Diplomatımız Osman Köse’ye Erbil’de yapılan suikast
Ümit Yazıcıoğlu
Erbil kentinde düzenlenen silahlı saldırıda katledilen diplomatımız Osman Köse’nin şehit düştüğü anın görüntüleri ortaya çıktı. Kamera kayıtlarında saldırıyı 3 teröristin gerçekleştirdiği görülüyor. Bu makalemde Erbil’de şehid edilen diplomatımızın katillerinin yakalanması ve bu yakalanma işleminde başarısı olan Türk ve Kürdistan güvenlik ve istihbarat güçlerinin başarıları ve katillerin nerde yargılanması gerekir soruları irdelenmektedir. Milletimizin, güvenli ve iyi koşullarda yaşamını sürdürebilmesi için, devletimizin dış ilişkiler, milli savunma ve diğer ulusal güvenlik politikalarının geliştirilmesi, koordine edilmesi ve icra edilmesi süreci hayati önem taşımaktadır. Her şey karşıtıyla anlam kazanır; kötü olmasa iyinin, siyah olmasa beyazın, ölüm olmasa yaşamın anlamı olmaz. Ve en güzeli; üzüntü de mutluluk da sonsuza dek sürmez.
I.) Diplomatımız şehit edenler MİT ve PARASTİN sayesinde yakalandılar.
Türk Diplomat Osman Köse’yi silahlı saldırıda şehit eden terörist Mazlum Dağ ve saldırıya karışan üç kişi dünyanın en başarılı istihbarat teşkilatı olan MİT sayesinde, IKBY’i Anti Terör birimleri ile Erbil Asayiş birimlerinin ortak operasyonları sonucu yakalandılar.
Ortadoğu’da global Dünyanın tüm istihbarat örgütlerinin üssü haline gelen Irak Kürdistan Bölge’si gibi karmaşık bir bölgede saldırının ateşi daha soğumadan 4 teröristin kıskıvrak yakalanması çok büyük bir hadisedir. Bunu o bölgede MİT, MOSAD ve PARASTİN den başka hiçbir istihbarat birimi başaramaz. Nasıl ki saldırı PKK’yı aşan bir aklın işiyse, bu operasyon da Erbil Emniyet güçlerini aşan, doğrudan MİT’in koordine ettiği bir iştir. MİT dışında böyle bir dönemde böylesine zorlu bir bölgede bu tür bir operasyon yapabilecek başka bir istihbarat kuruluşu yoktur. MİT özellikle Ortadoğuda , Irak’ta ve Suriye’de belirgin şekilde örneklerini sergilediği üzere, dünyada kendinden söz ettiren dominant istihbarat örgütleri arasına girmiştir. Bu başlı başına bir Milli Güç unsuru anlamı taşımaktadır. Değerlidir ve kamuoyunun bunu böyle bilmesi gerekir.
Türkiye’nin milli çıkarları doğrultusunda uyguladığı politikaları ve terörle mücadelesini taşeron örgütlere havale edilen saldırılarla engelleyebileceğini düşünenler, yanıldıklarını er geç anlayacaklardır. Türkiye dünyada güçlü ve etkin bir ülke olduğunu göstermeye başladı. Türkiye başkalarının elinde oyuncak olan değil, ülkenin ve vatandaşlarının çıkarlarını ön planda tutan ve insan odaklı çalışan bir ülke olduğunu bu operasyonla bir kez daha ispatladı. Erbil asayişini ve Peşmergeyi tebrik ediyorum. Erbil de facto bağımsız bir devlet olan Kürdistan’ın başkentidir. Erbil’de artık çetelere geçit yok.
Dünyadaki tüm ülkeler iç ve dış tehditlere karşı kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla istihbarat servisleri kurmuşlardır. Dünyamızda geniş yetkilere ve bilgi ağlarına sahip olan istihbarat servislerinin güçlü olanlarının içerisinde hatırladığım kadarıyla MİT beşinci sırda yer almaktadır. Malumunuz hepimizin bildiği gibi dünyanın her yerinde olduğu gibi Ortadoğuda İstihbarat örgütlerinin başarıları genelde sessiz başarılardır. Önlenen eylemler, yakalanan zanlılar, boşa çıkarılan saldırılar çok dikkat çekmez. Onlarca başarılı faaliyet ve engellenen eylem görünmezken gerçekleşen bir hadise büyük yankı bulur. Bu yüzden istihbaratçılar büyük fedakârlıklarla ve çoğu zaman alkış almadan, kim oldukları bilinmeden çalışırlar. Gizli faaliyet sırasında şehit edilen istihbaratçıların adını kimse bilmez, duymaz….Bazen ise başarı o kadar açık ve aleni olur ki, istihbaratçıları da açıkça alkışlamak ve hakkını teslim etmek gerekir.
II.) Failler nerede yargılanmalı?
