Başbuğ Alparslan Türkeş… Ölümü ve
Defnedilişi
21. August 2010 um 22:52
Türklüğün bayrağı zirveye yükselten Türk siyasi hayatının büyük liderlerinden biri olan ve „Başbuğ“ ünvanıyla anılan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 cuma günü Ankara da yaşamını yitirdi.
Geçirdiği kalp krizi sonucu 80 yasında
hayatini kaybeden Alparslan Türkes. 74 yıllık Cumhuriyet tarihinin yaklaşık son 55 yılının önemli dönemeçlerine damgasını vurdu. Türkeş zorluklarla dolu yaşamını vatan ve millet hizmetine adadı Ölümü
Türkiye’de ve Türk Dünyasında büyük üzüntü yarattı..
Sağlık kontrolünden dönmüştü
Ölümünden bir hafta önce Almanya’da sağlik kontrolünden geçen Alparslan Türkeş, 3 Nisan Perşembe
günü saat 23.00’te yurda döndü. 4 Nisan cuma sabahı karayolu ile Amasya’ya giden Alparslan Türkeş, burada Milliyetçi Hareket Partisi’nin il kongresine katıldı. Daha sonra Ankara’ya dönen Türkeş. Aynı
gün akşam yakın dostu işadamı Burhanettin Kaya’nin kızı Burçak Kaya’nın Hilton Oteli’ndeki nişan törenine katıldı. Türkeşe Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı da eşlik etti.
Nişanda oğlu Tuğrul Türkeş ve Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı ile ayni masayı paylaşan Türkeş, Burçak Kaya ve Özcan Haçıoğlu’nun yüzüklerini taktı. Yüzüklerin bağlandığı kurdeleyi bir süre kesmeyen
Türkeş nişanlılara. „Şimdi bu kurdeleyi kesmeyeyim de hiç ayrılmayasınız“ diye şaka yaptı.
Evine dönerken rahatsızlandı
Türkeş, nişan töreninden evine dönerken saat 22.30 sıralarında aniden rahatsızlandı. Yanında
bulunanlara “ Arabanın camını acın, daraldım“ diyen Türkeş’in bu sırada yüzü sarardı ve nefesi sıkıştı. Bunun üzerine evinin yakınındaki Çankaya Hastanesi’ne götürülen Türkeş’e buruda kalbi
güçlendirici iğneler yapıldı, masaj ve şok tedavi uygulandı. Ancak bu müdahaleler sonuç vermeyince Türkeş, Bayındır Tıp Merkezi’ne götürüldü. Bu sırada yanında doktorlar ve oğlu Tuğrul Türkeş de
bulunuyordu.
Çabalar sonuç vermedi
23.15’te Bayındır Tıp Merkezi’ne ulaştırılan Türkeş’in kalbine, acil serviste masaj yapılırken,
şok tedavsi uygulandı. Bayındır Tıp Merkezi Acil Servis Nöbetçi Doktoru Sertaç Yıldırım, „Geldiğinde kalbi
tamamen durmuştu, masaj ve şok tedavi uygulandı. Bir ara kalp yeniden çalışır gibi oldu. Sonuç alamayınca yoğun tedavi merkezine kaldırdık. Ama sonuç alamadık, diye konuştu.
Ölüm haberi üzüntü yarattı
Türkeş’in ölümüyle ilgili haberlerin duyulması adeta şok etkisi yaptı. Yüzlerce kişi Bayındır Tip
Merkezi’nin çevresini doldururken, gazete ve televizyonların telefonları kilitlendi. Hastane önünde bekleyen kalabalıkla birlikte tüm Türkiye, Türkeşin sağlık durumuyla ilgili net bir bilgiye sahip
değildi, Türkeşin sağlık durumuyla ilgili resmi açıklamanın gecenin geç saatlerine kadar yapılmaması, hastane önünde meraklı ve üzüntülü anlar yaşanmasına neden oldu… Hastaneye akın olması nedeniyle
Tuğrul Türkeş, ülkücüleri sakinleştirmeye çalıştı. Ancak Başbuğ’un sağlığından endişe tüm yüzlerde gözleniyordu.
Geniş güvenlik önlemleri
Bu sırada polis geniş güvenlik önlemleri alarak, hastane içine giren partilileri dışarı çıkardı.
Çevik Kuvvet hastane çevresini ablukaya aldı. Başbuğ’un dava arkadaşları istiklal Marşını söyleyip, tekbir getirirken, „Başbuğ Türkeş“ şeklinde sloganlar attılar. Hastane bahçesinde herkes birbirini
bilgilendirmeye çalışırken, parti yöneticileri de kalabalığın dağılması için büyük gayret gösterdiler.
Resmi açıklama
Saat 22.45 te hayatını kaybeden Türkeş’in ölümüyle ilgili resmi açıklama yaklaşık 4.5 saat sonra
yapıldı. Türk dünyasının büyük lideri esir Türk Cumhuriyetlerinin yıllarca umudu olan Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefat haberini
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Azmi Karamahmutoğlu saat 03.10’da gazetecilere ve çevrede bekleyen ülkücülere ilk açıklayan oldu. Sözlerine „kolay değil“ diyerek başlayan Azmi Karamahmutoğlu çevreden
„Açıklayın“ sesleri yükselince, ağlayarak „Zamani değildi Türk milletinin başı sağolsun“ şeklinde konuştu.
