Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -
      Europäische Institut für Menschenrechte - Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu -

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Yaptığımız işin özellikleri

 

Beş özelliğin etkileşimi çalışmamızı karakterize ediyor. Sürekli olarak birden fazla perspektiften takip ettiğimiz çalışmamızın temel özelliği akademik doğasıdır. Konuların seçiminde ve bunların işlenmesine ilişkin kararda bağımsızız; Seçim kriteri, bizler açısından siyasi uygunluktur. Sözlü tavsiye genellikle gizlidir. Ayrıntılı olarak özellikler:

 

İlmi Tavsiyemiz,

Yaklaşık yirmibeş bilim insanımızın araştırmasına dayanmaktadır. Sadece kendi aralarında değil, aynı zamanda Avrupa'daki ve uluslararası diğer araştırma kurumlarından meslektaşlarıyla da yoğun bir profesyonel alışverişi sürdürüyorlar. Her iki yılda bir, Mütevelli Heyeti tarafından onaylanan ve çalışmalarımızın odak noktalarını belirleyen araştırma için bir oryantasyon çerçevesi geliştiriyoruz. Bununla uyumlu araştırma gündemi, kurum içinde, uluslararası araştırma derneklerinde ve siyasi karar vericilerle ve uluslararası politikadaki güncel olaylar ve gelişmelerle ilgili sürekli bir düşünme ve tartışma sürecinde ortaya çıkar. Yayın serimiz, kalite güvencesi için dahili bir yazılı inceleme sürecinden geçer. Araştırma Danışma Kurulu, araştırma planlaması ve kalite güvencesi için tavsiyelerde bulunur.

 

Bağımsızlık şiarımız

Bağımsız olarak araştırır ve tavsiyelerde bulunuruz ve herhangi bir siyasi partiye veya başka bir kuruma veya herhangi bir programa veya çıkar grubuna bağlı değiliz. Önceliklerimizi kendimiz belirler ve ucu açık araştırmalar yaparız. Sözleşmeli araştırma yapıyoruz; Tematik olarak araştırma gündemimize uyan araştırma projeleri için özel olarak üçüncü taraflardan hibe topluyoruz. Bu yasal amacımız kapsamında bağımsızlığımızı garanti eder: Siyasi tavsiye amacıyla sözleşmeli araştırma yapıyoruz.

 

Çok yönlülük ve çoğulculuk

Yaklaşık yirmi beş bilim insanı ile, farklı bakış açılarını birleştirmemizi sağlayan geniş bölgesel ve tematik uzmanlık sunuyoruz. Bilim adamları, anlaşılır bir şekilde gerekçelendirmek koşuluyla, farklı, bazen çelişkili konumları temsil edebilirler. Enstitü tarafından siyasi konularda herhangi bir enstitünün görüşü veya resmî açıklama bulunmamaktadır.

 

Politika ile alaka düzeyili Araştırmamız siyaset ve siyasi eylemlerle ilgilidir.

Odak noktası siyaset kurumuna tavsiye vermek olduğundan, bu aktörler için ilgili olan veya olması gereken sorunlar ve konularla ilgileniyoruz. Amaç, enstitüden gelen uzmanlığı siyasi aktörlerin yargılarına ve karar verme süreçlerine yansıtmaktır. Sadece analizler ve bilgi aktarımı sunmakla kalmıyoruz, aynı zamanda tartışmaya sunduğumuz eylem ve senaryolar için seçenekler geliştiriyoruz. Ayrıca temel araştırma sonuçlarını da çalışmalarımıza dahil ediyor ve dünyadaki tüm üniversitelerle de işbirliği yapıyoruz.

 

Gizlilik ilkemiz

Enstitümüz, bilim ve siyaset arasında alışveriş ve iletişim için bir yerdir. Siyasi karar alıcıların gizli bir ortamda enstitümüzün çalışanlarıyla soruları tartışabilecekleri ve fikirler üzerinde oynayabilecekleri bir yerdir. Tüm enstitü etkinliklerine yalnızca davetliler katılabilirler, davetiyelidir ve genellikle Özel Kuralımıza uygun olarak gerçekleşir. Kuralımız uyarınca bir toplantı veya bunun bir kısmı düzenlendiğinde, katılımcılar alınan bilgileri kullanmakta özgürdür, ancak ne konuşmacının veya konuşmacıların kimliği veya bağlantısı ne de başka bir katılımcının kimliği ifşa edilemez. Bu kural uyarınca yapılacak toplantıların tarafımızdan tertiplenen bir yerde yapılması ve tarafımızda organize edilmesi şarttır. Herhangi bir sektördeki herhangi bir grup birey, özellikle hassas nitelikteki konuların tartışılacağı durumlarda, bir etkinliği yürütmek için önceden kararlaştırılan bir kılavuz olarak Kuralımıza uymak zorundadır. Kutuplaşmış bir dünyada, etkin bir şekilde kullanılan kuralımız, insanları bir araya getirmeye, engelleri yıkmaya, fikirler üretmeye ve çözümler üzerinde anlaşmaya yardımcı olur. Organize ettiğimiz yerlerde gerçekleştirilen toplantılar, etkinlikler ve tartışmalar normalde ilgili durumlarda Kural'a başvurularak 'kayıt üzerine' yürütülür. Kuralın yeterince katı kabul edilmediği durumlarda, bir etkinlik 'kayıt dışı' tutulabilir. Daha fazla bilgi edinmek için soru sorarsanız bu sorularınız belli bir ücreti ödendiğinde tarafımızdan cevaplandırılacaktır.

