarlı bir duruş sergilemek. Rusya Federasyonu'na karşı savunma savaşı yürüten Ukrayna İttifak’ın yeri ve rolü konusundaki kilit mesele, Rusya-Ukrayna savaşındaki konumu değil, jeopolitik bir blok olarak NATO'nun stratejik perspektifi ve çağdaş topraklardaki derin sosyo-politik süreçlere müdahale etmeye hazır olmasıdır.

 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 11.07.2023 Salı günü halka açık bir forumda yaptığı bir konuşmada, Başkan Vladimir Putin'in Ukrayna'daki savaşı kazanması halinde bunun dünyayı daha tehlikeli bir yer haline getireceğini söyledi. Ona göre Putin Ukrayna'daki savaşı kazanırsa bu tehlikeli olacak, çünkü yine ona göre otoriter liderlerin askeri güç kullanarak ve uluslararası hukuku çiğneyerek diğer ülkeleri fethedebilecekleri ve istediklerini elde edebileceklerine dair bir sinyal işareti doğar. NATO Genel Sekreteri, Ukrayna'daki savaşın "donmuş bir çatışma" haline gelmesinden endişe duyup duymadığı sorulduğunda, savaşların doğası gereği öngörülemez olduğunu ve genellikle beklenenden daha uzun sürdüğünü söyledi. Bu duruma tek cevabın Ukrayna'ya desteği sürdürmek ve artırmak olduğunu söyledi.

 

Başlı başına NATO'nun normatif ve siyasi hazırlığının testi, askeri destek politikasının devamı veya doğu kanadındaki uluslararası bileşime sahip tabur-taktik gruplarının niceliksel olarak artırılması değil, üyelik adaylarının daha fazla entegrasyonu ve genişlemesinin onaylanması olacaktır. NATO'nun Ukrayna'nın örgüte katılımı için belirli bir algoritma üzerinde yazılı yükümlülükler üstlenmeyeceği hem bir ay hem de bir hafta önce belliydi. Burada, tüm üyelerin eşit oy ağırlığına sahip olduğu "demokratik" bir ittifak beklenmemelidir. Baltık ülkeleri ve birçok Orta Avrupa devleti, tüm arzularına rağmen, sadece ABD için değil, Almanya veya Türkiye için bile pozisyonun öneminin çok gerisinde kalıyorlar. Sonuç olarak, Ukrayna da dahil olmak üzere ittifakın kalkınma stratejisini ve önceliklerini belirlemiyorlar.

 

NATO da merdiven yön değiştiriyor

 

"Kaos bir merdivendir." J. Martin'in A Song of Ice and Fire adlı romanındaki saray mensubu Petyr Baelish'in ünlü sözü gerçeklikle çok iyi örtüşüyor. Düzensizlik uluslararası ilişkilerin temel koşulu olmaya devam ettiği sürece, mevcut kaynakları artırmak ve dış politika vektörünü değiştirmek için birçok fırsat vardır. Bilindiği tarih üzeri belirtmek gerekirse Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri arasında, 4 Nisan 1949 tarihinde Washington’da imzalanan Kuzey Atlantik Anlaşması yalnızca askeri ve güvenlik boyutuyla değil, siyasi ve ekonomi müktesebatıyla da dünya dinamiklerini birçok cepheden etkilemiştir.

 

Anlaşmanın 2’nci maddesinde, taraf ülkelerin uluslararası ekonomi politikalarındaki bütün aykırılıkları izaleye çalışacakları vurgulanarak bir yönüyle küresel kapitalizm güvenlik şemsiyesi altına alınmıştır. 74 yıllık mazisi olan NATO Soğuk Savaş’ın iki kutbundan birisini teşkil etmiştir. Düzensizlik uluslararası ilişkilerin temel koşulu olmaya devam ettiği sürece, mevcut kaynakları artırmak ve dış politika faktörünü değiştirmek için birçok fırsat vardır. Joe Biden'ın ABD'nin Ukrayna'ya İsrail'inkine benzer güvenlik garantileri verebileceği mesajı Washington, Fransa ve Almanya tarafından desteklenmektedir. Bununla beraber burada da acımasız bir ironi var. Unutmayın bir karşılaştırma yaparsak, İsrail'in NATO'ya katılımıyla ilgili herhangi bir tartışma zirvede var mı? Ve eğer böyle bir tartışma yoksa, neden?

 

NATO açısından kaos

 

Batı ile Rusya arasındaki çatışmanın şiddetlenmesi NATO için çok verimli bir kaos yarattı. İttifak on yıllardır sosyal bir işlev arıyor: askeri bir bloktan kriz yöneticisine, terörle mücadele örgütüne ve küresel güvenlik şefine 2019-2020'ye kadar, Çin'in kontrol altına alınması, potansiyel gelişiminin yönlerinden biri olarak görülmeye başlandı. Gündemde müttefiklerin birlik sorunları, rahatsız edici savunma bütçeleri bağlamında ittifakın sorunları, güvenlik politikaları nedeniyle Avrupa’nın kendi projelerini geliştirmesi vardı. 