Bu acı haber Alparslan Türkeş in yıllarca büyük emek verdiği evlatları üzerinde büyük acı yarattı… Bunun uzerine hastane önünde bekleyen kalabalık „Başbuğlar ölmez „, „Ya Allah Bismillah. Allahuekber“ diye sloganlar atmaya başladılar Bazıları gözyaşlarını tutamazken, bazıları kendilerini yerlere attı. Bu arada MHP Başkanlık Divanı üyeleri de haberi alır almaz Bayındır Tıp Merkezi’ne geldi Öte yandan hastaneye gelenler arasında çok sayıda politikacı da vardı.
Hastaneye ilk gelenler; DYP’li Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu ile Osman Bölükbaşı oldu. Ardından Anavatan Partisi istanbul milletvekili Bülent Akarcalı. Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, milletvekilleri Ayvaz Gökdemir , Zeki Ertugay, Refah Partili Bakanlar Gürcan Dağdaş, Recai Kutan, İsmail Kahraman ve RP’lı milletvekili Metin Işık, Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne atanan Kemal Çelik ile Ankara Büyukşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hastaneye geldi.
„Tarihi bir şahsiyetti“
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, MHP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş’ın ölüm haberini alır almaz, Istanbul’daki programını yarıda keserek, saat 02.15’te Ankara ya gitti. Ankara’ya hareketinden önce Atatürk Hava Limanında bir açıklama yapan
Tansu Çiller. „Türkeş tarihi bir şahsiyettir. Daha durum netleşmemiştir. Ancak hemen gidip görmek istedik. Çok üzgünüz Meclis’te bulunduğumuz süre içinde oldukça uyumlu çalışmalarımız olmuştur.
Gerçekten de büyük üzüntü duyduk.“ diye konuştu. Çiller’e DYP İstanbul İl Başkanı Celal Adan da eşlik etti.
„Türk siyasetinin ona ihtiyacı
vardı“
MHP Lideri Türkeş’in ölüm haberi siyasi çevreleri de derinden etkiledi. Onun ölümünün ardından
görüş ve düşüncelerini dile getiren siyasetçilerin hemen hemen hepsi. Türk siyasetinin kendisine daha ihtiyacı olduğunu dile getirdiler.
Siyasetçiler söyle dediler:
Sanayi Bakanı Yalım Erez: „Allah rahmet eylesin.“
Sağlık bakani Yıldırım Aktuna: „Türk siyasetine uzun yıllar hizmet etmiş bir politikacıydı.“
Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan: „Bir fikrin simgesiydi. Karizmatik bir liderdi 1960 sonrasına yön vermiş bir liderdi. Bugünlerde ölmemeliydi.“
Devlet Bakanı Nevzat Ercan: „Türk milliyetçiliği açısından çok önemli bir şahsiyetti.“
DYP Milletvekili Mehmet Ağar: „Allah rahmet eylesin. Türk siyasetinin en kritik döneminde kaybettik.
Siyasetin kendisine daha ihtiyacı olduğu bir dönemde kaybettik. Çok üzüldüm.“
DYP Milletvekili
Köksal Toptan „Gerçekten üzgünüm. Türk milliyetçiliği iyi yetişmiş önderini kaybetti. Türk siyasetine oldukça lazım olacağı bir dönemdi.“
Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Akçalı ve DYP Genel Sekreteri Nurhan Tekinel de Türkeş’in ailesi ve yakınları ile MHP camiasına başsağlığı dileğinde
bulundu.
Son yolculuk
Alparslan Türkeş için 8 Nisan 1997 Salı günü düzenlenen cenaze törenine 4-4,5 milyon kişilik
katılım oldu. Alparslan Türkeş’i son yolculuğunda yalnız bırakmak istemeyen MHP’liler, gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından Ankara’ya akın ettiler. Türkeş’in cenazesine katılmak için gelenlerin
yoğunluğu ve nisan ayı olmasına rağmen ani olarak bastıran kar yağışı nedeniyle 8 Nisan 1997 günü sabaha karsı Eskişehir, Samsun, Konya ve İstanbul yolları tıkandı. Tören için başkente yaklaşık 9 bin
araç geldi.