 

Aynı zamanda bilimsel yayınlar, internet sitesi ve sosyal medya aracılığıyla araştırma sonuçlarımızı geniş bir kitleye ulaştırıyor ve bunu yaparken bilim adamlarımızın eleştirileriyle de karşı karşıya kalıyoruz.

 

 

 

Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

 

14. Aralık 2014, Lüksemburg

 

  

Die Türkei gehört längst zu Europa

Denn; 

1. Die Türkei gehört längst zu Europa: Trennung von Staat und Religion, Mitglied des Europarates und des OSZE, Fußball-Europameisterschaft, Eusovisions-Songcontest u.a.m.

 

2. Die EU bekommt weltpolitisch mehr Gewicht: 76 Mio. Einwohner, Integration eines islamischen Landes und NATO-Mitgliedes. Die EU ist keine Religionsgemeinschaft (der Christen).

 

3. Die Türkei setzt demokratiepolitische Reformen um, z.B. die Abschaffung der Todesstrafe, mehr Rechte für Minderheiten, Strafen für Folter.

 

4. In die EU zuwandernde junge Türken stellen eine Art „Sozialversicherung“ für die alternden europäischen Gesellschaften dar.

 

5. Die Kosten eines Beitrittes, der frühestens in 10 Jahren erfolgen kann, sind derzeit nicht konkret abzuschätzen. Aber die EU bekommt direkten Zugang zu einem Markt mit dann über 75 Mio. Konsumenten.

 

6. Die türkische Wirtschaft wächst (im Gegensatz zu den alten EU-Staaten) sehr rasch. Besonders gut entwickelt sich die Region um das Marmarameer.

 

7. Die Aufnahme der Türkei ermöglicht einen Brü- ckenschlag zur islamischen Welt in Vorder- und Innerasien. Radikale islamistische Entwicklungen in der Türkei könnten verhindert werden.

 

 8. Die Türkei ist beim Transit von Erdöl und Erdgas aus den Gebieten am Kaspischen Meer und aus Zentralasien ein wichtiges Bindeglied.

 

9. Die EU muss ihre Zusagen einlösen: Die Türkei bewirbt sich seit 50 Jahren um einen Beitritt.

 

10. Eine bloße „privilegierte Partnerschaft“ ist keine Alternative zum Vollbeitritt: Die Türkei ist bereits seit 1996 Mitglied der Zollunion der EU. 

Türkei-Beitritt: 

Die Befürworter des Türkei-Beitritts hoffen auf einen sicherheitspolitischen und geostrategischen Gewinn. 

 
türkei sicherheitkosten
© DPAEU mit der Türkei: Mehr Sicherheit.

Seit 1963 will die Türkei Mitglied der Europäischen Union werden. Nun unternimmt das Land große Anstrengungen, um dieses Ziel tatsächlich zu erreichen. 

Die Befürworter der Aufnahme der Türkei hoffen auf einen sicherheitspolitischen und geostrategischen Gewinn.

Ein Überblick über die wichtigsten Argumente 

Argumente zur Sicherheit

Mit der Türkei als Regionalmacht im Nahen und Mittleren Osten würde Europa zum „Global Player“ und könnte den Vereinigten Staaten in der islamischen Welt eine eigene Sicherheitspolitik entgegensetzen. Zudem führt die Aussicht auf eine Vollmitgliedschaft in etwa zehn Jahren zu weiteren demokratischen und sozialen Reformen in der Türkei. Andernfalls dürfte sie sich an der arabisch-islamischen Welt orientieren, das könnte zur Destabilisierung der Region führen.

Argumente zu den Menschenrechten

Mit der Aussicht auf den EU-Beitritt wird die Türkei auf ihrem Weg zu einem demokratischen und die Menschenrechte achtenden Staat bestärkt. Ohne diese Perspektive fiele sie in ein vordemokratisches System zurück.

Argumente zu den Kosten

Die Milliardenhilfe, mit der die Türkei auf den Stand der anderen EU-Staaten gebracht werden kann, würde laut EU-Kommission nicht mehr als 0,1 Prozent bis 0,17 Prozent des EU-Bruttosozialprodukts ausmachen. Zudem wäre es eine Konjunkturspritze für die Exportwirtschaft der EU-Mitglieder. Die Türkei ist heute etwa so arm, wie Portugal zum Zeitpunkt der EU-Aufnahme. Wie dort dürften Handel und Wandel schnell zu Prosperität und einem Abbau von Transferleistungen führen. Zudem wäre die EU gezwungen, ihre Struktur- und Agrarhilfeleistungen zu reformieren.

Argumente zur Integration

In der Türkei leben derzeit 65 Millionen Menschen, die Geburtenrate sinkt. Die Zuwanderung kann mit langen Übergangsfristen sozial verträglich geregelt werden. Eine Angst vor islamischer Überfremdung ist deshalb unbegründet. Zudem wäre das Stimmengewicht der Türkei im Ministerrat der EU nicht größer als das von Deutschland und gegen den Willen der anderen Länder kann die Türkei nichts bewirken. Auch würde die Aufnahme eines Landes mit überwiegend moslemischer Bevölkerung beweisen, daß die EU kein christlicher Club ist. Zudem ist die Türkei ein laizistischer Staat.

 
 
 
 
 
 

Empfehlen Sie diese Seite auf:

Druckversion | Sitemap
{{custom_footer}}