 

Ukrayna'da Rusya’nın yürüttüğü savaş bu problemleri ortadan kaldırdı. 2022 Madrid Zirvesi, nadir bir transatlantik dayanışma gösterdi. Ortak düşman fikri stratejik konsepte geri döndü, ittifakın askeri hatları güçlendirildi, savunma bütçelerindeki artışa en uzun süre direnen Almanya teslim oldu, 2023 Vilnius zirvesi ittifakın birliğini göstermeyi amaçlıyor.

 

Türkiye’nin Kuzey Atlantik Anlaşmasına Katılım Protokolü

 

Bilindiği üzere, Türkiye’nin Kuzey Atlantik Anlaşmasına Katılım Protokolü 17 Ekim 1951’de Londra’da tanzim edilmiş, mezkûr anlaşma ve protokolün kabulüyle ilgili kanun teklifi 18 Şubat 1952 Pazartesi günü TBMM’de onaylanmış, 19 Şubat 1952 tarihli Resmî Gazetede de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye’nin NATO’yla ittifak kültürü 71 yıllık gelgitli bir maziye dayanmaktadır. Ne var ki köprülerin altından çok sular akmıştır. Ne dünya eski dünyadır ne de Türkiye 1950’li yılların Türkiye’sidir. Bir defa bu yalın ve yakın gerçeğin telaffuz sorumluluğu bihakkın omuzlarımızdadır.

 

Türkiye NATO ‘nun dayatmalarını sineye çekecek ne bir muz ülkesi nede kabile devlet değildir. Milli varlığımızı doğrudan tehdit eden, kanlı terör örgütlerine kucak açan ülkeyle bir güvenlik mimarisinin gölgesinde nasıl buluşacağız. Bunu nasıl hazmedeceğiz. Zillete tamam mı diyeceğiz? Sadece F-16 ile ilgili parmak sallanıyor diye tamam mı diyeceğiz? ABD'ye ait iki bombardıman uçağının İsveç'e konuşlanması tesadüf değildir. ABD başta olmak üzere NATO üyesi bazı ülkelerin terör örgütüyle ilişkisi kabul edilemez boyuttadır. ABD terör örgütüyle ittifak halindeyse Türkiye'yle yaptığı ittifaka ne diyeceğiz? Gündüz şapkalı, gece külahlı müttefik istemiyoruz.

 

1952 yılında NATO’ya katılan Türkiye, üyeliğin getirdiği her türlü sorumluluğu yerine getirse de aynı karşılığı her zaman bulamadı. Türkiye 21 Kasım 2012’de NATO’ya başvurarak Patriot savunma sistemi talep etti. Beklenti, Patriotların, Suriye’deki tehdit sona erene kadar görev yapmasıydı. Ne var ki öyle olmadı. O talep doğrultusunda Türkiye’ye konuşlandırılan ABD ve Hollanda füzeleri bir süre sonra geri çekildi. Almanya’ya ait Patriotlar ise 23 Aralık 2015’te İskenderun Limanı’ndan ayrıldı. Böylece Türkiye, Suriye’den gelen hava tehdidine karşı yalnız bırakıldı. Bu ve benzeri nedenlerle Türkiye'nin Rus S-400 savunma sistemi satın almak mecburiyetinde kaldı. S-400'ler nerede beklemesi gerekiyorsa orda bekliyor. Tabii gizli konular bunlar. İhtiyaç duyulması halinde, bu sistemin kullanılmasına yönelik tüm hazırlıkların yapıldığını ve sürecin olması gerektiği şekilde ilerlediğini biliyoruz. Bu hususta da gereken açıklamalar yapıldı. Sonuç olarak; ülkemizin bekasını ilgilendiren hususlarda herkesi daha dikkatli olmaya, tarafsız olmaya ve milli menfaatler kapsamında konuyu ele almak gerekir.  

 

ABD Başkanı Joe Biden Avrupa'ya erken geldi ve önemli liderlerle toplantılar yaptı ve sonunda bir açılış konuşması yaptı. Litvanya liderliği olayı tarihi olarak nitelendiriyor. Gündemde, "kapıları hala açık olan" derneğe Kiev'in üyeliği konusunda müttefiklerin pozisyonunun yayınlanması yer alıyor. Davet edilen katılımcılar arasında Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky de var. Bununla birlikte, gerçekte, olayın tarihi kararlara yol açması pek olası değildir. Geçtiğimiz yıl boyunca, Avrupa'daki çatışmaya dahil olan taraflardan hiçbiri, önemli derecede stres toleransı göstermesine rağmen, gözle görülür bir ilerleme kaydetmeyi başaramadı. Sahadaki ve siyasi alandaki eylemler konumsal bir karakter kazandı. 