Üç ayrı tören
Türkeş için üç ayrı cenaze töreni düzenlendi. Cenaze töreni için ilk toplanma Türkeş’in naaşının
bulunduğu Bayındır tıp Merkezi önünde oldu. MHP yetkilileri ve binlerce partili, Türkeş’in naaşını almak bildirilen saatten çok önce Bayındır Tıp Merkezi’nde toplanmaya başladı. Ankara dışından gelen
araçlar, 8 Nisan 1997 sabahı saat 03.00’den itibaren Bayındır Tıp merkezi önünde ve çevresinde toplandılar. Bayındır Tıp Merkezi’nin Eskişehir yolu üzerinde bulunmasından dolayı, kente bu
istikametten gelen yollar saat 05.15’te tamamen trafiğe kapandı. Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş, saat 07.30’da hastaneye gelerek,
babasının başucunda bir süre dua okudu. Türkeş’in Türk bayrağına sarılı naaşı. saat 8.30’da Bayındır Tıp Merkezi morgundan alındı. Naaş kırmızı-beyaz karanfillerle Türk bayrağı motifi seklinde
süslenmiş bir cenaze arabasına kondu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenecek törene götürülmek üzere yola çıkarıldı.
Yoğun izdiham
Saat 08.45’te yola çıkan Türkeş’in cenaze arabası, yoğun izdiham nedeniyle, 100 metre ilerideki
Eskişehir yoluna ancak 35 dakika sonra saat 09.20’da çıkabildi. Bu sırada cenaze kortejine Devlet Bakanı Bekir Aksoy ile DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar da katıldılar. Cenaze kortejinin önünde
bir partili tarafından taşınan Türkeş’in posteri yer aldı. Bu arada taşınan pankartlarda, „Ruhun şad olsun Türk’ün gerçek Başbuğ’u“, „Türkeş gibi lider yüzyılda zor çıkar.“. „Başbuğlar ölmez,
yüreklerde yaşar.“, „Mekanın cennet olsun Bilge Başbuğ“, „Yüce Başbuğ, ülkün ile yaşayacaksın“, „Türk eşsiz, Türk emsalsiz. Türk ne yapar Türkeş’siz“, „Türk-İslam aleminin başı sağolsun“ yazıları
dikkat çekti. Sık sık „Başbuğ Türkeş“ sloganı atıldı.
Yoğun izdiham nedeniyle doğabilecek sağlık sorunlarının giderilebilmesi amacıyla cenaze kortejinin önünde Sağlık Bakanlığı ve Kızılay’a ait 5 ambulans hazır bulundu. Ülkü Ocaklarına ait bir araç da kortejin en önünde polis araçlarıyla birlikte yürüyüş yolunun önünün açılmasına çalıştı. Cenaze korteji İnönü Bulvarı boyunca yolun her iki tarafındaki MHP’li gençlerin oluşturduğu güvenlik çemberi arasında ilerlerken. Bursa İl Başkanlığı’na ait bir araçtan da sürekli olarak, „provakasyonlara karsı dikkatli olunması“ yönünde uyarı anonsları yapıldı.
Kortej, tekbir sesleri ve gözyaşları arasında ilerledi.
Tuğrul Türkeş, Devlet Bakanı Bekir Aksoy ve DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar ile bazı partililer, cenaze aracının arkasında. Ülkü Ocakları Genel Başkanı Azmi Karamahmutoğlu ve diğer yöneticiler ise aracın önünde yürüdüler. Tekbir sesleri ve gözyaşları arasında ilerleyen cenaze korteji; Bayındır Tıp Merkezi ile Meclis arasındaki yaklaşık 4 kilometre mesafeyi, 3 saatte alabildi.
İlk tören Meclis’te
Alparslan Türkeş için ilk tören Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlendi. Buradaki törene,
Türkeş’in eşi Seval Türkeş, büyük oğlu ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, ile diğer çocukları katıldı. Meclis’teki törene Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı Tansu Çiller de katıldı. Tansu Çiller Türkeş’in ailesine başsağlığı diledikten sonra, bir süre Türkeş’in yakınları arasında durdu. Daha sonra da Bakanlar Kurlu için ayrılan yere
geçti.
Meclis’teki törene ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. DSP Lideri Bülent Ecevit ve diğer partilerin yetkilileri de katıldı. Törende Türkeş’in özgeçmişinin okunmasının ardından bir dakikalık saygı duruşunda
bulunuldu.
Cenaze MHP Genel Merkezi’ne doğru yola çıkarıldı
Türkeş’in cenazesini taşıyan araç Meclis’teki tören sonrasında saat 11.15’te Çankaya kapısından
çıkış yaparak, kortejin önüne alındı ve MHP Genel Merkezi’ne yöneldi. Türkeş’in naaşı cenaze arabasına konduktan sonra Tansu Çiller, Türkeş’in ailesine Çankaya kapısına kadar eşlik etti. Meclis’ten
parti merkezine doğru yürüyüş sırasında kortejdekiler tarafından tekbir getirildi, „Başbuğ ölmedi kalbimizde
yaşıyor“ sloganları atıldı. Cenazenin MHP Genel Merkezi’ne getirilmesinden önce görevliler tarafından vatandaşlara, Türkeş kokartları ve üzerinde „Başbuğ Ölmez“ yazılı Türkeş
posterleri dağıtıldı. Bu sırada genel merkez önünde siyasi içerikli sloganlar atan gençler, parti yöneticilerinin uyarılarıyla
susturuldu.
