Hiroşima Zirvesi'nin Çin'e yönelik politikası
Hiroşima Zirvesi'nin Çin'e yönelik detaylı bir şekilde sorgulanabilir politikası diyaloğu vurguluyor.
G7 Hiroşima Zirvesi sona erdi. Başkanlık görevini yürütecek olan Başbakan Fumio Kişida, toplantı yeri olarak ana vatanı olan memleketi Hiroşima'yı seçti ve atom bombası atılan şehirden mesajlar göndererek "nükleer silahların olmadığı bir Dünya’nın gerçekleşmesi için güçlü bir çağrıda bulundu.
Rus birliklerinin derhal geri çekilmesini talebine gelnce. Bununla birlikte, nükleer silahların kaldırılması olasılığı yoktur. Nükleer silahsızlanmaya ilişkin ortak bir belge olan Hiroşima Vizyonu, güvenlikten taviz vermeyecek şekilde nükleer silahlardan arınmış bir dünya gerçekleştirme hedefini belirlerken, nükleer silahların kullanılmamasının ve düşüşlerinin devam etmesinin önemini vurgulamaktadır. Nükleer silahsızlanmayı gerçekçi bir şekilde teşvik ettiği vurgulandı. Nükleer silahların kaldırılmasını savunmak yerine, barışın bir güçler dengesi yoluyla sağlandığı gerçeğiyle yüzleşmeli ve nükleer silahsızlanma ile nükleer caydırıcılık arasında bir denge kurmak için çaba göstermeliyiz.
Bir diğer önemli konu ise saldırganlığı ve hegemonik davranışı yoğunlaştıran Çin ve Rusya ile nasıl başa çıkılacağıydı. "Ukrayna Liderlerinin Bildirisi" Rusya'nın saldırganlığını "en güçlü ifadelerle kınadı" ve Ukrayna'ya desteğin artırılması çağrısında bulundu. Rus birliklerinin derhal ve koşulsuz olarak geri çekilmesi çağrısında bulundu ve üçüncü ülkeleri yaptırımların savuşturulmasını önlemek için Rusya'ya maddi yardım sağlamayı derhal durdurmaya çağırdı ve uymamaları halinde "ciddi maliyetlerle karşılaşacakları" uyarısında bulundu. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky'nin de katılmasıyla G7 birleşerek Rusya'ya karşı güçlü bir tavır aldı.
Peki ya Çin? Liderlerin açıklaması, Doğu ve Güney Çin Denizlerinde uluslararası hukuku ihlal eden eylemlerle ilgili "ciddi endişelerini" dile getirdi. "Statükonun zorla veya baskıyla tek taraflı olarak değiştirilmesine şiddetle karşı çıkıyoruz." Ayrıca "Tayvan Boğazı'nda barış ve istikrarın önemini" yeniden teyit etti ve "boğazlar arası sorunların barışçıl çözümü" çağrısında bulundu. Ayrıca G7 zirvesi, "ekonomik zorlama" kullanımını caydıracağını ve buna karşı çıkacağını ve önemli madenler için tedarik ağını güçlendireceğini açıkça belirten ilk "Ekonomik Güvenlik Bildirisi’ni yayınladı.
Ancak Başbakan Kişida'nın nükleer silahların kaldırılmasını ana tema haline getirdiği ve Sayın Zelenskiy'in katılımıyla dikkatleri Ukrayna meselesine çekerken Çin meselesinin gölgede kaldığı inkâr edilemez. Japonya, ABD ve Avrupa'nın Çin'e ilişkin algılarındaki uçurum hala çözülmedi ve zirvenin diyaloğu vurgulayan ve ayrıştırma (bölme) yerine risk almanın (riski azaltma) kabul edilebilir olduğunda ısrar eden açıklaması hakkında şüpheler devam ediyor.
G7'nin tek Asyalı üyesi olan Japonya, Çin ve Kuzey Kore'den gelen tehditlerle karşı karşıya olan Asya'daki mevcut durumu dünyaya anlatabilecek durumda. Başbakan Kişida, Çin konusunda güçlü bir inisiyatif göstermeliydi.
Ayrıca otoriter ülkelerle başa çıkmak için Küresel Güney'in desteğini almanın önemli olduğu bakış açısıyla, Hindistan'ın da içinde bulunduğu sekiz ülkenin liderleri davet edilmiş, gıda ve sağlık gibi konularda genişletilmiş toplantıların sayısı artırılmıştır. Bu girişim takdir edilmelidir. Öte yandan, artan katılımcı ülke sayısı ve Japonya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Hindistan arasında bir iş birliği çerçevesi olan “Dörtlü” zirvesinin eş zamanlı olarak düzenlenmesi ile liderlerin yeterli zamanı sağlayamadığı görülüyor. Önemli konularda derinlemesine tartışmalar için değil mi? Yetkililerin önceden düzenlenmiş belgeleri onaylamak zorunda kaldığı bir yerde biterse yazık olur.
G7 ülkelerinin sorumluluğu
Birleşmiş Milletler ‘in çaresiz kaldığı günümüzde G7 zirvesinin rolü büyüktür. Uluslararası düzeni yeniden tesis etmek ve hegemonik eylemleri önlemek için uyumlu politikalar uygulamalıyız. Japonya ve diğer G7 ülkelerine büyük sorumluluk düşüyor.
26 Mayıs 2023 Lüksemburg