 

Bu koşullar altında zirve boyunca takip edilmesi gereken hikayeler, en son medya sorunu - Ukrayna'nın NATO üyeliği - aslında en öngörülebilir olanıdır. Sonbaharda, başvuru yapıldığında, Kiev'e bağımsızlığını korumaya odaklanması için Brüksel'den tavsiyeler vardı. Yakın zamanda görev süresi bir yıl daha uzatılan Genel Sekreter Jens Stoltenberg, ittifak ülkelerinin meseleyi dondurmaktan katılım için bir yol haritası geliştirmeye kadar uzanan görüş farklılıklarına dikkat çekiyor. Görünüşe göre nihai konum ortada olacak: Ukrayna'ya maddi yardım paketi etkileyici olurken, üyelik beklentileri belirsiz kalacak. Kiev'e askeri destek Rusya için olumsuz bir faktör, ancak beklenmedik değil.

 

Tüm yıl boyunca kafa karıştıran bir konu, İsveç'in Türkiye ve Macaristan tarafından onaylanmayan üyeliğidir. Zirvenin arifesinde üç ülkenin liderleri ile ittifakın liderliği arasında müzakereler yapıldığından, Stockholm'ün Kiev'den daha fazla geleceği var. Aynı zamanda, anlaşmazlık zirvede ciddiyetle çözülebilse bile, bu Moskova'nın stratejik hesaplarına da yeni bir şey eklemiyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı defalarca misilleme tedbirlerinin hazır olduğuna ve kendilerini bekletmeyeceğine dair bir açıklama yaptı.

 

Kaldı ki, İsveç askeri unsurları fiilen NATO operasyonlarına dahil olmaktadır. 26 üyesi NATO ülkesi olan Avrupa Savunma Birliği içinde İsveç de yer almaktadır. İsveç’in dolaylı yollardan NATO korumasına alındığı, ABD’nin Avrupa’daki ana üstlerinden birisi olduğu meydandadır. 19 Haziran 2023 tarihinde ABD’ye ait 2 adet B-1B Lancer uzun menzilli stratejik bombardıman uçağının İsveç’e konuşlanması tesadüf değildir. Kuşkusuz NATO’nun da Türkiye’nin ahlaki ve hukuki tezlerini, milli güvenliğiyle ilgili duyarlılık ve taleplerini gözetmesi ihmali ve inkârı olmayan bir sorumluluğudur. 

 

Bir defa ABD başta olmak üzere, NATO üyesi bazı ülkelerin bazı örgütlerle irtibat ve ilişkileri Türkiye açsından kabul ve izah edilemez boyutlardadır. ABD’li yetkililerin, Türkiye’nin terör örgütü kategorisinde değerlendirdiği bazı örgütlerle “taktiksel ve dönemsel ittifak” içinde olduklarını açıklamaları kaygı ve utanç verici bir ilkellik, NATO ittifak ahlakına şirret bir suikasttır. Eğer ABD, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü örgütlerle herhangi bir ittifak halindeyse, Türkiye’yle yaptığı ve kurduğu ittifaka ne diyeceğiz? Bunu nasıl ifade edeceğiz? Bu yaman çelişki NATO’nun itibar ve inandırıcılığını, ABD’nin dostluk ve müttefiklik iradesini yıllar içinde aşındırmıştır. Biz, gündüz şapkalı gece külahlı ne dost istiyoruz ne de ittifak ortağı arıyoruz. Müttefik olacaksak mertçe olalım, adam gibi olalım, karşılıklı hak ve çıkarlara sonuna kadar da saygılı olalım. 

 

12 Eylül’de söylenen “bizim çocuklar başardı” itirafını unutmadık. 15 Temmuz 2016 gecesi tepemizde uçuşan NATO uçak ve helikopterlerini, bunları kullanan alçak ve ahlaksızları unutmadık. Türkiye’yi içeriden çökertmek, milli bağları çözmek, devlet ve millet varlığını çürütmek için NATO oyunlarını ve küresel emperyalizmin komplolarını asla hatırımızdan çıkarmadık. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan vahşet ve ihanetin henüz NATO namına kuşkulu ve tartışmalı pek çok noktası olduğunu da biliyor ve gerilen sinirlerimizle yumruğumuzu seksen beş milyon vatandaş olarak sıkıyoruz. 