İkinci tören Genel Merkez’de
Kortej saat 11.45 sıralarında MHP Genel Merkezi’nin önüne ulaştı. Cenaze burada yolun her iki
tarafında toplanan partililerce tekbir sesleriyle karşılandı. Binaların pencerelerinden ve yolda bekleyenler tarafından cenazenin üzerine karanfiller atıldı. Cenazenin gelişi sırasında „Başbuğ
ölmedi, kalbimizde yaşıyor“ sloganları atılarak, tekbir ve salavat getirildi. Parti genel merkezi pencerelerinden de cenazeyi taşıyan araç üzerine spreylerle gül suları
sıkıldı.
„Bizi
affet“
Genel Merkez önündeki törende bir
konuşma yapan MHP Genel Sekreteri Koray Aydın, herkesin anasını, babasını, yakınını kaybetmenin acısını yaşadığını belirterek, bugün acıların en büyüğünü tattıklarını, „Başbuğlarını kaybettiklerini“
söyledi. Türkeş’in kendilerine verdiği ülkücü kimliğin hakkını ödeyeceklerini bildiren Koray Aydın, „Başbuğum, bugün genel merkez önünde ebedi istirahat gahınıza uğurlamak için toplandık. Seni
başbakan olarak uğurlayamadık. Bizi affet. Sana söz veriyoruz. Hepimiz birlik ve dayanışla içinde olacağız, türk milleti ve türk dünyasının başı sağolsun,“ şeklinde
konuştu.
Cenaze töreni sırasında kalabalıkta ve parti genel merkezinde çok sayıda kişinin gözyaşlarını tutamayarak ağladıkları görüldü. Koray Aydın’ın konuşmasının ardından Alparslan Türkeş’in ruhu için Kur’an-ı Kerim okunarak dua edildi.
Türkeş’in cenazesi, saat 12.00’de Kocatepe Camii’ne götürülmek üzere Genel Merkez önünden hareket etti. Parti genel merkezindeki cenaze törenini İstanbul eski Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu bina içinden izledi. Bu arada Türkeş’in kızları Selcen ve Sevenbige’de Parti Genel Merkezi’ndeki törende hazır bulundular.
Son tören Kocatepe’de
Cenaze namazının kılınacağı Kocatepe Camii, saat 11.00’den itibaren törene katılmak için
gelenlerle dolmaya başladı. Cami avlusunda bekleyenler Türk bayrağı ve MHP bayrağı taşıdılar. Camide sürekli olarak Kur’an okundu ve dışarıya da hoparlörle yayın yapıldı. Cenaze töreni dolayısıyla
cami çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Tören için camiye gelenler, üstleri aranarak içeri alındı ve ambulanslar hazır bekletildi. Cami avlusunda birikenlerin musalla taşı çevresine
yaklaşmasına izin verilmedi. Önlem alan polis, protokol için katafalk çevresinde boş bir alan kalmasını sağladı. Partili görevliler de polisin bu yöndeki çabalarına destek
verdiler.
Cami avlusu hınca hınç doluydu
MHP Genel Merkezi ndeki törenin ardından saat 12.00’de Kocatepe Caınii’ne yönelen kortej, yaklaşık
10 dakikalık yürüyüşün ardından camiye ulaştı. Cenaze burada yaşanan izdiham nedeniyle bir süre protokol kapısı önünde bekletildi. Daha sonra cenaze aracından alınan Türkeş’in naaşı eller üzerinde
Kocatepe Camii’ne taşındı ve musalla taşına konuldu. Caminin ana kapısı protokol girişleri için saat 11.30’dan itibaren kapatıldı. Dini tören için çok sayıda bakan, milletvekili, bürokrat ve sivil
toplum örgütü yöneticisinin camiye geldiği görüldü. Cami avlusuna sığmayan vatandaşlar, çevre alan ve sokakları da doldurdular.
Yoğun katılım
MHP Genel Başkanı Türkeş’in cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz kıldırdı.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Necmettin Erbakan ve diğer ricaliyenin camiye gelişleri sırasında çevredeki kalabalık nedeniyle sıkışıklıklar yaşandı. Cumhurbaşkanı, başbakan ve diğer
protokol mensupları ana kapıdan itibaren oluşturulan polis kordonu arasında tören alanına alındılar.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, saat 12.55’le Başbakan Necmettin Erbakan, saat 12.50, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller saat 12.58’de Kocatepe Camii’ne geldiler. Süleyman Demirel, Türkeş’in eşi Seval Türkeş, oğlu Tuğrul Türkeş ve diğer çocuklarına başsağlığı diledi.
Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan da Tuğrul Türkeş’e taziyelerini ilettikten sonra camiye girerek, öğle namazını kıldı. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ise, camiye geldikten sonra doğruca Türkeş ailesinin bulunduğu yere gitti. Çiller, Seval Türkeş’e taziyelerini bildirdi. Alparslan Türkeş’in naaşınının öğle namazından sonra yoğun kar yağışı nedeniyle bir süre için konulduğu katafalktan alınarak, musalla taşına yerleştirilmesi sırasında çok büyük bir izdiham yaşandı.