Ayrıca başta Irak ve ona de jure bağlı olan KÜRDİSTAN hükümeti olmak üzere, ülkemizin bütün komşuları ve tüm dünya ülkelerinin bilmesi gereken şudur:
a) Ülkemizin diplomatları çalıştıkları ülkelerde Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ediyorlar. Onlara yapılan her saldırı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yapılmış bir saldırıdır. Yani 83 Milyon vatandaşımıza yapılmış bir saldırıdır, bunu asla hoş görmeyiz ve bunun mutlaka nedenlerini öğrenmek isteriz.
b) Katil Mazlum Dağ nerede yargılanmalı sorusuna gelince, bu konu öncelikle uluslararası hukuk meselesidir. Diplomatların görev yaptıkları yerlerde o ülke tarafından korunması uluslararası bir yükümlülüktür. Devletler bu yükümlülükleri yerine getirmezse hakları ihlal edilen devlete karşı bir sorumlulukları doğar. Uluslararası kurallara göre devletlerin kendi topraklarında işlenen bir suçtan ötürü yakaladıkları faili, kendi vatandaşları olsun ya da olmasın, mağdur devlete iade etme yükümlülüğü yok. Ancak bununla birlikte Türkiye’nin burada faili yargılamak üzere Bağdat aracılığıyla KÜRDİSTAN’dan talep etme yetkisi var.
c) De facto bağımsız, de jure federal bir devlet olan Kürdistan Bölgesi Yönetimi faili yakaladığı için elinde iki seçeneği var. Ya faili yargılar ya da yargılanmak üzere Türkiye’ye teslim eder. Fail Mazlum Dağ’ın önümüzdeki günlerde Türkiye’ye teslim edilmesinden sonra yargılanmasının Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinde yapılması gerekir düşüncesindeyim. Mazlum Dağ hakkında, Diyarbakır 4, 5, 8, 9 ve 10. Ağır Ceza Mahkemelerinde terör örgütü adına suç işlemek, terör örgütü propagandası yapmak, izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmak, suçu ve suçluyu övmek, kamu malına zarar vermek suçlarından 5 ayrı dava dosyası bulunuyor. Ayrıca Erbil’de konsolosluk görevlisi Osman Köse’yi şehit eden terörist Mazlum Dağ’ın Türkiye’ye iade edilmesiyle ilgili Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü yoğun diplomasi yürütüyor.
Terörist Dağ’ın yargılamasının Türkiye’de yapılması için Irak Bölgesel Kürt Yönetimiyle karşılıklı görüşmeler var. Teröristin iadesine ilişkin hakkında soruşturmaların devam ettiği Diyarbakır Başsavcılığı Terör ve örgütlü suçlar bürosunca iade talepnamesi hazırlandı. “Silahlı terör örgütü üyesi olmak, terör örgütü propagandası yapmak“ suçundan hakkında 2014 yılından beri arama kararı bulunan katil Mazlum Dağ hakkında konsolosluk görevlisi Osman Köse’yi şehit ettiği için Başsavcılığın talebi üzerine nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince „Ülke birliği ve bütünlüğünü bozmak, kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı öldürmek“ suçlarından dolayı ‘da hakkında yakalama müzekkeresi düzenlendi. Hazırlanan bu kapsamlı dosyanın iade süreciyle ilgili Irak resmi makamlarına iletilerek yargılanmalarının Türkiye’de yapılması için faillerin iadeleri istenecek.
III. Sonuç olarak
Bu resmi iade talebinden sonra KÜRDİSTAN hükümeti, halklar hukukuna göre karar alıp, hukuki ve diplomatik işlemlerin tamamlanmasıyla birlikte hadisenin faillerini yargılanmak üzere Türkiye iade etmelidir. Yani gerekeni halklar hukukuna göre yapmalı. Hukuka ve anayasaya bağlı biçimde, Kürdistan’da emniyeti sağlamalı, suçlularla ve teröristlerle mücadele etmelidir.
Ulusal güvenlik ise, her alanda önceden bilgi sahibi olmak üzere, istihbarat yapılanmalarının en verimli ve hatasız olmasını gerektirmektedir. Bunu sağlayacak istihbarat sisteminin de, ulusal gücün bütün paydaşlarına hizmet edecek, ancak aynı zamanda onların katkısını alacak şekilde kendi yapısını güncellemesi gerekmektedir.
Tüm teröristler ayağını denk alsın. Bundan böyle hem Türkiye, hem Kürdistan ve hem de bölgemiz; halkımız için sinsi planlar peşinde koşan, taşeronlarını üzerimize gönderen teröristler için asla güvenli değildir. Her şey karşıtıyla anlam kazanır; kötü olmasa iyinin, siyah olmasa beyazın, ölüm olmasa yaşamın anlamı olmaz. Ve en güzeli; üzüntü de mutluluk da sonsuza dek sürmez.