 

Geçen yıl tekrarı beklenen uygulama, Asya'dan ortaklarla zirvede müzakereler var. Dolayısıyla Finansman ve ortak tatbikatlar açısından burada bazı ince adımlar atılabilir, ancak NATO iş birliğini ve örneğin Avrupa Bölgesindeki Dörtlü Güvenlik Diyaloğu ‘nu daha fazla ilerletmek için Hindistan'ın rızasının alınması pek olası değildir. Hint-Pasifik bölgesindeki ortaklarla iş birliği bir sorun, ancak bu Rusya'dan çok Çin geçerli. En standart olmayan arazi, bölgesel savunma planlarıdır. 

 

1990'larda ittifak, askeri makineyi mobil konuşlandırma kuvvetleri lehine yapılandırmaya yönelik bölgesel ilkeden uzaklaştı. Geri dönüşün ilk aşaması, 2016'daki Varşova zirvesinden sonra Doğu Avrupa'da dört ek taburun konuşlandırılmasıydı. Artık Kuzey Atlantik ve Kuzey Kutbu, Doğu ve Orta Avrupa ve Güney Avrupa ve Karadeniz için bölgesel planlar geliştirilmiştir. 

 

Sonuç

 

Rusya sınırları etrafındaki yapının sistematik olarak güçlendirilmesi, bölge devletlerinin askeri komplekslerinin modernizasyonu ve mevzii savunma planlamasına geri dönüş, NATO'nun askeri yapısında temel bir değişikliktir ve onu Soğuk Savaş modeline geri döndürür. Rus tarafı için de bu durum özellikle tarihsel olarak askerden arındırılmış Kuzey Kutbu için geçerlidir.

 

Böylece NATO bir yandan Soğuk Savaş uygulamalarına dönerek kaostan düzen yaratma konusunda tutarlılık gösteriyor. Öte yandan, yaklaşımın muhafazakârlığı, statükoyu düzeltmeye yöneliktir ve dış koşullar değiştiğinde kendini tüketecektir. Avrupa'daki konumsal eylemlere uyarlanmış bir yapının yeniden inşa edilmesi veya dağıtılması gerekecektir, çünkü Avrupa'daki çatışmanın kendisi küresel süreçlerin çevresinde olacaktır. 

 

Ukrayna-NATO ilişkileri Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte oldukça önemli gelişmeler göstermiştir. Ukrayna 1991 yılında NATO Kuzey Atlantik İş birliği Konseyi’ne, 1994’te Barış İçin Ortaklık Programı’na katılmış, 1997’de Ukrayna-NATO arasındaki yeni ortaklığı ortaya koyan “Ayrıcalıklı Ortaklık Şartı” imzalanmış, 2002 yılında Ukrayna NATO’ya üye olma amacını açık bir biçimde deklare etmiş, Ukrayna ile NATO arasında bir Eylem Planı hazırlanmıştır. Ancak Ukrayna-NATO ilişkilerini sınırlayan pek çok etken mevcuttur. Birincisi, Rusya Federasyonu; Ukrayna ile olan tarihsel, demografik, politik ve ekonomik bağları ve bu ülke üzerinde sahip olduğu Sivastapol üssü ile Ukrayna-NATO ilişkilerini sınırlandırma potansiyeline sahip bir faktör olarak değerlendirilebilir. İkincisi, Ukrayna’nın iç politik yaşamında, “Slavcı” ve “Atlantikçi” akımların etkinlik düzeyi, Ukrayna-NATO ilişkilerinin geleceğini temelden etkileyecektir. Üçüncüsü ve en tartışmalı olanı, Ukrayna-AB ilişkilerinin Ukrayna-NATO ilişkileri üzerindeki etkisidir. Ukrayna’nın bu iki örgüt ile ilişkilerinin gelişimi bir açıdan birbirini tamamlayıcı olarak değerlendirilse de Ukrayna-AB ilişkilerindeki tıkanmalar, Ukrayna politik yaşamında “hayal kırıklığına uğramış merkezcilerin” sayı ve etkinlik düzeyini arttırabilecek, bu durum ise Ukrayna-NATO ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilecektir.

 

İki günlük NATO zirvesi Salı günü Vilnius'ta başladı. Ukrayna, ittifakı Rusya Federasyonu ile doğrudan askeri operasyonlara çekmek için bu konuda NATO'ya katılmak istiyor. Ancak Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya kategorik olarak buna karşı ve nedeni açık. Almanya 1945'i hatırlıyor ve Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu'nun dünyada onları tek bir nükleer saldırı ile yok edebilecek tek ülke olduğunu biliyor.  Merdiven metaforunu kapatırken, klasiklerden de başka bir metafor hatırlanabilir. Hogwarts'ta birinci sınıf öğrencileri, merdivenlerin yön değiştirdiği konusunda hemen uyarıldı: kasıtlı olarak yukarı çıkabilirsiniz, ancak kendinizi tamamen gereksiz bir kapının önünde rastgele bir katta bulabilirsiniz.

 

 

12 Temmuz 2023, Vilnius

 

 

 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}