Cenaze namazını kıldıracak olan Mehmet Nuri Yılmaz, musalla taşının yer aldığı bölüme geçebilmek için büyük çaba sarfetti. Diyanet İşleri Başkanı’nın ardından Cumhurbaşkanı Demirel ile diğer protokol da büyük güçlükle musalla taşının bulunduğu bölgeye ulaşabildiler. İzdiham nedeniyle cenaze namazı için güçlükle saf tutulabildi. Saf tutulmasında düzenin sağlanmasının ardından cenaze namazı, musalla taşının önünde yüksekçe bir yere çıkan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz tarafından kıldırıldı.
Tuğrul Türkeş’in veda konuşması
Tuğrul Türkeş cenaze namazının ardından babasının naaşı önünde yaptığı konuşmada, Alparslan
Türkeş’in Türk neslinin yetiştirdiği büyük devlet adamlarından, bilge liderlerden biri olduğunu ifade etti. „Kabrin Atatürk’ün kabri karşısında. Kabrinde rahat uyu“ dedi. Tuğrul Türkeş şunları dile
getirdi:
„Sevgili babacığım, yetiştirdiğin bir evlat olarak, ‚Başbuğ, Başbuğ, Başbuğ‘ diyerek, senin için en anlamlı tarifi yapıyorum. Türk-İslam ülküsünün kurucusu, öncüsüydün, Türk dünyasının kara
sevdasıy’dın. Senin izinde yürüyeceğiz.
Son nefesini görev başındayken verdin. Evine bile gidemeden son nefesini verdin. Binlerce,
yüzbinlerce insan, bozkurtlar senin bayrağım almış, senin gibi ayakta olmaya talip oldular. Fatih Sultan Mehmetler, Kanuni Sultan Süleymanlar gibi hakka yürüdün. Kabrin Atatürk’ün kabrinin
karşısında. Ruhun şad olsun, kabrinde rahat uyu.“
Namaz sırasında avluda bekleyen ve Çiller’in koluna giren Seval Türkeş’in ağladığı, Çiller’in de gözlerinin dolduğu görüldü. Türkeş’in cenazesi daha sonra polisler tarafından eller üzerinde taşınarak, tekbir sesleri arasında saat 14.00’de cenaze arabasına konuldu. Cenaze karanfil yağmuru arasında toprağa verilmek üzere, Atatürk orman Çiftliği Emek kavşağına doğru yola çıkarıldı. Cenaze namazı sırasında avluya giremeyen kalabalık bir grubun anıtmezar yerine doğru yürüyüşe geçtiği görüldü.
Ebedi istirahatgaha doğru
Türkeş’in naaşı polis kordonu eşliğinde Meşrutiyet Caddesi-Atatürk Bulvarı-Kızılay-Gazi Mustafa
Kemal Bulvarı güzergahım takip ederek, Atatürk Orman Çiftliği-Emek kavşağındaki mezar yerine götürüldü. Yoğun kar yağışı altında yürüyen kortejdekiler, yaklaşık 7 kilometrelik mesafe boyunca tekbir
getirerek, „Başbuğ Türkeş“ şeklinde slogan attılar. Bu sırada bir araçtan sürekli olarak Kur’an-ı Kerim okundu. Türkeş’in eşi Seval Türkeş de cenaze kortejine otomobilinden eşlik etti. Bulvar boyunca
bazı binalara Türk bayrağı asıldığı görüldü. Bulvar üzerinde MHP Çankaya İlçe Başkanlığı binasından Türkeş’in cenazesini taşıyan aracın üzerine karanfiller atıldı.
Kortejin yürüyüşü devam ederken, anıt mezar yerinde de son hazırlıklar yapıldı. Beştepe’deki mezarlığa aileden ilk olarak Tuğrul Türkeş’in eşi ve çocukları geldiler. Sonra devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek ile Bekir Aksoy anıt mezar alanına ulaştı. Kortej saat 15.45’te anıt mezar alanına geldi. Aynı anda Başbakan Yardımcısı Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener, eski politikacılardan Osman Bölükbaşı da Türkeş’in kabrine geldiler. Ayrıca Kırım-Tatar Milli Meclisi başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’da cenazeye teşrif etti.
Cenaze bulunduğu araçtan partililerce alınarak, mezar yerine taşındı. Cenazenin anıt mezar alanının girişinden kabre getirilmesi 20 dakika sürdü. Defin için Türkeş’in naaşını tabuttan küçük oğlu ve damadı çıkardılar.Tuğrul Türkeş naaşı mezara indirilirken kabre girerek, babasının cenazesini kendisi yerleştirdi. Türkeş’in eşi ve diğer çocukları da defin sırasında mezarın başında bulundular.
Ölüm tarihi yazılmadı
Türkeş’in naaşı saat 16.03’te defnedildi. Granit mermerden hazırlanan mezar taşında Türkeş’in
doğum tarihi 1917 olarak yazılırken, ölüm tarihi boş bırakıldı. Türkiye’nin tüm illeri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırım, Balkanlar ve Türkistan’daki Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesinden getirilen
topraklar Türkeş’in mezarına konuldu. Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’in bir süre önce Türkistan’a gittiğinde, Ahmet-Yesevi’nin
türbesinden „lazım olur“ diye bir çuval toprak getirdiği ve bu toprağın da Türkeş’e nasip olduğu dile getirildi. Buradaki törene Türkeş’in ailesi, Tansu Çiller, İçişleri Bakanı
Meral Akşener, Devlet Bakanları Namık Kemal Zeybek ve Bekir Aksoy, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, Osman Bölükbaşı ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Yoğun güvenlik önlemi
Görülmemiş bir kalabalığın katıldığı Alparslan Türkeş’in cenaze töreninde güvenliğin sağlanması
için 12 bin polis görev yaptı. Bunun yanı sıra MHP Genel Merkezi ve Ülkü Ocakları Derneği, cenazede düzenin sağlanması için 20 bin ülkücü genci görevlendirdi. Kortejin geçeceği yerlerde 3 ayrı bomba
ekibi seyyar olarak görev yaparken, 3 helikopter de havadan kontrolü sağladı.
Türkeş’in cenazesi Bayındır Tıp
Merkezi’nden taşınırken, 4 kilometrelik bir kortej oluştu. Meclis önünde bekleyen büyük bir grup da buradaki törenden sonra korteje katıldı. MHP Genel Merkezi önünde bekleyen grupların da
eklenmesiyle, cenazenin Kocatepe Camii’ne götürülüşü sırasında kortej bir kaç kilometre daha uzadı. Kortejin geçişi sırasında Türkeş’in naaşı etrafında 5 ayrı polis kordonu
oluşturuldu. Türkeş’in cenaze törenini 8 televizyon kanalı canlı yayın yaparak izleyicilerine yansıttı.
KKTC’de gıyabi cenaze namazı
MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 10 Nisan 1997 Perşembe
günü gıyabi cenaze namazı kılındı. Gıyabi cenaze namazı Türkeş’in doğduğu evin yakınında bulunan Selimiye Camii’ndeki öğle namazının ardından kılındı. Ayrıca Londra’da Türk-İslam Ocağı tarafından da
gıyabi cenaze namazı kılındığı öğrenildi.
Kosova’da mevlit
Türkeş için Kosova’nın başkenti Priştina’da de bir tören düzenlendi. Kosova Türk Demokratik
Birliği (KTDB) tarafından düzenlenen törene çok sayıda kişi katıldı. Törende bir konuşma yapan KTDB Genel başkanı Erhan Köroğlu, Türkeş’in „Turan“ ülküsünün Kosova Türkleri tarafından ebediyete kadar
sürdürüleceğini belirtti. Kosova Türk Demokratik Partisi Genel Başkanı Orhan Sait de, „Türk dünyasının en büyük çınarını kaybettiğini“ ifade etti.Törenin ardından Priştina Merkez Camii’nde Türkeş
için mevlit okutuldu
Ayrıca Selanik, Kırcaali, Üsküp gibi Türklerin çoğunlukta olduğu Balkan illerinde lokmalar
döküldü.
TEKMAN POST
Star schreibt, Staatspräsident, Recep Tayyip Erdoğan habe auf dem türkisch-senegalesischen Arbeitsforum eine Rede gehalten. Ein Ereignis über das Erdoğan bezüglich des ehemaligen französischen Staatspräsidenten, François Hollande erzählte, habe die Aufmerksamkeit auf sich gezogen. Erdoğan habe betont, dass der Flughafen in Senegal von den Türken in nur sehr kurzer Zeit gebaut worden sei. Hollande hätte bei einer Veranstaltung in Senegal gefragt, ob französische Ingenieure den Flughafen gebaut hätten. ”Nein, die türkischen Ingenieure haben das gebaut”, haben er als Antwort zu hören bekommen. Auch der jetzige französische Staatspräsident, Emmanuel Macron sei überrascht, wenn er erfährt, dass türkische Ingenieure den Flughafen gebaut haben.
Sabah schreibt, Minister für Transport, Seewesen und Kommunikation, Ahmet Arslan habe die Teilnahme der Türkei an der GSMA-Messe in Barcelona bewertet. Nach der Einführung der 4.5 G-Anwendung im Jahr 2016 sei jedermanns Ziel im Jahr 2020 die 5G-Anwendung.
Der GSM-Sektor habe in der Türkei ernsthafte Arbeiten geleistet, auch beim 5G-Prozess. In Barcelona habe man dies dem Weltmarkt präsentiert. Die Türkei habe in dieser Hinsicht wichtige Schritte unternommen. In der Vergangenheit habe man von anderen Ländern um Wissen und Unterstützung gebeten. Heute sei das Gegenteil der Fall und man wolle der Technologie und der erreichten Position gerecht werden. “Es gibt Länder, die uns um Unterstützung bitten”, so Arslan.
Habertürk schreibt, der Vorstandsvorsitzender des Verbands Türkischer Hoteliers (TÜROB) Timur Bayındır habe gesagt, dass man auf den Tourismusmesse zu Anfang des Jahres 2018 in den Niederlanden und Spanien im Tourismus für den europäischen Markt positive Signale bekommen habe. “Wir erwarten in diesem Jahr eine Verbesserung unserer europäischen Märkte”, so Bayındır. Die Zahl der Türkei-Urlauber im Januar sei um 38,48 Prozent auf 1,46 Millionen gestiegen.
Yeni Şafak schreibt, Russland habe angekündigt, die Einschränkung für die Einfuhr von Paprika, Auberginen, Salat, Granatapfel und Kürbis aus der Türkei aufzuheben. Die russische Kontrollbehörde Rosselhoznadzor habe bezüglich des Themas eine Erklärung gemacht. Die Sprecherin der Behörde, Yuliya Melano habe bezüglich des Themas gesagt, man habe beschlossen, ab dem 5. März für Paprika, Auberginen, Salat, Granatapfel und Kürbis aus der Türkei Exportlizenzen zu erteilen. Nach der Flugzeug-Krise war am 1.Januar 2016 die Einfuhr von Tomaten, Salat, Paprika, Auberginen, Granatapfel und Kürbis aus der Türkei verboten worden.
Sabah: “Yıldırım in Baku”
Ministerpräsident Binali Yıldırım statte dem Aserbaidschan einen offiziellen Besuch ab. In diesem Rahmen sei Yıldırım vom aserbaidschanischen Staatspräsidenten Ilham Aliyev empfangen worden. Bei dem Gespräch in Baku sei die Botschaft gegeben worden, dass die Türkei und Aserbaidschan in jedem Bereich und auf jeder Plattform sich gegenseitig unterstützen werden. Außerdem sei die Fortsetzung der hochrangigen Besuche zwischen der Türkei und dem brüderlichen und befreundeten Aserbaidschan unterstrichen worden.
Hürriyet: “Erster Kommentar von Çavuşoğlu über die Absetzung von Tillerson”
Nach der Absetzung von US-Außenminister Rex Tillerson durch Präsident Donald Trump habe Yıldırım gesagt, dass die Beziehungen zwischen der Türkei und den USA nicht personenbezogen sind. Unabhängig davon wer zum Außenminister ernannte werde, sei die Einstellung der Türkei bekannt.
Sabah: „Treffen der Energieriesen in der Türkei“
Energieminister Berat Albayrak wolle die Türkei zu einem wichtigen Zentrum für Energiequellen verwandeln. In Rahmen dieses Projekts werde nun ein weiterer Schritt gesetzt. Die globalen führenden Firmen im Energiesektor würden zur Teilnahme am Kongress für Geothermal-Energie in die Türkei kommen. An dem Kongress würden sich die Ceo’s von etwa 400 internationalen Energieunternehmen beteiligen. Bei dem Kongress sollen der Ausbau von Investitionen in Geothermal-Energie, Finanzierung von Projekten, Zusammenarbeit und andere Projekte auf den Tisch gelegt werden.
Vatan: „Belebung im Tourismus“
Die Subventionen für Reiseveranstalter, die Touristen in die Türkei bringen, seien um 50% erhöht worden. Veranstalter, die in der Niedrigsaison mit Touristen in die Türkei fliegen, sollen sechsfach mehr Subventionen erhalten. Für Touristen aus Fernost und anderen Ländern mit einem hohen Ausgabepotential sollen 20% mehr Unterstützung vergeben werden.
Vatan: „EU bestätigt 3 Milliarden Euro Flüchtlingshilfe“
Gemäß dem in 2016 unterzeichneten Flüchtlingsdeal zwischen der Türkei und der EU sei die zweite Tranche in Höhe von 3 Milliarden Euro bestätigt worden. EU-Kommissar für Inneres, Migration und Bürgerschaft, Dimitris Avramopoulos habe gesagt, dass die Übereinstimmung zwischen der Türkei und EU fortgesetzt werden müsse. In den Beziehungen seien Fortschritte vorhanden und das sei im Interesse der EU. Außerdem werde die EU, Visa-Einschränkungen gegen die Diplomaten von jenen Ländern einführen, die eine Rückübernahme von Flüchtlingen verweigern.
Prinzipielle Einigung nach Türkei-EU Gipfel
Auf dem Türkei-EU Gipfel zur Lösung der größten Flüchtlingskrise in Europa seit dem Zweiten Weltkrieg ist eine prinzipielle Einigung erreicht worden. Demnach soll die finanzielle Hilfe für die syrischen Flüchtlinge in der Türkei um das Doppelte erhöht werden und die aus der Türkei direkt geschickten syrischen Flüchtlinge in Europa aufgenommen werden. Des Weiteren soll dem Textentwurf zufolge die Türkei alle Flüchtlinge aus den griechischen Inseln aufnehmen, für jeden von diesen Inseln in die Türkei gebrachten Flüchtling soll Europa einen syrischen Flüchtling aus der Türkei aufnehmen. Die EU wird der Türkei für die Betreuung der Flüchtlinge bis Ende 2018 weitere 3 Milliarden Euro zahlen. Ferner soll die Visaerleichterung für türkische Staatsbürger, die in den Schengener-Raum einreisen, bereits Ende Juni in Kraft treten. EU-Ratspraesident Donald Tusk sagte zum Übereinkunfts-Protokoll, die ungeordnete Flucht nach Europa sei beendet worden, die Route auf den Westbalkan sei gesperrt. EU-Kommissionspräsident Jean Claude Juncker sagte bei den Gesprächen sei Fortschritt erzielt und eine prinzipielle Einigung zum türkischen Vorschlag erreicht worden. Auch bezüglich der finanziellen Hilfe für die Türkei zur Unterstützung der Flüchtlinge sei eine Einigung erreicht worden. Davutoglu habe diesbezüglich gesagt, man fordere von niemanden Geld, sondern eine gerechte Lastenverteilung. Die Türkei habe bislang 10 Milliarden Dollar für die Flüchtlinge ausgegeben. In diesen Rahmen wird die EU zuerst 3 Milliarden Euro Hilfe schicken, die bis 2018 weiter aufgestockt werden soll. Zur EU-Visaerleichterung für türkische Staatsbürger, dessen Umsetzung Davutoglu für Juni forderte, sagte Juncker, die diesbezüglichen Arbeiten würden auf Grundlage der vorher vereinbarten Modalitäten weiter gehen und jeder müsse sich an den Schengener-Fahrplan halten. Bundeskanzlerin Angela Merkel sagte, das Vorschlagspaket der Türkei sei begrüßenswert, man brauche lediglich Zeit bis zum EU-Gipfeltreffen, das kommende Woche stattfindet, viele EU-Staaten müssten sich im Parlament beraten. Die Grundpunkte des Vorschlags würde man unterstützen. Der Übereinkunftstext soll nach Beratung der EU-Mitgliedsstaaten in ihren Parlamenten am 17. März bei einem neuen Türkei-EU Gipfel als ein offizielles Dokument veröffentlicht werden.
Wir haben wieder die wichtigsten Meldungen aus der türkischen Tagespresse für Sie zusammengestellt.
Hürriyet schreibt unter der Schlagzeile „Türkei hat recht“, die deutsche Bundeskanzlerin Angela Merkel habe gesagt, die Türkei habe 2,5 Millionen Flüchtlinge aufgenommen und zu recht fordere Ankara, dass Europa diese Last teilt. Im Zusammenhang mit den drei Milliarden Euro für die Flüchtlinge habe Merkel betont, mit dem Geld könnten Schulen für die syrischen Flüchtlingskinder sowie Arbeitsmöglichkeiten für die Flüchtlinge geschaffen werden. Merkel zufolge könne die Flüchtlingskrise nur mit einer Zusammenarbeit bewältigt werden.
Star meldet unter der Schlagzeile „PKK und PYD stehen in Verbindung“, der britische Botschafter in Ankara, Richard Moore habe gesagt, die Verbindungen von PYD und YPG mit der Terrororganisation PKK seien bekannt. In den Büros von YPG/PYD würden an den Wänden Poster von Öcalan hängen. Bei den Genfer-Friedenverhandlungen werde mit YPG nicht mit einer Delegation die Oppositionellen vertreten. Moore habe gesagt, auch die Beziehung zwischen der Terrororganisation YPG mit Russland seien beunruhigend.
Yeni Safak berichtet unter der Schlagzeile „im 2. Weltkrieg gestohlene Gemälde in Istanbul entdeckt“, die Istanbuler Polizei habe vier Gemälde des berühmten französischen Künstlers Lazar Binenbaum mit einem geschätzten Marktwert von fünf Millionen Euro sichergestellt. Die Gemälde seien während des 2. Weltkriegs vermutlich aus Moskau verschwunden. Kunstexperten der Mimar Sinan Universität für bildende Künste sowie des Topkapi Palast-Museums würden nun die Gemälde auf ihre Echtheit überprüfen. Auf der Rückseite der Gemälde befinde sich eine Signatur des Künstlers, was auf eine Echtheit hindeute.
In Sabah lesen wir unter der Schlagzeile „unbekannt Seite der osmanischen Frauen“, das Direktorat des Staatsarchivs habe 95 Millionen Dokumente und 400.000 Hefte im osmanischen Archiv inspiziert und habe die aktive Rolle in der Gesellschaft der Frauen im osmanischen Imperium dargelegt. Die Studie sei in dem Buch „Archivdokumenten zufolge die Frauen im Osmanischen Imperium“ zusammengefasst worden. Dabei seien 154 Dokumente zwischen 1535 bis 1922 ausgewählt worden. Die Dokumente würden die Lage der Frauen bei Heirat und Scheidung, die Eigentums- und Erbrechte der Frauen, die Lage der Frauen im Berufsleben, die Frauenvereine und ihre Aktivitäten, der Schutz der Frauen, die Frauen und die Bildung, die Frauen in der Literatur und Kunst sowie Frauen und Wohltätigkeitsarbeiten offenlegen.